. No. 1699—14 cesi olan İngiltere prensesi Marie, Romanyanın itlâf devletlerile harbe girmesi hakkındaki teşebbüslerin pek canlı ve ateşli bir müdafiidir. Ruznamenın son satırlarından aliyorum. Bükreşten uzakta, karlarla muhat bir kasırda hasta yatan kral, 20 eylülde yazıyor: «20 eylül pazar.— Güzel, serin,tenezzüh. Öğz- leden sonra uzandım, şiddetli ıstıraplar. Bükreşte büyük bir heyecan, nümayişler, profesörler de. » Ve sonra: «91 eylül pazartesi .- Bütün gün yatakta, çok muztaribim. Akşım ve gece ağrılar. 29 eylül salı. — Bütün gün yatakta. harp Va- ziyeti müphem. 23 eylül çarşamba.— Bütün gün yatakta, ağrılar. Vaziyet pek fenalaşıyor. 94 eylül perşembe Vaziyet vahimleşiyor. .— Bütün gün Kidakin. 28 eylül pazartesi. — TTekmil siyasi rical "İransilvanyaya girmeğe talip. Istıraplar. Evet, siyasirical (o 'Transilvanyaya girmek istiyorlar.Zaten daha evel toplanan bü- bütün yük şurada, İngiltere, Fransa ve Rusya ile ittifak hep müdafaa olunmuş, ve Karolun huzu- runda veliahte dönen biri,onun vatanperverliğin- Hasta kral, uzak ve karlarla muhat kasrında şimdi ölümü beklemektedir. Çünki, yetmiş altı yaşında iken bir ihtilâlle süprülüp gitmek istemezse, doğduğu memlekete, babasının memleketine harp açacak- tır. den emin olduklarını söylemiştir. Artık ruzanamenin en 89on satırları : «5 teşrinisani pazartesi. — Yağmur, soğuk. Ağrılar, moriin. Ruslar küçük kıt'alarla Maca- Burda 8 teşrinisani perşembe ristana giriyorlar. çok heyecan var. .— Çok kar yağıyor, “her taraf beyaz. 9 teşrinisani cuma— Kar yağıyor...» Ruzname burada bitiyor. Bembeyaz olmuş dağlar ortasındaki Peleş kasrında,ihtiyar ve has- ta kral iki gün sonra ölmüştür. Ve bir ay sonra, Berlin sefaretimizdeki vazifeme gitmek üzere Romanyadan geçerken, onun hatırasını tamamen unutulmuş buldum. Memleket henüz harbe baş- lamamış olmakla beraber, yakında itilâf saflarına geçeceği muhakkak görünüyordu; ve İngilterede yeni ve güzel kraliçenin her tarafı dol- duran resimlerinin yanında, Karolun dul zev- cesine, ne içli şeyler yazmış ve Romanyayı ne kadar sevmiş olan Carmen Silva'ya, bir küçük köşe verilmemişti.. Karlı dağlar ve ormanlardan geçilerek eri- UYANIŞ 219 Şiir: Terennümler Sanma cevrin güzelim gönlümü yıktı, aştı; Cevrin arttıkça inan bendeki sevda taştı; Ben senin hicrin ile vuslunu tefrik edemem Şu garip gönlüme mecnun ile leylâ şaştı! # 5 Gül açıl koynumda ruhum, sevdiğim güller gibi, Saç dağıt kâküllerini göğsümde sünbüller gibi, Neş'eden , hazdan kapandıkça ilâhi gözlerin Vecde gelsin , şakrasın gönlümde bülbüller gibi! 5 Gittin ey leylâ, hayalin dilden asla gitmedi, Bitti gençlik, gönlümün sevdası hâlâ bitmedi; Bembeyaz sıç , titrek eller , kalmadı göz lerde fer Bitti her şeyler, fakat, gönlümde sevda bitmedi! Hüseyin Rif'at Beklenen güzel Fenerlerin ışığı gitgide soluklaştı; Mumlara bir alevden sorguç takan istirap Bu yorgun bakışları aydınlatan bir yaştı. Ufuklarda bir kızıl tül oldu beyaz mehtap ; Ruhları gül tengile mesteden pembe şarap Her yalan deva gibi şimdi vurdu başlara. Gökte saman uğrusu beyaz bir duvak gibi; Sanki yaldız serpilmiş ipekli kumaşlara ; Ay, ufukta hançerle örselenmiş bir yara .,. Gönülleri süsliyen o pembe renkli emel Soluyor fenerlerin ışığile beraber.. Dünyada acı var mı gönül bağlamak gibi: İhtirasla kanıyan kızıl bir dudak gibi, Ufku öpmek isterken ufka gömülen kamer... Artık şaraplarını ne diye içecekler ; Büküldü vazoların içindeki çiçekler, Bu gecede gelmedi yine beklenen güzel... 928 Tahsin Halil şilen kasrında, ihtiyar kralın çekilmeyi kibrine yedirmiyerek ölümü ne sabırsızlıkla beklemiş olduğunu, bu kisa ve kırık cümleli satırlar eşsiz bir belağetle anlatıyorlar. Ve üç dört sahife içinde bu kırik ve kısa cümlelerin anlattığı yorgunluk, istirap, gurur ve nevmidi, Shakespeare'in en kudretli ve zalim ihtiraslarla güleşen mahlükatının feryatları kadar insana tesir ediyor. Evet, kralın ruznamesini insan okurken sanıyor ki, bu Shnikespeare'den bir yapı Anlatılan istirap o kadar derin ve engin.. Nahit Sırrı