308 SERVETİFÜNUN Fakat sonra farkına vardı ki, Belkis kalbi temiz, Baf ve güzel bir kızdır. Ve kendisini çok iyi bir dost olarak tanır. Yaptığı muamele müsamaha değil sadece bir dostluktur. Vedat ta Belkisi çıldırırcasına sevmişti. — Öyle anlıyorum ki derdi; Belkisin aşkı geçiel bir şey değil.. Ben onu diğerlerinde hiç tesadüf et- mediğim bir şekilde seviyorum. Ferit, ona kalbinin sırrını hiç bir zaman söylemedi. an aylar geçti. Ferit sevgisini kalbinde boğa- yak öldürmeğe çalışıyordu. Belkisle Vedadın ara gittikçe samimileşiyor, > Feridin temiz kalbinde hiç bir kıskançlık yer tutmuyordu.. Hatta bazı lü- zumsuz sebeplerle darılacak olsalar Ferit aralarını buluyordu. Darülfünunu bitirdikten sonra Vedat Belkisle on günün içinde nişanlandı ve evlendi. Nişan merasi- mine Ferit hastalığını bahane ederek gitmedi. Kal- binin el değmeyecek iu > bir yerinden sızladı- ğını hissediyordu. den üç gi V bizzat Belkisle Vedat lin “kendisini davet ettikleri zaman, o gün işleri olduğunu söyledi.. — Çok arzu ederdim, Fakat elimde olmayan bir sebeple gelemiyeceğim Ferit belki, hayatında ilk olarak O m yalan söyledi. Senelerdenberi kalbinde sakladığı, biç kim- seye söylemediği sevgisinin böyle bir zamanda nüks- etmesinden korkuyordu. Kendinden Eğ eri Belkisle va Feridin gösterdiği mazeret üzerine düğünü iki gün sonraya bırakacaklarını söylediler. yila Ki, İM rr beraber yaşadıkları çok samimi doatları Ferit bu büyük günde muhak- kak e bulunsun. rit bu vaziyet karşısında ne yapacağını şaşırdı. leş gelemem diyemezdi. O vakit Belkişle Vedat başta olmak üzere bütün tanıdıkları ne derlerdi, iz kabul etti. Vedat bir gece evvelden onu gelip alacaktı. . * Ferit, ogece köşke gn zaman bütün kuvvet ve kudretile mümkün olduğu kadar neşeli görünmek, Belkisle Vedadın Melez iştirak etmek istedi. Onlarla güldü, eğlendi ve söyledi. Fakat geceleyin yattıktan sonra kalbi demir bir mengene İle sıkılmaya başladı. Göğsündeki küçücük et parçasını bir kunduz &ivri dişlerile kemiriyordu sanki.. Sabahleyin pek fena — Ba kalktı. Teessü- rünü bildirmemek için tün pa. lem Eski bir dost slfatile eiğreenilie dolaştı, eğlenceler tertip etti. Fakat içinden ia deimmasnği edilemeyecek bir surette nefsile çarpışıyordu.. * # Gece.. Köşkün ön ve yan tarafındaki ağaçlar altında masalar kurulmuştu. Dallarda renkli kâat fenerler, köşkün önünde de bir lüks lâmbası yanı- yordu, Yalnız köşkün arka tarafı koyu gölgelerle örülü.. Bahçe bir bayram yeri gibi.. Köşkün tahta parmaklıklı bahçe azg üstünde yanan bir İener giren ve çıkanları birer hayal gibi gösteriyor. Pa. karşı taraflarda <deniz lama » Deniz akıyordu.. Ağaçlar ve kâat fenerler altındaki masalarda gülüp söyleniyor, köşkün arka tarafındaki koruluktan birbirine karışan kuş sesleri geliyordu. No. 1880—175 Ferit sabahtanberi duyduğu acıya artık tehammül iz olmuştu Vedadı kınkanmıyordu, fakat kalbinde isim vere- miyeceği tuhaf bir his vardı. Ve o sivri dişli kunduz kalbini kemiriyordu yine, Kalbini kemiriyordu yine, Dar yolları bürüyen yabani otlar ve çalılıklar arasından geçerek arka taraftaki havuzun yanına kadar yürüdü. Havuzun yanında yeşil yaprakların koytulaştırdığı kameriyede oturdu. Ön tarafta mütemadi bir surette, hava fişekleri gibi gecenin içine kahkahalar boşalıyor ve onun kalbi göğsünün çerçevesini kırıp ta dışarı çıkmak istermiş gibi, şiddetle vuruyordu. Elini kalbinin üstüne bastırdı. Çok bitkin bir em idi, Senelerdenberi çektiği ıztıraba artık ta- mül edemiyordu. Ne olacaksan artık olmalı idi. Yokan ıztırabın bu kakadarı pek fazla, Iztırabın bukadarı pek fazla. Kameriyenin üstünde yeşil yapraklar arasında bir bülbül derinderin iç çekti. Gözü havuzun su zambakları ve nilüferlerle örtülü sathı üzerine kaydı, bir yıldızın gölgesi... Ve kendi kendine sordu — Acaba bütün yıldızların suda gölgesi görünür mü? Ve e — kendine cevap verdi: ki hayır. Tıpkı insanlar gibi, Ve bülbül mi üstünde derinden iç çekti. Bülül iç çekti Ön tarafta hava fişekleri gibi gecenin içine kah- kahalar boşaltılıyordu yine.. Bir parça yavaşlamış olan kalbi sanki işini birden yapmak istermiş gibi şiddetle vurdu. Daldığı derin rüyadan uyandı. Ağaçlar arasından çakıl taşlar üzerine kayan hafif ayak sesleri geliyordu. Ve yine tekrarladı. Artık ne olacaksa İni ıztırabın bukadarı pek fazla Ağaçlıkların karanlıkları arasında iki gölge yavaş yavaş ilerliyordu. Kalbini bastırdı. Acaba kim, ve kendisini görürlerte!. Gölgeler kâmeriyenin yan tarafından ve kendisini görmeden geçtiler.. Ve o seslerinden Belkisle Vedadı tanıdı... Bütün davetliler silâh seslerinin geldiği tarafa doğru koşuştular. Belkisle zem silâh seslerini en yakından işitenler olmuştu. r ağızdan bir ses Ççi- kıyordu. Havuzun yanından iii davetliler» denbiri: — Fenerleri buraya tutuu dedi. ye var, Şu nedir, bir e bir sürü insan kalabalığı yaklaştı. Fenerlerin baliğ” ışıkları altında en önde olan Belkisle Vedat Feridi tanıdılar. İkisi de çılgın gibi olmuştu.. Feridi ai alt kattaki odalardan birine aldılar. Biri muzlarından diğeri tam kalbinin öştünden iki, yarası Sadi Davetliler arasında bulunan bir doktor hastanın ilk tedavisini yaptı. Fakat Ferit çok kan kaybetti- ginden ve kurşuu kalbini parsladığından yaşayamadı. Belkisle Vedadın hıçkırıkları arasında hiç bir şey e muktedir olmadan gözlerini kapadı. lerdenberi kalbinde sakladığı, kimseye göyle- Mer sevgisi yine kalbinde kaldı.. Aşkı kalbinde kaldı. Ona öldüren kurşunun göğetinde pe yar değil kalbinin yarasiydi... Kalbinin yarasiydi. AHMET İHSAN Matbaası Limited