No. 1842—157 SERVETİFÜNUN 3 iye, ME epsiymez” hizi Yalnızlık ve Mazim Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplıyan, Tepemde kanat germis bir kartaldır yalnızlık. Kalp çarpmmilarile günleri hesaplıyan Bir benim, benim olan bir masaldır yalnızlık. Gördüm yapraklarımın bir bir döküldürünü; Baharda yaşamanın, bilmedim, nedir tadı. Gemi yüzü görmiyen bir limanin huznünlü Kimsesiz gönlüm kadar hiç bir gönül duymadı. Bir ayna parçasından başka beni kim anlar, Bir mum gibi erirken bü bitimiyen düğünde Bir kardeş tesellisi verir bana aynalar; Aynalar da olmasa işim ve yeryüzünde ! (e) Havada kokusunu duyduğum bir çiçektir, Ahengi kulağımda külmış eski bir şiir Urnuttuğum mısralar, terrbtrrrntik rmaralâr. Enginlerde kaybolmuş ufak, sirin bir ada. Bu kirli sahillerde uzakta, uzaklarda, Bir ırmak, ki ruhumda şırıltılarla. akar. Somuda ağlıyarak seyrettiğim bir yıldız, Sanki yabancı bir yüz, elemeiz, istırapsiz. İçinden sürüldüğüm cetmet gibi bir diyar, Annem mi, kardeşim ini, sevgilim mi1 Bilmedim ; Fakot bir kadındı o, bon yalnız onu sevdim. Yalmz hafırasıdır bann kalan yağdigir. Cahit Sıtkı İnziva Adamı Bü göve hayali seven bir felsefe benim münzevi düsüneelerimi, zavallı maksutlarımı alkışlıyarak avu- tayör, kendime en yakın gördüğüm şeylerin bile bânden çok uzuk kaldıkları duyuyorum, Okadar kuytu ve ıssız bir kalbim var ki, Bütün sevdiklerimi urutmak ve O aziz insanlara lânet etmekten kurtul- mak İstiyorum. Öfkelenip te en cundan adamlarını bile huzurundan kovan hirçm bir hükümdar gibi en sevgili hayalleri, içime kök salmış sevgileri kovuyor ye kendi kendimin içinde tek başıma knlhıyorum, Gür rültülü kalabalıkların ortasında #essiz bir inziva bi lbiliyorüm, çünkü bütün Kkndretimi kendi üzerime çektim ve yalınz bü inziyanın derinliklerinden için için kaynayan manevi şarkıyı dinliyorum. Kalabalık hayatın kuru seslerle, çatlak telâfiuz- larla konuştuğu lisan, beni riyakâr ifadelere dadan- dırmıştı. Bamimiyetimin hamleleri kelimelerin benli- gime taktığı mâgkeyi yirtanıyor, maskenin arkasın- daki görünüşümün tekailüslerini gösteremiyordu. Fi kat ben kelimelerin şürlatarı maskesini yırtarak çırıl çiplak görünsem bile insanlar gene beni olduğum gibi göremiyeceklerdi, çünkü onların dü gözünde müstebit kelimelerin gözlüğü vardı ve şavallı tem- cinglerim beni değil, hatti benim maskemide değil İnkat yalnız kendi kör gözlüklerini görebileçeklerdi. Lâkin inzivanin yaralıcı lhgatında böyle ımüstebib ve taşkesilmiş kelimeler yok. Söyleyişlerle dinleyişle- rin tatlı resmigeçidi içinde hayatı bütün akıcı hızıyla duyuyorum, olgunlağıyorum. Muslih Ferit mağel Helen Papadakinin gösterdiği arza zerine « Sönen Kandiller» ismindeki manzum piyesi, mensur olarik Yünancaya tercüme edilmiştir. Eseri Yunan- caya tercüme ettiren Matmazel Helen Pupadaki, bünu #rapu burada iken oynamak Tikrinde idi. Fakat, teretimehin trup burada iken ikmali mümkün olu mamış, eserin Yunanistanda temsil edilmesi kurar. laştırılmıştır. Matmazel Helen Papadaki, temsil vermek üzere gelecek sene İstanbula gelince, eser Yunanca olarak, burada da oynanabilecektir, Mehmet Selim Yeni meşriyat : Türkçe - Almanca Lügat Alman Mektebi ve Harp Akademisi muailimlerin- den Herr Fritz Henserle İstanbul oDarülfünunü Hukuk Fakültesi mezunlarından İlhami Şevket B, tarafından, bir « Türkçe - Almanen Lügat » kitabı vücnde getirilmiştir. Devamlı bir çalışmın ve osaslı bir tetkik mabsulü olan bu lügat kitabında, bahse değer birçok yenilik- ler vardır. Gelecek nüshamızda, bunlardan etraflı surette bahsedilecektir.