“E Sökiz yaşında olan, fakat Dek göstermiyen Leylâ bu he,; “Zintisine iştirak edenlerin 4_. “En fazla memnun görünü- kelüy g saçları daha yeni ağar. Me Sakin bir tavrı, : k":%ut bir hali vardı. Oğ. ; tabirince paranm de- îu'h hilen takımmdandı,. Ancak H, onun hayalâta dalmanım İlye * Varmasına mani teskil et- uı SI romanların sanat kıy « d"'“ anladığı için değil, ken- , PYandırdığı — melânkolik ; dolayısiyle — seviyordu. *!tı fena ve gene cok defa İ bir mısra ruhunun derin. g, € İhtizazlar yapıyor, ken - İ hh— t'-İlı-kkuk etmiş esraren « 3rzu heyecanı — veriyordu. ha bir muhasebe defteri gibi Bti " 2 ruhunu karıştıran bu Dü Yocanlardan hoşlanıyordu. ! Siten narin olan vüçudu, Sa» geldiklerindenberi, biraz *“0 almış, bir hayh SİSMAâNne hh deniz gezintisinden pek hoş- bm, . " Kocası fena bir adam ol- 4 beraber sert muameleyi ğ &etmek sanan huysuz m"'dündi. Leylâ gürültü, kav taarmak karsılıklı faydasım i l olmak korkusuyla, B L da Olsa, daima aşağıdan &a « İ arzularına boyun & « : _ekseı—iya hiçbir arzu izhar ' -. “Bu sebepledir ki çok zae 3rzu ettiği halde, kocasme " sandalla gezintiye' çıkar. aa. Ve — istiyememişti. Çıkan ı,_ Sevinçle karşılamıştı, şimdi : Dadir ve kendisi için yeni ':'Wa doya tatmakta idi. Misafirine döndü: B" Sandal gezintisiyle bas- y% Ü beraber bitirsek, de « *ğe bizde kalırsınız, geç lar sizi evinize götü « xı::îf'iıee davetimizi kabul ı'labem pek sevindirirsiniz, hnemnumye' Davetini » Rh teklifsizce kabul ediyo- ıta-da.ı— güzel başlıyan bir " Ünu evde tek başıma ka | ı’“ml gecirmek hüzünlü oe j “quîfle Şükran — arasmdaki |i Yi isitmiş ve genç kadI- ; üğ Tdiği samimiyete canı Sl- h,,dl:'lhmş olan Faruk ken- ' “;y;'oıı maşallah! dedi. ce sırnaşıyor!,, Bir e“l" tta“ genç kadından i 'b% bahsediyor ve bu kelis lv İena halde sinirlendirie Sultan, cariyesini görünce | d Al“den Du kadar geciktin, İk- &dan 0'1 beş gün — geçti.. dön- t&hm yolda, senin % l'eıs çok içki içiyordu, Bana da zorla ıçırıyor- ) Rh“ke alışık olmadığım — için * kana dönüyor, sarhoöş b tgundlmdeıı geçiyordum. Bu- , €Mrinizi vaktinde yapa- Beni F ng_ affediniz! ktan sadık cariyesinin o * kq, Ve kendisine der« | ît kıîşîetlı bir mücevher he« ş &nlat bakalım, nasıl ol f Ğîa * seni hiç tanımadı de- Bi Hayır İk&“% » Sultanım! — Gittiğim Vahi €eni Lukreçya sanıyor Viyordu. de bunun için kork- yg“ sen deona gönül l Xemîıî Böstermesin sultanım! —İYle sert, aksi, mende- K” ee a T NAKLİDİN : ethi Kardeş — Sk lstırap ve hisromanı K Va Sandalı barba Yorgiye teâlim et tikten sonra eve döndükleri za » man onlara kapıyı, az para ile İs- tenildiği gibi çalışması icin bir ah bap vasıtasiyle tâ Cideden getirik len, on dokuz yaşlarmdaki saf köy lü hizmetçi, Zehra açtı. Peslerin « den salona kadar çıktı ve orada: — Birisi bugün üç defa geldi, dedi, Zehra ile hiçbir zaman asabiyee te kapılmadan konuşamıyan Raif, bağırdı: — Birisi kim? — Birisi işte! Avukat Mehmet bey isminde biri göndermis, — Ne istiyor? — Mehmet bey çok mühim bir is için görüşecekmiş. Evde olup olmadığınızı sordurdu, Olmadığı - nızı öğrenince Sarıyerdeki bir ahe babma gitmiş, Akşam yemekten sonra İstanbula dönerken uğrıyae cak, “Bir yere çıkmasınlar, mu « hakkak beni beklesinler. Çok