e > 2 SERVETİFÜNÜN No. 1849 —157 Matmazel Helen Papadaki 1932 de Tekrar Gelmek Üzere Şehrimizden Ayrıldı Halit Fahri Beyin « Sönen Kandiller * isimli Kendisi, Yunanistanda yeni kurulan resmi tiyatroya işlirake davet olunmuştur. Gösterdiği arzu üzerine eseri, Yunancaya tercüme edildi. Atınada tarafından oynanacaktır e Ba kış İstanbulda verdiği temsillerle bize bir san'at baharı yaşıtan Matmazel Helen Papadaki, temiaillerini bitireli epi oluyor. Beraber oynıyan san'- atkârlar, çoktan )Yunanistana döndüler. Fokut, ken- disi geçen Perşembeye kadar bu- rarla bulunuyordu. Şimdi Roman- yada. Birkuç gün sonra, gene gelirimizden geçecek ve o da mem- Süadeğe «Hile Püapadaki» diyo- rum. Bunu demekle, avni zamanda « Harikulâde hüsüsiyetle oynıyan, rollerini derin hassasiyetle canlar» dıran, şimdi yüksek ve zamanla daha çok yükselecek bir artist» demiş sayılabilirim. Yalnız Obu- kadar da değil: Artist, böyle, Bu- nün haricindeki insan? « Saral kârlik kabiliyetine givenerek, müs nüsız bir kibir maskesi takınmıyan, asil bir tevazu ifladesile görünen, kibar, zarif, ince bir kadın,ski der- hal şahsiyeti etrafında hürmet ve muhabbet hisleri dayuluyor. Zekâ ve vukufun imtizacile konuşuyor, ve 0, böyle konuşurken, mevzülar, cazip, sohbeti döyumenz oluyor. Artist öyle, insan böyle. Ben, Maft- mazel Helen Püpadakiyi, bu me- giyetleri tabii bir ahenkle Ovarlı- ğında birleştiren nadir ve müstesnn büviyetlerden biri olarak tanıdım, tanbulda, gerek san'atkir, gerek inanan sıfafile silinmez bir hatıra birakan Matmazel Helen Papa- daki, giderken göyle diyordu : — Ben, tıpkı bir çocuk gibiyimdir. Duyduğum gey nese, onu hemen ve olduğu gibi izhar ederim, Şehrinizde bulunduğum müddet içinde, hep sevinç duydum. Hep sevinç! Burada geçirdiğim günler, hayatımın en mes'ut kısmını dahildir. Burada öyle samimi bir alüka, twkdir, muhabbetle karşılaştım, ki. Bünü hiç bir zümün unutmam. Türkleri saten severdim, Böyle daha yakından tanıyınca, sevgim arti. Hele lisanmız.... Türkçe, çok güzel bir lisan. Öyle ahenkli Konuşuluyor, ki bir şey anlamıyorum, lâkin bü ahenk, kulaklarımda çök hoş akisler birakiyor. Adeta ımusiki nağmeleri gibi! Burada. bulunduğum müddetçe gevinç duydum, Şimdi, giderken, burudan o aymlrkey de, tesir düyüyorüm. oODahu fazlü kalmak isterdim. İstanbulun her tarafını gezmek, birçok Türk wilesile triş- mak,..... emelimdi. Bunlara kâfi derecede vakit bulamadım. Daha uzun müddet, temsillerle meşgml olmamak üzere, kalmak lâzım, Maamalih, gene geleceğim. — Ne zaman? — Gelecek kış, Hem biraz erken gelip, temsillere haşlamadan, buraları gezmek niyetindeyim, Matmazel Helen Papadakinin yüksek san'atinin vereceği zevkten gelecek kış da mahrum kalmıya- cağımız haberini, bir san'at müj- desi olarak, notediyorum. Yüksek san'atkürü samimi hay» ranlığın iladesine bir vesile olan bü yazıya, iki iaber ilâve ederek, Matmazel Helen Papadaki nihayet vereceğim; bu iki haber iYunan ressamlarından Klonisin bir krokisi! de, ayrı ayrı birer san'at hadisesine aittir. Biri şu: Matmazel Helen Papadakinin sun'at hayatında, yeni bir safha açılıyor. Yunanistanda resmi bir tiyatro kurulmaktadır. Ve bu resmi sahne teşekkülüne iştirake dave edilen san'atkârlardan biri, aramızdan henüz ayrılan san'atkârdır, ki bu davet te, kendisinin genç yaşında gösterdiği kabiliyet ve edindiği kıymete delâlet eden bir cihettir. « Milli Yunan Tiyatrosu » ismini alacak olan bu tiyatro, ilk temsilini onbeş Künumusunide verecektir. İlk alarak, eski Yunan şiirlerinden birinin bir haileşinin oynanmasi, muhte meldir. İkinci haber, gu: Kıymetli dostum Halit Fahri Beyin bir eserini her halde temsil etmek istiyen Mat