ww 334 SERVETİFÜNUN No.1862—177 Bualgar edebiyatından: TERAKKİ | Türkçeye çviren: Hasan Selçuk ö Muharrir bakkında birkaç «öz: Nenço İlyef son zamanlarda Bulgaristanda en çok okunan bir yazıcıdır. İnsanlığı hergün birçok hadiselerin memnun ve mü- teessir elliğini hepimiz biliriz. İşte N. İlyef bütün bun” lam güzel üslubu, kuvvelli kalemi ve bilaraf bir gö- rüşile tahlil eden, seve sere okutabilen çok kıymetli bir Balkan maharriri'ir. Eserlerinde cemiyelin gülünç fakat «skrap verici Aadiseleri bir karikatürün keskin çizgileri gibi derhal göze çarpar. Hikdyesiri okuduklan sonra bu hususta da sarih bir fikir elde eâtlebilir. — Eğer hep böyle devam ederse... Birkaç veya bir senesonra ev parası tedarik edebileceğim! — Fa- ytonen Mito kati olarak zevcesine ie söyliyor, sevinçten yanık çehresi kırmızılaşıyor! Mito Sofyanın kenar oahallelerinden bitinde otu- ruyordu. Gayet besili dört beygiri vardı. İkisini öğleden evel koşuyor, öğleden &onra da diğer ikisi ile çalışıyordu. Mito o kadar çok kazanıyordu ki, at masraflarını çıkardıktan sonra her ay başında külli yetli mıktarda para artrmyordu. Şimdiye kadar e paralardan — ailesini geçindirdikten — yirmi Napolyon yaptırmıştı. sd ve ateşli olan Mito her sabah gündoğma- dan kalkıyor, beygirlerini öz bir evlât gibi dikkat ve ihtimamla timar ediyordu. Biraz sonra faytonunu yıkayor, en gizli yerlerine varıncaya kadar ber tara- fını Gemizliyordu, Ondan sonra kahve altı etmeğe gidiyordu. — Ey, benim kadar mesut olan var mıdır! diye kendinden memnun bir söylerdi. Faytonumda hususi yerime oturunca kendimi etrafımda iki yaveri bulu- han paşa zannediyorum .... Çerno, Bankerina! Mito sabahleyin çalıştığı beygirlerini böyle çağırıyordu. Bankerina pek serl ve kuvvetli bir hayvandı, zira pek ie Üç beygirin yemi yalnız ona kifayet edebiliyord — Yalnız Cenabı hak sana, afiyet ihsan eylesin! gözleri sevinçten parlıyan karısı böyle söyliyordu. Düşüncesiz fakat talihli Mito bir sene kadar daha çalışarak on Napolyon biriktirdi. Bir sabah şehre indiği zaman, maruf caddeleri kazan yürlerce amele karşısında kaldı, Caddelerin kenarına birçok raylar konmuş, bunların tramvay inşaatında kullanılacağı derhal anlaşılıyordu. O da diğer arkadaşları gibi başını öne eğerek bu manz&- rayı hayretle seyretdi. ünden sonra geçmiş pap günlerinden daha şen ieği çalıştı. Faka — Ne olmuş bir e mi sari — diye düşünee- sizlik ve gayri tabiiliğini farkeden karısı gordu. Yazan: Nenço Iliyef — Bırak canım... Taliim yok... o kadar, Ya- kında Altın san'attm havalanacak!... — Niçin böyle göyleme! ne var, ne olmuş! — İşitmedin mi, tramvay inşa ediyorlar. — İnşa ediyorlarsa ne olacak— diye karısı tekrar sordu. — Bildiğin gibi inşa edecekler: netekim ediyorlar ve edecekler de.... : -— Allah belâsını versin, bu tbramvaylardan ne olacak sanki, bu kadar korkmuşsunuz * — Öyle işte... diğerleri gibi... Şimendöferler gibi... İnsanları beygirsiz taşıyacaklar... — Beygirsiz ha! nasıl olur? — Elektrikle!... Zevcesi kocasını bu derece korkutan bu «Elektrik» mefhumunu bir türlü kavrayamıyordu.... «Balı gibi sahilden sahile çarp... para kazan... Vergi öde, en nihayet bazı tufeyliler gelsinler... Tramvay... kuracağız diye... Sende ölgit... bu mu «Çarlık»... Yalnız vergi toplamasını bilirler.» .., Istırabı kendi» sini bu şekilde düşündürmeğe sevketmişti. Muayyeh bir günde tramvay inşaatı ikmal olundu. İlk vagon baveket ettiği zaman bütün şehir halkı görmedikleri bu garibeyi geyir için meydanlığa top- lanmışlardı. O gün, Mito da ilk olarak tramvayı görüyordu. Eve öyle müteessir bir halde avdet etti ki görenler pek sevdiği birisini toprağa terketmiş zannederdi ! — Nasıl, tramvayı gördün mü 9 teessürle zevcesine doğru dönerek gordu. -—- Evet, gördüm! — İşte başımızı yiyen odur... Bir vagonu otuz kişiyi birden alıyor ve şehrin bir ucundan diğer ucu- na kadar yirmi paraya götürüyor! Zevcesi kocasının ümitsizliğini ancak şimdi anlı- yabilmişti, kalbi teessürden burkuldu, boğazı şeytanı bir illetle tıkanır gibi oldu «Elektrik». — Gözü çık- sın, bu garibeyi diüşünenin!. diye mütemadiyen bet- dua ediyordu. Mito ve arkadaşları aldanmamışlardı. Muntazaman tramvay seferleri başlar başlamaz meydandan birer ikişer çekilmeğe başladılar. Evvelee o gişede 20—30 İrankla dönüyordu. Halbuki şimdi 10 frangı güç tedarik edebiliyor, kazan daha az kazandığı da alı- yordu. Tam bir hesap yaptığı zaman hayretle gördü ki ,kazanacak beygirlerinin masrafına yetişebilecektil... «Bu böyle olmaz... ve başa çıkmaz! beygirlerin ikisini şatacağım... Nasılan iş yok... Neme lâzım dört tane» Büyük bir ıstıraptan gonra beygirlerinin ikisini sattı, Sefahat âleminde ıştırabına deva bulmıya ç&-