No. 1723— 38 Bu mülâkatta « Edebiyatı Cedide» mahfili oluyordu. Artık haftada üç dört defa üstat Ekrem akşamları bize uğruyordu. 'Tevfik Fikret Bey muntazam devam ediyordu ve her gelişindede onun arkadaşları artıyordu. Servetifinun'a daha evvelden alâka gösteren Cenap Şehabettin, Kemal zade Ali Ekrem, Şair Safa, Halit Ziya, Siret, Süleyman Paşa zade Sami, Reşit Bey, Mehmet Reuf, doktor Suat, Süleyman Nazif, Hüseyin Cahit, Cavit, Şuayp, Ahmet Hikmet, Hüseyin Kâzım Edebiyatı Cedide ailesini kuruyorlardı ve hepsinin yanında, bu ulvi irfan gemisinin kaptanlığını üstat Ekrem yapıyor, Tevfik Fikret Bey geminin nazik, narin ve idaresi güç makinalarını fevkalâde meharetle işletiyordu. Çünkü Tevfik Fikretin hünerli ve temiz ellerinin sürüldüğü herşey mutlâka parlar ve yükselirdi. Serveti Fünun'da toplanan bu mümtaz <Ede- biyatı Cedide» ailesi içinde Tevfik Fikret daha mümtaz, daha yüksek ruhlu ve karşısındakinin ciğerine kadar işler bakışlı bir şahsiyeti. Onda herşey mütekâmildi. Kendisi güzel adamdı, çehresi sevimliydi ve heybetliydi; vücudile mütenasip ve büyük, iri parmaklı olan elleri güzeldi, giyinişinde bir hususiyet vardı; o, ek- seriya koyu lâcivert giyinirdi, boyünbağısı ipekli yumuşak düz siyah renkteydi, kendisi bağlardı. Fikretin sesi tesirli, yürüyüşü vekarlı, yazısı inci gibi güzeldi. Son derecede inkişaf etmiş senayii nefise meftuniyeti vardı; bütün yaptığı ve beğendiği şeyler mutlâka nefis ve zarif olurdu; ona ressam diyemezdik, fakat resimden çok mükemmel anlardı ve resim yapardı. Ve bunların hepsinin fevkinde, adeta melâikeliğe yaklaşacak derecede hassas, temiz, leke ve Şai- beden kaçar bir ruhu vardı, Tevfik Fikret her meseleyi namus ve haysiyet terazisile ölçerdi; namusla, haysiyetle, vatan ve aile vazifesile uyuşmıyan her hareket, velev aslında masum ve affı kolay kusurlardan bile olsa onun nazarında mahkümdu. 'Tevfik Fikret çiğara içmezdi ; içki kullan- mazdı; gencliğe mahsus eğlencelerle hiç başı hoş olmamıştı. O, iyi bir aile terbiyesi ve sağlam prensipli bir tahsil görmüş, genc yaşın- da evlenmiş ve ruhundaki yükseklik ile kendi- sini çocuğu «Halük»a ve zevcesine hasretmişti. İşte Tevfik Fikretin ruhunda toplanmış olan bütün bu yüksek meziyetler onun şahsı etrafında herkesin hürmetle baş eğeceği bir hâle yapmıştı. Bütün Edebiyatı Cedide ailesi evlatları onün; 'Tevfik Fikretin şahsiyeti önünde kendimizi ufak kurulmuş UYANIŞ 609 görürdük; .onu . karşımıza , çıkmış ilâhi ve çok adil bir hakim gibi bulurduk; "Tevfik Fikretin ufak bir tenkidine, küçücük bir imasına uğra- mak istemezdik ve içimizden birisini vicdanile mahküm eyleyiverir korkusu ile titrerdik, Genç- lik ve delikanlılık sevkile tabii olarak işlediği- miz ufak kabahatlerin hepsini ondan gizlerdik. 'Devfik Fikret dünya yüzünde yaşayamıyacak kadar sert ve düzgün prensip adamı idi. Onun tasavvür ve tahayyül ettiği dürüst insanlık dedi: gim gibi melaikeliğe yaklaşıyordu ve hayatin tabiatile kabul eylediği elastikiyetleri bile Tevfik Fikret tanımazdı. Yüksek şairin bu mü- balağalı hissiyatıdir ki onu ruhen çok ezdi; hayatı ona acılar içinde geçirtti; pekaz ve pek mahdut adamlarla ünsiyet edebildi. Temin ederim ki ben Tevfik Fikrete göster- diğim hürmet ve muhabbeti son dereceye çıkar- mıştım. Büyük şairle başlıyan daimi temasi haytımızın siyasi darba ile Abdülhamit tarafın» dan dağıldığı dakikaya kadar beş sene devam edebilmiş olması kendisine karşi yüreğimde beslediğim hürmet ve muhabbetin büyük bir ispatıdır. Bu muhabbet sonrada devam eyledi. ” Herkese yaptığı gibi arasıra banada küskün durduğu olurdı, lâkin onun bu küskünlüğü çok sürmezdi. Meşrutiyetin ilânında Tevfik Fikret ile gayretlerimizi birleştirememiştik; büyük şair bilmiyerek siyasi emeller takip eden adamların arasına karışmıştı; fakat o kendisini çabuk topladı; daha keskin bir küskünlük yaptı, bütün bütün münzevi oldu. Çünkü Tevfik Fikretin me- laikeliğe yaklaşan temiz ruhu başka türlü ya- pamazdı. Meşrutiyetin ilânından evvel 'Tevfik Fikreti « İttihat ve Terakki » cemiyeti aralarına kabul olunacak adamların tezkiyesine ve hakim- liğine lâyık görmüştü. Ayni İttihat ve Terakki cemiyetinin rüesasından bazıları, : siyasi hırsla- rın tesirile büyük şairin tekmil faziletlerini inkâr ettiler ve ona kem gözle bile baktılar! 1905 te dağılan Servetifünun mahfili ve onun idenli 1911 den sonra «Servetifünun» mat» baasında başka ellerle yeniden kurulmağa baş- ladığı zaman 'Tevifik Fikretle şahsi rabıtam ta- zelenmişti ve bana gösterdiği muhabbetle beni minnettar bırakmıştı. Bir gün Büyükadadan bindiğim vapura, 'Tev- fik Fikret Heybeliden girmişti. Ağır yürüyüşlü vapurda saatlerle konuşmuştuk ve ben onü, yüreğini kavuran acılarıyle daha ulvi bulmuştum. Çünkü Tevfik Fikret insanlarda bulunmyacak ve görülmiyecek bir insanlık arıyordu ve onu bulamadığı için insanlardan soğumuş, daha doğrusu insanların hırsından iğrenmişti. Ahmet İhsan