mü- him bir iş,, demiş, Avukat Mehmet bey isminde kimse tantmıyorlardı. Tanımadık - ları bu adamm böyle — geceya rıilarma kadar Sarıyerde kalatak ziyarette bulunmakta Israr etme « si için mühim bir mesele mevzu « bahs olmak lâzımdı,. Esasen o da mühim bir iş için geldiğini söyle - misti. Acaba bu mühim iş neydi? Yemekten henüz kalkmışlardı ki ziyaretinin sebebi o kadar me rak edilen ve sabırsızlıkla bekle nilen misafir geldi, Mümkün mertebe kısa kesilen n€. zaket cümlelerinden sonra: — Çok mühim bir iş için gele- cefimi bildirdifim cihetle herhale la merakta brrakmamak üzere mevzua gelelim, “Adanadayken tanışrtğınız Etem isminde bir tüccar hatırlryormusu nuz? Raifle karısı ayni zamanda ce - vap verdiler: — Tabil, hatmrlamaz oljur mu « yuz? : — İyi ahbabmız mıydı? —- Ahbap da söz mü? dedi, En iyi aile dostumuzdu ve kendisi dost denilmeSe hakikaten lâyıktı. Fakat Adanadan ayrıldığımızdanbe Ti bir daha kendisini görmedim. İlk zamanlarda mektuplaştık ama sonra yavaş yavaş mektuplarımız da kesildi, malüm ya insan ayrı ayrı yerlerde bulununca ne de oöle Cümlesini tamamlamadı, tabı konuştu: — İEEthem bey Adanada vefat etti! Müuha« b (Devamı var) bur bit adama gönül verir miyim? Her gece fırsat kolluyordum. Ni- hayet dün gece, verdiği , içkileri hep yere döktüm ve içer gibi gö | ründüm... Onu iyice sarhoş ettik- ten sonra, koynumda sakladığım zehiri son kadehine koydum ve e- limle onu da içirdim. Biraz sonra sızdı.. yere yuvarlandı... ı — Hiç kıvranmadı mı? * — Hayır. — Ah. böyle ölüm dostlar başı- na Ben isterdim ki o firavun biraz kıvransın.. İstirab çeksin. Neyse, bana is#şyan etmenin — cezasını ön beş gün sonra gördü. Ona — valde sultanın bu işte de muzaffer ola- cağını anlatmak isterdim, Ne ça- reki, şimdi geberdi, gitti. On beş gündenberi — Lukrecva M el rölünü oynayan genç ve becerikli çerkes kızı o gündenberi valde sul- tanın gözüne girmiş ve en sadık adamları sırasma gecmişti. Recep reisin ölümünü duvanlar Ve karısının sarava döndüğünü gö . renler bi muammayı bir türlü hal- ledemediler, / ,atmasma imkân yok ki. - C— Talimatı muhakkak zarf-i-- — “bile yoktu Mavi suların ufukta gökle; opıiştügu sa.ha dahılınde Gatlinge de Londrada kalması | Lbildirilmişti. Fakat iki sonra şefi Gatlingi çağırdı: — Haydi, dedi derhal Glasko- va hareket.. Orada Lopke gibi bir dostunuz olduktan sonra sı.- kılmıyacağmızı ümit ederim. Gatling hayretle şefine bakı - yordu: — Yoksa bir şey mi oldu, si- zedelil verecek bir gaf mı yaptı? gün Diye sordu. Şefi gülerek cevap , verdi: — Hayır, dostunuz golf oynuyor, o kadar. Gatling, Amerikalının bir de golf çantası götürmüş olduğunu hatırladı, ve daha ziyade hayre- te düşerek şefine sordu: — Peki ama bunda ne uıbı bır şüphe görüyorsunuz ”? Şefin gözleri parıldıyordu: — Hiç, dedi, ancak Gullan Muselburg, Prestvik, Turnbery gibi İskoçyanın en güzel golf yalnızca sahalarını tercih ediyor da,. Siz — Gatling golf oynamasını bilir | misiniz? — Mahcıp olmryacak kada.