26 Mart 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19

26 Mart 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

288 usluydu ki bunu ancak Songur anlıyabilmişti. Genç er kızın bitireceği okula kimya öğretme- ni olmuştu. Gündüz evden bir» likte çıkarlar. Öğleden sonra birlikte dönerlerdi... Bütün er- kekletden, babasından bile ka- çan Engin her nedense Turgu- da ve oğluna okadar sokulgan- lık gösteriyordu ki onun hali, konukomşuyu da şaşırtıyordu. Yaşlı komisyoncu günün birinde acuna gözlerini yumıdu- gu zaman o içli kız babası için fazla yanmamıştı bile.... Özcana kocasından kalan para ve mel bir yuvayı değil, bir orduyu yıllarca geçindirebilecek kadar çoktu. Artık Özcan ile kızı yarbayların evinden çıkmıyor. lardı. Bay Turgutun karısı, kar- şısındaki kadının da kendisi gibi çoktan göçtüğünü gördüğü için kocasından kıskanmıyor, Enginin güzelliğini ve ağırbaş- lılığını görerek oğluna uygun bir eş olacağını düşünüyordü. Zaman bütün hızıyla ilerli- yordu. İhtiyarlar gün geçtikçe biraz daha düşüyor, gözlerinin feri azalıyor. İşitme makineleri bozuluyordu; çoktan çukura gi- den bir ayak ötekini de çekme- ğe çalışıyordu. Gençlerse tersi- ne bütün bir açılma, yayılma kurununu yaşıyorlar. Çağlarının en kısa, ve en özlü parçasın! tüketiyorlardı.,. Böylece doğum- la ölüm arasındaki günlerin akışı acınun dönmesiyle âyar edilmiş olarak yürüyordu... İhtiyar albay, bir tan za- manı mutlu yuvasında gözleri- ni açtığı sıra doğrulup kalka- cak dermanı damarlarında bu- lamamıştı. O eski teknesinin yaşayış fırtınalarına dayanamı- yacağını çoktan anlamıştı. Gün- günden ağaran saçlarile birlik- te gücünden birazının azaldı- Bını sezmemiş değildi. Onun UYANIŞ Teleten : 2.4013 m Yedi günde ” kan miyi lü ie Türk gazetesi Talgrat Abonesi: ay ai dal pa e 600 ku Yabancı ülkelerde 36 İsviçre Gaselemise ilân voreoakler, İstanbulda Ankara Caddesinde Hofer Semağon ve Holi İlân Şirkelins gitmelidir. No. 2066—381 pe Uyanış İrangıdır. bu düşkünlüğünü orduda gör- düğü için son günlerinde olsun dinlensin diye İstanbula gön- dermişlerdi. Kendi kendisinden yaşamak umudunu kestiği 'gece yatağı- nın ucundaki tül perdeyi ars ladı. İçeriyi o eski günlerin tatlı örneklerile dolu olan ayın ışığı doldurmuştu. Pörsümüş yanaklarından yuvarlanan yaş tanelerini silmeğe eli varmı- yordu... O sırada eline ge- çirdiği bir yaprağa titriyerek bir şeyler karaladı. Üzerine <oğlum Songur okusun? sözle- rini yazarak yastığın altına koydu. Bir aralık bütün evde- kileri başucuna çağırdı. Karr sıyla, Özcana uzun uzun baktı. EBngini bir kolunun altına Son- guru öbür yanına çağırdı. Bu iki genç ve güzel başı titriyen elleriyle okşadı. Sonra birden gözlerini yumdu, bir daha aç- madı..... Kadınların canalıcı çığlığı onu ölümün pençesinden kurtaramamıştı.... Bağrışmayı işiten konukomşu koşup geldi- ler. Bu aksaçlı albayın peşin- den ağlamıyan can kalmamıştı. Onu herkes sever ve sayardı. Kendisinden üniformaca büyük arkadaşları da değerini bilir- lerdi..... Gün görmüş yaşlı bir Bayan ölünün başının altındaki yastığı kaldırmak istedi. Ö sırada ora- da bulduğu kâğıdı bir köşede ağlamakta bulunan oğlune ver- di. Enginde yaşla dolmuş göz- leriyle genç ere doğru yaklaş- mıştı. Üzüntüden gözleri çökmüş, yüzünde bir gram kan kalma- mıştı. Çarpınmaktan kendisini paralıyordu. İki genç hıçkırık- Tar arasında albayın isteklerine göz gezdirdiler : «Oğlum Songur; Yüreğimdeki payının dur. mak üzere bulunduğu şu sıra- larda sana son dileklerimi bil. dirmek isterim. Zamanında her insan gibi gülüp konuşan, gezip tozan ba. ban pek umduğun kadar temiz yürekli değildi, Onun için fazla. üzüntüye değmez... Yıllarca igerimde düğümlenen acıyı ar- hk çözmek zamanı gelmişiir, Sözlerimi iyi dinle!... Engin senin özbeöz karde. gindir. Onu bundan böyle daha çok gözet ve koru.... Bu yetiş- miyormuş gibi iki yaşlı kadını da gene sand bırakarak sonsuz uykuya dalıyorum. Onları elin. den geldiği kadar incitme ! Çün. kü ben yaşadığım günlerde hır- palıyacağım kadar hırpaladım, Üvey annelerinize bir gey sez- dirmeyin, Saydıklarım babanın omuzlarına yüklediği bir borç. tur, Gövdemi elbette ortada bı- rakacak değilsin, Hoş öyle de yapsan bu işler beni okadar üzmez; yalnız sana söliyeyim ki ben arkasından günlerce ağla. nacak, yıllarca yas tutulacak kadar değerli bir adam değilim. Sana ülk ve son öğüdüm; her şeyden önce «yeryüzünde iyi bir adam, bir insan ol.» Eğer yanılıp da toprak ka. barıklığımın üstüne bir mermer taş dikersen, şunları kazdırma. yı unutma: Bu yerde bulursunuz koşup yorulmuşları; Yetişir sustuğunuz, ölün, göcekuşları ? Mehmed Hulüsi Dosdoğru AHMED İHSAN Matbaası Ltd.

Bu sayıdan diğer sayfalar: