608 UYANIŞ No.1723—38 MATBUAT HATIRALARI «Servetifünun» taşınıyor — Üstat Ekrem merhumun Şemsa'sı — Üstadın mektupları — Tevfik Fikretin Servetifünun'a gelişi — Tevfik Fikret. Babiâli yokuşundan postaneye giden büyük caddeye (yerleşen çök temiz ve muntazam yaptirmiştım. Cephede tekmil binanın boyunca büyük bir <musavver « Servetifünun » idaresini Servetifünun gazetesi * levhası kabartma ya- zılarla asılmıştı. Muharrirlere mahsus güzel kütüpaneli bir odamız, idare kişesi, tevzi ma- halli vardı. İşte « Edebiyatı Cedide» nesli ile hayatı bu kütüpaneli odada yetişmiş ve Ab- dülhamidin tazyikile dağılmıştı. Matbaamızın makineleri bodrumda işliyor, en üst kattaki mürettipaneden sayfalar, arka cephede 'duvara tespit edilen demir yollu asan- sörle aşağı iniyordu. Düdüklü mükaleme boru- larile muharrirler, omürettipler, omakineciler biribirlerile konuşuyordu. Recai zade Ekrem Bey merhum Tevfik Fikreti yeni getirmişti; onların etrafında Edebiyatı Cedide ailesi peyda oluyordu ve bu 1896 ya, Yunan muharebesine tesadüf ediyordu. Yunanlıları Yenişehir tarikile ta Termopil boğazına kadar kovaladığımız bu muharebenin zaferi Rusya çarının «durunuz » telgrafı ve Abdülhamidin korkusile kırıldığı zaman “Servetifünun» un yeni muharrirlerinin kalplerinde müthiş bir coşkunluk olmuştu ve hep birden « durmuyalım » diye bağırmak isti- fakat Saray mütarekeyi ilân emişti. Yunanı o zaman dahi üzerimize saldıran Av- rupa devletleri sulh şartlarını tespit eyliyecek- lerdi; Saray ile Babıâli bunu kabul etmişti 1! Muzaffer olduğumuz muharebeden Avrupa bize yorduk; mağlüp gibi muamele etti. Recai zade Ekrem Bey < Şemsa » isminde bir ufak eser neşretmişti. <Servetifünun»da bu yeni kitap hakkında şakirtten Muallime karşı mevcut muhabbet hissile birkaç satır yazmıştı. Abdülhamidin matbuat azmanı olan Baba Tahir ise, neşretmekte olduğu « Malümat » risalesine üstat Ekremin eserini baştan başa naklediver- mişti. Baba Tahir gibi bir adamın mecmu- asında “Şemsa» nın intişarından çok müteesir olan Ekrem Bey bize bir mektup gönderdi; <Servetifünun*un 48 ve 30 teşrinisani 1311 tarihli nushasında çıkan bu mektubu cevabile beraber naklediyoruz : «Servetifünun» gazetesi müdürü Beyefendiye : Malümi vâlâlarıdır ki gazetelerin birer türlü meslekleri olmak iktiza ettiği gibi birer güne ahlâkları da bulunmak tabiidir. Bir gazetenin mesleği nevi ve mahiyeti munderecatile taayyün eder, bu göz önünde birşeydir, bunu herkes anlıyabilir. Ahlâk ciheti ise şunun bunun şahıslarına, hukuklarına mütaallik ahval ve mu- amelâtının . hakayıkina ıttıla ile bilinir. Ancak bunlar eskeriya dışarıdan dışarıya vaki olan şeyler olduğu için herkese malüm olamaz Şemsa) namile ahiren neşrettiğim eseri naçizi «Musavver Ma- lümat» risalesi iptida diğer bir gazeteden (*J nakil suretile neşre başlamış iken müahheren eser risale şeklinde çikıverdiğinden ba- kıyesini oradan alarak bir defada kâmieln neşredivermiştir. Evet! kendisile hiçbir münasebetim olmıyan «Malümat» risalesi (Şemsa) yı müellifinden asla istimzaç etmiyerek ve hatta bu ha- reketi gasıbanesini hükmen tadil ile kabili tevil olabilecek surette kendi tarafından bir fıkraı iptidaiye ve itizariye ilâvesine bile lü- zum görmiyerek hodbehot almış, neşretmiştir. İdare buyurduğunuz « Servetifünun » ise hiçbir mecburiyeti yok iken (Şemsa) nın intiba ve intişarını beyanatı hasbiyeden ol- mak üzere ilâna himmetle beraber eseri değerinden belki pekçok ziyade senalarla takdir dahi buyurmuştur. «Malümat»risalesinin muvafıkı hakku insaf ve nezaket olmıyan muamelesinden pek te müteessir olmamıştım. Fakat « Serveti- fünün » un şu lütfü dilnüvazanesi bendenizi mahzuz ve minnettar eyledi. Birinciye karşı hasbelmeslek ihtiyar ettiğim sükütü ikinciye karşı da idame etmek büyük bir kadirnaşinaslığı, büyük bir hissizliği müş'ir olacağıçin bunu kabul edemediğimden zatı vâlâlarına şu satırları yazmağa mecbur oldum. insanlar hakşinas, muameleşinas, kadirşinas, hadşinas olsalardı beyinlerinde cereyan eden ve gene kendilerini rahatsız eyliyen tecavüzata, muarezat ve münakaşata hiç mahal kalmazdı! Hayfaki emrazı ağraz ile malül olan nev'i beşere bu saadet nasip olamamış ve olamıyor!... K 26 Teşrinisani sene 8il| Recai zade Ekrem , Ekrem Beyefendi bu mektupların intişarından sonra <Servetifünün» ile alâkasını çok samimi hale getirmişti ve bir karakış akşamı, yeni idare- hanemizi ziyaretlerile şeretlendirmişlerdi. 1312-1897 senesine tesadüf eden bu kış ziyaretinde Ekrem Bey yalnız değildi. Bakışı çok kuvvetli, iri vücutlu, gayet sevimli çehreli bir delikanlı ile beraber gelmişti. Çok sevdi- gim üstadın ellerinden öptüğüm zaman delikan- lıyı göstererek: — Size Tevfik Fikret Beyi getirdim. Ken- disi benim çok sevdiğim müstait bir gençtir; «Mektep» filan gibi bazı mecmualarda eserleri de çıktı. Fakat ben istiyorum ki 'Tevfik Fikret Bey Servetifünun'un olsun! Kararı derhal vermştik. * Büyük üstadın işareti veçhile Tevfik Fikret Bey «Servetifünun» un tahrir ve tashih işlerini kabul eylemişti ve ben ona münderecat hususunda bütün selâhiyet- leri vermiştim. |*) Selânik'te münteşir Asır gazetesinden