İ EN 7 Yazan: PEARL S. BUCKİ dd. Karsı, yine ayni tarzda: i — Cahilsin, siye tekrar etmişti, cahilsin! Se- »in gibi adam dünyanın bangi memleketinde var waba? Vallahi seni Amerikalı arkadaşlarıma ta- ulmaya ulamırım, evet, utanırım! Bunun üzerine Kaplan, müthiş bir öfke için. — Defol git sen de öyleyse Amerikaya! diye sağırmış ve arkasından kapıyı şırakkadak kapa. — Bilmem neden seni öldürmüyorum - bamurdanmıştı. Öldürsem de. işimi Setediğim giti © yapsana! — Öldür, ne duruyorsun, Zaten sen adam öl- dürmekten başka bir gey bilmezsin ki! » ç Kaplan yine odadan öfkeyle çıkmıştı. Fakat Molliyi öldürmeden, Aradan epey geçlikten sonra tekrar Otekrar © Mollinin' odasına geldiğ ti ve bir şey söylemeden durdu. Molli, bütün kuvvelile ondan nefret etmeye karar vermiş olmasına rağmen kendisini heyecana düşmekten alıkoyamadı. Acaba her şeye reğmen — seviyor muydu bu adamı? Kaplan, nihayet: — Ma-li, diye söze başladı, sen benim haya. “tunda meyi beğenmiyorsun ? Ben bir aşiret relsiyim 6 bir aşiret reisinin oğluyum, A Pi j zada koydu! Kaplan omuz silkerek: — Hükümet mi! dedi. Hükümetler öyle ça- obuk çabuk değişiyor ki: Son yirmi sene içinde üç bükümet değişti. 75 Moli heyocanla “sx e Bilsen nekadar İnsan nefret ediyor sen. Bilsen senin onlardan aldığın “den! diye haykırdı. HAP ğİ zaman biraz yumuşamış. Kadar gitmişti, yavaş yavaş açıldığını duydu. diye neydi seşba! bitmişti, Kaplan'ı sevmiyordu, du, » £ / tatlılık vardı, ni seviyorum. Sessiz, uzun uzun hirtbirlerine bakıştılar. Dı, “şardaki adamların hiğdetini, ihtiyar kadının işaret, ettiği tehlikeyi tunutmuşlardı. vorgi, Kaplan vergisi dedikleri para onların neku, — dar belini büküyor! — Yalan! Ben senginlerden vergi alıyorum, — fakirlerden bir şey istediğim yok. Dağlardaki na- , geaslu haydudların an'anesini devem ettiriyorum “ben, başka bir şey yapmıyorum. keha attı. © — Haydudun da namuslusu olur muymuş! © Çinden başka dünyanm hiçbir tarafında görülme- o miş bir şey bu! Haydud, hırsız! Demek ben âdi bir hırsızla evlenmişim ha! a Kaplan tekrar kapıyı vurmuş çıkmıştı ve bu sefer kapıyı arkasından o kadar şiddetle çekmişti Ki, bütün duvarlar sallanâr. Molli de avuçlarını yüzüne Halbuki Necdet kendisile - konuşurken buna benziyen sözler söylemiyordu. Çe cukluk arkadaşmın her cümlesinde ruha © İnen bir musiki, kalbe dökülen bir mağ- “me, hafızayı mazinin binbir çiçekli hah- © çelerinde sallayan tatlı bir rüzgâr vardı. > Behire şimdi âdeta onun yanında yaşa” mayr, varlığını ve saadetini onun himaye © şi altına koymağı bir ihtiyaç sanıyordu. © Genç kız düşünüyordu: “Eğ günün birinde Nihattan ayrılır. sam bu ayrılış onu çok üzecektir. Bunda süphem yek. Fakat bu ayrılış onun için hiç bir vakit öldürücü bir yara (şeklini © almayacak, kendini işine verecek ve kal binin sızısı çok çabuk unutacak, Yeni © bir tasavvurun arkasından koşacak, yeni © bir istikbal bülyası kuracak, ve ilk yap © Otağı plânı beğenmiyen bir mimar gururi” © e kaybettiği saadetin daha mükemrteli. oni yapabileceğini düşünebeklir. Halbaki © Necdet yıllardanberi rüyasında yaşattığı peri