> No. 1699—14 UYANIŞ 221 TERCÜME NEŞİDE Hayat ve Umit (ALFRET DÖ MÜSSEJ nin Akşamın son kızıl lıkları dağların tepele' rini bir ressamın fir- çası gibi yaldızlıyor... Etrafta mütemadi bir renk değişmesi var. Dar keçi yolları gittikçe koyv gölgelerle örülü- yor... “. Karşıki dağların ar- dına çekilen güneş et- rafa kanlı bir manzara vermişti ... Elimdeki bastonla çakıllara vura vura ilerliyordum...O- rada engin ufuklardan esen daimi bir rözgâr ile sallanan sararmış yabani bir gül gşrdüm. Onun yanında da bir çalı üstünde yeni filiz- lenmiş bir Gi Buzlu camların kenarında oynaşan rengârenk ondan daha narin, #on- ediler dan daha güzel... İstemiyorum Seni düşünüyorum. Sen, ki yağmurun vücudüne 1slak bir manto örttüğü gün, ne sicak yalanlar söyle- miştin. Yol uzun, up uzundu. Ben aşkımızın da böyle olacağını sa- niyordum. Fakat, me- ger o, kar toplıyan bir kış güneşi kadar geçiciymiş. Ne olur,kalbim bir çocuk olsaydı da avu- naydım. Hayır, beni aldat, hırpalama. Ya- lan söyle, aşkımdan kaçma. İçime, bir ilk bahar kokusundan farksız olan nefesin sinmişti. Dudaklarım, dudaklarının Ookanile ıslanmıştı. o Korkuyo- rum, ki şimdi gözle- rim, aynı renkle bu- lanmasın! Unutma,ki Ben, gittikçe kararmıya başlıyan gölgeler severi, aşkının zavallı katilidir ! arasında ilerlerken, küçük bir kuş çam dalları Beni anlamıyor musun ? arasındaki yuvasından ötüyordu... Bu gece, bu Ben, ki sevgimin çılgınlığı içinde, seni, fani dünyaya gözlerini kapamamak; bir avuç yalnız tapıyorum ! toprak olmamak için Allahına düa ediyor ve Artık, kalbimden fazla bir şey istiyemezsin. ondan ümit bekliyordu... O küçük kuş gibi Çünkü mariz aşkım, valışi aşkım, köpek aş- şimdi ben de ağlıyor, ben de Allaha yalva- rıyorum... Fakat! ey Nüsse “olama?.. Bu Tani dünyâda her şeyini kaybeden Allah ebedi olmak üzere bir şey bırakır,ki oda ümittir Ey fani!.. Ebedi olan Allah yukarda, onun insanlara son ihsanı olan ümit ise, bu fani dünyada fa- ni insanlarla bera- berdir... Sehap Nafiz Karlı sıralarin üstünde istirahat eden kediler. kım, başka duy- gularımdan içimi o kadar uzaklaştır- de ki. Senden ne is- tiyorum? Beni sev- meni mi? Hayır! Senden ne İs- temiyorum ? şefa- kat, şefakat ! İstanbul: 939 Sabih İzzet