9 Temmuz 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ran'ği ı’î LK ' 9 TEMMUZ — 1029 '. b »a _- b DA L ü tLaır Bu resim İngilterenin İron Duke zırhlısının 13.5 pusluk ağır Resim o kadar maharetle alınmıştır ki mermiler uçarken görünmektedir. Uçan mermiler topları ateş ederken çekilmiştir. Almanya halkına gizli radyo ile verilen harp mesajı # NGİLİZ mesai partisi tara: I fiından Alman halkıma Al- manyadaki gizli yeraltı radyosu va- sıtasile heyecanlı bir mesaj gönde rilmiştir. Mesajın Almanya işçileri ve halkı tarafından kati surette du- yulabilmesi için bu yola müracaat edilmiş ve maksada vüsul için her türlü tedbirler alımnmıştır. İngiliz ga zeteleri mesajım bu şekilde — Alman gizli polisi olan Gestapo tarafından durdurulamıyacağını temin etmek- tedir. Bu mesaj Alman halkının gözünü açması ve Nazi diktatörlüğünün Al- manyayı harbe sürüklemekte oldu: ğunu bildirmek için gönderilmiştir. * Mesajda Alman halkından, gizli polisin takibatma rağmen Nazi şef lerine Alman halkmın da, bütün di ğer milletler gibi, harp istemediğini sülh istediğini bildirmeleri talep e- |, dilmiştn. (Niçin biribirimizi öldürelim?) isimli olan bü mesaj İngiliz mesai partisi ve trayd üniyonlar kongre- sini temsilen İngiliz — milli mesai konsülü tarafından kaleme alınmış: tır. Mesajda Alman halkına hitaben deniliyor ki: — Herkes — biribirine — soruyor: (Harp olacak m?) Şimdi milletler soruyorlar: (Sona mı geldik?), Fa> kat ne siz, ne biz harbin — ictinabı kabil olmiyan bir şey olduğuna as- la inanmamalıyız. İnsan aklı ve i- radesi bunun önüne geçebilir. ğ * Sizler arasında bazıları şöyle di- yebilirler: Avrupa sulhu tehdit al- tındadır. Çünkü Almanya, memle- ketinizi mahveltmek ve Alman halkı na ekönoömik kayat imkâmı bırak- mıyan — düşmanlarınız tarafından çenber altına alınmakltadır.,, Hal- bula bu iddia bedhahane bir suret- te uydurulmuştur ki — pbropaganda| nazırmız Göbbels bunu pekâlâ bili- VÖT Moesajda Çekosloyakya misali de zikredilerek deniliyor ki: “— Şimdi de harp — hazırlıkları yalancı propagandalar ve kışkırlıcı masovralar Danzig yüzünden Lehis tana karşı yapilıyor. Hakikati — bilmelisiniz bu — hal devam ederse harple neticelenecek- tir. Anlamanız lâzım gelen hayali bir nohla da şudur:Hiç kimse Almanya ile harbetmek istemiyor. Biz sizlerin dostlarınızız... Mesaj, bütün milletlerin, rındaki münazaaları cidalle akıl ve mantıkla halletmekte israr etmeleri lüzumunu zikrederek şöyle bitmektedir: “— Eğgoist diktatörler tarafından tehdit ve iğjal edilmeye Yazı olma- malıyız. Ne sulh, ne harp olan bu- günkü korkunç vaziyet sonuna ka- dar devam edemez. Ancak — sulhçu bir mesai birliğile mesut, emniyetle arala- değil | * İki mah ana küm oldu Suçları, gece küçük çocuklarını evde yalnız İngilterede Doverde iki genç ana, gece çocuklarını yalnız — birakarak ıstırab çekmelerine sebebiyet ver- diklerinden muhakeme edilmişler ve hapse gönderilmişlerdir. Büu iki anadan