6 SERVETİFÜNUN No: 1842 -157 mi mag m SESESESENEN KÜÇÜK HİKÂYE EEHENAESESS EB gi ss m m B — - “e SERE - E 44 > - e - Snmime'ye - — Bn EBEEEEEEEEEEEEEREEERNENEESEESENENESEN Şi ass ass Fikret; sabrettim, Fikret! Bu mektapların hepsine sabr Kardeşim kalbimin istırap meügeneleri içinde ne- gl kivrandığımı bir bilsen., Hayatıma gaddar bir el tarafından indirilen son darbe beni tamumile bedbin bir adam haline koydu... Ben onu Tekirdağına gittiğimiz zaman bir bağın kurarmış kütükleri arasında toproklurla oynarken bulmuş, ve acıyarak eylatlığa almıştım .. O vakit daha dört yaşında idi.. Muhütine açılan gözleri ancak bu yaştan sone onları tanıyacak ve onlara sadık kalacaktı. Ben onü kendi ovlüdundan ayırın: radim.. Zira bâğemim her vakit tebeddül eden kulübesinde İrda bir eşyaya benziyen o kıza ben çok acımıştım,.. Anası, babası ölmüştü... bir gün altı yaşındaki ke zim öldükten sonra bütün baba şeflutimi onun üstü. ne verdim.. ve onu yüksek bir bayntim yaşatmak için elimden geldiği kadar calıştım.. Fulcat; bilmem neye böyle yapmışım?... onan tühuua aşiladığım bu vüksek muhit sonra onu azdırdı. Heri de kuduz bir köpek gibi... Nihayet on yedi yaşında iken memleketin karan- lik wfuklarında, Harbi Umüminin germşekleri olanca şaşansile çaktı, ve oruları tutuşturdu.. Beri herkesin taşıdığı sefalet yükümü onlara his seltirmemek için elimden geldiği kadar çalışıyordum, Fakat bir gün. harbin ikinci senesinde beni us- köre aldılar; vatan ufukları ateşler içindeydi.. Beni Sina, cephesinin eehennem muhitine gönderdiler.. Yakıcı, kavurnen çöllerde milletini, memleketim içim çalıştım.. giderken bütün servetimi bırakmıştım onlara,. Bu elbette idare eder, diyordum... Bir akşam şehit olnü arkadaşları sam riüzgürlarile gayrulatı vefasız kumları gömdükten sonra çadırıma gelmiştim... Masımın üzerinde zevcemden bir mektup buldum. Muhit pek pahalı olduğundan iktisatin ge giniyoruz, diyordu. Ren covap olarak Nerimana dik- kat etmesini; onu fena muhitlerle temas citirmeme- gini şiddetle yazdım. Fikret, kardeşim, korktuğum başıma gelmiş! ikinci mektupla onun kaçtığını öğ- rendim,. Bıraktığı bir kağıtta artik bu hayatı taha mül edeniyeceğini yazmış... Bilirsin ki ben bedbin bir adam değilim... Elbette gelir, dodim.. Ve güteş- ten düha kızgın bir acı ile dağlanıp bu fikri gehnim- den atmak için her köşede biperva çalıştım.. çalıştım. Örün mutlak geleceğini bekliyordum... Bir gün gene mektup aldım; zavallı zeveem Nerimanı İliks bir otomobilde görmüş, yanında da bir zengin yarmış... ettim.. Ben onun geleceğini ümit ediyordum.. Zir. onu çamurlu bir muhitten çıkarıp güzide bir muhite yükselimiştim.. Cephede akan gözyaşlarımı Ve orasını kararttım.. Bu avıya gene vektim.. fakat son darbeyi bir bilsen.. uzilizlere esir olduktan sonra Mısırdan kurtul dütn.. İstanbula geldim. Ne zevcemden, ne evimden haber vardı, Evitü yanımış, kürım ölmüştü. Mütta onun ölümüne bile uzun o yozunluklurdan soürü vâkıf olabildim. Bir hanın köşesinde alil vii cudümle hayatımı kazanmak İçin bin zahmetle ça- şıyordum. kalbime sindirdim:.. taharmmdl ede. gökaklarda her cinsten; her milletten adüm vardı, Onları gördükee: — Ali, derdim, kızgın güneş altnda senelerec bunları görmek için — mi çarpışık bizt,. Bir gün, bilmem niçin karlı, tipili hir günde, Şişliye geçtim. Ellerim mosmor; çenelerim biribirine geçeeek derecwle giddeile yürüyordu. Bir aralık Harbiyeden bir i süratle o geldi.. Benim yürüdüğüm kaldırım Kenarında durdu., Önünde bir Fransız bayrağı dalgulanıyordu.. Bir lâlizn durdum. Otomobilden bir Frünsız ceherali ile Neriman çıkmışlı.. otomobil nenr Derhal gönlümde zaptedemiyeveğim birhiz uyan dı Hemen onun boynuna atılmak: büyüttüğüm bu kısı bir baba şefkatile uzun senelemlen sonra'öp- mek istiyordum. O, yanımdan uzaklaşmıstı. Ben kavurucu bir muhitte yakıcı bir güneş al tında senölerce çarpıştım.. Elbette tanınmıyacak bir hale gelmiştim... Zavallı kız beni tanıyamadı, dedim Arkasından: — Neriman, kizim Nerininn, ben senin baban Adnan,. dedim. Dudaklarını büktü.. Çantasım. çıkar di.. Bir yüzlük tutuşturarak: — Den sizi tanımıyorum. dedi. Sonra İizlı adımlarla beni süzen Jeneralın yanı na gitti... O beni tanımıyordu.. o çamurlu bir bağın kütüklerinden hayata kaldırdığım, izbe bir muhitten kibar birmuhite yükeelitiğim o kız beni tanımıyordu. Fikret! beynimi, bu andaki kadar, çölün kızgın güneşleri bile yakmamış, kavurmamıştı.. Tam bir ay hasta yalıtım... Bana bu mektibu . - Sehap Nafiz