3 Aralık 1931 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

3 Aralık 1931 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1843—157 SERVETİFÜNÜUN 15 Roman Tefrikası: 9 * a ” | | k Â Ş *, iy Ş * yi e e * « ise, benimle bir kedi İfnre ile oynar gibi oyna- yordu. Buzan işveli oluyordu, Ben ateşlenir ve gene coşar... sonra düşerdim,. Bazan beni reddeder, yanınn sokulamas, yüzüne bükamaz olurdum. Bir kero, birkaç gün arka arküyu bana çek sö gukluk güsterdiğini hatirlarım. Bundan ödüm kojr muş ve gene zelilane, pwviyonlarınaı gittiğim zamdlı- lar, davalarının fena gitmesi dolayısile her gün dahs ziyade İhomurdanıcı olmasına rağmen, ihtiyar Pren- sesin yanını iltica etmiştim, Bir gün de bahçede dolaşır ve malüm olar çiti tavaf ederken, kızı gördum. Çimenliğe uzanmış, iki elini başına dayamış, kımıldamıyardu. Yavaş yavış uzaklaşmak üzere idim, ki birden başını kaldırdı ve bana fAmirane bir işaret verdi. Olduğum yerde kaldım; ne demek istediğini anlıyamamıştım. Yeniden ayni işareti verdi. Çitten atleyıp sevinç içinde yanına küş- mağa başladım. Kedisine iki adım kala, beni durdur- du. Hemen orada dizçöktüm. Sapsarıydı. Bütün hututunda ası bir hüzün, derin bir yorgunluk görünüyordu. Kalbim burkuldu ve gayriihtiyari sordum: — Neniz var? ©, elini uzatıp kopardığı bir çimeni ısırdı ve nzalr lâra attı, — Beni çok mu seviyorsunuz?! Evet mi! Dedi, Bir cevap vermedim. Yeni, bilinmiyen ne söyliyebilirdim? Gene hep büna bakarak: Evet, evet! Ayni gözler!... Dedi, Düşünceli bir hali vardı; yüzünü iki elile kapadı. — Ben, dedi, her şeyden istikrah ediyorum, Dün yamn öbür ucuna kadar kaçınak istiyorum. Galebe etmek, kendime hâkim olmak kabil değil. Beni is tikbalde bekliyen nedir? Ah, tahammül edemiyorum, tahammül edemiyeceğim... Korku korka sordum: — Tahammül edemiyeceğiniz nedir? Bir cevap vermiyerek, omuzlarını silkti. Hâlâ dizçökük duruyor ve ona büyük bir kederle haki. yordum. Sözleri kalbime işliyordu. Onu bu kederli halinden kurtarmak için o ande canımı verebilirdim, Hem ona bakıyor, hem de onun rhk tahammül edemiyeceği hal pe olduğunu bilmemekle beraber, fikren, onun evinden oraya kadar gelip ve orada kuvveti kesilerek, biçilmiş bir ot gibi yere yuvar- İandığını görüyordum. Kızım Hamiyete H.R. Etrahımızdn her şey güzel ve her yer yeşillikti. Yapraklar arasından geçen hafif bir rüzüür, lâtif bir şeş veriyordu. Kızın başının üstüne tesadüf, eden uzun bir dal, nazan bir halde tifriyordu. Kumrular gok lâtif bir sürette muaşoka etmekte, arılar, çiçek- ten çiçeğe uçuşmakin idi, Yukumda mavi bir gök, neşat işinde ufuklar ya- ratmakta idi. Ben, kederler içinde dotmuş gibi idim, #inayda, dirseği üzerine dayamp yürı kalkmış olduğu halde; — Buna biraz şiir okur musunuz! Sizin okuyuşu nuz hoşuma gidiyor, Sesiniz de güzel fakat, daha çok genesiniz, o, dahan olacnk, piğeeek, “<Gürcüstar tepelerinde» isimli parçayı dinliyeyim! Fakat, evvelâ karşıma rahntçu otur! Dedi. Oturdum ve başladım. Son parçadaki şu musraı benimle beraber tekrarladı; «Sevmemek, ku bil değil...» — İşte, dedi, şiirin küdsiyeti, şurada, size mevcut olmıyan bir şeyden bahseder; bir şev, ki mevont olanlardan çok daha lâtiftir ve mevcük olanlara da benzer Yeniden sustu ve kalktı — Geliniz, dedi, Maydamof, annemin yanındadır, Benim için son yazdığı şiiri vetirmiş. Kendisini or da hıraktım. Şimdi o dü mahzündor. Fukat, ne ya pabilirimt Bir gün siz de öğreneceksiniz. Beni gü- aa nddetmeyiniz, ratle elimi sıktı ve önümden koğmağa başladı. Baviyona girdik, Maydanof, sair birtakım şiirleri arasindâ, artık basılmış olan «Büyük katile o unvanit uzun an zamesini de okudu. Ben hiçbirini dinlemedim. Kâh yüksek, kili pest seslerle, kâh ateşlenerek, yaralarna- rak, kâh uçarak, kâh düşmüş, ezilmiş gibi bir edala öküdü, O, okurken kafiyelere tıpkı bir çalgı ahengi veriyordu. Benim bütün kuvvetim gözlerimde ve gözlerim kizda idi. Bahçede ağzından kaçırdığı sözlerin neye müntehi olabileceğini düşünüyordum. Bu aralık şair mecnunca bir edalâ çok faci bir parça okudu, ki şu musralarla nihayetleniyardı: (Ow poul - öire, um rival soerel, Ta vainen #owdain | Şair, manzumesinin şü son iki satırı öyle anil bir şekva ile okudu, ki manzumenin meye dair ol

Bu sayıdan diğer sayfalar: