AHİP Yennings'i Laydy Mary Heyduke'in bir ziyafetinde tanımıştım, Orta yaşlı, usun boylu zayıf ve biraz eski moda bir damdı. Yennings, kilise; Süp kimseler içinde en tahmmış mühim bir gahsiyotti. Çehresinde büyük i a va bir tevazu ve hürmeti ve itimâdi vardi, Onun ni- zarında insanlarm &n AÂklli olan ra - hip aynı zumanda da en mesudi du. Bu pek iki gösteriyordu ki 1 Mary onu çok iyi tanıyordu. Yen - ninga bekârdı, Ve rivayete nazaran da bankada altmış bin Jirası vardı. Pıkaraya çok yardım ediyordu. Ken di doğduğu yer olan Waryiekshire- de, kilisede bizzat çalışmak €n 'bü- yük arzusu olduğu içla, sik sik ora- ya gidiyordu. Halbuki, görünüşte gayet sağlam ve kuvvetli bir bilnyeye athip olan rahip örâya her gidişte, gayet aca. Yip bir tarzda rahataizlanıyor, #ıh- hatini kaybediyordu, Birçok defs Kenlis kilisesinde vaaz ederken bir denbiro fenalaştığı görülmüştü. Konuşurken birdenbire sözünü kesip bir müddet duruyor, dudak - arı arasında anlaşılmaz bir suret - » önalar oküyor, gözlerini âşikâr ir körku ve heyecanla semaya doğ a kaldırıyor, ve bazan da kendini inleyen kalabalığı hınyretlere dü - örerek, kürsüden iniyor, çekiliyor- hı, Yondrada onun böyle bir hali İç yoktu. Orada #ihhati mükem . asidi. Bu yalnız Waryickekin'e aahsustu. Yennings son derecede terbiyeli en |3 y Mary her husus | on İ cip olmuştu. mağa malik addederim. Yarı ölmüş ie içmiştir. ibir zekâsı vardır... — Olur şey değilsiniz! Bu fazla il çay içmek menelesini her xa | hayatımda pok fazla yeşil çay bi- — Bunu biraz Materialistidir. di. ovzubals ederdik! , : — Sahi mi? Görüyorsunuz ya nasl bilmişim? Ey rahibin an - nesiyle babam bir hayal görünme vakasından hiç bahsetme İn dir? — Doktor siz adeta bir sihir - bazmışsinız! Rahibin babası ga- İyet âcayip tavırlı, hiç yüzü gül meyen, âdeta bir somnambol İbenziyen bir adamdı. Sık sık bizim j eve gelirdi. Bir gün annemle be- | bama kendisine görünmüş ölsn İbir bayslden bahsetmişti. Bu hi. jkâye pek tükaf ve korkunçtu. O zaman küçük bir çocuktum. ve Mister Yenninge beni çok korku- turdu. Fakat siz bunu nasıl bildi- niz? Gülerek: — Evvelce söylediniz ya! de « dim, Ben müthiş bir #ihirbazım! Lady Maryden bet deni müsaa- | de alarak ayrıldım. 4 b bir Matenalisttir! Bilemezsiniz bu için ne büyük bir sukutu ha- oldu!., Rahibin çehresi 6 kadar harap bir haldeydi ki onun büyük bir sinir buhranı geçirdiğini hissediyordum. “TOndan ayrıldığım zoman zilhinir beni İlan sabah rahibe vaa - detmiş olduğum kitabımı yolla - dim, Akşam eve geldiğim zaman bana onun kartını verdiler, Gelip benim ne zaman evde bulundu « Zumu öğrenmek istemiş Kendisi - ne iadei ziyaret etmeğe karar vef. dim. a Bana kapıyı açan uşak, rahi « bin biraz meşgul olduğunu söy « liyerek bir lâhza beklemekliğimi rica etmişti, Beni çok mühteşem bir surette tefriş olunmuş bir ya. : SUAT İ Bu kadar meşhur bir adama karşıl şil çay içmeğe