biri Florence Ma. ry Goddard, diğeri de Nora Ste- vartdır,. Herbiri üç ay hapse mah - küm olmuştur. Yalnız bırakılan 5. çocuktan en küçüğü 11 aylık, ve en büyüğü altı yaşmdadır. Analarımın bunları geceleyin sık a brabrefa L ack Yanartrerabe aşahi abwehlrr gl Roosveltin Sovyet- lerle ilk görüşmesi OVYET Rusyanın Amerika sefiri Oumansky cumhurreisi Ruzvelt tarafından kabul edilerek |yarım saat görüşmüştür. Elçinin i- timatnamesini sunduğu bir aydan- beri bu görüşme ilk defa — vaki ol- muştur. Görüşmelerin mevzuu ifşa edilme miştir. Sovyet elçisi bir iki gün zar- fında Moskovaya hareket edecektir. birakmaktır sık yalnız başlarına terkederek so- kağa çıktıkları ve gece yarısın - dan sonra eve döndükleri şöyle an. laşılmıştır: Müfettişin biri saat 9,.30 da ana- sını çağıran çocuklardan birinin Teryadmı işitmiş ve evi nezaret al- tma alarak madam Goddardın sa - at 11,45 de ve Madam Stevartın da saat 11,50 de eve avdet ettiklerini görmüştür. Müfettiş madam Göd - dardı isticvab ettiği zaman kadın bu işe ehemmiyet vermediğini süy- lemiş ve çocuklarmımı yalnız bırakıp çıktığından evde onlara bakacak kimse bulunmadığını itiraf etmiş- tir. Doverde Prenses caddesinde otu- ran maadm Kathleen Vilson her ge ce saat ll den bire kadar çocuk - larm haykırışlarını işittiğini söy - lemiş ve bu hususta şehadet etmiş tir. Madam Goddardın kocasının fe - nalığından dolayı ayrıldığı ve ma- dam Stevartın müstemlekâtta as - kerlik eden birinin karısı olduğu öğ o | AABER — Akşam Postası — | : SA SWağ HiZVEĞK H Ürman insanları arasında: 51 Esasen Ulungala'rm da bu. göle (Nişanlanma gölü) gibi manidar bir isim takmış olmaları bu ciheti takviye etmektedir. Şüphesiz ki on. larda da âşıklar bu gölde yıkandık- tan sonra ay perisinin hakikaten kendilerini sihirlediğini ve nişanla- lığını şiddetle hissediyorlar!.. Ubaka gölünde radio . aktivite olduğunu görünce de Ulungaların aşk duygularındaki şiddeti ve gud- delerinin normal insanlardan da - ha kuvvetli işleyişini daha iyi izah etmek mmükün olabiliyor. Zira, mademki bu gölün sularına bu hassayı veren maddeler bulun. maktadır, şu halde bütün bu ha - valideki Aarazide bu — maddelerden çok miktarda olduğuna hükmedile- bilir. Demek ki bu havalide toprak ve bütün nebatat radio - aktivite neg- retmektedir. Burada yaşıyan hay - vanlar ve İnsanlar da arazinin bu mütemadi radio - aktivite neşredi. şi karşısmda guüddeleri hususi bir suürette kuvvetlenmekte ve cinsi ka biliyetleri aşırı bir hale gelmekte . dir, Ulunga reisinin anlattığı ve erkek çocukların kanlarına — karıştırılan (kuvvet balı) nın da mahiyeti -anla- şılıyor. Bu bal, buradaki bazı ağaç: ların göğdelerinden sızan bir. nevi usareden, yapılıyor. Demek oluycı ki bu usare de olan bir maddeden — başka bir şey değildir. Halbuki bu havalinin böy- le esrarengiz miknatisi hassalarına kendilerini kaptırmış olan Ulunga lar hakikatte müthiş bir felâketin i- çine düşmüş oluyor. Zira