: No.1894 —138 Menfaat telâkkisi için. — Dikkat ediyorum, hayattaki bazı vak'alara Tüzu- mundan fazla ekemmiyet veriyorsunuz | — Meselâ ? — Meseli, iki baftadır balsettiğiniz bir doslunu- gan ve ya tamdığımızın bir hareketi var, ki... — Bu vuk'a..... — Hattâ, bu bir vak'a bile değil, Ama, #ize öyle geliyor! — Nasıl? Siz böyle bir şeyden hiç müteessir ol- maz,... bir iğbirar,.. hiç değilse bir cansıkıntısı duy- maz mısınız ? — Hayır! — O halde rahat yaşarsınız! — Evet! Arkadaşımla konuşmamızın bünoktasında, bir te- reddüt aw geçirdim. Sonrn şöyle dedim: — Bilmem, «Size ne mutlu!» demek doğru olur mu? Bu gibi vak'aları telâkki tarzınız... — Yok, müsaade ediniz, sözüm yanlış. anlaşıldı. Bu gibi inreketleri tasvip ediyor, yapanı yakışlırı- vor değilim, Mücerret mahiyeti itibarile, değil bir dostun yahut tanıdığın, hiç tamışmayanların bile şalısi menfaatlerini temin arasında, biribirlerinin menfaatlerini gözetmeleri, nazik ve müteenbi, teşri fat ve istihkaka riayetkâr davranmaları, Jâzimdir. İnsanca hareket, bu şekilde harekettir. Tabii hal, bu olmalıdır. Ama, maalesef bunun aksi, tabii hal ma- hiyetini almış bulunuyor. Bütün insanlar, sEvvelâ can...3 diyorlar ve. — «Bütüne demekte haklı değilsiniz. Tek istisna bile olsa bu «Bütün» kaydini kırar! — Peki, insanların çoğu, diyeyim! Eh. böyle ol- duğuna görede müteessir olmak, muğber olmak, cansıkılmak boşuna bir külfettir, Maddi zarar yanın- dü bir de manevi zarar,.... yani üzüntü icat etmektir. Eksoriyet madem ki bu karakter aaafile malüldür, «Adam son del» deyip geçmeli, Onlar üzerinde, «kal liyette kalanın yahat kalanların sitemleri, muahaze- leri ikaz ve islâh tesiri göstermez, ki... onları bü gibi geyler utandırmaz ki! Her ne söyleseniz, olara vızgelir ! Mülâsa, insanın melek, cihanın cennet olması nasıl arzu edilir de, bu böyle olmazan, ekseriyetin menfaat temayülleriniti değişmesi de istenilir, fakat değişmez, Asıl bu temayüllere zıt temayiller;.. gayri tabiidir. Mademki bunlar münlerit kalıyor Vo... Hercai menekşe'me Yazi bir saadetle kalbim coşar giin olur, Engin denizler gibi köpürmek, taşmak diler, Dalgaladır içimde nihayetsiz bir sürür, İştiyak, sel İlinde, göğsümden aşmak diler: Aşk dünyada senba eaadetle eşmiki?. Vurulur kalbim bazan en kahpe bir şüpheden, Eser ufuklarımda bir feliket havası... Dinmek bilmez günleree, beynimi altüst eden, İrademi yıkan bu ıstırap fırtınası: Acaba sevgi ile ıstırap kardeş mi ki1. 22-6-930 F.B. Arkadaşım söyledi, ben dinledim. Nihayet sasunga: — Nelive ? dedim. — Netice? Rahat yaşamak için onların bu kabil hareketlerini tabii görmeğe alışmalı, Benim size de urkadaşei tavsiyem... — Teşekkür ederim, dedim. Böyle bir telâlkiyi be- ninsemekle benim de ihtimal (azlasile temin edebi: leceğim şeyler, iştalımı uyandırmaz. Böyle bir telâkki ile yalül olmak, iştahımı keseri — O bülde aç külmağa katlanacaksınız, demek! — İnsanen düşünüş, dUyuğ.s. — Manevi gıdadan bahsedeceksiniz, fakat... — Hayır. Maddisi de listeme dahil, Ancak, yiye- esklerim pek bal değil. İnsanca düşünüş, duyuştan fedakârlik etmeden temin edilebilecek kadar! — Bukadarla, doyarsanız.... iyi! — Mükemmel, Çünkü obur değilim | Arküdaşım gülümsedi. Konuşmamız bitmişti. İki- miz de ayağa kalktık. Bu bahiste son süz, benim sö- güm oldu; — Hattâ beni doyurur da artar bile. Ve me de © olsa ben gayrendişliğimi muhafaza ediyorum. Eğer bana düşen hisseyi elçabakluğu marifet telâkkisile kendi önüne çekiveren tanıdığım yahut ketdi iddi- asina göre «Dostum, sofrasındakilerle gene doymaya . cak olursa, bu artanlardan da istifâde edebilir, Benim. » ondan farkım, daima onn benzememek olücük | Tabii günün birinde o büne benzeye bilirse,.... baska. Bu ihtimal İse, şü anda muhal görühüyor ! a