# uzun uzun aşkını anlatıyordu: Düşününüz; bir kurbağa — sevilecek bşka hiç bir şey kalmamış gibi — çiftlikteki O :de- klerden birini seviyormuş. Şimdi soruyorum: Bir Özdek, bir Hindiden dahamı çok gü- zeldir? — Sevğilimin başı, bir alâimi sema kadar süslü.... gözleri, bir güvercinin gözleri kadar çekik... O, derenin sularına vücudunu bıraktığı vakıt, sular bir saz gibi ürperiyor. Ve rüzgâr, beyaz kanatlarını oğşuyor. Kurbağa böyle söylüyordu başka hiç bir şey biri, çiftlikteki Bir Özdek bir sevilecek kurbağalardan Ne kalmamış tuhaf... gibi, Ördeklerden birini seviyormuş. Hindiden daha mı çok güzeldir?.. Elbette siyah ve kadife mantom, onun tüyle- rinden daha parlaktır; elbette sorgucum, başının renklerinden daha muhteşem. Ben mantomu silkelediğim zamanlar, vücüdum siyah bir gül kadar olgunlaşır, ve sorgucum bir: gelincik kadar güzelleşir. No. 1706—21 UYANIŞ 327 Fantezi: Fakat kurba&a dün gece okadar ileri kitti ” ki... Hikâyesini uzun uzun, hararetle anlattığı KURBAĞANIN AŞKI Aya, kendimi gösterinek istedim; çiftliğin ortasına doğru yürüdüm. Küçük tepenin üstüne çıktğım Dün gece, Ay ışığı altında, bir kabağı vakıt hiç ses yoktu. ve kurbağalar susmuştu. etklerini yavaş yavaş açtım; sorgucum mor bir çiçek kadar O Zaman, siyah ve kadife mantomun güzelleşti; ve Ayın ışıkları altında raksa basla dım. Ay, söyledim ki : güzeldir. Ne tuhaf değil mi?. Sevilecek başka hiç bir bir kurbağa Ö:deklerden Ne tuhal!.. katıla katıla koşarken Ördekten çok daha uzun yollarda bir Hindi, bir şey kalmamış gibi, birini seviyormuş. ——- Şiir: Ben ney im? Asırlarin peşinden, Haykıran bir ses mi yim? Yoksa kudret kuşuna, Aciz den kafes miyim? 1 Sukütu ğer, Günlerimin çığına Istirap bir gömlektir Ruhumun varlığına... HI Gönlüm gam tiği sidir Karanlık, kalaba Aldığım soluk mm Verdiğim neşe çığlık. IV Ben günahkâr ruhumun, Cehennemden kabriyim; Aynı zulmette doğdum, Azapla hemşeriyim. Bir vicdan güneşinin Ben onun imzasıyım. VI Beni ne bir okuyan, Ne de hattâ gören var; Bir mezartaşı olsam Ölürdü okuyanlar! Muolih Ferit kenarında, temiz kumlu yerler gelince: bunlar deniz sahillerde, ültra viyole ziyâsına, yüksek ve orman havasına muhtaçdırlar. Çocuk için oyun sıhatın nazımıdır; kle ten mahrum olan çocuk hastalanır, oynamayan kederlenir, oyuncaklarla eğlenmeyen gamlı gö- rünür; çünkü oyun ve oyuncaklar yalnız sihati tanzim değil, fikri tenvir ve ahlakı tasfiye eder; gocuğu şen ve Şatır kılar. Bu hâlde; ey yuca Türk milletinin istikbali olan siz çocuklar! yaşlarınızla mütenasip hare- ketlerde bulununuz, gezininiz ve koşunuz, silhi oyuncak ve oyunlarla eğleniniz;tâki ilerde idmana girişebilesiniz, spor hayatına atılabilesiniz; hele asla gamlı değil, şen ve şatır olasınız. Oynayınız, Eğleniniz; bu istiklâl günü: Gününüzdür gününüz. B. Ö.