padişahının kizına ulaşamazsa 0 va kit masallardaki içli şehzadeler gibi uzak » diyarlarda ebediyen kırılmış varlığını sü- rükliyecek, yahut da derdini kara toprak” lar altında ebedi bir uyku ile uyutacak!. İki ses biribirinden çak farklı bir nağ. © me İerennüm ediyor. Bshire bu seslerden © hangisinin ruhuna daha yakın olduğunu « anlamıştır. Fakat hislerine kapılmamık lüzumunu mütemadiyen kendi kendine — tekrar ediyor, meseleyi her cephesinden Molli kocasınm yüzüne baktı ve alaylı bir kah- larmın arasından: ların üzerine düşmüştü. Hakikaten, neye kavga etmişlerdi? Bu kavga #imdi onlara öyle manasız geliyordu ki! Biribirle- rini çıldırasıya seviyorlardı. miyeceğiz; dedi, kapamış, masaya set Sükütla geçen uzun bir zaman sonra kapın mıldamadan kulak verdi. Yine kocam mıydı acaba gelen? Kocasıysa rica edip yalvaracaklı bu sefer... ; Fakat gelen o değil, ihtiyar hizmetçi kadındı. — Hareket emri geciktikço adamlar sabırsız. laniyor, diyordu. Kıziyorlar ve fona fena şeyler düşünüyorlar. Birkaçı işittim: Molli birdenbire Behşet içinde ayağa Darlağı. — Ben gidiyorum! dedi. Zaten neye in buraya acaba, bilmem ki! Yırtıcı hiğvanlardan be- ter bu adamlar vallahi! Böyle bir yerde benim işim g / Kütüphaneye koştu, Kocasına, harbe git, ca- nın nereye İsterse git, diyecekti. Kendisi de ba. basının evine dönecekti. Bu adam da nereden çık- mıştı karşısına! Evlenmişlerdi, fakat anlaşmaları- na imkân yoktu. Onun, kendisi gibi, cahil ve vah- şi bir kadınla evlenmesi lâzimdi. Artık her gey Fakat duvarlar: kitab dolu büyük odaya gidip de kocasını masasının Yanında, ayakta, düşünceli bir halde görünce, birdenbire kapının eşiğinde dur- > ld Kaplan, kılem: kınmdan çıkarmıştı, karısına düşünceli ve endişeli gözlerle bakıyordu. Daha o bir kelime söylemeden: — Hakkın var, dedi; sesinde bir tevazu ve Ben cahil bir adamım, kaba ve vah. #i bir adamım. Seni de kayhedersem ark haya. ta büsbütün kararacak. İlk gördüğüm gün sen ba- mA, hayatıma istikamet verecek bir işık gibi görün- dün. Söyle, sen ne istersen onü yapacağım. Se- Sonra, Mel daradt, ona doğru atılı, Dudak. © — Neye kavga ettik biz' deği, Kendini, kucaklamak üzere uzanan kolların arasına birakmış, Kaplan'ın kılıcı gürüllüyle taş- OLS ' Aynada kendisini taryamamıştı yi mddaka tahrik > etmeğe karar) şınca İrkildi, Stifel , Çeviten: Fethi KARDEŞ parmağını du- Nasıl? Fena olmadı değil mi?) vermiş olan Stilel adımlarını sıklaş*| daklarına götürerek : Yerinden hiç kı. ha anası doğurmadı! ya a yeme lem en | a : Fakat çok geçmeden dönmüş gelmiş ve boğuk gecikmesine sebeb bu kadın, diyorlardı. Kadm de- | > bir sesle; dikleri, yani siz hanmıcığım, gösterdi: İşadı. çık olsun, — Öyle söyleme, el elden üstün lür. Son bir tedbir daha alalım. — Elbiselerini saklıyorum Süte | Onlar sayesinde köpeklere serin izi 'âket! İni buldurabilirim, haydi, tallin a Şimdi sana son bir tavsiye: Kolay)tırarak yetişti, neferlere çarptı ve ve tehlikesiz bir işe giriştiğini sam | birisnin çizmesine bastı. ma. Şehir ahalisi bizden nefret «| Öteki nefer sakin ve halim: Giyer. Seni fırsat bulurlarsa