başlanıştım. Çünkü) den kurtulduğumu zannediyor. söylenilen bu sözler hayretimi mu | bunun tesiri daha kuvvetli idi, Ni-| dum. Eve kadar daha üç yüza. 8 tazik bir adam olduğu halde, ba») 71 odasına götürdü. Bütün du - an kendisile konualurken, birden | varlar fevkalâde zengin kütüp » sira başmı başka bir tarafa çevi | hanelere doluydu. Yerde şark iyor v0 yalniz kendisine görünen halıları vardı. Bu oda bütün lük- vir geye bakıyor gibi, gözleri hir süne rağmen kasvetliydi. Rahibi ıoktaya dikkat ve korku fle dal - | Deklerken kitaplara göz gezdiri - yordu, İyordum., Alçak bir kitaplığın üs « Bir gün yine hep beraber kozu - arken, Lady Mary bana dökter Xesmebins diye hitap edince, rahip yaşını çevirdi, bana uzun uzun yktiktan sonra bir müddet düşün. ceye önlar gibi göründü ye: — Sizin eserleriniz beni çok alâ- kadar eder, dedi. Bilhassa “Mâdecine mâtaphy . #güe,, isimli kitabmızla çok alâka- darım, Zannederim bu kitabı artık itapgılarda bulmak kabil değilmiş. Zepsi satılmış. — Evet, Çoktanberi mevcudu kal nadir. Fakat bu alâkanız beni son lereöede mütehasals etti. Çok if - var duydum, Bu ehemmiyetaiz ve düçlik eseri hâlâ hatırlamanıza hay et ettim, Belki de ufak bir hâdise mına sebep olmuştur. Bu sözüm rahibi biraz heyecan - andırmıştı, Ben devam ettim: — Eğer, isterseniz siz6 bu kita - Sam takdim edeyim. Bu benim için vliyük bir zevk olacaktır. Rahip Yennings bana hararetle tegekktir ettikten ve Londradaki nd vesimi kömali ehemmiyetle defte , rine yazdıktan sonra Lady Mary - den müsaade alıp gitti. ea — Rahihiniz beni çok alâkadar ediyor, Lady Mary, dedim. Kendi - #ini İyice tetkik ottin. Müşahede ettiğim şeyleri size söyliyeyim, ba- kalım doğru mu? Kehdisi yarı yaz, Mmasmı sever, &nha doğrumu evvelce #evmig, Sonra bu gece burada bi - tünde duran Sveckenborg'un “Arcana Coelestia,, sini gördüm. Bu mükemmel bir ejitti, Kitabı #ğtım. Birçok satırların altını ra- hip kendi eliyle çizmişti, Kitabın bir ucunda rahibin el yazısile su satırlar; gördüm: “Cenabı Hak, beni affetsin,.. Bu kitabı kapayarak bir başka cildini elime aldım. Ve gelişigiize bir yerinden şu satırları okudum: aldim: “Habis ruhlar kendileri gibi| “sa; Eyedeyim. Yerimi veetrâ « şeytani mahlüklardan başkaları - İmre yönün çehreleri değiştir - naoldukları gibi görünmezler, O #iş olmak bile bir işe yatamadı. zaman göründükleri adamların' Size bikâyemi arilatmağı karar ver. kusurlarını ve tarzı hayatlarını! dim, Ricmönddeki mâlikânemde - Milutacak hayvan şeklinde &ö-| yim. Gelinir, izin yardımınıza ne. e” kadar muhtaç olduğumu tasavvur em e e hisse. | edemezsiniz. Size bu mektubu geti. erek bagımı kaldırdım ve tam yen adam otomobilinizi hazır ede - karşımda düran aynanın cektir.,, arkamda dehşetli surette büzül -| | Ayrı akşam Yenningede idim. O müş bir çehre ile duran rahibi bikâyesine şöyle başladı: j gördüm. “Bu, on beş teşrinievvelde baş e