No. 2061—376 UYANIŞ BÜYÜK BİR MESLEK ÖZVERİSİ VE KURBANI : | Çatalca Genel Savamanı Hayreddin Nedim| Son Kar Fırtınasında Bir Suç Araştırmasına Giderken Yolda Dondu Son kar fırtınasının kurbanları arasında bir de adliyeci var. Mes- leği uğurunda fedakârlık gösteren ve karlar arasında kalıp donan kiymetli bir genç... Bu yolda fe- dakârlık mevzularına, fedakâr tip- lere edebiyat eserlerinde raatge- lindiği vakit, çok kişi bunu mu- harririn bir tahayyülü mahiyetin- de sayar, böyle bir şeyin bakikat olabileceğine inanmak istemez. Halbuki işte hakikat : Çatalca ge- nel savamanı yani müddeiumumi- si Hayreddin Nedim, böyle fevka- iâde özveri gösteren bir insan tipi ve onun feci ölümü, sonsuz bir özverinin Bonutu...... Podima köyü de civar köyler- den biri arasındaki bir otlak anlg- şamamazlığı, iki köy ahalisini biri- birine düşürüyor. Kavgalı köylüler» den ikisi, köye döndükleri sırada, içlerinden birisi dereye düşerek bo- guluyor. Çatalca gebel savamanı, Hayreddin Nedim, o müthis kar gecesinde, bunun vak'a yerinde araştırmasını yapmağa giderken, köye üç kilometre kala donmuş, önce arabacıya şöşle demiştir ? — Ahmed, insan donacağı zargan hayaller görür, sayıklarmış; öyle derler. Eğer bana da öyle bir şey olursa, beni tokatla; ben de sende sine bir an bile ihtimal vermemişlerdi, fakat ne çare ki yaptıkları iş neticede böyle bir traji-komik levhası vücude getirdi; hasılı Vâlâ Nureddinin ten- kidinde yazdığı gibi «antoloji hiç değilse Fransaya seyahat vizesinden mahrum edilmelidir b Artık bu hadise karşısında Âme- rikadan ve harikadan niçin bahset- tiğimi anladınız değil mi? Haksız mıyım ? Ve bu kitabı bü- tün tenkid edenler ve edecek olan- lar namına soruyorum: Haksız mıyız? Halid Fahri Ozansoy Merhum Hayreddin Nedim öyle bir hal görürsem, seni tokat larım. Zaten köy de göründü gibi... Sonra da biribirlerine şarıl mışlar, donmak üzere olduğunu hisseden zavallı genç, arabacıya «Ben ölüyorum. Biçare anneciği- me şu gözlerimi söyler diye bâzı şeyler vasiyet etmiştir. Daha evveli yolda bir müddet kendilerine refakat eden ve sonra ayrılan Mustafa isminde başka bir arabacı, köye varınca ouların yol- da kaldıklarını haber vermiş, bir- çok kişi araştırmağa çıkmış ve an- cak ertesi sabah, Hayreddin Nedi- mi donmuş, kocuk giymiş bulunan arabacı Ahmedi yarı donmuş bir halde, biribirlerine sarılmış olarak, meydana çıkarmışlardır. İzleri de ancak donan atlardan birinin bir kulağının kar içersinden kıpırda- ması göze ilişince bulunabilmiştir. Kar, okadar kalın tabakalar teşkil ederek, kaza kurbanlarını Kapai- mıştı ..... Ölümü her tarafta büyük teessür uyandıran Hayreddin Nedim, An- kara Hukukunun 1928 yılı ilk me- zunlarındandır. Bir yıl evvelsine kadar Alaşehir genel savamanı İ- di. Çok vukuflu, çok temiz ruhlu, pek zeki, kibar, nazik bir gençti, Tanıyan herkese kendişini sevdir- mişti. İstanbulda bulunan annesi, bu beklenilmiyen haberi alınca, derin kederler içersinde çırpınma- ga başlamıştır. Uyanış, kendisine ve diğer aile mensuplarına içten taziyetlerini bildirir, meslek özveri sinin kurbanı olan gence Allahın rahmetini diler, Cenazesi, Şubatın ondördüncü geçen cuma günü büyük törenle Çatalcada Mağnisa mezarlığına gö mülmüştür. Törene yüzlerce kişi, asker, jandarma, polis, muallimler, talebeler, İdman yurdu gençleri ve bütün Çatalca adliyesi mensuple- riyle dahs bir çok kişi iştirak et miştir. Kaymakamla belediye reisi ve diğer erkânda hazır bulunarak, mezar başında bir muallim, idman- cı bir genç ve İstanbul adliyeâini temsil eden heyet üyelerinden biri söz söylemişler, merhumun megiyet- lerini anlatmışlardır. Mezarı üzerine onböş tane çelenk konulmuştur. Buniardan ikisini İstanbuldan bil- hasas. giden adliye heyeti götür müştür. İstanbuldan giden heyeti, İstan- bul genel savamanlığı yarlarından Nureddin, Feridun, Hikmet, diğer Hikmet ve dördüncü hukuk hak- yeri üyelerinden Ekrem, teşkil edi- yorlardı. Bu zatlerdan Nureddin, bu acıklı kazanın tahkikatını da yapmıştır. Tüze bakanlığı, merhu- mun ânnesine taziyetini bildirmiştir. İstanbuldan giden heyetten ge- nel savamanyar Feridun, Hayred. din Nedimin mezarı başında, he- yetin tesasürnü heyecanlı bir surette ifade etmiş, şunları söylemiştir ; — Ey aziz ulu; ey canını, var. lığını şerefini vazifen için hiçe sayan ölü, ey bütün bir gençliğe ve mesleğe feragat ve fedakârlığın» la örnek olan kıymetli ölü; bugün — Devamı sön sayfada — öm p e İLA