AKŞAM POSTASI Sahibi ve Nejriyat Müdürü Masan Rasim Us İDARE EVİ: isiamhdi krkara catdesi ll e A vi Yam işleri aelomu1” 23872 Bir cevap EÇENLERDE bazı kimsele rin alfabemizi değiştirmek istediklerini duymuş, bunun hak kında düşündüklerimi - yazmıştım. Bunun üzerine Abdülkadir Ceyhun! imzasile bir mektup aldım, O zat bana âdeta çıkışıyor: benim hatamı düzeltmemekle çok büyük bir gaf kt içinde olduğumu söylüy | tam, türkçede #2, Aa gi | in lüzumunu kabul etmemek, Arat TIKA Iki tarafıda tehdit eden tehlike Sovyet Rusyayı ve tedbir, bi Bu satırları yazarken İngütere, Fransa ve Rusya arasında daha be- nüz anlaşma husule gelmemiş bu - tunuyor. Bazılarına göre bu anlaş maya ergeç varılacak. Bazalrına öre de anlaşma hiçbir zaman ol. yacak, İyi malümat alan mahafile ba. karsak, 08a8 itibarile anlaşmaya varılmış, Fakat o saman İnsanm eden bu tehlike “ Alman tehlikesi, dir Bu korkuya karşı alınacak Yazan: HENRİ GUERMOT aklima şu sual geliyor: Madem esaslar üzerinde anlaşil- mış, neye hâlâ nihal kararlar üze- rinde anlaşamadılar? irfanına da fazlasile hayran olma- mak... O hatada, Bay Abdülkadir “eyhun'un irşadına rağmen d diyorum. “Hıların, tılarıp, HABER — Akşam Postası demokratları tehdit rleşmektir Eski Fransiz nazırlarından Fakat, hiç şüphe yok ki, böyle söylemelerine reğmen, içlerinde, yi. 56 bağl bulundukları skidelerdep kurtulamıyarlar, Meselâ Fransa ve İngillere ta. rafmı dinliyelim. Duyacağımız ne - dir? Şunlar: “Ne de olsa komünlst onlar; ya- ni mülkiyet, din, vatan gibi şeyleri inkâr eden kimseler, Şimdi onla -| rin, icabında bizimle beraber bu kıymetleri omüdafan edeceklerine nasil inanabiliriz? “Bunlar ne de olsa Rus komü nistle AZAR günü, bütün de eder, raruz. bir an hali kalmayız. vardır. siniz!., Bu ne garib haldir! En garibi, halka: na karşı koyuslarıdır. Çünkü: Pazar günleri eğlence yasak mı? Yazan: M. DALKILIÇ medeniyet dünyasında olduğu gibi, bizde de resmen tatil günü olarak kabul edilmiylir, Yani, hiç şüphesiz, bu o günün resmen eğlenceye tahsis olunduğunu ifa- Diğer taraftan bizim şehirlerimizin, Ğanı, bir eğlence yerleri kıtlığı olduğunu sölyer, şikâyet eder du. Halkın hiç olmazsa yazım bol bol gezip eğlenmesini, çalış- ma kabiliyetinin muvazenede kalabilmesi için, Halkın gezip eğlenmesi içinse, yanılmıyorsak, bir pazar günü ? Halbuki İstanbulda pavar günü tramvaya bilse binemersiniz, vapurlarda hic yer yoktur, trefilere binemez- İ — Gesiniz, tozunuz, eğleniniz!... Dediğimiz pazar giinleri eğlence mahallerinin umumiyetle bu, Pazar günleri hemen istisnasız bütün eğlence yerlerinde fiat, lar iki misline çıkantıyor!.. Yoksa pazar günleri eğlence pilin | yasaktır da biz mi farkında değilir?... Hamidiye mektep gemisi Çarşamba günü Iskende- runa hareket ediyor Hamidiye mektep gemisi Ha- taym ana vatana iltihak; d siyle yapılacak büyük şe bulunmak üzere Çarşamba günü limanımızdan ket edecektir. Hamidiye 23 "Temmuz bayra- manda bulunduktan sonra dönüş- te Akdenizdeki bazı dost mem. leket limanlarına (o uğrayacaktır. Bir buçuk ay kadar sürecek olan bu seyahatte Denizharp mekte, binden bu sene mezun olan genç“ ler bulunacaklardır, e