e m ağ SERVETİRÜNUN No 1831 146 Dumlupınara doğru — 245 inci sayfadan aba İstasyonda Ankara'dan gelen Akagündüz ile el'sr Birbirimizi iki senedir görmemiştik, Ankari ml'den bahsettik. Süualim üstüne bint "da kendisinin de" bir nutuk süyliye- İyoa'dan diğer bir yolen teniyle DAİ Gidin ölen halkla dolmağa başladı, Babalar, kardeşler ye annelerle henşireler sevinçle vagonlüm yerleşiyorlar, Bkserisi gbt hileleri... Çocük- amm vöğ'esi büsbütün sürur coğaltıyor. Annelerinin - Süürüklü pöncer “küşük köylü çocukları, yüz-, ezine. Mi ellerini, siper ederek diğeriyle bize munis” “yanında büyünün azameti onları bir yaş daha büyült Müş. sansimz, Nöş'elerinde okadar büyük ndön hali MAL Afyon treni ik olürak hareket elti. Yarım snat — Könp. biz de kalkacağızı Şimdi yine dun Haydarpaşa'daki gibi dakikaları sayıyoruz. Bir aylık Afyon belediyesinin bir progra. gum dağıttılar. Akşama dönüşte Kolonlu Bahçesinde bir müddet İytirahite ve sonra Sala otelinde bir gi- yafete devet olamıyoruz. Hele şükür, artık hareke kampauas vurdu. Ka pıler kapanmıyor, tamam sesleri ve düdüğün bu def büsbütün hazin velen aksi... Sarsidik. Artık sidiyoruz, İki anat gonra, diyarlar, şehik, Melimetçiğin. âbi- desipe yüzümüzü süreceğiz. DUMLUPINAR TRENİNDE — Ne hissediyorsun * te Benmi? Bilmem, Şa dakikadu hislerimi iyice Kavmyamıyorum. Adeta şaşkın “gibiyini, © Kişi” .— Şn yarık, şu sesiz ovaya bak ! Burada sekir sene evvel kopan kıyameti düşün! Ne mahşermiz 0! “Simli se #ükün,. Mil istiklil uğrunda dökülen o kür deş karılarını bu sevgili topruklar sanki içmemiz gihi... Bü, güneşli, dutgun ufuklar töp sesleri ve isin “iy- halariyle sarki ipleinemiş gibi... Şu tepelerini inerek gu vadiler arasina atılan bozgun düşün eskerleri, Kahraman Mehmetöiklerin önünden saki Kaşmamış, Türk süvarileri sanki bn topraklardan tü İzmir'e kağâr bütün, mili binçleriyle oklu — yilirimidam daha sert — ileriye, hep ileriye sürmemiş gibi... Evet, tabibin Du şessizlizi bana şa arnde odefi guyrituyii yiyor Bi topraklar, bu çöl güneşi gibi sek bir hava işinde uyuyan. Dumlupnarn ovasi, Duma İşte wile karışık düşünceler veriyor. aşımıla aşağı yukarı bu tarzda bir mükülemeyi ruz. Sonra o, benden avrıliyor. Artık, İrenin örinden, gözlerimin önünden sessiz, huşu içinde ep ayni çoraklıklı. uzayıp giden seaktan küv- rulmağ kırları, boy boy ve şekil şekil beliren ve bir sinema levhası gibi kıvrılıp geven tepeleri. geyrediya- yum. Bayan bir İttmay yerinde köylü ihtiyarlarin kudırilar görüyorum. Trene Un, UZ bakıyorlar ve yanmuş sevimli, bir selâm yollayorler. Bir iki çobun köpeği, dilleri siçaktarı bir karış dişarıya uğramış, bir müddet treni yanı sira koşuyor. Otların ve toprakların harâretten çıtırdadığını duyar gibi oluyorum ve böyle, hiç dur madan, imllli soürakımıza doğru nteje yitam eden pervaneler #ihi atlıyoruz. Bir iki istasyon #onunlu içte uzunca bir tevukkuf.. Burası, Yıldirm Kemal istasyonudur. Yol tek hat olduğu içim sabahleyin bizdet evvel Dümlupınr'a Silen terin avdetini buradu bekliyeveğiz, İstasyonda taştan bir sütün var.Hepimiz bu sütunun önünde toplanıyoruz. Kurada, büyük (marrazumuyzun ilk safliasında şehit olan gâbit ve neferlerimizin İsime leri bü faşa hakkedilmiş. Akaeündüz izahit veriyor; Kemnl Bey #ininde genç bir zâbitimiz bu istasyonda bulunan bir düşman amifrezesi üzerine yıldırım gibi burada nlılmış, İki taralir gildetli Dir çarpışma olüluş. Sonunda Kemal Bey de vurulmuş. Makat arkadan gelen siivarilerimiz bu genç kahramandan aldıkları hiz ve eüşigle derhal ileriye, şa karşıki tepenin arka- sna nülmışlar ve orada bekliyeu, (am kuvvetli, hiç yorulmamış bir düşman taburunu - silühlarmı istimale bile vakit birakmadan - bir tek kulmamak fizere kıs içni geçirmişler. Ölesini #ihüet bep temam lİiyorum? Ve bu imuvaffalayet, bu ateş bu hücüm, hep böyle dovati edip gitmis, Bü esnada (Pasa geliyor) dediler, Kührettin. Başı. trenden inmiş, toplandığımız bağın önüne pelnişti, Abideni yanları biraz silikti ve bir tarafı güç okünüyorlu, Paşa; — Evet, dedi, bunu iümir ollireceğiz Bilhasa elma betondan bir kaide yapılımık lâsun. Yazı du yeniden yazılıcak. Esasen bu yeti eski yazı. Bu esnada karşıdan öbür ironin geldiğini haber veren düdük sesleri işidildi. Hep birden tekrir vagüli- herk çuktık. Bir Jühza sonra trenimiz son Mevkiine, Dumlupnara doğru yollknmuşei, DUMLUPINAR YOLUNDA Şimdi ilk yaklaştım hissinin teheyş iki iöladeyim. Rülrmda tatlı bir eza var: Şehitlerin Tulıları sanki bent ekiyor (Kis vurulmuş eiblyii ren, artık melek metöse, olur gibi mesafeyi aşıyor. Bir, bir helen. sulüyuşudur. Ova, yank uya; bürp uvasi,. Şin ve İstiklâl oyasi, bü ova salki hiç sönü yokınuş ibi uzuyor, üzüyar. dakikalar, santler gili geçmek bilmiyor. Yine tepeler görüyorum. Ayni «plak ve kavruk mug tepeler... Avaba bir tepelerden aşan Türk dilie verleridin önünde birbirini yiğniyerek kaçan dağınık ve gın düşman askerleri bu oyulan nasil çığlıklır!n doldürmüuştu 1 Senelerer. süren zulümleri sonunda şallanan bir milletin bu Kalihar darbesi önünde hakkiıt bu yaldırınılı tecellisinden soğ kurtulubilenleri acaba buyulldarındu o günün dehşetini ve huşmerini unttabi- inler vi iği "Tre, gilikçe Dumlüpunar'a yaklaşıyor. Tabiat, içimden taşan hislere udeti der gelmeğe başladı. İşte üç küçük tepe dahu.. ve herbiri üştünde bir tek kışa ve boyu büyük ağıç Sikande “bi. ağaçların. boynü Şehitler böyle © askarıptan mı bükülmüş!