ı üstat. — Güzel, öyle ise, Truha gi - din. Golf. çantanızı da beraber gotürün, Lopke her gün öğleden sonraları oraya gelerek antren. man yapıyor. Sizden daha iyi bir partöner bulacağını zannetmi - yorum, Gatling hayret içinde kalmış- tı. Şefi hafiyenin bu hayretini gidermek için söze devam etti: — Her halde bu adamımm bu golf sahalarında ne şekilde bir casusluk yapmakta — oldüğunuü merak ediyorsunuz değil mi? de. di. İşte biz şimdilik bu hususta bir şey bilmiyoruz. Ancak dün bir yabancı tayyare dostunuz Amerikalının golf oynamakta * olduğu saha üzerinde ve çok alçaktan uçmus, — Fakat üstat, tayyarenin o kadar kişi önünde bir zarf falan Küi çinde mi vermek lâzım? Meselâ tayyare kücük bir golf topu at- mışsa bunu , kim farkedebilir? Siz de gayetle iyi bilirsiniz ki dostum Gatling iyi casuslar dai- ma metod değiştirmek ve yepye- nj metodlar kullanmak sayesin. de muvaffak olurlar. Haydi siz şimdi derhal Truna hareket e - din ve Lopke hakkında yeni ke- şiflerde bulunun.. Bu işe siz baş- ladınız, siz bitireceksiniz.. Ca - susluğunu isbat edecek - delili senden bekliyoruz. Lopke mu - hakkak Alman casus teşkilâtma mensuptur, ve kendisinden şüp- he edildiğini bilmektedir. Fakat buna rağmen hepimizin gözü ö. nünde serbestçe — calışmaktadır. Fakat ne şekilde bir metod kul- lanmaktadır? Bunu siz keşfede- ceksiniz Gatling. * Lopke otomobilinden inerken - Ü VÜK — Alsüm voslamıı: Nakleden MUZAFFER ACAR Gatlmg golf xulubunun kapısım- da bulunuyordu. Amerikalı ile karşılaşınca : pi—- Bonjur.. Dedi. Lopke hafıyeyı karşısın da görmekten pek memnun ol . “mıyacak ki kaşlarını çattı: — Siz, dedi. Ne gibi bir he . vesle buraya sürüklendiniz? — Hiç şüphesiz golf oynamak hevesi. Lopkenin sinirli olduğu görü- nüyordu. — Haydi, dedi. Neden saklı- yorsunuz, beni takip için buraya geldiğinizi itiraf etsenize.. demek ki Glaskovda adamlarınız kâfi gelmedi? “Amerikalmın birdenbire böyle değişmesi asabiyet — göstermesi Gatlingin gözünden kaçmış de - ğildi. Fakat buna rağmen belli şıîıtınedi ve büyük bir soğukkanlı ĞŞ — Birlikte golf oynamamızı kabul etmez misiniz? Diye sordu. Lopke bu teklif üzerine âdeta kudurdu ve: — Âzslâ, .. : Diyerek arkasını döndü, klü. be girdi. Bir iki dakika sonra da yanında antrenörü olduğu halde dışarı çiktı. Golf sahasına gitti ve parti başladı. Gatling gözlerile iki adamı ta. kip ediyordu. | Lopkenin gölf oynayış tarzı hafiyeye pek garip göründü. Lopke golf sopasını pek acemice kullanıyor, birçok kereler hava- da salladıktan sonra topa çok hafif bir darbe mdırıyordu Oyı.mcular uzaklaşmışlardı ' Hava tevkalâde güzeldi. Deni- * Bütün iyi casuslukların esası metod değiştirmeğe bağlıdır.” Lopke de muhakkak yeni bir muhabere şekli bulmuştu. Gat - ling bomboş görünen denize, küçük körfeze bir kere daha göz attı ve sonra Amerikalı ile ant renörünün yanına gitti. Yirmi dört saat sonra Karl Lopke İngiliz hususi zabrta teş. kilâtı gefinin — yazıhanesindeki geniş, rahat koltuklardan birin. de oturuyordu. Usta hafiye, Â - merikalryı bir güzel süzdükten sonra: — Güzel golf partilerinizi in- kıtaa uğratmış olduğuma cidden müteessirim. Dedi, — Ben de müteessirim.. hem de hiç sebep yoökken. Diye Lopke kuru bir sesle ce. vap verdi.. Hafiye devam etti: — Öyle düşünebilirsiniz, fa . kat bir an evvel halletmemiz i- cap eden bazı meseleler var da, o sebeple sizinle muhakkak gö- rüşmemiz icap etti Mösyö Lop. ke.. Sizinle tamamen acık olarak konuşacağım.. Katf