Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
- — P. O 8 - E A L RASLİĞ sıh En birinci kan, kuvvet, iştiha şurubudur. FORFARSOL'u, bütün kuvvet şuruplarından ayıran başlıca hassa: Devamlı bir surette Kan, kuvvet ve iştah temin etmesi ve ilk kullananlarda bile tesirini derhal göstermesidir. Her Eczanede HABER — Akşam PFostbası bulunur. _J v6 HAZIRAN _.l'îsa'e ' îı Limon Çiçekleri Hasan Kolonyasınız Benzerine dünya ırtıyatında tesadüf edilemez. Sinirlere ve hastalara şifa ve hayat verir. Bu emsalsiz kolonyaya tapan ecnebiler Türkiyeden limon ! çiçekleri, Hasan kolonyası alarak Avrupaya hediye götürüyorlar. Şipr, Fujer, Bahar çiçekleri, Leylâk, Yasemin ve yeni kokulu Losyon ve lâvanta- ları ve sair ıtrıyatı ısrarla isteyiniz. Deposu. Hasan Deposu, Sirkeci Liman hanı altında. PLAK VE MRKINELERI P. T.T. Levazım Müdürlüğünden : 1 — Taahhüdün ademi ifasından dolayı 5000 M. üç nakilli kur- şunlu kablo açık eksiltmeye çıkarılmıştır. 2 — Muhammen bedeli (1250) muvakkat teminat (93,75) lira olup eksiltmesi 15 ağustos 939 salı günü saat 16 da Ankarada - P. T.T. w mum müdürlük binasındaki satınalma komisyonunda yapılacaktir. 3 — İstekliler muvakkat makbuüz veya banka mektubu ve kanuni vesaikle o gün ve saatte mezkür komisyona müracaat edeceklerdir. 4 — Şartnameler, Ankarada P.T. T. Levazım, İstanhbulda Kınacı yan hâanında P.T.T. ayniyat şubesi müdürlüklerinden parasız olarakl vetilecektir. .(2491). -(4531) Adana * Konya iş Ceyhan Si Gaziantep » Erzurum Polatlı Fi Eskişehir » Trabzon b Trabzon * Bolu K Rize ” Bolu a Bafra D Kastamonu ,, Sütçüler âleminde bir hâdise.. Süt Makineleri 1939 modelleri gel- miştir Dünyanm en sağlam ve en UCUZ MiİELE Süt Makineleridir. Paslanmaz, bozulmaz. Yedek aksamı dea ima mevcüuttur, makinelerimize hususi yağımız gelmiştir. Fiatı diğer yağlardan daha ucuzdur. Anadoluda acenta aranmaktadır Türkiye umum deposu Jak Dekalo Ve Şş.. İst. Tahtakale No. 51 Taşra satış yerleri, Ankara acentarmz Ömer Başeğmez Mehmet, Şükrü, Necati Kaşıkçı Sait Akman Mutafoğlu M. Şakir Özşeker Neşet Solakoğzlu Süleyman Uzgeneci Alanyalı Abdurrahman Şeref Polathaneli kardeşler Kurumahmut oğlu Hafız Salih Mehmet Yönder h Musa Güveli ve Şeriki Mustafa Gözükücük ISaim Çelebi - Mustafa Lütfi Nuhoğl u Yusuf Esendemir ve ozulları lekelenmez ve MIELE mahsus -_—_ DİKKATı Gripin kutularının üzerine resimde gördüğünüz şekilde Kabaf” ma, pullar ilâve edilmiştir. Her yerde asrarla-pullu kutuları isteyiniz ve pulsuz kutuları şiddetle reddediniz. Türkkuşu İstanbul İ_speıde"ıiğim"l 1 — Geçen sene ve bü sene Türkkuşuna yazılan üyelere kamp ” vesika verileceğinden 26 haziran akşamma kadar (Taşradakilerin " tupla) müracaatları. 2 — İmtihanlarını bitirenler derhal sevkedilecekfir."(4506)' n (e ») v ha ilitiyacım var. Bu sefer yal. rniız Lenim için söyleyeceksin.. Balsamo tekrar ellerini uza- tarak genç kızı doğrulmıya icbar etti. Sonra, onu hazırlanmış ve itaat altına girmiş görünce cüz danından dörde bükülmüş bir kâğıt çıkardı. Bu kâğıdın içinde bir demet siyah saç vardı. Bu siyah saçı dolduran güzel ko- kularla kâğıt yarı parlak bir hale gelmişti. Balsamo bu saçı Ândrenin e. lin2 verdi: — Bakınız! dedi, Genç kız; istirapla; — Ah! Gene mi? dedi, hayır bayır.. Beni rahat bırakınız.. Çok acı çekiyorum, Âman yarabbi!... Biraz evvel kendimi ne kadar iyi hissediyordum! Balsamaoa elinde tutmakta oldu- gu çelik çubuğun ucunu hiç a- cıimadan genç kıizin göğsüne ko- yarak cevap verdi: — Bakınız! . Andre ellerini büktü, dudak. ları köpüklenmişti. Mağlüp olan iradecinin verdiği ümitsizlikle: — Oh! Görüyorum! Görüyo- rum! diye bağırdı. — Ne