rp verdim, beni diy“ tadı, Tam üç sene, on bir hafta ve he ve iye —. başladı. Kita- yi gün oluyor. Gayet dikkatli hesaz almıştınız. Ne okuduğunuzu tuttum, Çünkü her günün kendine |merak ederek yanınıza üahsüs bir azabı var, Bundan dört pera ii de Svödenborg'u #5 - sene evvel, metafizik hakkında Bir yy €ser kâleme aldım. Bu şey ruh için ist e Dik." ok tehlikeli bir şeydi. Cenabı hak edecine Metafizik İ- bini affetsin! Gâyet hararetle çalt , EŞ hafta ondan hiçbir haber alamadım. Sonra şu mektubu simli kitabımda onun izini bulmuş. EL : İalâkadar ediyordu. Gece geç vakte Rahip yi , Kadar maranm basında kalıyordum a yandi rlozu Ya e de bilirsiniz ki, insin; başiyle El O İngil tük e e zihni açacak, — edeceği şahsiyetlerden biridir. : giderecek bir şeye ihtiyaç duyar, bu — Evet. Aynr zamanda da şim - nun için ya kahve veyâ çay içerler. uşan DERVİŞ hayet yeşil çay içmek benim için — Niçin böyle düşünüyorsunuz?| mühim bir itiyat oldu. Küçük bir — Ben onu felce uğramış bir di-| petrol ocağının üstünde, her üç dört defa kendime yeşil çay ya . piyordum. Sıhhatim o zam pek mükemmeldi iz değ (Hatta hayatı en iyi gördüğüm za. manlar, buzamanlardır. | Ön beş tesririevvelde, geç şehirde kalmıştım. Mü; raya kadar gelen ominbu - buraya ge - gördüğü ağacı Olar lirk müz, önünde dört eski evin önünde mi çe biydi. Bulünduğum köşenin karşı - sındaki köşede, iki küçük halka şek linde kızıl bir ziya nazarı dikkati - mi oölbetmişti. Kendikendime bu ziyanın sereden geldiğini soruyor dum. Henüz bunu bulamadan bir - denbire bu iki ışık aralarındaki me safe farkını kaybetmeden yere in - diler, ve bir müddet sonra yine bir- Yenl'ire benim oturduğum sıraya geldiler. Daha sonra da eski yerle rine avdet ettiler, Ö zaman mera » kım büsbütün arttı. Ve bu ziyanın nereden geldiğini anlayabilmek içir ona doğru yaklaştım. O zaman bir karaltı gördüm. Eğilip dikkat edin. ce bu kızıl ışıkların bir maymunun gözleri olduğunu hayretle anladım Karşımda bir maymun vardı. Ka » ranlıkta pırıldayan gözlerle bana bakıyor ve sırıtıyordu. Muhakkak bir yolcu maymununu unutmuştu. Şemsiyemi uzatıp maymuna do - kunmak istedim. Fakat büyük bir şıyordum. Çalıştığım şey beni çok! hayret ve dehşetle şemsiyem hiçbir İ maddeye tesadüf etmeden kolayitk İ'a maymunun gövdesinden geçmiş - İti. Maymun hareket etmiyor ve ba- | na bakmakta devam ediyordu. © za man bu şeyin bir hayal olduğunu anlıyarak yerimden fırladım. Şüp- hesiz yorgunluktan zayıf düşmüş - Taz kahve İşmiş olmasma rağmen | diye kadar tesadüf etmiş olduğum Ben de çay içmeğe başladım. İlkön-| tüm. Şoföre ominbosu durdurması. gey içmesini çok seviyor, O kadar delilerin en büyüğüdür. <eleri âdi çay içerken sonraları ye- ri söyledim. Temiz havaya ihtiya- "İrüyordu. Eve geli Gm vardı. Şoför bana hayretle ba- karken ominbostan atla'lım. Arab ye “den hareket ettikten sonra he yecrr ve korku ile etrafıma baktım Çok şükür maymun ortada yoktu, Geniş bir nefes aldım. On. dım bir mesafe kalmıştı. Yolun fit tardimda bahçe duvarları var. dr. Yürürken gözümü duvara kal. dar | derdığım zaman büyük bir deh.