No, 1834 — 149 SERVETİFÜNUN 295 Sİ celi “ Pençesi “Namus, piyesi için. Alman ediplerinden Herman Sudermanın «Mayda» ismindeki eserini İstanbulda Seşil Sorel ve (tapu oynamıştı. Onun temsilini görmüştüm, «Namus ismindeki eserini de «Dariilbedayi», bu kış devresinin ilk oyunu olarak oyundı. Bu oyunu da gördüm! Almanyada, Lâyptairte senelerce kalan ve mesleki tahsili, tetebbun arasında, her mütekâmil diişünüşlü, duygulu insan gibi savat hayalile de yakından alâ kadar olan kıymetli bir dostum, şelirimize geldi, Ondürt seneden fazla bir zaman sotra, tekrar «Darül bedayisi görmek istedi, davet ettim, birlikte gittik ve oyunu yanyana seyrettik. Oyun bitince, imtibaımı soracaktım. Alman sahne hayatımı, bütün teferrüntile yakından takip eden dos tumun, doğrudan doğruya kendisinin edineceği inti: bati ne olacağını merak ediyordum, Sabretmek, oyun bitinceye kadar, oyun& dair hiç ağız aşımamak karn- rını vermiştim. Ben, bu kararımı bozmulun; fakat o, daha oyun yarısına gelmeden, dayanamadı, aldığı intibaları fasılalarda #öylemeğe başladı. Son pöorde ininceye kadar ve ondan soncu bütün söylediklerinin bülâsası, şudur; — Eserin hakiki mânâsı anlaşılmamış. Oynayışjtar: 74 bunu gösteriyor. Saffet ifadesi, aptallığa vardın yor. İğbirar, gülünce bir hiddet tarzında tezühür edi yor, Ve netice itibarile, melodramia karışık bir vod- . Hetihen Sitderimanın giriyor! Sonra, rolleriu oymyanlar üzerindeki iğreliliği, ii bariz ki! Bü eseri oynıyanların, Alman tiple ini, sade makiyajla değil, jestlerile ve... ve lâkirlı söyleyişlerile de temsil etmeleri icap ederdi, Halbuki,... #ülne üstünde Alman yaşayışı, kat'iyen yazatılamıyor. Bunu yapabilmek için, oynıyanların eseriu rulunü nüfuz etmeleri, sonra üzerlerine aldıkları rolleri iyice tetkik etmeleri; eseri İemsil esnasında kendi var nklarından ayrılarak, oradaki tiplerin varlıklarını benimsemeleri lâzımdı. Meselâ, bir Fransız eseri bir Alman sahnesinde tamil oölünerken, buna dikkat edilir. Pek tabii olarak dikkat! Bir Alman eseri, bir Fransız sahnesinde temsil edilirken de, öyle, Düşündüm. Takikaten, Serif Sorel, <Müğdâs yı «Saföos gibi oyunmumıştı. Fransız artisti, Alman tipini canlandırırken, tamamile almanlaşmıştı; Diğer bütün san'atkârlar da öyle idi. Dostum, konuşmalara da şöyle işaret etti: — İyi ezberlemişler; ama, seslerini iyi idare edemiyorlar. Baştan sona kadar bir inşallır, gidiyor. Heyecan ve itidal, hep ayni tempoda kalıyor! Nihayet, bu sözlerine şunu ilâve etti: — Töretime bir esenle tiplerin benimsenemeden oynandığını görüyorum; eser, adapte olmadığı halde, oyuüyış, adapte oluyor, Eseri adapte edersek, bozmuş ölümüz, 'Delif eserler oynasınlar daha İyi, Tolif öserleri hasil oynarlar? Dahu muvaffak mm Ben, gene fikrimi ondan evvel söylemedim. Şöyle dedim £ — "Telif bir eser oyuasınlar, beraber gidelim. Sal oynadıklarım gör, o İmsükta da fikrini söyle! «S. O. >» için. Hem sahne, hem woşriyav san'atkin olan Er giment Behzat, ilk şiir kitabını ortaya koydu; 45. 0,8. Bu kitapta, bir <Tiyotros mangümesi de var, İki cepheli genç sanatkâr, bu mapnzudesinin bir yerinde şöyle diyor: Kırması aşık: Paydonos i. Alkış ?.. Şaktrta . Braroon !, Şanal. Şaaa !. Muharritir // Muharritir !! Bu satırları, — yahut mısları — okuyan bir dokt Ercüment Behzüt, dedi, “4 aşi — ya ahaliyi meselâ «Yaaa... #aaa /,» diye bağırtı «Şuana /.. Şan!» diye “haykırtmakla, orijinal ke kadar ninâh bir şey yapmış, Öyle yü, salin ve neşriyat hayatımızdaki tezahürler, tipki #por hayulında olduğu gibi. Bu iki gahnda da, hep, stüdişumda olan, biten dönden fürksız şeyler oluyor! « Namus »u, bu şekle Herhangi Bir ir Kitabıdır Yazan : Herhangi biri «24 Suatw ve sx şairinin bu isimdeki kitabı, noşrolundu. « Mümunes matbaasında basılmıştır. Fiati, onbeş kuruştur. i İçindekiler: «Büyük bir ri arkadaşıma | anlatıyorum e, «Bir ahbaba mellubumdurz, | « Kimi seriyorum », « Git ve gelmedi », «Bi ona melktubumdur», « Bu ikinci « Bu üçüncü mektubumdur », « Beleş ! mektubunidur », « Buda bir; li < Bu sonunon yektubumdur », RE, M4 ba yemin ». .