340 ; - “SEBİLÜRREŞAD dıkça “İnsanluğın kemalini bütün zevkiyle yaşamışlardı. Servet, saman, bunların. satin alabıldıgı seyler, bu bahtiyarlık yanında bir ıymet mi ifade eder?. Bunlar Peygamber F- — fendimizin rehberliği altında, bu dünya evin- - de ruhanileşmiş, melekleşmiş ve âdeta uhre- Dünya onlar için, başa- yası idi ve dünyada erişilecek ve - yaşatılacak en' büyük bahtiyarlık, hiçbir dünyevi - ser- vetin zerresini satın alamıyacağı bu bahti- yarlıktı. İşte bu bahtıyarlar yarın, Rableri- nin nezdindeki nimet baglarında mıhm mdir- Bmıun böyle olması abaşikâr olduğu halde o ahlâklIsızlık bataklıklarına dalan - caniler bunlara bakarak «âkıbet Hepsi birdir» - der- . lermıs Yahut buna benzer sözler söylerler- miş! Olur mu bu hiç? O sağlam imanlı, o te- - miz yaşayış, o yüksek cevherli mushmlere o . mülevves -canilerle aynı âkıbete ugrayab]lır— ler mi?. İyi ile kötünün hiçbir farkı “yok mu? Ve farkı olmamasına imkân var mı? 'Dünyanın en sefil kafalı, en alçak yuhlu in- sanları bile kendilerine göre iyiyi kötü. ayırd ederler. Bü böyle olduğu halde 1yıhgın kemalini yaşıyan insanlarla kötülüğü bütün .çirkefliğiyle yaşatan insanların âkıbeti — bir olabilir. mi? Bu nasıl akıldır, bu nasıl düşü- 'nüştür? se bu kadar saçmalar mı? Fakat muşr]klerın düşünüş ve görüşleri Bu derece darlaşmış ve bu derece abuk sabuk bir mahiyet almıştı. - Bunların bir kitabı vardı da bu çeşit lâfları orada mı okuyar ve ona güvenerek mi böyle . atıp tutuyorlardı? “Ne gezer! Yahut hunla- rın Allaha karşı kıyamete kadar sürecek bir * takım andları, yeminleri mi vardı, yani Alla- hın bunlara karşı uzun boylu bir taahhüdü mü vardı? Hâşâ. Yoksa bunlar, O:Allaha eş ortak olarak kandıkları putlaı'a TAr güve- '.nıyorlardı -Fakat onlardan daha âciz ne var ki? Acz- “Jleri o kadar meydanda ki çağırıldı mı gözü- nüzün önünde durduğu halde asla cevap ve- “yemez. Hihasıl müşriklerin bütün - iddiaları. .saçma sapandır. ve bunların iddialarını destekliyecek hiçbir akıl, rnantık tecrübe, | elhasıl hiçbir destek yokt Bütüân bunlar Hazreti Peygamber Efendi- mizin karsılaşmıs olduğu mukavemetm ma- hiyetini bize vuzuh ile behrtlyor - rak, İnadına ve azgınlığına ba.k_ Zerre kadar aklı başında olan kim-' | Seri vazifeni yap, ve başka bir şeye değer ver- kmdan i . İarı sırada, miyetle rica ve ıstırham olunur. Bü müşriklerin ele başıları zahirde putpe- resttıler Fakat hakikâtte, tamamiyle mün- ki Onun için hakkı batıldari dahi ayırd lüzum görmez, hiçbir ahlâki kayda bağlanmazlardı. Hattâ bu hallerini gizlemeğe lüzum gormüyor ve onu açığa vurmaktan çekinmiyorlardı. Hesap ve kitap tanımıyor, ve her ilâhi hakikati yala.nlıyorlardı Azgıt- hkları hudutsuzdu 've âkıbetleri yamandı. Bir güh kıyamet kopacak ve bunlar butun eşleriyle ortaklariyle birlikte secdeye kapı mağa ve teslim olmağa davet olunacaklar derhal secdeye kapanmağa can atacı Fakat güçleri yetmiyecek.. Çünkü onlâr gucu kötü yollarda harcamışlar ve tuketmış- erdi, - Onların hali yürekler acısıdır. Gözleri .duşuktur varlıklarını zillet sarmıştır. Hal- ki bunlar, sapsağlam oldukları ve guçleı'ı bıttıgı zaman da Allaha secde etmege davet olunmuşlardı. -O zaman Allaha yönelerek huzurunda eğilmek ellerinde idi; Fakat da— - veti reddetmişler ve azgmhklartna en aşırı mahiyeti vermişlerı 'Kur'an dili, bu Allah kelâmına iİnanmıyarı, onun hakkında eskilerin masallarıdır, diye- rek onu yalanlıyan kimselere karşı « şen, ön- ları bana bırak, sen onların durumuna-baka- arak üzülme! me, biz onların gelirizi. Onla hiç ummadıkl, i ı_iiklerî yerden - çeker, yuvarlarız. mühlet veririz. İstediklerini yapacaklar ve her >muratlarına 'erecçeklermiş gibi 'onlara meydan veririz. Çünkü tedbırıml muhkem-” dir. Ve onların mahküm oldukları âkibetten tamamiyle savuşturmuş olduklarını sandık- ütün korktukları başlarına gelir ve tamamiyle enselenırler S Bu daima böyle o].muştur ve böyle - olacak- tır. * Ömer Rıza Doğrul . Çilt 1, Sayı 22 - OKUYUCU LARIMIZDAN MÜHİM- RİCAM ız cak bırkaç nüshalık kâğıdımız kaldı. Fab- rıkaya sipariş ettıgımu kâğıtlarm bedelını peşm öd. yacımız vardır. Bütün m marzin abone bedelle rini, Tni Aralık mehal göndermek lütfunda bulunmaları ehem- Onlara göre ölümden sonra yokluk- ll " kaçmalarına imkân yoktur. Belki bu âkıbeti, *