No. 1699 —14 1926, 1927, 1928 kışları hakkında pek şid- detli olacağı tahmin edilmişti. Bütün bu tah- minler boş çıktı. Bu falsolar üzerine 1929-1930 seneleri kışlarının sert olacağını söylemek ko- lay değildir. Güneşin lekeleri devrelerini mazarı itibara alarak iki asrın mumasil senelerini mukayese etmek belki bir fikir verir. Aşağıya nakledilen kırkar senelik iki cetvele bakalım : 1788—1828 1788—89: şiddetli kışlar. 1793 çok sıçak yaz. 1795” şiddetli kış. 1800 : pek sıcak yaz. 1804 - 07: sıcak seneler. 1811: kiş soğuk, yaz sıcak. ğa v : | siddetli kışlar. 1822: pek sıcak yaz. 1826: sıcak yaz. 1827: serin ve yagışlı yaz. 1828; sıcak sene. 1829: soğuk kış. 1830: şiddetli kış. 1888— 1928 1888 - 89: şiddetli kışlar. 1890 - 91: soğuk kışlar. 1893 çok sıçak yaz. 1895: şiddetli kış. 1900: pek sıcak yaz. 1904-7: sıcak seneler. 1911: “soğuk kış, sicak yaz. 1913 - 14 : şiddetli kışlar. 1921: çok sıcak yaz. 1926: sıcak yaz. 1927: serin ve yağışlı yaz. 1928: çok sıcak sene. 1929: 0) 1930: (2) Bu cetvellerde biribirine mukabil tutulan senelerde şemsin ayni devrelerinde ve devre- lerinin ayni safhasında bulunduğunu kaytetmek lâzım. 1828 de şemis lekelerinin faaliyeti asga- riye gelmeğle bu seneyi takip eden 1289 ve 1830 seneleri şiddetli olmuştur. Güneş 1928 de aynı vazıda idi, şu halde 1929 ve 1930 sene- leri hizasına «şiddetli kış» diye işaret ve buna . intizar abes olmaz, nitekim bu seneki kış ken- 4 dini göstermiştir. e UYANIŞ 215 Arzın cevvi ve havayi tahavvülâtında gü- neşin İekelerine ehemmiyet verenlere bedel, bu tahavvülâta diğer amiller arayanlar da var. Malüm ki güneşin lekelerini iptida farket- miş olan heyetşinas Galile dir, (1612) o vakit- tenberi bu lekeler birçokları tarafından rasat ve müşahede altına alınmıştır, ekseriyet bunları arz üzerindeki volkanlara benzeterek lekeleri, güneşin sathında, yahut dahilinden gelen indi- faata hamletmişlerdir. Halbuki hayli sene evel, Fransa fen aka- demisinden, Politeknik imektebi profesörlerinden M. Kornü güneşin lekeleri, cevvisemayi dol- duran, serseri dolaşan parçaların, asteroyitlerin şemsin havasını girmelerinden — bizim hava- mızı girdikleri zaman gökte yıldız yağmurları yaptıkları gibi— neşet ettiklerini soylemişti. O zamandan beri şimdiye kadar bu vadide tetkikat yapmakta olanlar da var. Kürei arzın teşekkülü devrelerini göz önüne getirerek yer yüzünde alâimi ceviyenin bu te- şekkülâta tabi olduğunu, böylece tahavvüle ug- radığını de düşünmek gerektir. Bu itibarla me- teoroloji, jografyaya, jeolojiye merbuttur. Acaba arz cumudiye devrinde buzlar altında yuvarla- nirken güneşin lekeleri nerde idi? Şemsinki 'de dahil, arz üzerine semavi te- sirler inkâr edilemez, fakat, isterse bu müessir- ler yüzünden husule gelsin, arz üstünde bir takım hadiselerin, havanın tebeddülâtına tesir- lerini da — munhasıran güneşin lekelerine koş- madan— hesapa katmak lâzım. Semalarda dolaşmağa koyulmadan, havaların tahavvül ve tebeddülünü tahmin için kendi ha- vayi nesimimizde rasat aletlerimizle, cihanın bütün rasat merkezlerile, onlardan vaktü zama- nında malümat alabilmek için alâkalârımızla dolanmak, hava tabakalarını göz önünde bulun- durabilmek evlâdır. Bu kış herkesin pek merakla takip ettiği rasataneler tebliğleri bu merakı tatmin ede- medi. Rasataneler diyoruz, birde Yeşilköy ra- satanesinin vücudunu ögrendik. Tahminlerde isabetsizlikler oldu. Bu da siklon merkezleri, vazıları, hareketleri hakkında kâfi malümat almamasına hamlolunabilir. Adeta Bahrıebyazdan kapup şarki Avrupayi titreten, karlar altında bırakan souk dalğaları buralarını kasup kavururken garbi Avrupa da havalar mülayimdi, sonradan bu dalgalar garba teveccüh etti, orada da hükmünü icraya başladı. Garibi şu ki biz burada sıfırdan aşaği 10, Vi- yana, Berlin, Moskuva 20,30, 40 derece kayd- — Mabadi 292 inci sahiiada — |