No. 1860—175 SERVETİFUNÜN 299 muasır manada ilk edebi mektep olarak edebiyatı Cedide gösterilir. Halbuki bu sanatkârlar ancak ayni zamanda yazı yazmak, bir mecmuada yazmak, arka- daş olmak gibi yakınlıklar gösterirler. Yoksa sanat telâkkisi, gaye, his, tesir, fikir itibarile birbirlerine ben- zerler mi? Fikretin Cenapla aynı edebi mektebe men- sup olduğuna hükmetmek gülünçtür. Bunlar, ayrı ay- ri, iki kuvvetli sanatkârdır. — Harp ve seyahat edebiyatı hakkında ne düşü- nüyorsunuzr — Hislerimiz harp denen hadiseye karşı çok alâka- timer, Binaenaleyh, iyi yazılmak şartile, harp edebi- yatına taraftarım. İnsanların, birbirine zıt birçok duy- gularının bazan şahlanması bazan yerde sürünmesi, okuyanı mütehassis eder. Yalnız bu tarz edebiyat mili duygularımızı zayıflatacak mahiyette olmamalıdır. Harp edebiyatını yeni bulunmuş ii tarz ie ka- bul etmek yanlış olur. Bunun menbaı eski edebiyatıdır. Bizim Divan edebiyatımızda da, me birçok zafernameler vardır. Seyahat edebiyatı insanların beynelmilel bir yaşa- yış tarzına doğru gittiklerini gösteriyor. Ben böyle anlıyorum. Pariste seven bir adam, Riyo Dö Janeyro da buluşuyor, Berlinde kavga ediyor, Londrada ayrı- lıyor. Siyasi hayatta, Avrupa birliği, Asya, Amerika birlikleri tasavvuru esnasında, edebiyatın da böyle bir şekil almalı gayet tabiidir. Milletler birleşince tabii tek edebiyat olacaktır. Evliya Çelebi ağ e ei ee seyahat ede- biyatı ise, hele her şeyi bilm lamak ihtiyacında olduğumuz bu asırda, gayet er m ve lüzumludur. Reşat Feyzi ld 1 daha yaktı. — Bugünkü lisa — Lisanımızın gittikçe sadeleştiği muhakkaktır. Arap ve Acem kelimelerini lisandan çıkarıyoruz. Yal- nız frenk lisanlarından yeni yeni kelimeler alınması katiyen doğru değildir. Bu günkü türkçemiz kelime itibarile zengin değildir. Tarihimize dönerek lisanımı- zı de şi mi, şiir mi? Önümüzdeki kâat üzerine li ar. ENEL. Yüzüme bakmadan söylüyor — Kanaatimce, nesir istikbalde edebiyata hâlim olacaktır. İnsanlar gittikçe yeni yeni haleti ruhiyeleri hisler sahibi oluyorlar. Yeni hadiseler çıkıyor. Fikir ve düşünüş âlemi kanlar. Kafiye ve vezin bunları ifadeye çok dar gelece Garpten kimleri miz vi mektep sıralarında iken, ilk okuduğum ecnebi şiiri, Baudlaire, Mussetnin yazıları olmuştu. O vakitler, bu şiirler bende çok iyi bir tesir bı- rakmışlardı. Yeni, genç Fransızların şiirlerini pek be- genmiyorum. Kübik, fütürist, dadaist sanatkârları anlamıyorum. Tristan Zara'nın yazılarını saçma buluyorum. Serbest nazım bile beni tatmin etmiyor. Şiirde .başka bir ton arayanlara taraftarım. San'at evvelâ güzel olan şey demektir. Yeni olan şey demek, değildir. Les annales de seyahat mektupları çıkıyor. Bunları bahsettiğiniz seyahat edebiyatına muvaffak nümuneler diye gösterebilirim. Son senelerde “Fıkra,cılık ede- biyatta yeni bir tarz olmuştur. Bu güzel yazı parçala- rını yazmak zannedildiği dadar kolay değildir. Bizim gazetelerin bazılarında günde üç dört fıkra çıkıyor. Bu yazıların bayağılığını ve manasızlığını ge e de (Clöment Vautel) in yazılarını okuyunca daha iyi anla- yoruz.. Bu muharrir her gün, yazdığı fıkralarında ve ro- manlarında çok şayanı di! sri romancı tipi (Mourice, de Cobrasj)dır. Şan'atın bütün kıymet ve güzelliğini, bu işin ho ve simsarlığı ile en iyi mzceden muharrirdir.. (Mouric muhakkak ki bugünü tarihe en iyi miladi romaân- cıdır. (Pierre Benoit), (Jean Fayard)ın romanları enfes- tir. Yirminci asır zekâsını bu adamlarda seyretmek lâzımdır. (Marcel Proust) derinliklerine inerek tetkik edilmesi lâzım gelen bir kudrettir. Bu muharrirde esrarengiz bir ihtişam var. (Maupassanl)ın sayısız hikâyeleri, (Balzac)ın sayısız romanları bütün beşeriyetin hal ve hareket cüzdanları- dır. Bütün dünyanın okuduğu, tanıdığı klasikleri ben de bir din kitabı okur gibi hürmetle okuyorum. Hatirımda iken ilâve edeyim. (Cervantöse)in (Don Ouichotteju da okuduğum, zevkaldığım klasiklere dahildir. Beynelmilel edebiyatta don kişot kadar kuvvetli bir kahraman yoktur.. (Servant&se), bir Allah gibi kahramanını ya- ratmıştır. Nedense bizim edebiyat kitaplarımızda Don kişottan bahsedilmez. Çünkü bizde münekkitler, edebiyat tarihi yazanlar bizatihi Don kişotturlar. — Dünkü ve bugünkü nesilde okumak? — Bu sualinize verecek cevabım, bir kaç hafta evvel “Kalemin ucundan, sütununda verdiğim cevap olacaktır. Onun için tekrar etmeyeyim. e ne gibi esaslar üzerinden inkişaf ettirilmelidir — Biz, içinde Türk harsı, Türk kokusu, Türkiye havası bulunan bir edebiyat yapmalıyız. Fakat bu demek, kötü “Ayşe, ştirleri, Mehmet Emin beyin yaz- dığı milli(i) şiirler yazmak demek değildir. Bu harsı, bu kokuyu, bu havayı Türk kelimesini kullanmadan ifade etmek ruhlara, kalplere sindirmek lâzımdır. İçinde Türk askeri, Ayşe, pmarbaşı, Anadolu kelim&- leri bulunan yazılar Türk edebiyatı yapmak demek değildir. Kendimizin, öz malımız, yaşayışımızın, sevinç ve kederimizin, gururumuzun aksi olan bir edebiyat vücuda getirmek lâzımdır. Edebiyatımızı bu esas ü rinden inkişaf ettirmek lâzımdır. İspanyol edebiyatı, Norveç edebiyatı, Fransız edebiyatı kendilerine mahsus çizgilerle, hususiyetlerle tebarüz ederler. us eserlerini, italyan eserlerile yan yana koyunuz. İkisinde de ayrı birer hususiyet, bir hava vardır. İşte biz, edebiyatımızda bu hususiyeti yaratmağa çalışma- lıyız. Bizi hususileştirecek, eserlerimize Türk damgası vuracak çizgiler kuvvetli olmalıdır. — Bugünkü nesilden kimleri ve hangi eserlerini beğeniyorsunuz? — Romancılardan Aka, Reşat Nuri, Peyami Sefa, Mahmut Yesariyi şayan: dikkat buluyorum. Akanın Dikmen yıldızı, Reşat Nurinin Akşam güneşi, Peyami- nin Dokuzuncu hariciye koğuşu, Yesarinin Su sinekleri- ni beğeniyorum. Nazımda Halit Fahri, Faruk Nafiz, Nazım Hikmet, Orhan Seyfi, Necip fazıl iyidir. Bunların haricinde Falih Rıfkı yeni türkçenin en kudretli nasiridir. Yakup Kadriyi, Ruşen Eşrefi beğe- niyorum. — En genç nesilden kimleri beğeniyorsunuz? — Yazı arkadaşlarımdan daha çok şeyler bekledi- ğim için onlar hakkında şimdiden bir şey söylemeği doğru bulmuyorum. Sehap Nafiz