» No. 1693—8 Pandor kutusu Diyebiliriz, ki rahip ( Jan Melye ) nin 527 sahifelik «Aklıselim» inin hülasası şu cümlede toplanmıştır : (Her din, temelsiz bir binadır. “Meolocya, tabii amillerin sistem haline konmuş celmletin- den ve bir hayalihamlar ve tenakuzler mensucundan başka bir şey değildir.|1)) Işte bu cehalet, bu tenakuzlar insanların asırlardan be- sebebiyet uzun ri iptidai bir hayat geçirmelerine vermiştir. Filhakika, tarihin bir çok noktaların- da cehaletin esas olduğunu görmekteyiz. Felsefe tarihini yalnız mücerret fikirlerden ibaret ad ve kürunuulâ namile sırf eski yunan felsefesini iptida kabul edenler bu cehalete kiymet vermek tedirler. Biz, rahip Jan Melyeninde kabul ettiği bu cehalet illetinin beşerin fikrine iptida olmadıgı düşüncesindeyiz. Eski mısır dinlerinin tetkikinden anlaşılmaktadır, ki ilk zamanlarda tabii hadiseler tabii bir mantıkla tetkik olun- maktaydı. Mısırın Apisi ne öküzdü, ne de öküzle olunan mevhum bir ilahtı. Belki eski âlimlerinin mevsimleri tayin için te'sis ettikleri hey'et ilminin bir rumuzu idi. Mısır âlimi, öküzün sapana koşulacaği zamanı tespit etmiş, buna bir isim vermek için bir yıldız bularak öküzüde bu halin ifadesi olarak göster- mişti. Halbuki, bütün dinlerde esas olan allah, ahret, cennet, cehennem ve ruh fikirleri mısır dininden gelmektedir. Tabiate uygun olan mısır dinini gayrıtabii şekle koyan zihniyetin ceha- letten tevellüt etmediği muhakkaktır. Çünkü, fikir bir silsile takip eder. Dünyanın tabii hadiselerle idare edildiğini bilen misir âlimleri tilmizlerinin de bu ilmi pek güzel bilmeleri icap etmez mi? Bu fikrin terkedilmesı siyasi maksatlardan kasıl olmuştur. Iktidar mevkileri ilimle alâhadar olmayan ve körkörüne itaat istiyen şahısların ellerine geçmiştir. Bunlar, her şahsi kuvvet gibi, hile ile cumhuru idare etmek meçburiyetinde bulunduklarından zamanın âlim- lerile birleşmişlerdir. Kendilerine insandan daha yüksek bir paye vermek için şahıslarında nimilahlık tevehküm ettirmişlerdir. Bunun için- dir,ki Firavun allahın ogluydü. Kisra, hüda- ventti. Brahmada bir allah zadeydi. Beşer tarihini tetkik edersek, din namı verilen büyük hareketlerin hepsinde, bu ilahi mantığın enbüyük rolü oynadığını göreceğiz. temsil 1MISIr (4) Aklıselim, sahife 40 . UYANIŞ 127 Musa, İsa, Muhammet, Buda, Konfoçyös, Sen- pier, Hasan Sabah, Mevlana ve Hacı Bektaş birer cahil olmaktan çok usaktılar. Nitekim, onların kitapları her türlü tefsirlere gelmekte ve reybi, müspet, menfi fikirler çıkarılabil- yazdiğımız din ha- mektedir. İşte, isimlerini meikküre ve prensip için hakimlik hırsı kaldırmak büyükleri reket etmemişlerdi. »ilakiz, halktan istemişlerdi. ile mütekkere kuvvetini Hiç bir dinin felsefeye ımusaade etmemesi ve kitaplarında da felsefi münakaşa telekkiden neş'et Yalnız, her yeni mantık vaztının ların bulunmaması da o bu etmekteydi. kuvvetle müdaiaada bulunduğu tek bir gayesi vardi: istihlâf ettiği dini tenkit ve hükümle- rini red! Garpta,din vazilerinin bu ta'biyeleri anla- şılır anlaşılmaz, aynı mantıkla mücadele yap- mak mecburiyeti kabul edildi. Rahip Jan Melye ' tabiate ricat taraftarla- rının en ateşli bir şahsiyeti olduğu gibi, (Thomas Voolston) ve ( David Hum ) namla- rındaki ingiliz papazları da aynı fikrin mü- dafii idiler. Keza, (voltaire) ayarında bir çok âlimler de vardı. Bunlar, eski din vazilerinin ta” biyelerine müracaatı lüzumsuz addetmemi- Çünkü, inkılâp jinin hazırlanması lâzımdir. zamanında bir ideolo- Irtica kuvveti din inkilâpçılar, şlerdi. kültürünün te'siri altındadır. Eğer bu din kültürünü, kendi mantıkları içinde boğ- masalardı; halkın vicdanında yaşayan kıymetler ve Şe'niyetler ortadan Müdafaa edilen inkılâp fikri neşvünüma sahası bulama- adı. kalkmazdi. Avrupa inkılâpçıları bu fikri o kadar şiddetle müdafaa etmişlerdir, ki ( Nostradamus ) İsaya (Donkişot), Senpiere (Sancho Pança) isimlerini vermiştir. Mamafi, bunların içinde rahip Jan Melye kadar tam bir şekilde din vazilerinin prensip şahsiyetlerine hucum eden olma- miştir ©: ve (Allah fikri, talim ve terbiyenin eseridir.|2)) ve Allâh: (Aleddevam, işinden asla memnun tamir etmekle meşguldur.|3)) yapmakla, bozmakla, kalmaksızın sonra yaptığımı Fikirlerini serd ile, (Milord Bolingbroke)ın meşhur vecizesini hatırlatarak, dinin, dünyaya fenalıklar aşılayan uğursuz bir zihniyet oldu-. 12) Aklıselim, 32 inci mephas. (8) Aklıselm, sahife 55.