492 UYANIŞ Hikâye : BABA (Gi dö Mopasah ) dan — Geçen nushadan mabat ve son — Ertesi gün, Fransova, ona ominbüsta rast gelince, onu değişmiş ve zaiflamış gördü. Genç Kiz: — Size söyleceğim vardır... Bulvara inelim dedi. Yaya kaldirimlarında yalnız kaldıkları za- man Liz: — Her ikimizin de yekdiğerimize allaha ısmarladık demesi lâzımdır. Bu geçen şeylerden sonra artık sizi göremem.. dedi. Fransovanın dili dolaşmıştı. Kekeleyerek : — Fakat niçin? — Çünkü ben, artık mücrim oldum. Fransova ona yalvarıyor, rica ediyor ve te- mamile ona malik olmak ihtiyacile kıvranıyor- u. Luiz israr ederek: —— Hüyir... -Olamaz.. Hayır... «Dedikçe, Fransova daha ziyade hiddetleniyor ve hırsından deli gibi oluyordu. Onunla evleneceğini vadet- mişti, Fakat genç kız. e olayın. Diyerek ayrıldı. Sekiz gün zarfında, Fransova onu görmemiş adresini bilmediği gibi ona bir yerde de tesa- düf edememiş ve her gün için, kaybolduğunu zannetmişti. Dokuzuncu gün akşamı, kapıs çalındı. Açtı. Oydu.. Kollarına atıldı ve mukavemet göster- medi. Üç aydanberi metresi bulunuyordu. Zaman geçdikçe, genç adam yavaş yavaş usanmağa başlıyor, hele bir gün genç kadın, hamile ol- duğunu ona anlatınca o vakıt Farnsovanın di- mağına yalnız bir fikir eaplamiyordu Her şeyi göze aldırmak.. Büyüyen ii çocuğun korkusuyla, endişeden çıldirmış gibi son bir karar verdi ve bir gece ortadan kayboldu. Darbe pek şedit olmuştu ki Luiz, kendisini böylece terkeden adamı aramadı ve felaketini validesine itirafederek dizlerine kapandı. Aradan aylar geçti, bir erkek çocuk dünyaya getirdi. * * Seneler geçmişti. Fransova 'Tesiye, hayatında hiç bir tebeddüle maruz kalmadan ihtiyarliyor, intizarsız, ümitsiz bir halde, kalem kâtiplarinin can sıkıcı ve yeknasak hayatını sürüyordu. No. 1716—31 Her gün, aynı saatta kalkıyor, aynı yolları takibediyor, aynı kapıcunın önünden ve aynı kapıdan geçiyor, aynı daireye giriyor, aynı sandalyaya oturuyor, veaynı işi yapiyordu. Dün- yada, ikametğahında, gece ve gündüz yalnızdı. İhtiyarlığı için, ayda yüz frank kadar bir meblağ tasarrufediyordu. Her pazar, Şanzelizede bir tur yapıyor, geçen kafileyi, zarif insanları ve billhassa güzel kadınları seyrediyordu. Ertesi gün, elem ve keder arkadaşına anlatıyordu: — Dün ormafdan avdet mükemmidi. Bir pazar, yeni yolları takibederken, tesa- düfen (Manso) parkını girdi, Güzel bir yaz sabahı aydınlığı vardı. Vâldeler ve hizmetciler, kenarları ağaçlarla muhat yolun imtidadınca oturmuşlar, önlerinde oynayan çocuklarına ba- kıyorlardı Fakat, birdenbire Fransova 'Tesiye- nin vücudünu Şedit bir raşe istilâetti. Bir kadın, tahminen on yaşında bir erkek çocukla dört yaşında küçük bir kız çocuğunun ellerinden tutarak geçiyordu. Oydu . Fransova biraz yürümek istedi, sonra bir sandalyanın üzerine çöktü. Heyecandan nefesi darlaşmıştı. Kadın onu tanımadı. O vakıt onu bir daha görebilmek için arandı ve yerine avdetetti. Şimdi kadın oturmuş, erkek çocuk yanında uslu duruyor, küçük: kiy ise yerde oynayordu. Oydu.... Tamamile oydu... Halinde ciddi bir kadın tavrı, Sade bir tuvalet, ve güzel bir reftarı vardı. Fransova yaklaşmağa cesaret edemiyerek, ona uzaktan bakıyordu. Bu esnada küçük erkek çocuk başının kaldırdı. Fransova e ini hissetti. Hiç şüphesiz bu kendi oğlu . Öyl e telekki ediyor ve bu küçüğün, çocuk- e alınan bir fotografına ne kadar benze-. diğini görüyordu. Kadını takip etmek için, gitmesini bekleyerek kendisini bir ağacın arkasında gizledi. Ertesi gece uyuyamamıştı. Bilhassa çocuğun hayali kendisini harabediyordu. Oğlu!.. ah!.. Emin olmak için bir kere öğrenebilseydi... Fakat ne yapacaktı? Evini gördü ve malümat aldı. Felaketinde, imdadına koşan ve yüksek seciye sahibi namuslu bir adam olan komşusuyla evlenmiş olduğunu öğrendi, Bu adanı, hatayı öğrenmiş, onu affet-. miş ve çocuğunu bile kendisine evlât edinmişti. pek güzel ve Şimdi Fransova her pazar, Manso parkına geliyor, daima kadını görüyor, oğlunu kolları arasına almak, onu buselere garketmek, :gö-