ği No. 1706—21 UYANIŞ ağlıyordu. Elbetteki, ağacın üstüne çıkamadığı içindi. Dallardan biri; — Atla küçük, diyordu, haydi atla. Fakat o atlayamıyordu, ve ağaç kış içindeydi. Dev, bah- çesine niçin baharın gelmediğini anlamış, okadar müteessir olmuştu ki... kendi kendine; — Bahçeye ineyim, dedi, küçüğü dallar üstüne çıkarayım ve bahçemin bütün düvarlarını yıktı- rayım, orası çocukların teneffüs yeri olsun. Derhal bahçeye indi. Fakat çocuklar onu görür görmez hemen kaçıştılar. Bahçe yeniden kışa büründü. Yalnız en küçük çocuk, &özleri yaşlarla dolu olduğu için, Devi görmemişti. Dev onu birdenbire yakaladı ve birdenbire dalların üstü- ne attı; o zaman kaçınlar gördüler ki, Dev fena değildir... yeniden geldiler. Ve bahçe yeniden bahar içinde kaldı. Bundan sonra herakşam yoldan geçenler, onu, çocuklarla oynarken gör- düler. Ve ne krdar hayret ettiler bilseniz. Bir gün Dev, kendi elleriyle ağaç üstüne koyduğu çocuğu görmedi. Sordu: — Nerde o?.. Çocuklar cevap verdi: — Bilmiyoruz. Çocuklar onu bilmiyordu. Lâkin Dev,çok mera- ketti.Acaba ne olmuştu ona?...Artık mütemadiyen; — Onu görmek istiyorum. Diye söyleniyordu, onu görmek istiyorum. Fakat çocuklar onu bilmiyordu. Aradan zaman geçti; Dev ihtiyarladı ve zayatladı. Onlarla oynamıyor, oyunlarını karşıdan seyrediyordu. Dev, artık ihtiyarlamıştı. Lâkin gene bir gün, çocukların henüz öğle teneffüsüne çikmadığı bir zaman; büyük bir ağcın altında oturur ve dinlenirken, harikulade bir heyâl gör- dü: Bu, kendi elleriyle ağçın üstüne çıkardığı çocuktu. Ve çocuğun ellrinde beyaz yaralar vardı. — Söyle çocuğum, dedi, seni böyle kim yara- ladı.Söyle, onu derhal öldürmek istiyorum. söyle çocuğum seni kim yaraladı böyle O, — Beni kimse yaralamaıdı; diye cevap verdi, Beni hiç kimse yaralamadı. Bunlar muhabbet yarasıdırlar. Dev titredi. Küçük devamediyordu: — Ben herzaman senin bahçene gelirdim, bugün de sen benim bahçeme geleceksin. Benim bahçem cennettir. Ve öğle üstü, mektapten çıkan çocuklar, ihtiyar Devi, büyük bir ağcın geniş gölgeleri altinda, yüzü beyaz çiçeklerle örtülmüş olduğu halde ölü. buldular. 335 Küçüklere Tavşan Hikâyesi Evinde bir bahar günü, Tavşan hanım gözlüğünü Takıp kitap okuyormuş, Hizmetçisi ona sormuş: Ne tatlısı pişireyim?» Sualine aldıran kim? Pencereden bahçesine Bakıp hanim susmuş gene! Hizmetçi irmiği dökmüş, İrmik suda dibe çökmüş, Karıştırıp sonra şeker Demiş: — Bunu Çi Ör ülder yer! Helva pişirdim hele Hanım fırlamış azele: Çünkü yumurtlamış tavuk.. Ziyafette çoluk çocuk!