10 Ocak 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

10 Ocak 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

87 o No. 1691—6 UYANIŞ türlü techizatı — top, tank, gemi., v. 8. — Şiir: Otuz üç vasımın şiiri k ada ha- eğ icabında derhal alıp kullanmak üzere orada ha İlkbahar ea. Ukbahar. yırlamak bizim için bir necat çaresi olamaz mı? İşte Garbi Avrupa soviyetlere karşı hudut boyu müs- tahken dıvarlar teşkiline çalışsın, almanlar için istisal vasıtası güç değildir. Ayri, ayrı pren- siplerden yürümüş olsak bile garbi Avrupaya karşı rusların husumetiyle, bizim zoraki tevlit edileyelen deruni husumetimiz müşterek düşmana karşı bizi birleştirmez mi ? —— Avrupanın göbeğinde birde Macarlar var. Loyt Core sulhu bu milletin memleketini o kadar küçülttü ki (Omacarlara bırakılan arazi onların oOmütezayit onufuslarını besleyebilmesi ihtimali yok. Bunlar için ver yüzünde hicret edebilme- lerine, koloni tesis etmelerine müsait yer de yok. Macarlar için yeğâne çare beş on sene de bir komşuları üzerine hucum, onlardan afazi istirdadı yolunda kavga! Muvaffak olurlarsa ne âla, olmazlarsa birkaç yüz bin: telet vere- rek mütezayit ve mütekâsif nufusta muvazene hasıl etmek!.. Macarlar daha ziyade şarklıdırlar, bütün şarklılar gibi his ve hayalleri de vasidir. Bir Macarın şöyle bir hayale saptığına da Şa- hidiz. Biz turaniyız. Irkımızın Asyada, Avrupa- da, Türkler, Finvalar pek çok mensupları var. çk girift... Irkların vaktiyle akınları olmuş, bu akin devri sene fasılaya uğrasa da ne- Garba doğru büyük İslavlarla a7 şarktan garba velev ki iki bin den kapanmış bulunsun?. akını niçin hazırlanmasın Latin ırkının devresi artık köklerine kibrit suyu dö- nahvetlerini esaslıca kıra- . Galiba macar hayatında bu akına anglosak- sonların seyirci kalmaları faraziyesi de dahil.. Birkaç ay evel Cumhuriyet baş muhariri Yunus Nadi Beyin İransız siyasetini tenkit e- den bir makalesinde bu harp galibinin nahvetü muhtemel neticesine işa- bir Turan - Islav ve yapılmasın? yetişir! o Bunların külmezse de kibir ve bilmek var va! mestisine ve bunun retten vaz geçilmemişti. Bir kaç milletinin vazna, hissine, iztira- ına işaret olunan böyle bir Avropada medit sulhu ümit etmek ham bir hayal derecesinde saidillik olur. Elbetie bu tazyaklar, zaruretler, inkisarlar; “ififlaller bir infilâka meydan vere- cek. Nasıl -ve ne zaman?...-İstikbalin sırrı!... Mahınut Sadık Süneşli bir yolun dönemecinde Gene yeşil otlar devşirir gibi, Bir şiir gibi, Henüz silinmemiş ayak izi var. Ah bu yol.. bu yol ! Baharın geçerken tutuştuğu vol ! Benin de ömrümün baharı işte Bu veda yolunun dönemecinde. Bu yolda geceleri mehtaba dahyorum, O vüksek, Bazan da fırçasından bir ilham alıyorum, Dirseklerim dayalı düşünürken masama. Kalbimden daha mahzun, daha sessizdir odam! Lambamı söndüferek hitap ederim aya; Derim ki: Seninle gel dertleşeyim bu akşam, Bir yetim çocuk gibi hep ağlıya ağlıya... o semaVi; o sihirbaz ressama. Dertleşeyim, dertleşeyim seninle: Dinle, ay, derdimi dinle ! Kalbin neş'eden mahrum. Bu sema — Senin ziyaların mı sebeptir bilmiyorum, Bilmem sen bilir misin ? Bu sema ğ Her sabah bakıyorum işlemiş saçlarıma ie / Gene birkaç gümüş £ Ne hazin! Donuk bir su, durgun bir su — Aynaların uykusu içinde Rüya gibi beliren bu saçlar.. Ne hazin! 3u karışık, bu mühmel, Şimdi bu tam oluz üç yaşına giren saçlar... Ay sararır, rüzgâr inler, Kalbim melâl melül dinler. — Hani ne oldu, Şair, Eski ilhamının teraneleri ? Hani ne oldu O aşk efsaneleri, hicran cisaneleri ? Demek hepsi boğuldu, Hepsi, Kalbinin dumanlı bir köşesinde ? Demek hepsi bir Hatıra oldü ? Ah evet, hepsi boğuldu.. hepsi... Aşkımın sesi, kalbimin sesi... Halit Falhıri

Bu sayıdan diğer sayfalar: