SERVETİFÜNUN No. 18p4— 149 AH!BU KARDEŞLER!... HASAN REFİK Yasam: Devam ve Son — Neyse, . 0 gün ben bir şey farketmedim,. Kendi sevinçimidlen etrafimı pek dikkatle süzemiyordum.., Yalnız annemin bana baktıkça ağlaması biriz beni kuşkulandırıyordu. Anneme Cemili sordum. «İyi...» dedi, «Bir hafta için Ankaraya gitti», Felâketi sanki evvelden sezen gürip bir hisle Senihayı biç sörmü- muştım,. Annem de bahsetmemişti.. Akşam yemek yedikten gonra kahvemizi içerken ; — Anne, dedim; Seniha nasıl). Bu sene duha gelmediler mi f... Annem ağlamaklı bir sösle ; — İyidir. diye kekeledi.. Sonra dayanamadı. Birdenbire boşanan gözyaşlarını saklamağa da lüzum görmeden ağlımağı başladı. O dakikada çridirır gibi öldüm. Kudurmuşgasına bir hamle ile annemin önüne atıldım. Kollârını sarsmağı büşladım : — Anne, Allahı aşkına söyle, öldü mü Söyle anne, yoksa öldü mü 1... Söyle, Allah aşkına söyle,, Böyle!,, O, benim bu delice tavrumdan büsbütün ürkerek biraz sustu: — Ölmedi; oğlum... Fakit..... — Fakat... Böyle anne... Söylesene... — Ölmedi... Fakal,.... — » Bese... Fakat... Yetimden fırladım. Bir çılgın gibi kapıya atıldını. Annem arkamdan bapınyordu ; — Kemal! Kemal... Oğlum!... Hiç bir şey dinlemeden gecenin karanlığını daldım.. Tarlaların arasını saptım. Nereye gidiyor dum? Bilmiyorum !.. Biraz sonra kendimi onların geçen sene obürdüi ları köşkün kapısı önünde, elimde tabancnm olarak, büldüm.... Kapıya gelince durdum... Ben buraya niçin ve kimi aramuağa gelmiştim 1. Bn tabunon ile ne yapacaktım, kimi vuracaktım 1... Köşkün her penceresinde aydınlık vardı. Üsl si londan piyano sesleri ve billür gibi tannan kadın kah- kahaları duynluyordu. Burası bir düğün evine benzi- yordu... Birkaç dakika mecnun gibi kapının karanlı- Zina sindim; sonra geldiğim gibi, hiç bir şey yapna- dan, geceye görmüldüm.... Brtesi gün asâbım biraz düzeldikten sonra annem: den. izalıni istedim : — Anne, dedim, çekinmeden bana her şeyi anlat... Ben her acıya mukavemete alışmış bir adamım... Kurşun yarası gördüm, şimdi de gönlüm yarülaninşt Ne çikar, Sen anlat!.. ânnem anlatı; — Ben İstanbulda yokken Seniha bize, annemle Cemil de onlara gider gelirmiş... Bu mütemadi imi- sufirlikler nihayet iki kalbin birbirile yakından alâ- kadar olmasini temii etmiş... Ve alttan alta iyice anlaşmışlar... Son defa izinli geleceğimi bildiren mektubunu alınca Cemil anneme aşılarak: «Anne, demiş, ağabeyim bana her vakit fedakârlık etti. Küçükken hususi talısil görebilmemi temin için kendi. istikbalini ve bülün #fasavvuratım bertaraf ederek asker oldu. Onun yerine ve onun saye sinde istediğim tahsili görebildim. Şimdi de vaziyet #ynidir. Ben Senihayı seviyorum. (O da benimle evlenmek arzusunda!. Fakat arada ağabeyim var, Ona karşı Senihatın sursılmaz bir itimadı ve hürmeti var... Bğer bem onunla evleonmezseni yaşayamam, üne, Sen bünlüri ağabeyime anlat, anne... Ağabeyim geçen defaki feragali ile benim istikbalimi kurtardı, bir defa daha fedakürlik öderse hayatımı kurtara- O gece düşündüm, düşündüm... Sabaha Kadar hiç uyumadım, düşündüm,. Dertesi Osabah erkeüden kararımı vermiş bulunuyordum. Giyindim, üünemin odasına geçlim. O heniz kalkmıştı, elini öptüm. Par- mağımdan nişan vyüzüğümü çıkardım, yanına bıraktım: — Allalasmarladık ahme dedim... Beu gidiyorum... O tekrar ağlamağa başlamıştı; ümitsizlikle neler söylemiyordu ; — Kemal nereye oğlum?! Yese kapılma, Sana daha güzel ve daha sadık bir kız bulacağım! Gitme, Kemal. Yüzüm sararmıştı, ellerim titriyordu; dizlerinin dibine yığıldım. Bitkin bir sesle yalvardım : — Anne, anne. Çektiğim azabı ancak ben bilir ve ben tahammül edebilirim. Yeter,... Beni daha fazla istıraba, ve nevmidiye sürüklemeyin,....