No. 2072—387 Mur, gözlerini indirdi. Buadamın şehveten- giz hulyalarına 'Tatyananın kurban edilmesi ka- bil miydi ? Lüzumundan fazla ince düşünceli ve anlayışlı bir kız olan Tatyana, kendisini tehdit eden talihinden hiç bir hissikablelvuku duy» muyor muydu? Yoksa bu, her mukavemete ta- hammül göstermiyen ifadesi müşkil bazı şevki- tabiilerden veyahut bhissizlikten mi ileri geli- yordu ? Radinanın sâkin hali, her hangi bir dena- ate mani teşkil edeceğini anlatıyor; fakat ne de olsa, bu adamın şüpheli tavurlarını son'ına ka- dar kontrol etmek ve belki de müdahule etmek icap ediyordu. Mur, Pigal meydanındaki 'Tartar kaboresine kadar mumya yüzlü adama refakat etti. Prensin haline ağır bir vakar gelmişti. Zira içeri girer girmez, yarım düzine kadar garson etrafında pervane gibi dönerek ona salonun en güzel ma- sasını hazırlamışlardı. Mur, etrafındaki adam- ları birer birer tetkik ediyordu; Prens gibi, su- vare elbisesi giymiş olan bütün bu adamların, birçoklarla hokkabazlık eden eski Rus ordusuna mensup bir zabiti görmek için geldiklerini anlıyordu. Bütün bu manzara Murla Radinaya cesaret vererek, parisliler gibi hareket ve on- ları taklit etmelerine yaramiştı. O parisliler ki, dünyanın her bir köşesinde bir Paris inşa eder- ler ve çehrelerinde daima bir Paris canlandırırlar. Mur, derin bulyalar içindeyken, bütün bit- kin, solgun çehreler üzerinde akisler yapan ve orada bulunanları hafif bir şaşkınlığa sevkeden tenvir fişenkleri atılmağa başlamıştı. Daima tekrarlanan bu tenvir oyununun tesirile kadınlar küçük bir korku veyahut bir neş'e sedasi çı- kardılar, Mur, düşünüyordu : — «Bütün bu insanler, çok zaman evvel ölmüş kimselerdir. Allah onları ruhlarını ne zaman ve nerede sattıklarını biliyor.» Gayriihtiyari, nazarları Prensi arıyor; fakat komşu masada, kırmızı kadife bir koltukta otur- muş, bir dizi ileride ve daima hizmetçi, usta halile Ermeni Kilimyanı görüyordu. Tercüman bu buluşmadan memnun Olmamış gibi bir hâl almıştı. Smokin giymiş ve üç tane ipekli men- dilile süslemişti: yeşil renkli mendil yukarı cepte, sarı renkli yeleğinin cebinde vekan kir- mızı renkte olanı da kolunda bulunuyordu. Bu imuhite alışkın bir adamın hâl ve tavrını takı- nabilmek için çabuk çabuk konuşuyor; fakat müzikin gürültüsü sesini boğuyordu. Otuşduğu # UYANIŞ 383 yerde yaptığı hareketler, hiç bir teferruatı Mu- run gözlerinden kaçmıyan bir pandomimayı an- dırıyordu. Kilimyan, içi beyaz bir tozla doldurulmuş bir şişeyi Prensin avucu içine kaydırmış ve mus kabilinde birbankonot aldiktan sonra, ifrat de- recesine varan bir tabaspusla ayrılmıştı. Ermeniyi yakalamak istiyen Mur, küçük bir vesile ile dışarı çıktı. Kilimyan, Pigal meyda- nıni geçiyordu. Birdenbire kuvvetli bir sesle sordu : — Prense ne gibi bir ilâç verdin? Ermeni gözlerini kırptı: — Müwvöden bir şey saklamak mümkün değil ki... — Canın hapse girmek istiyor galiba! Kilimyan, küstahlıkla bağırdı : — Bravol.. Demek ki, Bfendimişsin her zaman polisle alâkası yokmuş... Şimdi enıni- yetle İuwuşabiliyorlar ve bana da dost olmak şerefini babşediyorlar... — Zehircitl.. Ermeni küstahlığını daha ziyade arttirmağa başlamıştı : — Hüm cemiyetlerde istimal edilen ve çok sevilen zehirler vardır. Ondan bir parçacık tat- mak kâfi gelir ve siyab bir hayat derhal kır- mızı olur... Bana kalırsa, yüzlere sürüldüğü gibi dimağlara da düzgün sürmek icap eder, Bu, öyle bir ihtıradır ki, bütün yüksek şahsi- yetler onun kıymetini takdir ederler ve faideli umumiyesini bilirler. — Prense kokain mi sattın? — Prense veyahut diğerlerine, kibariara ve köylülere, parasını veren her vatandaşa... Bs- nim Ürviz tozumdan herkes ister... Eğer cesur ve mert ırsunlar zehirlenmeği isterlerse bunun ba- na ne gibi bir taâlluk ve aidiyeti olabilir. Po- dislç öle münesebeti nedir? Herkes şahsından mesuldür. Mur, sinirli ellerile kulaklarını tıkamıştı. Odasına girdiğinde, Ermeninin şeytana benzer gülüşünü KAl& duyar gibi oluyordu. Eli Mur, Nadejda Sergievnayı tekrar görünce: — Kaızınızın Prent Radina ile evlenmesi mümkün değildir, dedi. Nadejia, sordu: — Acaba, bazı manlaler mı var? — Bitmedi —