hiç a. madan tavuk gibi boğazlarlar. — Dikkat etsene! dedi, atti: — Evrakın, evrakını ver, > zaman gösterdi. MW gösterdi. Gülümsemeyi sola salladı: Ayağına bastığı neler, bu rak: Ve yürüyüp geçti. Stifel “yarın yiyecekleri halta hapis cezasının nereden geld Stileli evvelâ bu iş çok eğ'endirdi. | ğini bir türlü anlayamıyacaklar,, gi 'ercim arma Öğleye kadar ancak teblili kiyale| ye düşündü. Düşmana karşı böyle (ocak bir yer v trin değerini tecrübe etm-k niye”) hareket etmek dağru muydu? Ceza" tinde idi. Bu bakımdan herşey yo.|lanırlarsa akılları başlarına gelirdi. kolu onunla karşılaştığı vakit asker| dikkatini celbetmemişli, Yoksa teb ler “ne o Stifel?,, diye seslenmedi-) dili kıyaleti lüzumundan fazla mıf “Stifel parayı aldı. Müthiş sinir ler, Neferler sık sık geçen âmirlerini| Muvaffak ve mükemmel olmuştu? Juyar. metresinden bu hareketi hiç selâmlamak gayretile başkalarını | Halbuki Fransızların dikkatini çek. İ unimuyordu. Kad içini çekti. Göz yakalamaktan, ziyade kendileri ya-| mesi icap ediyordu. Maamafih ikhieri ömünde, mırıldanır gibi söylen- kalanmamak endişesinde oldukları | köylü nelerin görüşü kati bir miyar/ gi; için bu tecrübe kâfi telâkki mezdi ama tebdili kıyafetin ilk ba- kışta anlaşılmıyacak derecede ma.) manda fırsattan istijade ederek met hitane yapıldığını.açığa ,. vuruyor) resini konlrol etmeği düşündü. du. 51 wee) Sen Kerente geldiği iş günlerde “Daha -emin bir imtihan geçirmek itibaren Stilel, zavallı bir düşkür için Stifel bir müddet daha dolaştı rek “hami,, diye belâlı olmuştu ve başka bir devriyenin önüne düş tü. İki neferin biri sağa, öteki so-İdasının karşısındaki odada oturu” luna geçti, uldırmadılar, Stfel tek-İ yor, böylece avını daha sıkı bir gö: rar o devrişenin önüne geçti. Geri| hapsinde bulundurmak döndü ve neferlere istihfafla baktı. | buluyor, kadının parasını çekiyor. edile-| teşkil etmezdi. Askerler onu görmemiş gibi selâşlaldu. kaldırımın kenarma (Devamı var) vaziyet aldılar. Herhalde ,doğru, Stilelin arkasından bir zabi*| Liy; geliyordu. Tahmininde aldanma Ertesi sabahı, güneş doğar doğmaz, Kaplan İ mast, arkasma yediği bir tekme ile! Çok beklemedi. Fransız kadını | çiktı ve, hiçbir mukaddemeye Tizum görmeden, or- hi Birini mülâzim Havm | biraz sonra merdivenlerde göründü. dusuna, fikrini değiştirdiğini söyledi ve onları İŞ. lerine, güçlerine yolladı, Mavi Kurt'a karşı harbet. kendisine yel açıyordu. İbaşını bile çevirmeden bağırdı: — Etrafına dikkat et domuz! Devriye gene yola koyuldu. Orla.İ venlerde idi. Kadın onunla karşıla. çekildiler ve onlara| rüri Hu kata çıktı. bir Vaziyet takınmış olarak MASAL ÇOCUKLARI HABER' tetkik etmek lâzım olduğunu telkine çalı şıyor, o vakit Necdetin tatlı sözlerile ken disine hâkim olamıyacağını zannediyor. Doktorun İstanbula gelişi yüzünden ve- rilmiş sözden ve vazifenin çizdiği yoldan dönmemeğe azmediyordu. Halbuki bü karara rağmen ve nişanlısı ile karşı karşıya iken bile hafızasının mü- temadiyen Necdetle meşgul olduğunu far kedemiyordü. Nihat birdenbire satine baktı ve mü. saade istedi. Vakia akşam yemeğini bera- ber yemek için evveklen karar vermişler- di. Fakat bir apartıman yaptırmak İsti yen zengin bir fabrikatör, bugün Nihada telelon etmiş, kendisini görmek istediğini söylemişti. Nihat bu yağlı müşteriyi el- den kaçırmamak için kendisine beş ile al. tı arasında randevu vermişti; Nihat bü” tün bunları anlatarak müsaade istedi; — Görüyomun ya sevgilim, fırsatı ka- çırmağa gelmez. Bu iş bususunda uyuşa bilirem, yapacağımız yuvanm inşasına başlayabiliriz, Vakia birkaç saat evvel IN AŞK önem Nakleden: ayrdıyoruz, fakat bu ayrılık bizi istikbal- deki rahat hayata biraz daha yaklaştır. dığı için beraber bulunmaktan daha gü" zeldir. Behire bu sözleri lâkayt karşıladı, fx kat delikanlı Nısuvazdan çıkarken onun geniş omuzlarına, ince ve uzun boyuna, masalarda oluranları rahatsız etmemek için çekine çekine yürüyüşüne âdeta ken dinden geçerek baktı. Birçok masalarda oturan genç kadınların Nibada gizli gizli gözlerile takip ettiklerini de farkedince, herkesin beğendiği bu güzel erkeğe malik olmaktan bir gurur duydu. / Nihat güzel, çok güzel bir delikanlıydı. Bunda şönhe yok. Onunla evlendikten sonra birçok katimlar Behireyi kıkana" aklar. Fakat bütün kadım'arın göz koy. duğu bir erke'le evlenmek. yuvanm saa detini yıkması bile rahatmı bozmaz mı? Behire bi müsbet cevap overmeğe varet elemiyor. Böş çay findanınm karşısında eneves zaman hareketsiz kaldı, Necdetin ziyareti VEE AS ROMANI: 12 MUZAFFER ESEN günündenberi, genç doktorun hayali mu” sır bir inat ile her yerde genç kızı takip ediyordu. İşte şimdi bu hayal gene kar şısında. Behire bu hayali gördükçe kala- sında bir takım yeni suailer doğuyor, al” runda, gözlerinde binlerce soru işareti çi" ziliyor, içerisinde ezici şüpheler düğümle- niyor, kıskançlığın bir yılan gibi kalbin. de çöreklendiğini hissediyor, o daimi bir korku darnarlarında dolaşan kanı dondu ruyor, Behire bu dakikada istikbalden €- Behire bir taraftan iki erkeğin vaziyet- İrini karşılaştırıyor. Necdet, meslek sa- bibi, ihtisas yapmış bir doktordur. Fakat a:kerdir, Vazilesini tam yapabilmek için diyar diyâr dolaşacak. Behire ONecfeti çocukluğundanberi tanır, onun vazileye aşktan daha kuvvetli bir bağla sarıldığı. nın farkındadır. Necdet vazifesini tam yapmak için herşeyden vazgeç»bilir. Hat- tâ kendisinden bile... Şu halde Necdetle evlenirse daha bir çok seneler bir (yere bağlı kalmıyacaklar, yurdun dört buca * Fakat ihtimal ayağında nasır O, — Beni boğazlayacak adamı da/lan ilk nefer kızdı ve Stifele hitap Stifel bütün aktörlük maharetin Vatandaşların: ! sadalaca gülümsiyerek baktı, dü Bir köşede uyuyan iki iri köpek | şünür gibi yaptı. Şahadet parmağı hemen ayağa kalkarak zabitin yar) v evvelâ dudaklarına götürüp ga nına geldiler. Şmit onlara (o Stifeli| sip bir ses çıkardı. sonra iki ku ağı bırakır — Bu bir dosttur. Anladınız mı; | mahzunane bir tavırla başını sağa dost. Koklayın bakayım. » Zeki köpekler Stifelin bacakları na sürünerek onu kokladılar. Cesa | ve dilsize acıdı ve merhamet dama İret bulan tercüman hayvanları ok. | <ı kabarınca da kendi felâketini ha artıya — Ah! diye söylendi, harp ne fe Kadmla ayni bina ve katta onun 0 imkânını yaslanmış, birisini beklerm'ş — Sus! işareti yaptı, Kadın ona acımıştı: — Zavailı! bu kılıkla sokakta on adm bile yürümeden yakalarırsı- nz, — Neden? * — İngiliz misiniz? Fransız mı? — Fransızım, -— Be eyin, burada durma” ın. Kendinizi kurdun ağama at. m5 olursunuz. Bu binada bir A'- man oturuyor. Casus herifin biri, ehirdeki Almanların , belki de en enası,. Sile merhametle o bakıyerde. inden iki damla yaş yanak 'arına süzüldü. Alman. şaşırmıştı, öyliyecek lâf bulamıyor. hayretle onu süzüyor, hiddstini belli etme eğe çalışıyordu. Kadın heyecanla devam etti: - Rica ederim, bi: karar veriniz. Burada kalmanız tehlikelidir diyo. birer | size. Acele ediniz bir yere saklanma'ısmız. Sizi ben saklamak isterdim ama şehirde saklanamı orasi dü benim odam, Size ancak paraca yardım € dbillirim. sağı tunda gidiyordu. İçine birendişede düşmüştü | Çantasını açarak para çıkardı; Bizzat kendi karakoluna mensup | Sahte sakalı ve vücuduna © uygur g di i i i i — Buyurun size üçyüz mark. Ni iki nelerden mürekkep bir devriye) gelmiyen elbisesi iki nelerin nazarı il girl a eri e — Bu parayı ben Almanlardan Stifel emin olmak için ve ayni za'| çektim; anladınız ya... Ama ne ya. payım, yaşamak lâzım, hayatta in san her şeye katlanıyor. Mevzuu değiştirerek devam etti; — Ne yapmalı yarabbi, ne yap malı? Buldum, kiliseye gidin ve © rada saklanın. Orada elbet sizi kur. *aracak biri bulunur. Stilel, bu tavsiyeye riayet etti, ... Hemen evine gitti ve kimseye gö 'n Liyan ile (kadının ismi kendi odasının bulundu” Papaz Gayvard'm harekât epey ramandanberi Stifelin omerak ve şüpbesini tahrik etmekteydi. Papa?, aha Freri sokağındaki kiliseye bi” k evinden hergün saat ikide çi- Geçerken | Stifel de yorgun argın trabranlisa| karak şehirde do'aşırdı. O gün, © gibi! nu, küçük sokağın könesinde bir ka. merdi-| pının önünde oturarak bekledi. (Devamı var) ğını dolaşacaktır. Aşklarından başka gü venecek bir şeyleri olmıyacak. Halbuki Nihat daha şimdiden epey para kazanı” yor. İstikbalde daha çok kazanacak. Bu. gün bile Nihadın kendisine temin edebi” leceği rahat hayat birçok erkeklerin göz” lerini kamaştırabilir. Bütün bu düşünceler biribirini kovalı” yarak genç kızın dimağından bir rüzgâr gibi esip gidiyor. Fakat hiçbir karar vere- miyor. Ne olurdu, Necdet bir müddet da. ha İslanbula gelmeseydi! iv Nihat çıktıktan sonra o Behirenin dal gınlığı epeyce sürdü. Nısuvaz kibar müş” terilerle doluydu. Behirenin gözleri farkın- da olmadan etraftaki kadınlar (oüzerinde dolaşıyor, fakat düşüncesi başka havalar- da uçuyordu. » Birdenbire içerisinde bir ilham sesi du. yuyormuş gibi karar verdi; — Gidip Neciâyı bir görsemi Bu karara rağmen gitmek veya gitme mek tereddüdü içerisinde birkaç o saniye yerinden kımıldamadı. Bu sırada yanında iki kız olan bir kar dın salona girdi ve başka boş masa bula” madığı için Behirenin masasına yaklaşa- rak oturmak için müsaade istedi, Behire çok nazik olmağa ça'ışan bir ta. vırla: — Hay hay efendim, def, ben etata gidecektini. (Devamı var)