610 3iz zühdi bir medeniyete karşı iktibas edeceğimiz lâ- zühdi bir medeniyeti ölmüş bir mazide değil, canlı hali hazırda, yani Avrupada bulduk. Edebiyatta bilhassa Şinasi ile başlıyan bu devir, bir bize zühdi telâkkilerin artık yaşamıyan riyalı jşekillerin- den büsbütüu başka yeni bir hayat telâkkisi veriyor, yeni bir medeniyet ufku arzedi- yordu. Fakat Namık Kemal ve Abdulhak Hâmit'le vam eden bu cereyan eski ümmet zihniyetinin lerinden de- tesir- tamamile kurtul madı, edebiyatımızda Arap tesirleri Bu çeşniyi , bu tesirleri kökünden söküp gene ümmet çeşnisi, ve bilhassa Acem de- vam ediyordu. müceddit çıkaran imanlı yalnız Tevfik Fikret oldu. Tevfik Fikret rönesansımızı ikmal eden, bize Avrupa medeniyetinin vereceği hayat telâkkisini -püruzsüz, sâf, nezih bir surette gösteren bir müceddittir. ZİYA GÖK ALP U hissettiği çirkinlikler karşısında Fikret kalbinin bütün ha- raret ve iştiyakı ile gelecek nesilleri düşündü; ken- disi Ehremenin binbir türlü çirkinliğini görmüş, hat- Gördüğü yahut «hal» den ümidini kesen ta onun bazı zamanlar Hürmüz maskesi altında bile gezdiğini, yalnız gözlerinde şeytani ateşten tanıyarak öğrenmişti. Binaenaleyh istikbalin gençli- ğine onun vereceği cazibeli zehir kadehinden tattır- mamak için membalarından yüksek mefküreler getirmiye çalıştı.«Halükun Defteri» Şair burada hayat yo- çakan insanlığın mukaddes işte bunun bir mahsulüdür. lunu — Rebabı Şikeste'de olduğu gibi — çiçekli hiyaban, yahut dört tarafı bir mehlike şeklinde göstermiyor; bu yol, bu hakikat ve fazilet bir uçurumlu yolu zahmetli, uzun bir yoldur; insan orada yürürken önünde zelzele duyar; çarpar; lâkin ümidi hiçbir zaman kaybetmemeli. Belki de damarlarındaki kanı «hak bellediği bir yola yalnız giderken», «insanlığı kurtarmak için» dökmiye mec- bur olur. Başka milletlerin taalisini ve kendi..mille- arkasında mânilere tinin ne elim. bir. inhitat içinde çırpındığını gören Türk genci, :en garazsız bir surette, hatta hizmeti Tevfik Eikretin 1329 daki resmi. X9->— UYANIŞ TEVFİK FOKRET HAKKINDA JETİ miş, yarının heykeli olmuştur. Şehrin üstünd dilen bu büyük zelliği halâsı ve gençliği & ve adamın için râşeli şehirden No. 1723—38 Al Fikretin gençlik resmi | Kucağındaki Halük'tur.)| mukabilinde ufak bir teşek- kür bile beklemiyerek vazi- fesini yapmalıdır. KÖPRÜLÜZADE MEHMET FUAT a Fikrette sistematik bir ahlâk vardır: «Hak belle- diğin bir yola yalnız gidece- : ksin» diyen bu şairin «Kendi cevvim, kendi oeflâkimde kendim tairim» deyişi bütün seleflerine karşı göz yummak değildir; o hakikaten insan- ca bir ahlâk telkin ediyor, gençliğe «Çömez olmayınız» diye haykırıyordu. Löbon'un çok güzel anlattığı gibi zeki Romayı yükseldiği irfan mer- halesinden yuvarlıyan ciyesizliğin neticelerini gören Fikret daima ondan iğren- se- karşısında yıkılmaz bir seciye ALİ CANİP O ayrı yaşıyor zanne- ruhu insanlığın iyiliği, gü- çarpıntılarla: ayakta duran bir mahşer- di. — Fikret. in- sanları beğenmi- yor ! İtabının ucu zehirli bir ok ha- linde Rumelihisa- rının yalçın kaya- ları üstündeki kar- tal yuvasına fırla- tıldığı o senelerde Fikret insanların beğenilecek (o bir hale gelmesini is- tiyor, bunun için çalışıyor, bu has- reti terennüm edi» yordu. Fikret insan- ları değil, fakat bazı insanların ba- zı (o hareketlerini