; A MM Şa A No, 1811—126 SERVETİFÜNUN 339 Aşk ahlâkında kıymetler âlemi dahilindeki fenalıkları ika eden zümre çok ince olarak tahlil edilmiştir. Hilmi Ziya diyor ki « Cemiyet dahilinde cürüm işliyen adam mes'ul tutulma: malıdır, O, mevzabalısolan fiili gayri şuuri bir halde iken yapmıştır. Binaenaleyh fert hastadır. ve tedavisi gaye olmalıdır. Şu halde ideal cemiyette hapishaneler birer hastahane halini alacak ve hukukçular ruhi hastalıkların hekimleri olacaklardır. İşte bu ideal cemiyete bir tarafta Amerikanın, diğer tarafta Rusyanın birer kutup teşkil ettiği Avrupada müvazene temin edildikçe yaklaşılacaktır. Ancak milletler dahilindeki cemiyet cüzülerinden marazları söküp atmak çok güçtür. Bunlar hem tarihi tekâmül- erin hem de zihniyetlerin ifadesine bağlı bu- İunmaktadır. Onun içindir ki halkı telkin edilecek ahlikm bir vazife ve ayni zamında aşk ahlâkı olması lâzımdır. « Communautaire » cemiyetlerin bozukluğu kadar nmasır demokratik idarelerde de aksaklık vardır. Bunların izalesi içinse siyasetten ahlâka değil, fakat ahlâktan siyasete yükselmek icap etler. Memleket dahilinde zümrenin kabiliyetini keşfedip meydana çıkarmak ve işlemek müreb- bilerin uhtesine teveccüh eden bir vazifedir. Vazife ahlâkı olmıyan muallim talebesinin İsti- datsızlığından bahsedecektir.» Hilmi Ziya, vazife ahlâkını sahip bir hocadır. O, talebesindeki cevherleri bulup meydana çıkaracaktır. Ancak münevver zümrenin terakki yolundı ilerlediği, yeniyi düşündüğü ve mevcudu unuttuğu nisbette içerisinde mevzu olduğu cemiyetten uzaklaşma» ması ve kendisiyle zümre arasında uçurumlar bırakmaması icap eder. Şeniyetler -kaf$ısında hayalperest olmak kadar gülüne bir şey olamaz diyen « Mustafa Kemal » Hilmi Ziyanın ideal cemiyetini ilham etmiş ve bizi hakikatperestlik- ten aslâ ayrılmamıya sevketmiştir. Aşk ahlâkına sahip olanlar müteassıp va- tanperverler değil fakat Namık Kemal, Mustafa Kemal gibi aşk “hâkına sahip dehalarlır. Mustıfa Kemal menveketini kurtarırken hiç bir kuvvete istinat etm'yor,sade ve yalnız aşk ahlâkı ile hareket etiyordu. Şayet Aşk alılâkı'nı okumadınızsa onu da- imi bir köşe kitabı ihtas ediniz. O, size pek çok şeyler öğretecektir. O, sizi aşk ahlâkına isal edecektir. Şimdi görüşümü hülâsa edeyim: Aşk ahlâ- kı'nda münevverler hisabına iftihara şıyan olan cihetler, evvelâ yep yeni bir şey olan müte- kabil tesir nizariyesi, saniyen ahlâki meratip tasnifi ve salisen de cemiyet hastalıklarımn nasıl tedavi edileceğinin bulunmasıdır. Hilmi Ziya beyi böyle orijinal, güzel ve uae | in a — an İR | mi SE yl mg ; 1 m: İ m © GE MERA nm YOKUŞLARDAN AŞAĞI Yokuşlardan gecenin içine iniyoruz, Mahalleler kayıyor bizimle uçuruma : Seni de sürüklüyor ruhumdaki bu humma ! Bir ampul parlatıyor bazan karanlıkları, Bir saniye yüzünü görüyorum sapsarı, Sonra yine ikimiz zulmete siniyoruz. Bu iniş andıriyor cehenneme inişi, Toprakları sarsıyor bir devin gerinişi, Tekerlekler dönüyor beynimizin içinde, Bu hizla ezilmeden biz nasıl yaşıyoruz : Adeta yumuşuyor, balmumulaşıyoruz, Yaşıyoruz ihtimal hayatın haricinde ! Esatir ilâhları bu gece kudurmuşlar ; Dönüyor, hep dönüyor alumızda yokuşlar : Bu çarkın üzerinden iniyoruz bu hızla. Bakir dudaklarından son bir öpeyim bırak, Mademki bu cehennem çarkına kapılarak Ademe iniyoruz çılgın ruhlarımızla ! 19-2-931 Halit Fahri istifadeli bir eser neşrettiği için sımimiyet ve hürmetle takdir ederken müteakıben neşredeceği eserleri için daha büyük muvafiakiyet sahaları temennisinden kendimi menedemiyeceğim. Unutmiyalım ki maksıt bir şeyi söylemek ve ya yarmak değil, fakat onu yapmak, onu meydana getirmek, onu yaratmaktır. Bülent Nuri &