Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
WAM POSTASI ve Neşriyat Müdürü b lasan Rasim Us EVI: Istanbul Ankara caddesi TİL Talgesi adresi ” İstanbel KABER telelonu: — 23872 A K 24370 -- | Alın yazısı YEVİ Bir iddiaya göre harple- Tin,ihtilâllerin, sulhun terak- "üz h haşılı bizim beşeri dediği- Şlerm asıl âmili insan oğlunun tlların değil, güneşin lekeleri, — yıl. biribirlerine — yaklaşması, k '( Bit takım cevvt hâdiselermiş. liyo e“kîlerın ilm-i nücm'u tekrar hır " Herhalde insanı ürperten h'îbu- Demek ki biz — insanların Bti etimiz yok; ölkelenme- sz bazışmamız da, çalışmamız İM irademize tabi — olmıyan hnde"e bağlı ve bizim, bu kâinat Direr kukladan farkımız yok.. '! ı'“nng eşte veya adları bilinen, %ârı Yen birtakım yıldızlarda bu: ıiı Y alar. %im bu iddiaya inanmıyorum; thn olüp olmadığını aramak bile 3"’"WT! İnsanı çok küçük dü- ; | î:;r Gerçi mesuliyetlerden kur- ga © e yaparsak yapalım, suç V du- d'—’î::îlchr havadadır, kâinatta- V| :' ? neyiz ki suç - işliyebilelim? qm“'m birtakım — budalalara Mezul,, der, hepimiz de o %;'î*ü şe'.ı'lerı ıddıa edenler (siz %_ın bu hakikatleri keşfeden- ) hep dindar ruhlu nisan- iç bir dine, hiçbir akideye hi Olrnıyabıhrler' fakat bir ıç_ aliki olmamaları ruhlarında Di “ Mğ"lı insanın — mukadderatına %:e insandan üstün bir kuv" ı" ? Yvur etmekten başka nedir hei =._ Vvetin gösterdiği — yoldan Tei ’Onun emirlerini — tutacak, İt * ona beğendirmeğe — çalışa: uma" kendinden vazgeçmiş ve _*uretıe kendini İÜ t — Vermekten, — düşüncesinin kyamlğt işlerin — mesuliyetin ı., ııî'tarl'mş demektir. İlk bakışta t eîSmı küçülten bir şey yok- i Üa KÜ insan, ancak başka in- " **- n kendmden üstün olduğunu ' *tmekle küçülebilir, dindar. i kend—lleı'ınden üstün buldukla- | b"' insan değildir, bütün in: İ | fevkinde olan bir kuvvettir. İ" endılerı ile beraber bütün | da insan oğlunu da küçül- İ w. Bunun içindir ki dindarlık "lden hiç bir zaman hoşlan- | 'mîu insanlığın haysiyetine * i'hll saydım. Beşeri hâdisele. -J lerini fertlerde veya insan , lannda değil de güneşlerin, p Üa in inkıdâplarında arıyan” F; dlndarlar gibi, insanı küçül- ğ 'iıı% lerdir. .'“'"t Tum ki insandan üstün bir kabul etmemekte bir - nevi rdır Fakat bu gurur boş k'—"ıâğıldır hayatı — sevebilme- imizi bir kukla gibi gör- İıqh:'la"eketlerımızın mesuliyeti. “Inemız ancak o gürürla V'* "He Büyük bir Fransız muhar" .ı da — Süalin cevabı muhakkak iş *: , Ulunur.. der; bu —sözün | D olmadığını aramağa lü- î UYomm ona iman ediyo- Döta, Kü insan için buna inan: | “baska çıkar yol yoktur. - K Nurullakh ATAÇ | n“ı“k arabalari “İq% €nin yük arabalarına yay- tekerleklerini genişletmek w İarımı Yeni şekle sokmak 2 Ş b“qîlgı Mühlet bu ay nihayetin Üa tir Bunun için , bütün BT yeni' şekli almaktaün'lar bulunmâsına mani değil-| Sovyetlerle anlaşma niçin gecikti | | Yazan : Henri Gusrnut Fransa - İngiltere ile Rusya ara- sındaki müzakerelerde görülen ya. vaşlık efkârı umumiyeyi hayrette brrakmış ve halk, ne olduğunu bilmemekle beraber, birtakım müş külât çıktığını anlar gibi olmuş ve sukutu hayale uğramıştır. Bu yazımızda müzakerelerin gü, nü gününe geçirdiği safhaları an- latacak değiliz. Sadece — müzakere edilen meseleleri ve hangilerinin halledilip hangilerinin edilmediğini gözden geçireceğiz. Müzakerede bulunanların hepsi - nin mutabık kaldıkları ilk nokta şu dur: Hitlerle Musolininin istilâ plânlarında daha fazla ileri gitme- lerine mâni olmak sulh için lâzım. dır, Her iki tarafın mutabık kaldı. ğı diğer bir nokta daha var: Hit- lerle Musoliniyi yollarında durdür- manım en iyi çaresi bu istilâ ihti- rasının hedef tuttuğu milletleri bir araya toplamak, birleştirmek, bir müdafaa cephesi haline getirmek, bu suretle tehdid eden cepheye mu kabil tehdid edilenler cephesi kur. mak. Bu cepheye Rusyayı da almak lâ zim mı, değil mi? İtiraf etmek lâ, zım ki, bu üçüncü noktada, ilk baş langıçta bütün fikirler mutabık bu- lunmuyordu. — Rusyanın Almanya ile hudü- du yok, diyorlardı, p — Evet, hududu yok. Fakat ev- velâ, Almanyanm tehdid ettiği kü. çük veya orta kuvvette memleket. lerle hududu var. Bu memleketler ona pek zayıf bir mukavemet gös- terebilecekler, Sonra, İngiltere de, Türkiye de Almanya 45 hemhudud mu? Daha sonra, Rusyanm giriş, çıkış denizlerinden, yani Baltıktan ve Karadenizden tehlike ile karşı- laşması ihtimali yok mu? Bunun i- çin, Rusyanım da bizimle beraber müşterek mukavemet cephesine da hil olması kendi menfaati icabıdır. — Rusyanm idaresi bizimkinden o kadar farklı ki, öteki memleket. lerin idaresinden o kadar uzak ki, diyorlardı, Buna da şöyle cevab verildi: — Burada mevzubahs olan, dev. letlerin dahili idareleri — değildir. AZETELER bir nizamnamesi ar, Sanayi müesseseleri imal Eski Fransız nazırlarımdan: Her memleket dahili idaresinde ser besttir. Mesele, bazı memleketlerin hududlarında hissetikleri müşterek tehlikedir. Ayni şekilde, 1 inci François Fatihle, kardinal Riche - Heu Alman protestanları ile an - laşmıştı. Demokrat Fransa dün Çarlık Rusyası ile dosttu, — bugün otoriter idareli Lehistanla. — Maddi imkân bakımından Rus ordusunun pek az faydası görüle - cektir, diyorlardı. -Buna da şöyle cevab verildi: — Hitler hiç de öyle düşünmi. yör, ÂAlman fen mecmuaları da bu fikirde değil; Sovyetler birliği or. | dusunun asker kuvvetini, tayyare- lerinin ve tayyarecilerinin mükem- meliyetini methâdip duruyorlar. Harbe alışmış bir kumanda teşki- lâtı ve askerleri olmamasına mu - kabil, Rusya külliyetli miktarda si lâh, cephane, iptidat madde ve pe'. rol temin edebilir. Bazı müteassıblar müstesna, bu gün artık herkes Rusya ile bir it- tifak yapmanın faydalı olacağızı kabul etmiş bulunuyor. Rusya ile hangi esaslar üzerin: anlaşabilirdik? Evvelâ, Rusya mü- savi şerait altmda ve mukabil yar- dım esası üzerine anlaşmak istiyor. du. Böyle bir talebe de ne dene. bilir? Rusya ne Lüksemburg hükü metidir, ne de Nikarağga, Ona karşı, mühim bir yardım temin edecek olan büyük bir devletin lâyık oldu- ğu şekilde hareket etmek lâzımdr. Kendisinden yardım istiyoruz, fa - kat bir harb halinde onun bizden göreceği yardım pek azdır. Rusya, bize karşı giriştiği taahhüdlerden dolayı bir harbe iştirak edecek ©. lursa biz onun yardımına pek ağır yükler altında koşacak değiliz. Açık konuşalım: Hitler bize doğ. rudan doğruya hücum edecek olur sa biz Rusya yardımımıza gelsin di ye bekliyeceğiz. Madem öyle, Hitler Rusyaya hücum ederse biz de ayni şekilde Moskovaya yardım etme - liyiz. Fransa, Rusyayla beraber, diğer bir üçüncü devlete yardım taah - hüd ediyorsa harbe bilvasıta sü - (Devamı 4 üncüde) HABER — Akşam Postası; halka köyünde konferansı Adana, (Hususi) Aldana Halkevi köycülük kolu, temsil ko lunun da iştiraki ile tamamen Eti Türkleriyle meskün bulunan Ha- dırlır. köyüne büyük bir gezi yap- tı. Doküz komite üyelerinden ek- serisinin, bir çok doktorların, ma- arif müdürünün, parti idare âmi- rinin de iştirak ettiği bu gezi Ha- bıraktı. Köy halkına, temsil kolu ama- törleri tarafından (İstiklâl) piyesi oynandı. Kurslar komitesi deleğye- si Halkevleri ve rejim hakkında konferans verdi, Halkevi barıdosu milli marşlarımızdan ve milli tür- külerimizden parçalar çaldı. Çok samimi hasbihallerle tel- kin edilen fikirlerin, tenbihlerin ahalide husule getirdiği alâka şa- Rasge Güneşteki yanı memnuniyettir. le Ne lekeler .. dırlılar üzerinde silinmez tesirler "'iresın da ” Zodüli Hüseyin rolünde waffakıyetlerinde Adana halkevi bandosundan bir grup şefleri Hakkı ile beraber * Adana köylerinde temsil Belediye Reisi ve Halkevi mensupları bir Eti ve iemsil verdiler Halkevimizin ve Adana heledi- yesinin yeni Treisi Kasım Ener, memelket gençliğini hedefine koş- turan bir küdrettir. Kasımın ar- kadaşlarından olan doktor Ürfi Görkem, Seyfi Tezer de gençlik hareketlerinin ve Halkevi çalış - malarının başmda gelir, Köylüye oynanan (İstiklâl) pi- canlandırdığı ruh ve temiz konuş masiyle ideğerli temsil elemanımız Yusuf Ayhan eşsiz bir muvaffakı- yet gösterdi. Bu temsilci çocukların Üzerin- de büyük emekleri, onların mu- hissesi — olan Halkevimizin yorulmak bilmiyerni rejisörü ve ayni zamanda temsil â- matörü Topoğraf Fikri Sayarı da unutmamak lâzımdır. PRPRPTUAPARPRERTILAARLAT IĞ GYK ERARIREPGERERE D RERTERARRI Yeni alâmeti farikalar (Alâmeti farika) yapıldığını yazıyor- zamana geldik ?.. : H İÇ işittiniz mi?.. Evvelki gün Bakırköy — Bezezyan isöyledim.. bir tramvay içinde, bir ettikleri a— mallar üzerine alâmetler koyacaklar,.. Bunlarm ne gibi alâmetler olacağı meçhul: Doğruluk alâmetleri mi, hile alâ- metleri mi?,. Eğer doğruluk alâmetleri ise o takdirde imal edilen malların üzerine garib alâmetler koymak lâzımgelecek. Me, selâ: Yerli kumaşların üzerine tebdili kı. yafette mahir bir İngiliz polis hafiyesinin Ayakkabı iİmalâtı üzerine alt kısmım- daki cildi ;ıyet nazik olduğu için keç- üzerinde bile yürliyemedlğl meşhur olan eğri boyun bir akreb resmi!.., Diğer alelâmum yerli mallar üzerine fiatlarının sembolü olarak ateşe oturtul- muş haykırmakta olan bir yerli insan ti- pil.. , Keza yiyecek maddeleri imalâtında da meselâ: Sucuklar üzerindeki alâmet: Kafası, nr bir mide içine okmuş, tırnakları boyalı, şehirlerde gezmesi memnu bir hayvan res. mi!,, Yoğurtlar üzerindeki alâmet: Bir (icabmda sarı renk yazlık İskar- pinlerinizi boyaymız!) etiketi!.. Yine meselâ pasta İmalâtı üzerindeki alâmeti farika: (Fareleri öldürür) etiketi, Fakat bundan böyle yerli iİmalâta doğru. alâmeti farikalar konulacaksa en şıkr kadın çoraplarına konulacak alâmet olacaktır: : Nihayet karısmm bacağmı kesip kur- tulmuş bir yerli kocanın resmi!... VRUPA gazetelerinin haber ver. diklerine göre Amerikada ve ce- nubi Avrupada havalar dehşet gidiyor. Bizde de Marmara ve Karadeniz ciyva- rında havalar birdenbire bozdu, “ Fakat Amerika ve cenubi Avrupada- ki öyle değil, Meselâ Nevyorkta bir ta, raftan sıcaktan adam ölüyor, fakat Ame, rikanın diğer bir tarafında fırtınalar, yağ- murlar ve müthiş bir soğuk kıyamet ko- patıyor!.. İtalyada ortalığı seller basmış, nehir- ler taşmış, müthiş yağmur sağanakları yağıyor. Hattâ bir şehre, yaz ortasında, kar bile yağmış!.. İtalyan gazeteleri bu iklim terslikle, rinden hayretteler. Bunu güneşte hâsıl o. lan lekelere atfediyorlar... Evet, olabilir. Fakat muhakkak güne- şe bu lekeler son arzdan sıçramıştır!.. LAİ Garip u 'nan bir-aşk NGİLT. — JE genç bir kız 81 ya- ı şında bir ihtiyarı sevmiş, Hattâ Üclicesine âşık olyuş, Nihayet onunla ev. lenmeye karar veriniş... Londra gazeteleri hayret içindeler. miş, 81 yaşmda bir adamın böyle delicesi- ne âşık” olunacak nesi olabileceğine!.. Neden?., Erkek bu! 81 — yaşmda bir erkeğin modern bir geönç kızm ruhunu delicesine âşık edebilecek çok güzel ve he- nüz yıpranmamış bir tarafı olamaz mı ki? Meselâ: Cüzdanı!.., Avrupa facialarında mektebi talebesinden biçare bir talebece, ğiz tam öğle vakti mektebden çıkıp evine dönerken istasyonda yere düşerek ölüver, miş. Doktor tarafından yaprlan muayene- sinde kalb sektesinden öldüğü anlaşılmış.. Hakikaten acınacak kadar da şaşrlacak şey değil mi? Bizim bildiğimiz kalb sekte- sinden ansızın ihliyarlar ölür. Şimdi mekteb talebesi kalb sektesin- den ölüyor!... Demek ki yakında şöyle vakalar da işiteceğiz: Evvelki gün bayan Ayşenin emzikte, ki çocuğu ihtiyarlığın tabil icabr olan (Ar. furos kloros) dan eceli tabiisile ölmüştür. Mumaileyh ömrünü şerefle ikmal etmiş muhterem bir zattı!,. * * # Beyaz zehir akını L bir daha: Karagümrükte zavallı bir kundu- racınm karısı meçhul bir sütçüden alıp İçtiği sütten yine zehirlenmiş, Hastaneye kaldırmışlar... Hayrettir: Tevekkeli değil, İstanbulda gazeteler, muharrirler, doktorlar boyuna insana dehşet vererek: — Beyaz zehir,.. Beyaz zehir... Deyip duruyorlar. Bunu, itiraf ediyo- ruz ki, şimdiye kadar kokain zannederdik, Tuhaf: Meğer sütmüş!... Mim Düşündüğüm gibi: İstanbul tramvayları Yazan: SUAD DERVIŞ Şirketin elinde iken: “Şirkettir, diyorduk, tabii halkın menfaatini değil, kendi menfaatini, halkın ra- hatını değil, kendi çıkarını düşü« necek.., Ve o sebeple sabah, ah şjâm ona binmek için saatlerce bık lesek, içinde en büyük sıkıntı ile yolculuk yapsak öonüu mazur görü- yorduk. Fakat aylardır, tramvay hükü- metin eline geçmiş bulunuyor. İz. tanbul halkının rahatsızlığı — bit- medi. Tramvay arabaları az mrdır?. Yoksa işletilmelerinde mi bir ku- sur var, bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey varsa o da onun İstanbul- daki tramvay yolcularına kâli gel- meyişidir. ) Sabahları işe gidilen ve akşam- — — ları işden eve dönülen saatlerde bir boş trmavay, hayır... yanlış kişilik yer bulabilmek için bir saat — — ten fazla beklediğimiz çok olu- yor. Tramvay arabaları içinde otu « racak yer şöyle lursun ayakta du. racak yer de bulunamıyor. Müte«- madiyen halk, biribirini itip, ka- , kıyor. eli Bir şehrin nakil vasıtaları o şeh-« ; rin nüfusuna göre tedbir almağa mecburdurlar. Acaba Tramvay iş«- letmesi, akşam saatlerinde sefer adedini ihtiyaca göre arttıramaz — | — mı?. H Şirket zamanında; 1 numaralı * — halk düşmanı olan tramvay, dev- —— letin eline geçtikten sonra da ku- surlarını tashih etmezse ne ola- cak? . Şehrimizdeki nakil vasıtaların'n biribiriyle rekabet edercesine hal. — kı tazip etmekte olduğunu beledi- '_ ye farketimizor mu?, B Yoksa tramvay arabalarının sa-- — < yısını çoğaltmak ve seferleri güü — nün kalabalık saatlerinin ihtiyacı. —— na göre tanzim etmek imkânsız bis — —— şey midir? , Bunu merak ediyoruz. Suat DERVİŞ Doktor- Adnan b Ankaraya gidiyor mu ? Eszki mebuslardan Doktor Adnas. | nın dün Paristen şehrimize geldl.. ğini yazmıştık, N Döktor Adnan, Lâlelide Antals - — — ya apartımanındaki dalresinde din- t lenmekte ve uzün müddettenberi görmediği eski dostlarının ziyarets lerini kabul etmektedir. Hd Ziyaretçilerin çoğu meslek arka. ' — daşlarıdır. Vali ve belediye reisi — Dr. Lütfi Kırdar da bu sabah saat — * onda meslekdaşı sHatile Dr. Adna, nt ziyaret etmiş ve görüşmüştür. ş. Millii hükümetin eski İstanbul — - murahhasınm bu günlerde zevcesi — — Halide Edible birlikte Ankaraya gi- M decekleri söyleniyordu, T Doöktor Adnan, bu şaylalar hak- * kında malümatına müracaat eden — bir muharririmize bu sabah demiş. — Ankaraya gideceğim, Fakat — — bu seyahatin gününü henüz karar- — — laştırmış değilim, Herhalde bir Bi - müddet dinlendikten . sonra Anka- l raya gitmeği ve oradaki eski arka- el daşlarımı ziyaret etmeği çok arzu — — ediyorum.,, '_-ğ Tahrana giden Alman —— profesörü e Tahran — Üniversitesinde — vazife — — kabul eden —Alman profesörlerine — — den operatör A, Gotfield Siames — — bu sabahki ekspresle Beciiader —— Alman profesörü buradan 'Toros — — ekspresile doğruca Tahrana glde-_;r . ceğini söylemiştir. |