a 14 SERVETİFÜNUN No. 1849—157 —— /STİDATLAR FEE- Sevdiklerimiz Halit Fabri Beye Ne Hinttedir, Ne Çinde, Bizim sevdiklerimiz; Çitlenbikler içinde, Kimi yaz kadar olgun, Kimi buhardan solgun, Hepsi başka biçimde,, Uyur sevdiklerimiz, Çitlen bikler içinde, 'Talih alnıma yazar, Çitlenbikten bir mezar, Ne Hinttedir ne Çinde, Yatar sevdiklerimiz, Çitlenbikler içinde. Faruk Mümtaz Çamlar Düştü de süküla ağır bir bümmü Sopan bir damurdan fışkırdı kanlar. Damlalar döküldü bir uçuruma, Çilgin bir arzuyla boşandı çanlar. Bir derin hiçliğe düşünce sesler, “Titredi, titredi kesilen damar, Yıkıldı ufuktan bir rüzgür yer yer, Uzun bir ah! ile görüldü çamlar... Allahımı düşünürken razi Küraran alevden başka şey yök tuhum paslı demirden bir mahpes iner. Sesilerini bir çamur duvara #apar Gözlerimde şüpheler bir azap İN, ii Bir foslür parç asndan ışık alıp eki Pikirlerim karanlık yüllüra given böce Önümü göremeden emilen hör an, Herşey... ve şü ömrüm de bir sorgayla bitecek... Vahdet Gültekin İm İm > HAYVAN PORTRELERİ Ördek 1 (9) Brkek ördek, yassı gaşasile, dişi ördeğin ensesini iwsirir ve siker. Dir Jâlıya çirpamir ve gu okadar kalın- dir ki bü çırpmıştan bile güç belâ biraz Üitrer. Ve derhal sükün bularak, dümdüz, yamıyasaı, sâf sema nın bir köşesini simsiyah aksettirir. Dişi ördekle erkek ördek kıpırdamazlar. Güneş onları pişirir ve uyutur. Onlar farketmeden yanla- rndan geçebilirsiniz. Kendilerini, yalnız durgun ve müteaffin suyun üzerine çıkamık çatlıyan nâdir hava babbelerile haber verirler, Kapalı kapının önünde, ikisi de, bir hastanın evindeki köomşünün bir çift kundurası gibi biri- bitlerine yapışık ve karınları üzerine yatmış uyurlar, Köpek Bü havada Pöintou dışarı bırakılmaz ve rüzgürn kapı altındaki sert ışlığı onu dansını terketmeğe İ“) Geçen hnftndadan mnbaat di mecbur kılar. O, daha iyisini arar ve sevimli kafasını bizim iskemlelerimiz arasına sokar. Fakat biz, biribi- rimize sıkışık, direk dirseğe, ateşe iğiliriz ve ben Pointou'ya bir şamar öşkederim. Babam onu ayağile iter. Annem onü küfürler. savurur. Hemşireni onü boş bir kadehi takdim eder, Pointon hapşınır ve muffağa gidip bizim orada olup olmadığımızı bakar. Sonri tekrar celir, dizler arasında boğulmak tehlikesine rağmen bizim daire- mizi zorlar ve işte mihüyet şöminenin bir köşesine çekilir. Uran müddet yerinde döndükten sonra şöminenin ıskarası yakınında oturur ve artik hiç kımıldamaz. Efendilerine okadar tatlı bir uüzarli bakar ki onâ müsamaha gösterirler. Ancak, hemen: hemen kızarmış olan ıskar ile dağılan küller arkasını yakar. Maamalih yine yerinde durur. Onu tekrar bir geçit açarlar. — Haydi, gel; abtal sen del Fakat o, inat eder. Kaybolmuş köpeklerin dişleri soğuktan çatırdadığı saatte, Pointou, kılları kızarmiğ, kalçalirı pişmiş, kendisini ulumuüktan tutar ve, göz- leri yaşln dolu, acı acı güler.