N.0 1734—49 UYANIŞ 801 Şarkın masal anaları BAŞLANGIÇ Çin hayatı Uzak Şark'ta beş bin senedir tarihin yaprakları üzerine fildişinden oyma bir masal işliyen kocamış bir diyar vardır. Türkler bunun Demirkazık tarafına HITAX derler (). Güneşin altın telleri bu diyarın sırça saraylarını süsliyen gök mineli erden süzülmeden yer yüzünde sağ bülbülü çilemez! Dinlerin dediği gibi, dünyanın yaradılışı zamanın günle, gece ile ölçülen bir bucağına, sığdısa tan yer- lerinin ışığı ilk gece karanlığını yine HITAY gökle- rinin eteklerinde sarmıştır. Demek bu yurt, bu top- raklar Batıdan bir gün yaşlıdır. Ufuklarının güneşi böyle dünya kurulalı erken uyanan memleket, hayatta her başlanecıcı bir güz akşamının derin kuytuluğundan almıştır. Oradaki filozoflar ak sakalları ile doğarlarfi|. Geçmiş yılların sayısı mabutların yaşadığı boş ve ucra asırlara müs- pet bir kıymet vermeden başlamaz. Çin'in on beşin- ci asrı, tarihinin ilk günüdür P9|. Yakın Sark'ta esatiri İlahlar öldükten sonra ruh- lara giren bir mabut uzun bir zaman yaşadı. Biz buna «görenek» deriz. Şuursuz göreneklerin tahakkü- mü altındaki cemiyetler henüz gizli bir kuvvete iman eden, ona tapan, onun önünde iğilen pi rca Şarkın daha uzağında GörgüTanrı, An'ane Tan Hüğe atta şekillerle üslüpları kendi gibi müebbet ve ihtiyaçsız yaratır. Medeniyet, fikir değil, hafızadır. Kırk mevsimin yağmurunu katılmış çamurlarında toplıyan çinilerin üstündeki yosun renginde boyalar, suni küf tabakaları sanki bütün duyguları da ör- müştür. Bir san'at bu sırça yosunlar altında acıkmış tekâmüllere aşınmaz mukavemet - gösterir. Medeni san'atlar için çürümek, paslanmak bile bir nimettir! Gözle görünmiyen küçük kurtçağızlar gecelerin sus- muş karanlığında incecik bıçkılarını kurumuş tahta- larda, işledirler. Güneş fani renklerdeki acılığı biraz daha silmek ıçin başak fırçasını hergün solğun satıhlar üstünde gezdirir. Zamanın bu tahripleri yenilmekle yenilenmeği bir yerde hatırlatan en tabii bir ilhamdır. Biz bunu isteristemez işidiriz, isteristemez görürüz. Halbuki san'atin bağa oygulara, çinilere, fildişilere kardığı, gömüldüğü mp eski şeylerin sızlıyan ihtiyacı, en az duyulan acıdır Koyaş'la sakık (4. HITAY adını ilk defa rüyalı bir duygu gibi efsa- Ti) Hitay, Şimali Çin kıt'asıdır. Muhtelif lehçelerde «Hıta-khitâ» ve «Katay-Ouatay> telâffuz edilir. Demirkazık (Kutbu şimali yıl- dızı) Cedi. Eski Türk eserlerinde (Şimal çiheti) yerine (Timurka- zık sarı-Demirkazık tarafı) tabiri kullanılırmış. 12) Taoism 'mesleğini felsefi bir şekle koyan Lâutsu'nun aksa- kallı doğduğunu nakleden efsani bir itikat vardır. Çin'de insanlardan evvel mabutların yaşadığı uzun devirler geçtiğine inanılır. (4) SAKIK, çağataycada Zühre'nin ismidir. Kadim Kâşgar türk- çesinde : SABIT denildiğini KODATKUBİLİK ten öğreniyoruz. KOYAŞ çağataycada: güneş. nelerden öğrendim; bana bir hikâye anlattılar: Gökte seher vakti doğan beyaz yıldız Sükik isminde bir dünya güzeliymiş. Birgün arkasından gelen sırma saçlı bir yiğide nerde doğduğunu sormuş. «GökTanrı koynunda!» demiş. Yıldız beyaz kanatlarını alımlı bir süzülüşle kendine doğru çekmiş, demiş ki: —bBen de yarın gökleri Tanrı bilecek Şark'ın nur dan çocuğuyum. Beni altın arabana almaz mısın? Gelen yiğit cevap vermiş: —Güzel kadın! Ben her gönülde ürperen gibi bütün âlem için doğdum. Gecesi olmıyan günün kararsız bir yolcusuyum. Seni alıpta neteye götüreyim! Sevgi ve güzellik yıldızı sararmış: — Yiğit! demiş. Beni kırdın. Tanri'dan şunu di- lerim: yüzüne bakanın gözü yaşla dolsun; seni kimse doyadoya göremesin. Koynunda dolu altınlar yolun üstüne saçılsın; onu kimse elleri ile alamasın, Kızıl renkli başakların yerlere düşsün, sararsın. Göklere vursun, göversin, Güzel Sakık bunu söyledikten yavaş yavaş süzülen bir loşluğunda kaybolmüş.. Simdi bazı mevsimlerde her sabah orada HIYAT ufuklarında birleşir, bu gözleri söyleşip ayrılırlarmış.. Çocukluğun masum hayatı içinde bu masalın ruhuma; fısıldadığı ümitsiz tahassürleri daha iyi tahlil ettim. Uzak Şark tarihlerini okuyanlar bana başka bir efsane anlattılar, sevgi sonra silkinmiş, damla gibi: gecenin 8Oon —bitmedi— Samih Rifat Harbi Umuminin birer birer kaybolan çehrelerinden Harbi umumide Bulgaristan Beşvekilliğini ifa eden RADOSLAVOF Bulgaristan'ın sabık Başvekillerinden Radoslavof vefat .etmiştir.. bulgaristan Umumi harbe bu zatın Başvekilliği zamanında girmiş ve bütün harp mil detince bu mevkii muhafaza etmiştir. Muharebenin hitamında da Almanyaya kaçmıştı.