Tat İskenderuna hare. eğlencesizlikten patladı. teşvik etmekten ; biremezsiniz, oto- Tramvay, elektrik ve tünel idarelerinde Nafhıa o memurları maktan başka bir şey düzünmiyen | tehlike var, onun İçin biraz ihtiyat bu devletlere nasıl itimad edebili- ister., İngilterenin kendilerin! yarı yol ri? ayrılmağa başladılar Tramvay, elektrik ve tünel idarelerinin belediyeye idevri *ta- mamlanmış ve ferağ müâmelesi de bitirilmiştir. İşletme tamamen | tekrar dirilmesinin aleyhindesiniz. Halbuki bunlar lâzım değil, elzem dir.,, diyor, Yoool işte onlar olmu dan da pekâlâ yazıyor ve biribiri- mizin ne dediğini anlıyoruz. Zater Bay Abdülkadir Ceyhun, me bunda o harflerin niçin elzem oldu ğunu anlatamamış: acaba kendisi z de ikna edecek misal mi bulama” dı? Gelelim Arap irfanı o meselesine Bay Abdülkadir Ceyhun diyor kiz| “Evet, biz Arap irfanma hayranız. Arapların dilleri çok zengindir, Ve dugün bizim dilimiz içinde çok mü- | him rolleri vardır. Çıkarm onları dilimizin içinden, ortaya cascavlak! bir söz kümesi çıkacaktır. Siz bile Arap irfanı cümlesini yazarken #- Tapça bir kelime olan #r/er'ı kulla” miyorsunuz, Çıkarın cümlenin için den o kelimeyi de başka bir tane ko- Yun. Fikrinizi izah edebilecek misi niz?,, Ben dilimizde arapça (kelimeler yoktur, yahut olanları hemen atı Yerelim demedim ki! Fakat türkçı de öyle kelimeler bulunması, A; irlanma fazlasile hayran olmak i- şin kâfi değildir. Türk milleti, tar rihinde, Arap irfanı ile temas et- miş; Araplardan birçok şeyler öğ” renmiş, birçok kelimeler almış, Bur günkü zaruretler bizi başka bir me- deniyetle temasa sevkediyor. İtiraf delim ki o medeniyet, Arapların kinden daha geniş. Benim yazım dan irfan kelimesini kaldırmak # İçin bir lüzum görmüyorum. O ke- lime artık türkçedir, bizim malımız olmuştur. Zaten belki de kökü arap a olmakla beraber, Türklerin icat ettikleri bir kelimedir. Bizde arap ça denilen kelimelerin çoğu öyledir: Arap onları ne tanır, ne de anlar. İrfan kelimesini kaldırmak... O| kelimeyi kullanmıyan insanlar fi kirlerini izah edemiyorlar mı? “A- Tap irfanı,, derken biz, oArapdan değil, Avrupalılardan aldığımız bir| fikri kullanıyoruz! “Culture afa- bey demek istiyoruz. Bir fikri ifade| “den kelimenin kıymeti var da o fik tin kıymeti yok mu? Arap medeni Yetinden uzaklaştıkça onların keli” Mmelerinden de vazgeçeceğiz. Bay Abdülkadir. Ceyhun devam “diyor: “Sorarım size: Dünyanın en İYİ bugünkü aklı selime uyan, mar- Uuğın kabul edebileceği (dinde man Uk aranmamasna rağmen sizin aramanızdan dolayı yazdım) din Diyorlar ki, iki nokta (zerinde ihtilâf var: İngiliz hükümeti, meselâ Baltık memleketleri gibi, himaye edilmek istemiyen devletleri himayesi altı na almak istemiyor. Sovyet hükü, metiyse Almanyanın bu memleket, lere muhtemel bir taarrüzünn karşı şimdiden kendisini muhafaza altı - na almak istiyor. İhtilâf teşkil eden ikinci nokta pa: Sovyet hükümeti, bir taarruz karşısında anlaşmalar derhal oto - matik bir gekilde faaliyete geçsin istiyor, İngiliz hükümetiyse, hare - kete geçmeden evvel, üç devlet a. rasında konuşup öyle karar veril . mesini tercih ediyor. . Eğer ihtilâf hekikaten bu iki noktadan ibaretse bunu halletmek kadar kolay bir şey olamaz: Yapı- acak karşılıklı yardım misakma erkânharb anlaşmaları denilen ve anlaşmayı imzalamış tarafların fa sliyet ve yardım derecelerini tes - bit eden hükümler ilâve olunur. | , yani I91T de itilâf devlet, lerini bırakıp ayrılanlar, ve ya on- /ların çocukları, Yine öyle vapmıya- diyeceksiniz, de. minin yerine Sta. lin geçti, Litvinofun yerine de Mo- lotof, Rusyanın bugün başında bu- Bolşevikler. | İhtilâ) kaniş değiller, On - ara göre, İhtilâlin muvaffak ola - bilmesi için cihanşümul olması lâ. | sımdır. Ve ihtilül de bütün dün -| yaya ancak bir harb vesıtasile ya- yılabilir, Binaenaleyh, onların harb emeli beslemeleri, bu harbi hazır- lamaları ve bizi sürüklemeleri ga. yet manlikidir, Fakat bizim, &e fikirlerimizin ve menfaatlerimizin aleyhine olan bu işe ölet edilmeyi kabul etmemiz doğru mu?,, Baz: Rus mabafilinde de başka türlü fikir yürütülüyor: “Fransa İle İngiltere demokrat devletler ama, diyorlar, ne de ol. Jan, sermaye imtiyazı Üzerine da- İ yanan, burjuva demekrasileri. On- “Farzedelim ki Fransayla İngil- tere böyle fena düşünceler besle - miyorlar. Fakat parti kavgaları İle kemirilen, parlâmestolu demokra - silerin devamlı ve azimkâr karar-| yeceğim sözlere şunları da lâve et- lar veremiyeceKlerini bilmiyor mu- yuz? Cenevrede görmedik mi, ne va - idler ettiler, Neler verdiler, İtal - yanm bu ietilâsmı, hiçbir ceza ver. meden, tanıdılar, Avusturyayı, Çe- koslovakyayı, Arnavutluğu, İspan- yayı bıraktıklarını görmedik mi? Burdan sonra baş eğdikleri ikin- «i bir Münih yapıldığı zaman bizi kurban etmiyecekleri ne malüm?, Okuduğumuz veya : duyduğumuz. “bü mütaleaları şüphesiz buraya hiç Tir tarafi * törçiç Gbieksizin” ge- giriyoruz. Bu sözler bizim kulağı, mıza gelinceye kadar Londrada, Pa- riste, Moskovada bazı mantıksız ve ya mütesssıb kimseler tarafından söylendi, Üç memleketin hükümet- leri de bunları duydular ve ciddiye almamakla beraber bü sözlerle zi - da bırakmasından korkan Ruslara eya Rus taraftarlarına da ayni yi göyliyebilirim. Fakat, yine iki taraf için söyli- belediyeye geçtiğinden bazı nafıa vekâleti memurları vazifeletinden “ ayrılmağa başlamışlardır. Bu ara» da bu idarelerin eski müdür mua. Sururi Devrimer de vali ti Kırdarı ziyaret etmiş ve Nafıa Vekâleti şirketler komiser» liğinde çalışacağını söylemiştir. Şimdiye kadar bu suretle ayrı- lanlar arasında umum m Kadri Musluoğlu, müdür muavini Devrimer, fen heyeti müdürü E- min, teftiş müdürü Abdülkağir, tramvay teknik müdürü Fethi ve iki memür vardır. Belediye ayrılan bu zevatın yerlerine bugünlerde yenilerini tayin edecektir » mek isterim; “İki tarafi da tebdid eden daha üyük bir tehlike var: Alman tehli kesi, İstilâ hırsıyla iki tarafı da hakikaten korkutabilecek biri var: Hitler, Halbuki, insan en büyük tek likeye karşi tedbir alir, en büyük korkudan kurtulmaya çalışır, “Burun için da bir tek çare var: Birleşmek. Rirleştikten sonra da, âtimkâr hir vaziyet almak, İçtimai müessteseleriniz ve felsefeleriniz be! ki birihirinize körükörüne itimsda müsaade, etmiyor, Fakat ne