# No. 1706—21 UYANIŞ 323 EH. ile ikimiz burada duramiyacağımızı anla- girdiğim vakıt koca Übeydullahı karşımda buldum; dık; ben kendi matbaamı kurunca «Servet »ten, ayrıldım, Übeydullah Ef. de sergüzeştli hayatına dalarak İstanbuldan savuşmağa karar verdi, Avtupaya . gidecek idi; yol parası arayor- du. “Biraz sonra « Servet » gazetesi galiba kendisinden beklenilen hidmeti göremediği için yardımsız kaldı, kapandı; Nikolaidi rumca Kos- tantinopolis? gazetesine döndü. 1887 de kuru- lup üç sene yaşıdıktan sonra ortadan kalkan «Servet» gazetesi namına onun fenni ilâvesi olarak izni alınmışolan «Serveti Fünun» yaşadı. e . * * Eyi bir resimli haftalık gazeta çıkarmak için matbaamda kâfi derecede kazırlık yoktu; Avrupada henüz doğmuş olan çingoğrafiyi İs: tanbulda bilen yoktu. <« Karagöz » muessisi merhum Ali Fuatın Bahriye matbaasında teşebbu- siyle çinkocılık biraz tecrübe olunduğu için Ali Fuat merhum «Musavver Cihan» isminde bir mecmua çıkarmak teşebbüsünde bulunmuş fakat muvaffak olamamıştı. o Bende güç belâ elime &öçirdiğim müsaadeden hakkile istifade için teknik eyi vasıtalar toplamak istiyordum. Avrupa ile muhabereler yaptım; galvano bir çok kalıplar getirttim. Bunlar zaman meşihirinin resimleriydi. O zaman bile protestanlık propa- Sandası yapan Mercandaki «Baybıl havuz» dan kita'iles tabit manzara kalıpları kiraladım ve 1891 senesi Martının 27inci günüü « Serveti ünün > un ilk nüshasını çıkardım; Resim bulmak, hâk ettirmek o zorlukları artıyordu; getirdiğimiz resimleri de eyi, basamıyorduk, matbaada makinelerin kazan silindirine yazılar eskimesin diye çuha sarmak mutat idi; bunun yüzünden çinko resimler basılamıyordu ve ben nasıl olacağını bilmiyordum. Avrupanın muh- telif şehirlerile ettiğim mühabereler bana ümütler veriyordu; mutlaka bir « tetkik seyahatı » yap- mağa karar verdim, amma bu tetkik seyahati kendi hesabıma olacağı için masrafımı nasıl koruyacağım diye düşünüyordum. Ahmet Mithat merhum bir sene evel İsveçte münakit « Müsteş- rikin » kongrasına gönderilerek avdetinde «Av- rupada bir cevelan» diye bir kitap çıkarmıştı; bundan ilham aldım. Acaba tetkik seyahatım- dan avdetimde bir Avrupa seyahatı yazıp neşr etsem masraflarım çıkar mı diye hesabladım; seyahatnamemi resimli çıkarsam resimleri rö- manlarını gibi rağbet bulur diye yüreğime kuvvet geldi. «Serveti Funün» un henüz altıncı nüshası çıkmıştı; © zaman Avrupaya seyahat meselesi (o Abdülhamidin son zamanlarındaki müthiş memnuiyete “oğramış değildi; kışlık Küçük Kovacılardaki: evimizin mahallesinde imamdan bir ilmuhaber aldım; Zap'iye nezare- tinde bir ermeni tercemana verdim; pasaportumu doldurdülar, Zaptiye nazırı imzaladı; Mesajeri kumpanyasının «Kamboç» isimli okölme vapuı- “runda kamara biletimi aldım. İstanbulun rıh- tımsız limanında Şamandırada duran vapura .. Bana Pariste, Londrada, Viyanadaki seyahat- -larinda oturduğu ehven, ufak otellerin adreslerini getirdi. Bu yazdığım tarihlerde türklerden Av- rupaya gidenler Sefirlerle sefaret katiplerinden ibaret idi. sefirlerimizin çoğu türk değildi; kâ- tiplerde böyle idi: yani, biz türkler Avrupada yolculuğu dair bit fikir sahibi değildik. "Tıbbiye mektepinden çıktıktan sonra Avrupaya tahsillerini itmama gitmiş olan Doktor Besim Ömer Paşa, Cemil Paşa, Esat Paşa gibi bir kaç bildiklerime güveniyordum. Ubeydullah efendi o kardeşimin verdiği adresler benim çok işime yaramıştı. Vapurda bir Türk daha vardı. O da Mançester şehbenderliğine tayin edilen «< Lutfi Simavi Bey efendi idi, büna da memnun olmuştum. Fakat Lütfi Simavi Bey bile benim matbaacılık ve resimcilik öğrenmek için kendi şahsi teşebbusüm ile yola çıktığımı, Mülkiye mektebi mezunu iken önümde açılınış güzel memuriyetler ihti- mallerini bir tarafa atıp endüstri hayatına atılışıma, ödevrin kanaatları icabi “olarak tabiatile akıl irdirememişti. Beni vapura kadır getirmiş olan Kastanboluda muhasebe mümeyyizi Rifat bey mer- hum bu nev'i kanaatlardan ruhunu kurtarmıştı. Rifat Bey babamın Kastanboluda muhasebe mümeyyizliği idiyordu. Babamı Kastamoniden Bursıya tahvil edince o da Hüdeyde mühasebeciliğine kadar uzanıp, tekrar İstanbula gelmişti. Rifat Beyin kayin biraderi Doktor Hilmi Kadri merhtm da diğer genç doktorlarla: beraber Pariste olduğu için Rifat Bey Avrupaya can atıyordu. Bu arzusu <Kamboç rafakatinde Priştinede ve gitmeğe vapurunda daha ateşlendi, bâna söz verdi, onbeş gütr sonra kalkan vaporla Parise gelip kain. biraderini ve beni bulmuştu. Rifat Bey hayatımda tanıdığım adamların çok temiz, namuslu ve huluk mükemmel bir nümunesi idi. Onu iki sene evel kaybettik; yetiştirmiş olduğu kıymetli oğlu şimdi Rüsumat umumi müdürü İhsan Rifat Beydir. Vefakâr kardeşim Rifat beni çok sevdiği için Kastanboluda doğan oğluna «İhsan» ismini koymüştu. 1891. senesi Mayısının ikinci günü İstanbul limanındaki şaman lirasından ayrılan (Kampoç) vapuru Siray Burnunu dönünce ömrümde ilk defa olarak garp diyarını yü oluyordum. Geminin arka tarafında güpeşteye dıyanmış benden uzaklalaşın İstanbula mahzun mahzun bakıyordum.. Orada braktığım anamı ve Defterdarlıktan mazul babamı, yeni kurduğum matbaamı düsünüyordun. Biriktirdiğim seyahat paralarımı ingiliz ve fransız altununa çevirmiş ve onları o zaman usülü bir kemerin içine istif etmiş- tim. Tam 75 tane idi ve ben bunlafla. Ayrupa- da üç ay dolaşmak ve çılışmak kararında idim. Ahmet İhsan ümmü çevirmiş