deliller elde ettik mösyö, bunlar memleketi - mizin harp halinde olduğu ya - bancı bir memleket hesabmma ca- susluk yapmakta olduğunuzu is. bat ediyor. Lopke'itiraz edecek olunca, hafiye söz vermedi ve devamla: — Biraz sabırlı olun, dedi, İs. kocyada yaptığınız seyahat sı - ; Yasında muhtelif vasıtalarla do- nanmamızm hareketi hakkmınmda mmwm—m takım malümat elde edebil . hiçbir. gemi goriılmı.iyordu Bir dâkika sonra Gatling, A - merikalı ile antrenörünün yanı - ha gitti. Lopke fevkalâde sinirli goni - nüyordü, yüzünün hatları azami derecede çekilmişti. — " Acaba Lopke ne bekliyor? O- yunu neden bu kadar uzatıyor - du. Hafiye başmı kaldırdı se . maları gözden geçirdi, görünür - lerde hiçbir tayyare yoktu. Acaba aldanmışlar mıydı? A- merikalı masum bir seyyahtan başka bir sey değil miydi? Fakat o sırada hafiyenin göz- leri parıldadı.. Müthiş bir şev keşfetmişti. Lopkenin çok hare. ketli fakat neticesiz golf oyunu ona bu ilhamı vermişti. İşte Gatling o zamanı şefinin bir cüm lesini tekrar hatırladı: . Topkapı Sarayıma giren CASUS LUKREÇYA Dördüncü Murad. devrinde".bir: Venedik şövalyesinin kızı Yazant İSKENDER F..SERTELL -159. LUKREÇYANIN SONU... Ertesi gün, Recebin cenazsi a- layla Fatih camiine getiriliyordu. Cenaze namazı öğle vakti Fatihte kılındıktan sonra, cenaze Edirne-.. kapı mezarlığıma defnedilecekti. İstanbulda Recebin ölümünden hiç kimse şüpheye düşmemişti. Ö- nt seven arkadaşları: — Recep içkidetn öldü, diyorlar-.. dı. | O gün bir tesadüf eseri olarak, dördüncü Muradın da muzafler or dusuvla İstanbula döndüğü haheri gelmişti. Sultan Muradın o vece geç vakte “,Üsküdara ineceği - bildiriliyordu. Paşakapısında büyük ve parlak is- tikbal şenlikleri hazırlanıyordu. Karamustafa paşa gündüzden Üsküdara geçmiş ve şenlik hazırlık larile meşgul olmağa başlamıştı. Bütün vükelâ ve-İstanbulun tas nm'mış simaları o gün yordu. ; — Varle sultan, oğlu seterden sara ya dönmeden; pürüzlü işi hallet« mek istiyordu. Herkes * Üsküdara geçmişken, ortailğm tenhalığından istıfade ederek. bir işi daha bitir- mek gerekti. Hakiki-Lukreçya, halâ mş oda- larda inliyordu. Ve LA LA Kösem sultan: | diniz değil mi? Meselâ Glaskov. «da bulunduğunuz günlerde öyle yerlere girip çıktınız ki, nihayet Prenses Royal isimli yeni zırhlı- mızın birkac güne kadar tezcâh dan ineceğini ve Mmürettebatını almak üzere Obana gideceğini öğrendiniz. Âjanlarımız sizi sözetlerken, « Gullanda golf oynadığfınız sün - lerden birinde bir eecnebi tavya - renin çok alcaktan urctufunu görmüsler.. Bu tavvare belki de size bir mesai vollamıstır. Bu mesaida erfesi sün icin — bir denizaltı gemisinin tavin olunan mahalde hulundurnlacaSı hildiri. liyordu. İste bu — sehenle siz de ertesi stün kiirük körfeze kadar giren denizaltı #vemisile muha - berede bulunmak üzere Trun - daki sahava #idin eolf ovnadı - nIZ.. Fakat ne vazık ki alâkadarlar T sizin hareketinizi - haber aldılar ve karâa sularımıza kadar soku- lan denizaltı gemisini bir anda <- İtlâf ettirdiler. Lopke gülüyordu. Hem de ar- tık. büyük bir — soğukkanlılıkla gülüyordu. Nıhax et: — Güzel, dedi.. Güzel.. İşte fevkalâde enteresan uydurmanız bahsettiğiniz tayyareden bana bir talimat verildiğine dair eli - nizde