yapa, cakzmız, başka çare yok: Ya birle, şirsiniz, ya mahvolursunuz: ya ö - lim, ya mevcudiyeti muhafaza. “Sonra, çabuk olmak da lâzdi, Karar vermek lâzmgelirken tered- düd etmenin düşmana cesaret ver. mekten, tehl fazlalatmaktan ne Belâ diye işte buna derler ! Bizce işin hakikati böyle değil, | lardaki sınıf düşüncesi onlari biz - bu basi: ihtilâf altında daha derin |den ziyade öbür tarafa meylettir - şeyler gizli Bizim (hissettiğimize | moktedir. Hakikaten, komünistiik. göre, her iki taraf da tereddüd €.|ten korkarak, bugünkü milli düg- diyor, çünkü her iki taraf da kar, | manlarma kendilerini daha yakm başka faydası yoktur. Siz burada üç aydanbri konuşup duruyorsu » nuz, Hitler orada mütemadiyen ken di lehine kazançlar yazıyor. Saat on ikiye beş var. Ümid ederim Xi son hinleri bulandı ye tereddüde dişe. rek müzakerelere hız vermediler, Bu şikâytleeri, hiç olmazsa şim - di burada tahil edecek değiliz. Karısını müdafaa edeyim derken j Samatyada oturan Akif adında | İ birisi, evvelki gece karısı Müzaf- ferle beraber semtlerindeki bir gısındakine tam bir itimet besle - miyor. Neden? ... Bir İngilire, bir (o Fransıza, bir Rusa soracak olursak düşünceleri - nin arkasında hiçbir ideoloji gaye- si saklamadıklarına bizi temin eğer. ler. Dahili siyaset başka şey, ha. rini siyasel başka gey, derler ve devam ederler: Meğrutiyetle idare eğilen İngiltere Napolyon zama - nında en koyu mulakiyetçilerle, Ime Franços devrinde Fransa Türk padişahı ve Alman protestan- larıyla, komünist Rusya da daha bundan birkaç sene evvel Hitler Al- manyasiyla pok &lA anlaşmıştır. ISLANDI LİSE İİİ ESA LE BİRLİ AN SOU Aİ İİ İN rüne dayamış, ateş ettiği gibi öküzü öldü- rüvermiş,. Fakat öküz katilini mahkemeye Ölüsü şanslı adam AZAN vakaların düfle, böyle vakalar var.. Arzedelini: , Mani, bazı adamlara şans hayatların- da adetâ iskele hamalları gibi musallat o- lur. Biz böylelerine galiba içerlediğimiz i- çin: — Dört ayak üstüne düştü!,, Şa "ransağaki, İngilteredeki kapi - talist hükümetler “komünistlik ve- İ bası, nden kurtulmak düşüncesile. dir ki Almanyanın karada ve deniz. de silâhlanmasını müsaade ettiler. “Almanya evvelâ komünist nem leketini ortadan kalârsm diyedir ki onün şarka doğru yürüyüşünü kolaylaştırdılar, Berlinde söylendi- ğine göre, İngiliz ve Fransız mü - messilleri Hitlere, garbdaki istatü- koya riayet ettiği takdirde kendi - sine Ukranyaya doğru ilerlemesine Büyük Rusyayı almasına müsaade edileceğini anlatmışlar! Akideleri i. Gençliğimde bir ruhiyatçnn kita - binda okumuştum: Ekseriya kor - ku tehlikeden değil, tehlike kor - kudan gelir, diyordu. Vaktim olsaydı, hakikaten, bir - cok hâdiselerde teblikeyi itimatsız. Hiğın doğurduğunu ve bu İtimatsız- lığın korkudan evvel mevcut oldu- ğunu birer birer gösterirdim. Hal- buki korku da folsefe kaziyeleri ile giderilemez. Sovyetlerie müzakereden çekinen vatandaşlarıma şunu söylemek İs - terim: “Ruslardan korkuyor musunuz” Sizin gitmek istediğiniz yerden da, | kaldırılmasına rağmen (ölmüştür ha uzaklara sürüklerler diye mi Wbariyle bizim (idaremizi ortadan kaldırmak, topraklarımızı parçala - kendileri