bu suret- le, sırf cinsf taraflarının fevkalâdı neşvünüma bulması ve hayyanlaş- maları yüzünden hem tedenni etmek te, hem de süratle inkıraza mahküm bulunmaktadırlar, Bizim zenci tayfa Buba (nişanlan ma gölü)nde yıkandıktan ve bir U- lunga kadınile tanıştıktan sonra U- lungalarla dost olmuştu. Onun 'de- lâletile Salu - Havti isminde bir U- lunga ile ahbap olduk. Salu - Havti, uzun boylu adamdı. Kendisi 30-35 yaşlarında biri olduğu halde 45 yaş larında görünüyordu. Salu-Havti delikanlılığında müt- hiş muharipmiş. Sonra bir muhare- radio - Aktivite'le: | Ulungaların içinde yegâne zayıf ve| Te ai l — YAZAN L.: Busch 36 Yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı - «Bizim yarım vücutiu ecinniler reisini gördünüz mü ? » be esnasında başından yara almış, ondan sonra birdenbire cengâverli- Tini kaybetmiş, hastalıklı bir adam olmuş, fakat bütün merakını cinle- re, perilere, manevi âleme sarmıştı. Buba ile yarı zenci lisanı, yarı - şaretlerle, fakat mükemmel konuşa- biliyorlardı. Bu adam bize gayet ga- rip bir şey haber verdi: : — Siz bizim yarım vücutlu ecin: niler reisini gördünüz mü? Dedi. Adamın bu sözüne biz be- yazlar gülmüştük. Fakat Buba hic yülmemiş ve bunu gayet ciddi telâk kietmisti. Haklı da çıktı. Zira, adam bizim alay ederek gül- düğümüzü görünce müteessir olup susmuştu. Fakat Bubaya: — Yarım vücutlu ecinniler reisin den bana başka sı bahsetmişti! dedi. Ben de meraktayım. Hakikaten, siz de böyle bir adam var mı?. Sabu - Havti:; — Var! var!.. diye — cevap verdi. fakat korkuyla da etrafına bakındı. O vakit biz de alâkadar — olduk. Sabu - Havti gayet — yavaş ve çok heyecanlı bir sesle şu izahatı verdi: — Bizde yarım vücutlu bir sihir- Baz vardır!. Adi Ucala - Gualadır 'd (ecinniler reisi) demektir!.. De- mek bu sihirbazla görüşmediniz? — Hayır!.. — Hakkınız var! Çünkü onu gö:- nek gayet güç ve tehlikelidir! — Neden? — Çünkü o insanlara cehennem: ve cinleri gösterir! — Cehennemi, cinleri mi gösterir; — Evet! Kendisi — bir mağarada yaşar! Oradan dışarıya çıkmaz! El- 'eri, ayakları yoktur!.. Fakat ne yer, fasıl yer, nasıl yaşar, kimse bilmez! | Onun yatıma girdiğiniz zaman si ze isterse cinleri çağırır.. Yanınınz- da, etrafınızda dolaştırır! — Onlarla konuşabilirsiniz,, dansedebilirsiniz! Birlikte verdikleri yemişleri, *yiye- cekleri yiyebilirsiniz! Sabu - Havtinin verdiği bu iza hattan sonra bu cinler reisini şid detle merak etmemek imkânsızdı, Evvelâ bir . mağarada yaşıyan kolsuz, ayaksız bir sihirbaz görüle- an'lattığı cinler âlemindeki - baloya istirak etmek istihfaf — edilecek bir eğlence de değildi! Hemen Bubaya: MİKİ İ ARAYOR. YA ZANve ÇİZEN YALT DİSNEM> ı TDÜNKi ÇAV( YÂNI NE DE- MEK 1STİYOR: Şğgâügx SUN BU So- OLMADIĞI, Y OCUNLE ? Ni GAZETE YAZIYOR--. —<— USTAN SENi EN BU HEKVBUDALA Bili- %ı.neecaı.ışh—" aslr | BizDE BUNDAN 'fğ"'ğ?