hiçbir delilniz var mı? — Hayır, yok. — Çok gşükür itiraf ettiniz.. Peki herhangi bir kimseye do . nanma hakkında sual sorduğu - mu isbat edebilir misiniz? — Hayır., Fakat öyle yerler- de bulundunuz ki, gemilerin ha- reketlerini bu muhitlerden öğren mek size çok kolay oldu. — Bunlar hepsi güzel, fakat her halde bana bu şekilde bir suç isnat edemezsiniz.. Elinizde kati delil var mı? — Var tabii.. Golf sopası va - sıtasile. Denizaltı gemisine ver. diğiniz talimat var.. İnkâr ede- mezsiniz, golf sopasmı ustalıkla kullanarak körfeze kadar giden denizaltı gemisine mors işaretle- rile Prenses Royal zırhlımızm nereye gideceğini bildirdiniz. Golf sopası ile iki defa Oban ke. İtmesini yazdınız. Lapke artık kahkahalarla gü. lüyordu: — Çok komik, dedi. Çok ko - mik. Hiç bir İngiliz mahkeme- sini bu saçma delillerle ikna e. demezsiniz. Memurunuz golf so. pamın' hareketlerinden mâna çı- karmak saflığıma düşmüs. o ka- dar. Bunun üzerine tecrübeli hafi. ye yerinden kalktı ve Lopkeyi de düâvet ederek: — Buyurun, dedi, beni takip edin, Ve beraberinde eski Alman za. biti de olduğu halde hemen biti- şikteki küçük bir odaya girdi -— Bu kere hafiye gülüyordu: — Şimdi, dedi, küçük bir film seyredeceğiz Mösyö Lopke.. Bu şekilde belki hafızanızı daha iyi Ve hafiye operatöre dönerek: '— Haydi Smit başlayın. Dedi. Elektrikler söndü ve Lopke Trunda aynamış olduğu golf partisinin filmini seyre hbas- ladı. Baş hafiye yine gülerek: — Gatling krymetli bir me - murumuzdur, dedi.. Yanına bir de küçük sinema makinesi alma- yı ihmal etmemiş. Artık — Lopke — Bu filmden ne çıkar, diye - bildi.. Her oyuncu golf sopasını basşka başka, hattâ garin şekil - lerde tutabilir. Bu benim mors işaretlerile talimat — verdiğime bir delil teşkil etmez ki. Nihayet hafiye dayanamadı: — BSizin anlamanız mı kart - lasşmış, yoksa anlamak işinize mi (Lütfen sayfayı ceviriniz) gülmüyordu. —— — -- —— —- — Onun memlekete — casusluk yaptığı sabit oldu. Böyle casus bir kadını tekrar oğlumun koynu— n& sokamam. diyordu. Memleketin selâmetini düşünenler, valde sultanı bu kara rında haklı buluyorlardı. Akşam üstü ortalık kararınca. daha evvelden talimat alarak - işe başlayan 2 baltacı,hareme geldiler ve valde sultana her işin tamam ol duğu haberini verdiler. Kösem sultan çok heyecanlıydı Baltacrlara: — Çok bağırdı mı? diye sordu. Cellâtlar: — Hayır, dediler, canıtı madan işini bitirdik. - ji Baltacılar, Lukreçyayı yatağın-. ' da bağlı urganla çarçabuk boğmuş lardı. Vıı.ldç sultan : “— Cesedini bir kilime sarin ve yak- 'kimseve sezdirmeden, Saraybur- onuna götürüp denize atınız. dedi. Kösem sultar bu emri ve- rirken titriyordu. Lükrteçyayı bir kilime — sararak karanlıkta Sarayburnuna götürdü. er.. ÂAğır taşlarla ve iple bağladı- lar.. Yavaşça denize bıraktılar. Lukreçyanın cesedi derhal deni- zin dibine gitti ve gözden kaybol- du. Aradan yıllar geçtikten — sonra sonra Lukreçyanın âkibetini öğre “nen. Venedikliler bir daha İstan bula castıs göndermemeğe — kara verdiler. Dördüncü Murat öldükten sonr: bile - uzun zaman - Venedik hükü- meti, İstanbule casus göndermek cesaretini gösterememişti. —ASON oo0 YARIN BU SÜTUNLARDA Tuna Yıldızı ROMANINI OKUYACAKSINM. Ha l 'i L n A gtre,