birer nüktedirler, Buzün, garib bir tesa. Yine süphe yok, müş... Fakat ne olsa beğenirsiniz: Rasgele korkuyorsunuz? Evet, böyle bir dakika çalmadan birleşirsiniz de, düşmana karşı mukavemet cesare tini bulursunuz, İ gazinoya gitmiş, evlerine idöner- İlerken ileride yürüyen Sotiri a- dında bir genç sataşmıştır. Akif / buna kızmış ve Sotirinin üzerine atılarak dövmeğe başlamışlır. Biraz sonra Ömer admda bir polis memuru yetişerek Akifi ya- kalamış, karakola götürmek iste. Çocuk düşürmek isterken öldü Kadirgada Cinci meydanmda oturan Sabriye isminde bir kadın | muru yumruklamıya başlamış ve | komşularından birinin tavsiye €t-| elini asırmıştır. 4 tiği bir ilâcı koyarak speak) Akif, cürmümeşkut mahkemesi. düşürmüş, fakat kendisi de hastâ-! ne verilmiş ve tevkif edilmiştir. lanarak oOHaseki (o bastahanesine! Muhakeme başka güne kalmıştır. j rağmen Ölmüştür. Ceset morgâ di Şubeye davet Fatih kaymakamlığından: Yedek subay Süleyman Salih Şimşeğin askerlik şubesine müra- caati ilân olunur. ğ Ceset morga kaldırılmıştır. İlâcın mahiyeti araştırılmaktadır. vermişler!.. Yani, belki ilk defa ama, ol- bu adamcağız öl muş: Mısır talıvilâtını tetkik etmişler. Me- ğer bir tanesine 931 frank İsabet etmemiş şans yağmış!,, senesinde 500.000 mi? Yani adam değil dört ayak üstü düş- mek, malları diktiği halde bile nalma dahi B Öküz öldüğü halde dava bitmemiş!.. ii Kestirme müdavat! U da ayni seriden bir diğeri: Yeşilköy ilkokul kamp talebesin. miştir. Fakat Akif bu sefer deme | den 13 yaşmda bir çocukçağız, okulun bahçesinde oynarken O tayyarelerin geçme, sini seyretmek üzere parmaklığa çıkmış, bu esnada muvazenesini kaybederek düşmüş. Kaza neticesinde yaralanan çocukça» ğiz Şişli Etfal hastanesine kaldırılarak mü» davatı yapılmış?,. Dikkat buyruluyor mu? Vakn Yesilköyde oluyor, çocukeağız âcilen Şisli Etfal hastanesine kaldırılıyor!, Diyarbakıra değil!.. Anlaşılan şans adamma böyle geç ka- lacak olursa ahrette dahi yetişiyor! ... Bir darbımeselin katli... ALIKESİRDE de meşhur bir dar. brmeselin tersi bir vaka olmus: Balıkesirin Köseler köyünde bir köylü yoldan araba geçirmemek yüzünden diğer bir köylü ile kavgaya tutuşmuş, Diğer köy. lü tutmuş, belinden tabancası çıkarmış, adamcağızm arabasma koşulu öküzün böğ- hangisidir, — Şüphesiz ki: “Müsü- manlık.,, Bir kere benim dinde man tik aradığımı ne biliyor? Ben şim “iye kadar öyle bir şey söylemedim. Sonra bir dinin aklı selime uyması, mantığını onu kabul etmesi, 2 © dinin salikleri tarafmdan hise dilir. Ben hissetmiyorum. Ben, Y lan paganismini öledenberi diğer dinlere tercih ederim. Nurullak ATAÇ Deriz. Fakat böylesini hiç işittiniz miydi: İzmirde Türk Hava Kurumu binasının yanımda hafriyat yapılıyormuş. Toprağın altından bir kasa çıkmış: İçinde 60 tane altın lira, elmas yüzükler, yalnız Mısır tahıvilâtmdan 100 tane olmak üzere birçok tahvilât filân çıkmış. — Yani, Şüphe yok, bu mübarek ka- sayı oraya gömen kimse zaten hayalmda dört ayak üstü düşenlerdenmiş! Foloğrafçı (kasis müşteriye) -— bu levhayı sizin gibi fiyah (o Jezla bularak gülümseyemiyen müşteriler için kullamyorum. Mim — sz alada ek mieğiz.