206 UYANIŞ : mapa ye ce i iğ E No. 2081—376 . Yazan ; m | MEÇHULE DOĞRU. Çeviren : Ferid Namık Hansoy Dar sahanlık, küf kokusu ve misafir kabul etmiyen bir vaziyet evin biraz garip olduğunu gösteriyordu. Firari, seri koşmasından evvel bu merdivenden inmiş ve ihtimal ki, zorliyarak açtığı ardına kadar açık duran kapıdan çık- mıştı. Mur, iki boş odanın önünden geçerek üçün- cünün eşği üzerine durdu. Bu, penceresinin yanında küçük bir yazıhane bulunan bir çalış- ma odasiydi ki, devrilmiş bir koltuğun önünde, elbiseleri kırmızı lekelere bulanmış iri vücutlü bir adam cesedi boyluboyuna yatıyor ve halının üzerinde de bir kan bataklığı görülüyordu. 0 Mur, bu fena manzara karşısında derin ve ifade edilmez bir nefret duydu. Gözlerine görü- nen cinayetin açıklığı, kan kokusu ve cesedin çehresi onu korkuya boğuyor; o vakit, kendi fikirlerinin muhtemel olan katile doğru çevril- diğini hissediyordu. Ayni zamanda, kitaplar arasıda pasta tabağı, hurdahaş olmuş hokka, halı üzerinde vizıldtyan bir sinek ve odanın toz- duman içinde bulunması da, bu intibaın çerçe- vesini teşkil ediyordu. İlk bakışta, maktulün yüzü ona pek yabancı gelmemişti. Yavaş yavaş bu çehrenin bazı hat- larının Katlen kardaşlerinkini andırdığını his- sediyordu. Yolunun her merhalesinde, böylece düşmanlarının hatırasını daima bulacak mıydı? Bu iğrenç müdavemeti tekrar yaşamak için mi boşluğa, karanlığa atlamıştı? Bibette şuradaki, yere uzanmış adam, Viyanadaki patronlarından biri olamazdı; fakat niçin onlara benziyordu? Yoksa, yırticı ve haris insanlar ayni maskeyi bütün dünyada taşıyacaklar mıydı ? Maktulün artık duran dudakları, üzerinde donmuş gibi, korkunç bir manzara gösteriyordu. Mur, bitişik bir odadan kendisini çağıran kadının sesini işitmişti. Kadın Rusça kelimelerle karışık tuhaf bir Fransızca konuşuyor ve ferya- düfigan içinde çirpınıyordu: — Kimse imdadıma gelmiyecek mi? Bütün hizmetçiler dışarı çıktılar; evde hiç kimse kal- madı.. Of nekadar bedbahtım !.. İmdadıma bile kimseyi çağıramiyorum... Her yerde katil ve çapkın... Bana kim acıyacak Yarabbi?... Mur, Kendisini nazarıistihfafla karşılar gibi görünen ve şişmiş gözkapakları: altında cam gibi parlak gözlü ölünün yanından geçmekten derin nefret duymasına rağmen, işittiği imdat sesine koşarak bitişik odada biraz yapma genç- lik taşıyan zarif bir kadının yanına yetişti. Önu önce maktulün kızı zannetmişti, fakat sonra izahı bir suikast kurbanı olan Nikolay Petroviç Melikov isminde zengin bir mnhacır Rursun karısı Nadejda Sergievna olduğunu çabucak öğ- rendi, Katilin eve nasıl girdiğini ve odadan nasıl çıktığını kimse görmemişti. Kadının bu- lanık izahatından bazı şeyler yakalamak için Mura pek çok kuvvet sarfı İâzımgeleceğini anlaşılı- yordu, Bir kanepe üzerine uzanmış ve hiçkırıklarla ağlıyan kadın evvelâ var kuvvetiyle bağırdı : — Siz kimsiniz? Ben sizi çağırdım mı ki, buraya geldiniz? Rica ederim kalınız... Bana yardım ediniz... Beni kurtarınız; bu şeytan belki tekrar gelebilir. Mur, kendisi de oldukça müteessir bir halde, bu kuvvetli izdıraba sükünet vermekte küçlük çekiyordu. Ona sakin bir sesle: — Sizin için korkulacak bir şey yoktur, Ma- dam, diyordu. Katilin peşindedirler. Sizin düş- manınız olmadığıma kat'iyetle güvenebilirdiniz. Sokaktan geçerken bana işaret ettiğinizi gördüm. Binaenaleyh buraya niçin geldiğimi aularsınız, zannederim. Hizmetçilerinizin dönüşüne kadar yanınız da kalabilirim. Biraz kızararak ilâve ediyordu : — Bugün müsait vaktim vardır, Madam. Yanınızda kalmağı arzu eder ve felâketinize iş- tirak etmeği kendime bir ödev bilirim... Hem okadar ki, tasavvur ve tahayyül edemiyeceğiniz kadar... ” — Nekadar iyisiniz... Zaten sizin iyi bir adam olduğunuzu derhal anladım ve fena teces- süs sahibi kimseler arasında, sokaktan geçen sizin gibi hayırsever bir kimseyi tanımakta güçlük çekmedim. Size, yalnız size itimadım var; diğerleri, hepsi fena, hepsi hain!.. Ah1.. Nekadar bedbahtım! Bu memlekette himayesiz, tutunacak Oyeri olmıyan, yalnız yapayalniz bir yabancıyım. Kadın, tekrar ağlamağa başlamıştı, Mur, bu