304 Dalgın bulunuyordum; mahzun oluyor, hattâ ağ- yordum. Fakat, musikar bir manzumenin, yahut bir akşam güzelliğinin tesiri altında, üzerime çöken bu istiğrak ve gözyaşlarından, ilkbaharda sevimli bir açılır gibi, feyyaz bir gençlik hayatımı sıcak ve mes'nt İisleri doğuyordu. Bana mahsus küçük bir binek atı vardı; eyerini, yularını ben takar, üzerine atlayınca dörtnala sürerek, zakl, çok uzaklara kadar açılır, kendimi yarışa çıkmış mükemmel bir süvari sanırdım, Teen rüzgârlar, kulaklarımda elsunlu tesirler birakarik geçerdi. Yüzümü semay& çevirir; ziyaları, parlak maviliği açık duran ruhuma doldururdum. Hahırlarım, ki o zamanlar bir kadın timsalini, bir aşk hayalini müfekkiremde hiç bir zaman tamamen muayyen hatlarla çizemez, böyle bir şeyi ihata edemezdim; hal böyle iken gene, istisnasız, her düşün- cemde,. her hissimin arküsında, kisinen şauri ve alif, kısmen ifadeye gelemez derecede esiri ve nisevi.. meçhul bir şey gaklanırdı, Bu his ve bu meçhnlü beklemek iptilâsı, bütün mevcüdiyelimi sarardı, Hayat bülüsası mahiyetinde bütün. damarlarımı ayrı ayrı dolüşir, kanımın her yerresile kaynaşırdı,.... Tesadif, istedi, ki bu. iptilâ ve intizar günün birinde tahakkuk etsin, Küşkümüz, sütunlarla müzeyyen alışap, fakat şahane bir bina idi; iki tarafında alçarak iki de paviyonu vürdi. Sol taraftaki paviyon, boyalı kâğıl fabrikası ittihaz olunmuş, Arasıra oraya gider, saçları perişan, üstleri pis, yüzleri şişkin, vüçütleri cılız on kadar haşarı çocu- gün içeride, manivelaların üzerine sışrayarak o bitap vüeutlerinin tesirile tazyik aletlerini yürüterek kügr- lara resimleri nakşedişlerini seyrederdim. Sağdaki paviyon, boş ve kiralıklı. Bir gün, 9 Mayisten tam üç hafta sonra, bü pavi- yonun pencere kunatları açıldı; birtakim kadin sirme- ları göründü; orayı herhangi bir âile tutmuş, yerleğ- miş demek oluyorân, Annem, yemekte, uşaktan komşularm kim oldu günü sordu ve «Prenses Zasekin> ismini duydu. Evvelâ, az, çok kürmetle: — Ya, Prenses! Dedi. Fakat, bir saniye geçmeden tashih ve ikmal etti; — Galiba parasız bir Prenses | Uşak, yemek tabağını uzatırken, büyük bir tazim ile tenvir etti: — Bütün eşyaları üç araba İle geldi. Arabaları yok, eşyaları adi, Atinem, düşüncesini söyledi : — Evet, fakat böyleleri daima dürüst olurlar. Babam, kendisine sonk souk baktı, bir şey söyle- medi, Hakikaten, Prenses Zasekin pek zengin olmama hıdır. Tuttuğu paviyon okadar eski, küçük ve alçak idi, ki hali, vakti yerinde olan bir aile, kabil değil orada Olurmaya riza gösteremezdi. Ben, o srada bunlara hiç dikkat etmedim. Pren- BES ULYALI da üzerimde bir tesir yapmıyordu. m gd SERVETİFÜNUN No, 1834 — 140 O zaman daha yeni okuduğum Şillerin «Haydut İarsının tesiri altında idim, Her akşam bahçemizde dolaşıp kargu aramayı adet etmiştim. Bu ihtiyatlı, kemirici ve kötü kuşlara karsı bir kin besliyordum. O bahsettiğim gün, bermütat bahçeye çıkmıştım. Kargalar galiba beni tavunışlardı, daha uzaktan bağ: rışıyorlardı. Bübün. yollari teftiş ettikten sönra, bizim yerlerimizi sağdaki köşkün ince, uzun bir parçlan ibaret bahçesinden uyıran alçak çite tasadifen vak- laşımış bulurdum. Başım öne eğik olarak yürüyordum, Birden şen, şakrak birtikım sesler duydum. Çitin üzerinden baktım ve olduğum yerde omhlanmış gibi kaldım. Ancak birküç adım ötede, seyrek fidanlarla mu hat açık bir yerde bir peri kızı duruyordu. Sırtında çizgili, pembe renkli bir esvap, başında beyaz bir örtü vardı. Biralında dört genç kaynaşıyor ve sırı ile kızın alnıma, ismini bilmediğin, çok kere çocukların elinde dolaşan ve bir seri cisme vurulunen gürültü ile pütlıyan çiçek yapraklarını vuruyorlarda. Gençler, bu oyuna nefislerini okudar candan ve öyle canfeda bir halde teslim etmişlerdi ve genç kızın halinde, tayrunda o derece cazip, hâkim, işveli bir kuvvet vardı, ki nz daha kendimi butamıyarak haz ve İtayretten bağımıcaktım. O ünvani alına benim parmaklarımın da böylece dokünabilmeleri için hayatta çok şey verirdim Tüfeğim otlar üzerine düştü; ber şeyi uüuttum. Şu hoş, müsteşna vücüdü, onün canaheci boynunu; hafifçe dağılmış güzel ellerini, beyaz örlü altında olan saçlarını, yüri kapalı nteşin gözlerini, uzun kirpiklerini ve üzerinde bu kirpiklerin gölgeleri müilrtesem (aze yanaklarını nüzarımla yer gibi seyr diyordum. — Devami var — 0S. “ Ercüment Behzadın Sirleri Kitap şeklinde çıktı & Fiati 30 kuruştur. Tevzi yeri: - “ Sinan ,, matbaası Li BESNESERNEN