görüyorsunuz?, — Bir kadın.. Dalsamo vahşi bir mırıldandı ; sevinçle JOZEF BALSAMO de bir şey değilmiş.. Mesmer, Brutusu mağlüp etti.. Haydi, bu kadın bana tasvir ediniz de iyi görüp görmediğinizi bile- yim, — Esmer, iri, mavi gözlü, si- yah saçlı, kolları adaleli. — Ne yapıyor?,. — Köşuüyor, uçuyor, ter için. de kalmış, muhteşem bir at tara- fından götürülüyor gibi... — Ne tarafa gidiyor?, Genç kız garp istikametini göstererek: — ÖO tarafa, o tarafa... dedi. — Yol üzerinde mi?, — Evet.. ! — Şalon yolunda mrı?, — Eyvet.. — Peki... Benim takip etmiye mecbur olduğum yoldan gidiyor, O da benim gibi Parise gidiyor. Onu Pariste bulacağım. Genç kızın elinden hiç bırak- madığı saçı alarak: — Artık dinleniniz, dedi. Andrenin kolları bütün vü. cudu boyunca hareketsiz kaldı.. Balsamo: i — Şimdi piyanonuza dönü- nüz, dedi. Andre kapıya doğru bir adım attı. Fakat dehşetli bir yorgun- lukla bitkin bir hale gelen ba, cakları artık onu taşıyamıyor“ , . t Böndeledi. — — Ah! İlim fazilet gıbı beyhu 'Balsamo genç kıza yenıden p PZT i bf aai b LK LA ? JOZEF BALSAMO B3 tesirler yaparak: — Küvvetinizi toplayınız ve yolunuza devam ediniz, dedi. Andre efendisinin haksız ira- desini yerine getirmiye çalışan yorgun bir at gibi yürüdü. Balsamo kapıyı açtı, genç kız daima uyuyarak merdiven. lerden indi. z R T el NİKOL LEGAY Balsamo, Andreyi isticvap et- tiği zamanı Jilber tarif edilemez ıstıraplar içinde geçirmişti. Kırmızı odada neler geçtiği- ni dinlemek için kapıya kadar yaklaşmıya cesaret edemediğin. den merdiven altında büzülmüş ve derin bir ümitsizliğe düşmüş- Kudretsizliğini ve mevkiinin aşağılığını hissettikçe bu ümit- sizlik buhranı bir kat daha ço. ğgalıyordu. Jilber için, Balsamo da bir a- damdı. Akıllı ve kendi kendine yetişmiş bir filosof olduğundan büyücülere pek inanmazdı. Fakat bu adam kuvvetli, Jil- ber ise zayıftı; bu adam cesur, Jilber henüz değildi. İcap eder- se Barona kafa tutmak için yir- mi defa merdivenleri çıkmak is- tediği halde yirmi defa titreyen bactakları — bükülerek , dizleri Üstüne çöktü. O zaman aklına bir fıkır gel di, Ayni zamanda hem aşçı ve hem oda hizmetçisi, hem de bah* çıvan olan Labrinin duvardaki çiçekleri düzeltmek için kullan- dığı merdiveni almayı düşündü. Bu merdiveni lâzım gelen yere dayayarak öğrenmeyi arzu ettiği şeyleri görebilecek, ti. Hemen avluya çıkarak mer- divenin bulunduğu yere gitti .. Merdiven duvarın dibinde daya- lr duruyordu. Alman için yere eğildiği zaman şato tarafından bir çatırdı işitti; geri döndü . Karanlıkta açılan gözleri açık kapının siyah çerçevesi arasın « dan bir insan şeklinin geçtiğini görür gibi oldu. : Fakat bu şekil o kadar çabuk ve o kadar sessiz geçti ki bir in- sandan ziyade bir hayale benzi- yordu, Merdiveni bırakarak helecan içinde şatoya doğru ilerledi. Jilber her şeye inanan bir adam olmamakla beraber bir hayalin geçtiğini zannetti. Heyecanına kapılmamak için bütün kuvvetini toplamıya ça İrştı. Eğer birini görmüşse bu, canlı ve bilhassa ortalığı — göz- lemekte menfaati olan canlı bir kimse olması lâzım gelecekti. İkinci kata baktı. Evvelce da söylediğimiz gibi Nikolun, lâm« . bası sönüktü, Pencerelerden hıç " — bir ışık sızmıyordu. : tercüme külliy?! — Dünyaca maruf '“PEUGLÜTM Bisikletleri Münhasıran BAKER mağazalarında satılmaktadi” , Cocuk Hekimi L Dr. Ahmet Akkoyunl! Taksim - Talimhane Palas N© Pazardan maada her gül! saat 15 den sonra. Telefon: 40 HĞEŞE aöaketı TiDRAF e ĞA Te tit Bayanlar için Dün ve yarıl1E 7 nci seriden | 61-67-7 kitap — | 61 Vikontun ölümü Ş 62 Leneit TII, 63 Liza 64 Evlilik 65 Gizli Pamuk harbi 66 Bizang tarihi ö7 Senyolbeos Avrupa