| Kitapların üstüne sıçrıyor, im, | şetle maymunu gördüm. Bana ba. | maklığıma mâni oluyordu. İ kryordu. o Bayılacak derecede | bir heyecan duydum. Şüphesiz Bü bit 'sinir zâafı idi, Farkına varma» dan fazla çakşarak kendimi yor - muştum. Bu bir hayaldi, sinirden gördüğüm bir hayal! Böyle düşünerek kendimi kor. kudan kurtarmağa çalışıyordum. Maymun şimdi benim ayakları İmmun dibinde benimle beraber yü. zaman be. nimle beraber kapıdan girmişti. O gece yeşil çay icmedim, Ve içkiye su karıştırarak İçiyor, ha- raretimi teskine çöliştyordum. Maymun benimle beraber odama gitmiş, masanın Üstlne çıkıp otur muştu, Yorgun görünüyordu . ölinden kurtulmağa çalışacaktım. Orada sükünet bulacağımı zanne. diyordum. Tabii orada başıma ge "ecek şeyleri hiç beklemiyordum. Maymun seyahatimde de beni Herakmıyordu. Kiliseye her gün benimle bera. ber geliyor, kürsüye beraber çi- kiyor. Vaaz ederken yanımdan ayrılmıyordu. Öyle bir hale gel. nişti ki dua kitapları okurken bu E her gün vazifemi yaparak onun | oku. Varvickshirden ay buriyetiğde © kalır Harleye giderek halimi anlatt Doktoru bu çok alâkadar etmi: | ti. Beni kurtaracağını vaad © Söylediği şeyl yordum. Üç ay kac | kurtuldum. Ve gene d casiyle Varvickâhire a Oraya yaklaştı şam olmuştu, A | satarak Kenlis kili y İ dum. Mehtabın altında kilise Pen. e hoş bir manzarası vardı den başını içeri çekince yük bir dehşetle maymunu şımda buldum. Ümitsizliğimin derecesini bir tasavvur edi Bu menhus hay Yarı kapalı duran gözlerinin | vanı attık gözlerim kapah bile hilekâr bakışlariyle bana bakıyor. | görüyordum. du. Mütemadiren bakıyordu. İş.| Rakibi teselliye uğarştım : te bu böylece devam edip gidiyor. izi : Bu maymun küçük ve simsiyah — Bu mutlaka mehtabın bir bir maymundur. Onda yegâne| “Ye : a ir mk Kd hususiyet bakışlarının. harikulâde| ride tesiri vardır. Hiç karanlık Bilekâr ülkedir | ta, Iimbâsız yerde kalmamalını. mi. nızl İlik sene hayvan hasta ve yor «| — Bunların hiç ehemmiyeti gün gibi idi. Fakat gece gündüz peşimi bırakmıyordu. Karanlıkta da kendisini görüyordum. Onu e kadar gayet nadir olarak sâman gözden kaybettim... Uyuduğum zamanlar onu görmü. yordüm, bazan arada bir kaç haf. ta,, dalma “beni bıraktığı zaman - Jar geceye tesadüf eder. Birden « bite fenalaşmış gibi olur, yerinde duramaz, sonra büyük bir hiddet. le pençelerini tehditkâr bir şekil. ds bana doğru uzatarak yanıma yaklaşır, vücudu âdeta titrer ve bu hali son dereceyi bulunca şö.| minenin içine girer ve kaybolur.| Bu kayboluşu bir kaç gün Hevam! eder, ! İlk kaybolduğu zâman ondan| büsbütün kurtulduğumu zannet » miştim. Bir gün, bir gede, sonra İ İyok.. Bakmız size bir sene evvel baştma gelen şeyi anlatayım .. Maymun bir sene evvel konuşma ğa başladı. — Ne diyorsunuz? Bizim gibi konuştu mu? — Evet, bizim tarzımızda ke. İlmeler ve cümlelerle konuştu .... Konuşuyor. Ancak onun sözleri ni ben kulaklarımla duymuyo - rum. Başımın içinde bir şarkı gi- bi işidiyordum. Doktor, işte onun bu son darbesi benim mahvime sebep olacaktır. Artık onun melun gözlerini beynimin içinde duy. madan, Allaha dua edemiyorum. Bu sebepten dualarım biribirine karışıyor, doktor Allah aşkına söy leyiniz, ilim ve -insânların duası bu kadar hiçten bir şey midir?. —Mister Yennigns, sakin olu- haftalar, ve nihayet bir ay geç -| İni eli Gi nuz! Kendinizi böyle harap et - i İ meyiniz, Emin olunuz ki bu ge- Sevincimden deli gibi idim. Ye.| çecektir. Bütün gece bu anlattığı. niden dünyaya gelmiştim &deta..|nız şeylerle meşgul olacağım. Hi Diz çöküyör, Allaha şükrediyor- | küyenize bir şey unutmadan de- dum, Fakat bu saadetim bir ay- dan fazla siirmedi.. Gene bir gün maymunu yanımda gördüm. Bu defa eskisi gibi sakin ve yorgun bir halde değildi. Hainliğini her an gösteriyordu... AHİP Yenningsie sor - dum: — Şuanda gene burada mı?. — Hayır.. Tam sekiz saatten. beri burada değil. Esasen onun kaybölüşu on beş günden fazla de vâm etmez. Bir günde döndüğü de vakidir. Belki şimdi avdet €- der. Gittiği gibi birden geliverir. Ve bana hileli bakışlariyle bak- mağa başlar, Şimdiye kadar on- dan bu kadar uzun ve böyle taf. silâtla bahsetmemiştim. Rahip Son derecede bir heye- Can içindeydi. Kendisine istirahat etmesini tavsiye ettiğim halde be. ni dinlemek istemiyordu. Titrek bir sesle devam etti: “Bunun ne olduğunu anlayamı- yorum. Eğer bu bir hakikat ise beni cehenneme sürükleyecektir. Doktor Harley sinir diyor. Ya - rabbi! Daha evvelce maymun sakin duruyordu. Şimdi fenalığı gitgide artıyor, İki sene evvel Varnickshire giderek, orada kili- söde çalışmağa karar verdim. Böy İ vam edini . — Teşekkür ederim, doktor... İşte anlatryorum; Bir gün dostla- rımla beraber bir gezintiye çık. mıştık.. Yürüdüğümüz yol bir dağ yolu idi, Bir tarafı kayalık- bir tarafı uçurumdu. Yeğenim de beraberdi. Ben arkadan yürüyor. dum, Hastalığımın sebebini bil- mediği halde, hasta olduğumu bi- len, kardeşimin kızı benimle be. rabör yürüyor, beni yalnız bı. rakmak istemiyordu. Maymun adım adım bizi takip etmekte ve mütemadiyen bana, kendimi &- çurumdan atmaklığımı s#öylemek- İ teydi. Mamiymunun sözüne itaat İ etmiyordum. Fakat feci bir halde | idim. Genç kıza benden ayrılma. sını, diğerlerine iltihak etmesini yalvarıyordum. Fakat o beni yal. nız bırakmamakta israr ederek o gün bu suretle hayatımı kurtarmış oldu, Doktor nasıl oluyor da bir insan öyle melun bir şeytanm bu derecede esiri olabiliyor!, — Gene memnun olmanıs 1*- zım Mister Yenninge.. O günkü tehlikeden sizi Allah muhafaza etmiş,. İtimat ediniz. Sizi kurta - cacağız. Odanın iyice aydınlık olmasını, “Devam: 15 üncüde)