âs E .. ÜNÜN * b DDEER câğımu MEŞHUD ea YA PARIZ.. V/ ŞU HALDE> BENDE vazı : VFEMİ YAPARAK Bu NUT HAL ETMEZ 7 .'e" Srğ ve müreffek bir dünya kurabiliriz?,, i2 GiDİYORUZ- .U5S- A A BiZzi BURDA l GÖRME Bu VAKALAR HAK İİUKINDAK | FiKRİM NE LİM -« ( DiYECEK? cek bir şeydi. Sonra Sabu-Havtinir | — Buba!.. Ne yaparsan yap, bu adamı ikna et!., Bizi bu cinler reisi- nin yanmma götürsün! Dedim. Buba bu arzumuzu Sabu- Havtiye derhal açtı. Fakat —adam yerinden sıçradı. — Olmaz! Kabil değil!.. Diye bağırdı. Elleri ayakları tit- riyordu. — Ben size bunun için, sizi ora- ya götürürüm diye — söylemedim! Bundan haberiniz olup olmadığını sordum! O kadar!. diyordu. Yoksa bu adamın yanıma İnsanı cinler parçalarlar!.. Buba adamı ikna etmek için hayli uğraştı. Fakat bir türlü muvaffak olamadı. Müdahaleye mecbur oldum. — Sor bakalım, Buba! dedim. Bu sihirbazın mağarasına girmek ne yapmak lâzımdır! Biz bunun i- sin her şeyi yapmağa razıyız!.. Buba benim sorduğum suali so- — runca Sabu - Havti: — Cinlere Cuanik dişleri götür-“ mek lâzımdır! Onu da bulmak için Cuanik öldürmelidir ki bunu yapa- cak insan yoktur!.. Bubaya: — Cuanik dediği nedir? diye sor- dum. _ Verdiği izahatı dinleyince birden- bire bunun goriller olduğunu anla- diım. İhtimal ki — sihirbazı hale koyan goriller veyahut da eş- 'arengiz göril adamlardı! Sabu-Havtiye sordum: — Bu sihirbazı görmek için lâzım olan yalnız bü mu? yalnız cuanik dişleri mi lâzım? — Evet! — Peki, ben bünu büulacağım! Sabu-Havti tekrar yerinde Sıçra- — dı: — İmkânı yok!.. diye bağırdı. — Neden imkânı olmasın? Ben sana bulacağım diyorum!.. Sabu - Havti yerinde tepiniyor- di — Bulamazsınız! — bulamazesmız! ! l l yaklaşılmaz!.. — için < d 4 Bunu bulmak için cüanik öldürmek, avlamak lâzım! Bu — imkânsızdır! Büna kalkışırsanız hepiniz ölecek- siniz! Dostlarımsınız!. size rum! Yapamazsınız! Yapamazsınız! acıyor Sabu - Havti âdeta ağ'ayacak gibiy — di. Adeta çocuk gibi tepinerek bizi bu emelimizden vazgeçirmeğe çalı- — şıyordu. Fakat Ulungaların bu ga- rip sihirbazını ve marifetlerini ya- kından görmek o anda benim idea- lim olmuştu. İtiraf ederim ki icap- ederse esasen âyrıca merak ettiğim göril ormanlarına dalıp — bir göril : öldürmeyi dahi gözüme — almıştım. Sabu-Havtiye sordum: — Sen o cihete karışma, — dedim, Yalnız biz şunu bilelim: Biz cuanik — dişleri getirirsek bizi bu sihirbazın mağarasına götürür müsün? Sabu-Havti bu kadar ve ölümden korkmadan konuşuşu- muza hayret etmişti. Tereddütle yü- zümüze bakıyordu. eminiyetle — — Söyle dedim. Yoksa başka da — şartlar mı var? h — Hayır! Başka Bi şey istemez! Yalnız cuanik dişleri kâfi! — © halde daha ne - istiyorsun! Ben bulacağım.. O vakit bizi oraya götürmekten çekinecek — bir şeyin kalıyor mu? — Hayır! — Ey? götürüyor müusun? Sabu-Havti koörkak korkak etra- : vİ fına bakmarak: i — Götürürüm.. diye mırıldandı. ı Fakat... j -— Fakat... — Ulungalardan kimse bilmeme- Bl — Niçin? * — Çünkü cinler relsi yerinin renilmesini istemez! N (Devamı var) &

Bu sayıdan diğer sayfalar: