5 Haziran 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAB“RİN TARİİ ROMANI 21 İlhanilerde yeni bir vezir iş başına geçiyordu sin, Sana mutavaat etmiyenler bet- bahttırlar, Dedi. (1) * * # Bu hâdiseler cereyan ederken İL- hanilerde de yeni bir vezir iş ba- şina geçiyordu. Feyzullah Raşld Ösman han müstakil emir olunca İlhamıâzâm Gazanın tabibliğine ta. yin edilmişti. Badehu İran valili - ginde bulundu. 708 de de Gazantmi kardeşi ve yegâne varisi Olcayto hâan taht ve saltanatı cle geçirin. ce Raşidi çağırıp vezir naspetti. Raşid belki memleketinin en gü- zide simasıydı. Olcayto cahil bir â- damdı. Ne biliyorsa veyahut bile, rek ne tatbik ediyorsa bütün bun- ları veziri Raşidin istişaresine med yun bulunuyardu. Vezir Raşid işe başlar başlamaz, Olcaytonun Afroditiye karşı düş- künlüğü üzerine parmak koymüştü, Bir gün: — Şevketlüm, dedi, Tarih bir te- kerrürden ibarettir. Dün Gazan gitti, yarm Olcayto gider, Ben bu Afroditiyi beğenmiyorum. Bunun i. çinde Mogol ırkına — karşı bir kin vâr, Filhakika şevketlünün Sâlta- nati kazanmasına yegâne âmildir denlebilir, ama, bu kadar cesür ve küstah bir kadının yarin ayni âkı- beti senin başıma haâzıtlamıyacağı nasıl temin ölunabilir? Olcaytoyu bir düşünce sarmıştı. Filhakika Raşid doğru düşünüyoör - du. Hâlâ bu kadınım nenin nesi öl. duğunu bilmiyor ve onun saltânatı içinde saltanat etmesine milsâmaha .a Bösteriyor,hattâ onu himaya ve ferviç ediyordu.. İşte bu kadım — anlaşılmadık bir sebeble Gazanı öldürüvermişti, — Peki, ama, Raşid, Dedi, Eğer hakkımızda hüsnüniyeti olmasaydı, o zaman çök daha kudretli bir ka- dmdr, elinde çok daha fırsat vardı, beni imha etmesi bir mesele bile değildi, — Haklısın — şevketlüm, ama, menfaati senin sağlığında bulmüş olamaz mı? — Doğru Raşid, he yapalım? — Bu kadmın saltanati önüne geöçmek gerek sultanım, — ÜÖldürtemem, — Böyle bir şey demek isteme, dim şevketlü Olcayto, Size iyiliği vardır. Katli günah öolur, ama, mü- sibeti def gerektir. Bu itibarla biri- le tezvic ettitmek veya sizin te, zevvücünüz Büretile ümitlerini kes- retmek muvafık ölür. — Bize herhangi bir işte lâzım — Oolmaz mı Raşid? HABER in Edebi Romanı Yalnız külçük Asiyenin bir sözü kulaklarında durmadan tekrar edi- yordu. — O gece annem bize ekmek bul- mak için sokağa çıktı, Yangın yerin de serserilerle karşılaşmış! Ekmek bu'mak için sokağa — çı. kan, çocuğunu doyurmak için kö-| | Hissetmiyor, görmüyor, duymı: şe bekliyen analar az mıydı? gelirdi. H A BE R —*Akşam Postası * 5 HAZIRAN — 1939 — Lüzümu halinde yeniden sah- neye Çıikaririz şevketlüm. İşte bu irşaddan sonra Ölcaytonun nevri dönmüş ve Afroditiye karşı büsbütün başka türlü harekete baş lamıştı. Afroditi dönen bu dolap . tan mâlümat sahibi olmadığı İçin sön günlerde Olcayto — Hüdabende hanm değişikliğini hiçbir şeye ham ledemiyor ve bayağı azab ve ıstı- rab duyüyordu. (Koggö) adındaki at uşağt yolü ile Raşidi gözetlemeye — başlıyan Afroditi nihayet darbenin ncere - den geldiğini anlamış ve o da Ra- şid aleyhine propagandaya başla - MIşti. Mogollar Olcaytoyu — Gazandan dahâ çok seviyorlardı. Onu başlari. ha geçirmeğe sebeb ölan Afroditi- ye karşt halkm içten gelen bir sev gi ve hürmeti vardı. Kaldı ki Afroditi bütün Mogol kadınlarının kıskanmakla — beraber sevdikleri bir mahlüktu da. Hattâ sarayda Afroditi baş köşede yer &l Mıştı, Buna sebeb Mogol — kadmlarının hürriyet ve haklarını korümakta Afroditinin sarfettiği emekti. Afroditi bu surötle bir taraftan kadımları, diğer taraftan hâlkiı tut. Mmuş bulünüyor ve hakikaten Olcay todan daha müessir bir imparato- riçe halinde hükmediyordu, çalışryordu, Bir sâbah Afroditi Olcaytoyu zi- yarete gitti. Kabül edilmemesine fâğmen kapıyı açarak kendi girdi. hün derileri .gerilmişti. — Şevketlü Olcayto dedi. Son ğişmiş bulünüyor. İstersen ben memleketime gide. yim, Fakat bir tek şey bilmeni is- terim., Senin ölümün bentim elimden değil, Rasidin elinden çikâacaktır. Olcayto yerinden fırlıyarak hay- kırdı: — Kaltak, Bu defa da bir vözi. rimi baha gamimazlıyorsün, — Ona da domuz dedin mi Olcay- tö, Ö da sanâa senin saltanatmı ba. Bışlıyan gözden hakkinda gammaz- lik etti! Söz mücadelesi —Afroditi ile ya- pılamazdı. Hele Ölcayto bu kadar. tık bir itham karşısında bile yel- kenleri süya indirmiş, ne söyliyece ğini şaşırmiştı! — O benim vezirim. Dedi. — Ben de senin gözdenim. Bir merd ve bahadır hana, dün kendi. Sine muavin seğştiğini bugün yere Yazan: Muzaffe rMu hlttn 'a Raşid bunları alt üst etmeğa+ Heyecanindan sararmış ve yüzü - | günlerdö "Bâna Karsi v'âz.ıyetin de- 1L çalmak yaraşır mı Olcayto? O ekmek değil, kan, kan ve can bulmak için Kköşe başında durmuş- tu, Yaptığı hareketten en küçük bir ikrah en ufak bir hicâp düuymüyor- du. Neden utanacaktı! Eğer — bunu yapmak bir kabahatse, insanları bu kadar çaresiz bırakanlar bundan u- tanmalıydı. Koskoca şehirde evle. rinin, dükkânlarının, barlarının bin bir Işıklı gözlerile muazzam bir hayvan gibi gecenin içinde çörekler miş olan şehirde, bir tek insan ken disile kendi azabile — alâkadar, or muş muydu. Kimseniz dağların te- pesinde olsaydı, onun bu gece çek- tiğini kayalâar görür de marhamete İstanbul şehri granitten yekpare bir kaya gibi hissizdi bu getel,. Dün gecz olduğu gibil.. — Yarır gece olacağı gibi... Koyu siyah bir denizin kıyıları na kadar uzanmış, halif dalgalarır ninnisile uyuşmuş göğün yıldızları nı denizin sathında seyrediyordu. Lâkayitti. — Sehnden korkuyorlar. — Yani korkuyorsun! -Olcayto tekrar hiddetlenmiş ve tekrar bir boğa gibi böğürerek hay- kırmıştı: (Devamı var) (1) Heşti bihişt, Tarihlerde bu adanm fethine da- ir bir malümat yoktur. Hammer birinci cildinin 90 . 92 sayfalarında bu vakayı yine Heşti Bihiştten ü« larak yazar ve fakat yerini Mu . danya körfezi karşısında bulunan Kalolimni adası olarak gösterir. Bu adanım eski adı (Galyos) oldugu İ- çin bu isimden dolayı adayı Kalolini ni diye yazmıştır. Bazı müverrihler (İmrali) dir derler, Halbuki ö zaman OÖsmanlı- lar kuvvel bahriyeye sahib değiller. di, Bu itibarla bu adanm Uluabatta bülünan gölün içindeki küçük — ve (Kiz adası) — olması — lâzimgeliyor. Bu adanm etrafı güzel bir rıhtim ile çevrilmiştir, Ortasında bir mâa- bed harabesi ve mermer sütün ve enkazı vardır. Adanın Alyos olma, sı ve rahibin güzel kızına izafeten kız adası ismiyle aml ması çok muhtemeldir. — Yeni Çıktı Kenn Hulüsi Bahar hikâyeleri (Kitabın içinde okuyacağınız hikâyeler) Tarlaya çevrilen su — Ka- vaklıkoz hatımda bit vakâa — Tuhaf bir ölümm—Dörthanların kulaksızı — Milyarder Mak Kinleyin halrıları — Gece kü. şu — Bir bahsin sonu — Bir yüdum su — Esmanin aşkı. — İĞNE C IIİAYETI — Hayır. Şimdi kısa. — Nihayet tekiz, on santimetre... — Şu halde uzun şapka iğneleri artık kullanılmıyor. — Evet, Ancak çok yaşlı — bazı şadınlar kullanıyorlar... Mongardı öldüren iğne uzun mü imiş? Kapıcı te anlatıyor? — Uzutimuş, yirmi santimetreden "azla... Sende böyle iğne var mı? — Bende mi? Hayır. Ben —uzun şapka iğnesi kullanmıyorum. — Benim gördüğüm şapka iğnesi, kapıcının tarif ettiği iğnenlin ayni. Her ikisi de eski ve kullanırlmış. Simdi vaziyet şu: Eğer benim gör lüğüm iğne zabrtanım eline geçmis ise önün eşinin Mongardırı evirle ne süretle girdiğini öğrenmeğe çalışa" cak ve böylece iki cinayet hâdisesi arasında münasebet — arayacak. İş bu şekle dökülünce —Mongard İle Parsönün biribirlerini — tantdıkları, | hattâ beraber çalıştıkları, işlerinin esrarr meydâana çıkacak. Bunu af cak katili benim bulup — çıkarmamı önliyebilir. — Katil Vetpenden — başkası de“ $il! — Acaba? — Gözleri güzel olduğu İçin ma. sum olması mı lâzım? — Manasiz manasız konuşma A- delayid. O da katil olabilir, fakat henüz bundan emin değilim. — Bu şüphe niçin? — Çünkü Mongard mutfakta ölü bulurdu. Bu gösteriyor ki o servis kapısını çaları katile kâpiyı açmış. Kapıyı bizzat önün açması da mat- mazel Verpenin evde — olmadığını gösterir, ve bir numaralr şapka iğnesi nokta. larımı, şimdilik bir tarafa bırakârak yalnız üçüncü nokta ile meşgüul ©- lursak bu bahis üzerinde epey düşü- nöcek taraflar bulabiliriz. Halbuki diğer noktalar üzerinde hiç bir şey bilmiyoruz. Sayarır dikkat bir müşahedem var Adelayid. Ö gün yazıhanenin üstünde bir kitap vardı. Bunu kü- tüphanede boş olan yerine köymuş- tum. İşte şuraya... Hellis parmağile — kütüphanenin sol tarafında en üst ralı işaret etti. Hellis kitâbi alarak — Adelayidin önünde sayfalarını karıştırdı ve: — Baâak, dedi, bu kitaâbım — sayfa numaralarından biri kurşun kalem- le işaretlenmiş, 30 uncu sayfa... Bu hün sebebi ne? Âsıl şayanı dikkat olan cihet Par- t| yor, hafif ürperişlerle sabahı bekli- yordu. ** # 4 Zeliha avuçları içinde bu beş lira- yı namusunu, katlımnlığını hiç farkı. na varmadan hiç de şey yapıyormuş gibi değil, — sanki hayatta hergün yaptığı bir şeyi ya- pıiyormuş gibi kazandığı bu beş li- rayı mukaddes bir şey gibi hürmet- | le saklıyordu. Çocuğfu ölümle pençeleşirken ©- nun kalbinde şimdi şu anda âdetcı: sevince pek de müşabeheti olan bir his vardı. Böyle bır hisle kalbinin dolmasıma kendisi de — şasıyordu. Bu his bir ümitti. Ümit ediyordu. Doktorun sözlerinin hakiki manar yrit bilmiyordu. Çocuğunun kurtulmasını — istiven Mer anne gibi o da çılgın bir ümitle Sir söze sarılmiıstı. : — Kan olsa belki kurtulurdu. O bu be'kideki yüz bir —ihtimali rüzde yüz telâk'âi ediyor ve kala: sında: fevkalâde bir © * Kılığı kıyafetile zentin gibi sonun bulduğum kâğıda cemetmek Oğlu, çocuğu yavrusu!.. Dokuz ay karnında taşıdığı, şu anda — sanki hâlâ odada imiş gibi ağırlığını için- de hissettiği, kokusunu — burnunda |bulduğu, göğsünde ilk dişlerinin a- ları tatlr, tatlı - sızlıyan çocuğu Memduhu hiç ölebilir miydi. [ Hayır! Bu parayt — kazanmış ol- maktan utanmiyordu. | Hattâ bu parayı hiç istemediği halde o adamım kendisine vermiş ol masından şaşmıyoördü. Bunlar, bütün bunlar ona şeyler gibi geliyordu. Çocuğunun kurtulması için yapıl- ması gayet tabif ve husülü — hiç de aşyanı hayret olmiyan şeyler. tabif ; * * * tomobil bir barın önünde dur. muştu. Köşedeki barın önünde... ve jiçinden siyah bir palto giyen uzun boylu, ince bir adam çıkmıştı. Ve' Zeliha niçin, neden ve ne yapmak i- çin bilmedan © adama yaklaşmıştı. görü- — SAKYRŞ F nun da 30 oluşu... — Tesadüften ibaret olacak. ı — Hayır, tesadüf değil. Diğer ki. tapları karıştırdım ve sayfa numa- raları böyle işaretlenmiş — kitaplar buldum. Bu kitapların işaretlenen sayfa numaraları Parsönun biraktı- &ı kâğıda yazılı. İşte liste: * 804 354-50--15430 —210 İşte, sayfa numaraları işaretleti- miş olan kitapları listesi de not def. terimde, bak: Myron T. Herrick: Hatırâlar, işa tetlenen sayfası: 80 Generâal Cadorna: Halıralar, işar retlenen sayfası: 35 Amiral Scheer: lenen sayfası: 5Ü Prens dö Bülöv: Halıralar, işaret 'enen sayfası: 15 Hattralar, işaret* (Bu kitabın yalnız birinci cildi i. şaretli, diğer ciltler sağdaki sön raf- ta buülünüyor). Yazi masasının üstünde, Parso- nün btraktığı liste kurşun kalemi- nin yanında bulduğum kitap da şu: Carlo Caretta: Bir muharibin hati. ra defferi, işaretlenen sayfası: 30 Adelayid: —« Hefhlis, dedi, muhabere için bu belki de bir şifre anahtarıdır? — Hayır. Böyle muhabete vasita- larına artık yalnız macera — römanr larında tesadüf mümkün. Hakikat“ te hiç bir ajan böyle şifrelere müra. caat etmez, çünkü çözülmesi kolay olüyor. Bundan başka bu rakamla- rin cemedilmiş olması bir muhabere şifresi olmaları ihtimalini bertaraf ediyor. Hesap, bu masrafın hesabi x olması ihtimali ise şayani kabul "bpyludak Yüktftimı:Tarar... & Hellis devam etti: tüçensakr HK B akklı meğ voma: ıfs  — Tabancanın evvelâ dolu oluşu | — Mongard ile Parson arâ$ında olan ve gürültüsünü işittiğin kavga para meselesi yüzüriden çıkmış öla- bilirdi. Fakat Parsonun bu hesabı Mongardın gelmesinden önce yaz- dığı muhakkak olduğu için bu ih. timal de suya düşüyor. — Neden muhakkak? — Çünkü hesap Mongardın gel- mesinden sonra ve onun — önünde yapılmış olsaydı Mongard bu kâğr dr masa üstünde bırakıp gitmez, a- İrrdı. Halbuki kâğıdı benim — gibi masa üstünde gördüğü halde hiçbir ehemmiyet vermedi ve burada hiç bir şeye el sürmedi. Hellis, kütüphaneye karşı otura. rak düşünmeğe köyüldü. — Tarihsiz ve yalnız rakamlardan ibaret olan bu hesabın muammasını nasıl hal- ledecekti. Dişlerinin arasından mırıldandı: — Yoksa sekizinci mi? di. Çenesinin altından bağladığı baş örtüsü düşmüş boynundan bir şal 'gibi kalmıştı. Kıvırcık siyah saçlart İnce yüzü. ne doğru dökülmüştü. Hastalığın hararetile yanan bey- nindeki cinnetle garip, garip bakan gözlerinde inanilmaz bir — güzellik, kurumş — düdaklarında, asabi bir buhranin takallüsleri vardır. İnce burnunun kanatları — hafif hafif inip kalkıyordu. Otomobilden inen adam sarhöştü. Kendisine doğ İt yaklaşan kadında sarhoş bir er keğin hırsını celbeden bu teferrüat- ,tan daha doğrusu bu esastan bu göz ilerden bu dudaklardan başka hiçbir şey görmemişti. Ne mantosunun eskiliğini, ne de ayaklarındaki çörapların kalın â. yakkabıların çarpık ökçeli oluşunu Neden Zeliha bu adama yaklaşıfr- ken ondan İstediği şeyin ne olduğu- rü iyi biliyordu. ! Fakat buna nasıl mukabele edece- — Kan vere'yiben muttakkak kur- nen bu adamdan belki de o beş lira Fini düsünmemişti bile. Fakat ca. tulur rseklinde hatırlıyor... Onun ölmesine imkân var mıydı?; 'dilenecekti.. Sokağın o köşesi çok ışıklı değil , 'nt isteyiverdi. Ve sarhoş onun ken- disine doğru yaklaştığını — görünce üzere yazdığı rakamların sonuncusu| Kütüphaneye atıldı. SOİ ) kam 2 v.. ÇPYİREN: LK W : tara üstteki rafin yegâne böş ol "n Carla Caretta'nın “bir * hatıra defteri,, kitabını koydü V tabın sırasında saydı: Bu, fâ Jan itibaren sekizinici ciltti. Hellis, tekrar — yerine zaman buluşu dolayısile miş görünüyrdu. v eeei XI yazeteler, yirmi üç )-'Bîmc!?â 'if kız tarafından işlenen ht Jak sokağı cinayeti,, etraft sanlı neşriyat yapıyorlardı. | 4 kızın maktulün metresi Ol ö ediliyor, “M. Fransuva,, Uanîîiıı tearını kullanan adamın İN tması ihtimali ileri sürülüy0 Yakalatlan kadıtı ifade V“”ğâ du. Faâkat bütün deliller “ idi.. Kaçmağa hazıtlanarak Dİ' nuü hazirlamış, dışarı çI da bir şapka iğnesile patron dürmüş, sonra bavülunu mişti. Fakat bina, altınci H kiracınım “şüpheli,, oıwnu“d’:aıı gece gündüz tarassut altındi duurlduğu için kadın, derhal Hil | edilmiş ve Sen Lâzar gar ahrken yakalanmıştı. Hellis gazeteyi dikkatle M Binanın tarassut altında eıî"m rulduğundan esasen şılph W Gazetenin “şüpheli ölüm. | lerini kullanması endişesil! rdü: dı. Gazete devam ediyo: M “Öğrendiğimize göre bu GÜ yy le ayni binanın altıncı kati! Ilj kubulan “intihar,, hâdis;w da henüz hati — suretle VW ,l bir alâka bulunduğu şuP hesi ÇENİLUT ., İntihar kelimesi tırnak l#d ne alınmıştı. Hellis endışe leyi bir kere daha okudlîı ;j! hâdise arasında görülen 47 di? Okumağa devam etti! '* “Bu karanlık hâdise etrâ ıuj bıta çok ketum — davramli ,I”J Fakat bizim hususi olarak F"M mız tahkikat esnasında BiT .J şayanı dikkat bir ifade#”:M etmeğe muvaffak olmuş pİ ruz. Mahalledeki sitçülerdi" w nin çalışıp cinayete sahne İnın yedinci katında bir ÜM | taân Mari Lorani isimli ge M âltıncı kaltaki kiracının Etliği; n İntihar kelimesi gene f reti içine alınmıştı. (Devam! çrnak ! ç,ı_) | Ü sanki kırk yıllık -bir nbb:j Ellerini uzatmış, onu lutmuş, bara girmekten Y omuzuna kolunu geçırı:lıii tomobile doğru çekmişti: Zeliha itiraz etmeden etmişti. Birlikte ötomobile gi Allahım ağzı ne müthiş içii yordu. Otomobili: kendi fakat Zelihanın om çekmiyordu. &a Sehi seviyorum diY€ daklarla onün boynundan du. — Sen de beni ı.e—rhı*""ııı g " f #f ge — Evet seni swiyon“”ü'çnt Asiyeyi düşünüyor. & sümü hatırlryordu. — Ne güzel şeysin Sent."r, sevi.. Seviyorsun değil ” Deliydi. — Evet.. Evet sevıyof“’w ” o0 gel nasf% w'*'f' * Bir kapının önünde ©f muştu: Bu Beyoğlu lunun * larından birinde bir D mobili kapayan sarho$ zundan tutuyordu. ( (De

Bu sayıdan diğer sayfalar: