EÇEN gün bir roman oku ti Yordum; bir yerinde gene Raşydim kabardı. Bir İngiliz ro &$hastan biri bir meklep ço pilden bahsediyor. Romancı şöy yi “O, çocuğun adını söy! Hüy T arabadan bahseder gi Avrupalılarda da, hiç olmaz lere de, bir zaman mek- Mey, İlebesine numara takmak Adeti N Onlar artık kurtulmuşlar, Saha kurtulamadık. ei mektepte — geçirdikleri Şci m bir nevi hasretle (bahse Pek anlamam. Benim o 22. yola ait öyle tatlı hatıralarım 2 » Talebeye ancak azarlamak. Vermek, tehdit etmek için hir i ya iri, korkurç bir müdür ve nda, işleri, güçleri ceza Rk azarlamak için sebeb arâ- “lan birtakım © mubassırlar. xy ımızın da çoğu o müdürden alada farklı adamlar Fakat mektep” hayatına V ağam hatıram, numara ile çağ. Nr 280... Bunu bazan türkçe, iyii İransızca söylerlerdi. HAlâ Ül la çinlar ve bir arkadaş se- “ag dahi beni titretir, © şivan? Bu adlarla benim ne alâ m “e çağırmağa ne hakları diş, İnsan oğlunun bir adı var. Kendisine duğduğü günlerde o Ni ölünceye kadar da o devam i iblara bir diyeceğim yok; ; , Mkablarda bir kasd. vardır, na vardır; onlar insanı anla” vi «der; bir muhabbet veya na eseri olabilir. Fakat yin çaresi yok! Binlerce tale- Bstl ayırt edelim? Deftere ma" Mr diyorlar. o Numara böyle idari kolaylıkları kğ ; fakat mahzurlarını da, çir. yerini de düşünmeli. Kolaylık Ve bir insana: “Bizim için ” gi ferdiyetin yok, sen sade” Desnesin, bir o numarasın!, Ni ia doğru mu? Başka bir çaresi: Saltrdı, elbette bulurlardı. ei Soyadt kanunu çıktığından” nn hiç lüzum (kalma. e ita bulunacak üç > medi , üç beş Fatma'yı so ile ayırsınlar. Bir mektepte Mm soyadları bir olan birkaç Kam rmiş. Başka mem- yok mu? Fransa'daki Öyle de beş on tane (Jean “iy A1, Almanya'daki mekteplerde ti kaç Hans Schmidt buluna. Pare için onlar çocuklarma İz takmağa kalkıyorlar mı?... ta, de Du numara usulü kaldırıl. «KİÇ olmazsa © öğretmenlerin, ire "deki idarecilerin talebeyi pi ile çağırmaları menedil- Numara defterlerde kolaylık ei ise defterlerde kalsın ve ç,,, adları ile, (soyadları ile in v we #rabadan bahseder gibi... e İnsanın numarası ol Mürlara ancak eşyaya yakışa Cani mahlükların birer adı Sancak onunla arslırlar. Nurullah ATAÇ Jarasında rastladım; Bilâhare, Mumarasmı söylüyordu... De-| Yüz seksen... Deux cent güatre Birtakım âdamların beni! HABER — Akşam Postası Bahar hikâyeleri Kenan Hulüsi “Kenan Hulâsi,, imza1“iik ön. | içinde, evlâtlığını fabrikaya ce “Yedi Meşale,, edebi topluluğu| dırmış, onu bi. asuslukla ta mur/zif etmiştir. Günün birinde, evlât” harririn muhtelif gazete ve mecmur- | tık, dili bir karış dişarrda, köy kah alarda okuduğum hikâyeleri, katan yerinin nünde beliriveriyor: da, Türk edebiyatının görüşleri doğ — Ne var ülen it?.. zehirlenmiş ru, duyuşları samimi, değerli bir | zibi ne koşuyon öyle? hikâyeci kazanmak üzere bulundu Köy meydanına yetişir yetişmez Ku intibamı yarattı. birdenbire çöküveren, sansı tut. Meslekdaşımın geçen hafta için |muş bir hayvan gibi İ t olive de ortaya attığı küçük kitap, duha| sen oğlancağızın heyecanı karştsır. birkaç yıl evvel ondan pek çok ia, Ahlamışlılar, muhtara dönüyor” unsanları teşhislerinde aldanmadık-|lar: lari için se" irmekle (o kalmuyor.| "— Sakın ha muhlar, Genç edebiyat neslinin de kuvvetli | seninkinin başına bir eserler verebilecej isbat o etmi Bakıverelim hele bulunuyör. “Bahar hikâyeleri,ni okurken * itiraf ederim * mevzularını seçişteki ince görüşüne; kalıramanlarının diyo: hal r uçkuru. Hulüsinin hikâyelerinde k şbihler de var, O, w “| ğursuzluğu ağızdan ağıza dolaşan ve karakterlerini, ruhi (o haletlerini!bir Anadolu hanında (gecelemek tahlildeki kudretine; (o dekorlarının / mecburiyetinde kalmış bir insanm, mahalliliğine hayran olduğum nis-| tipili bir gezi ir fener ışığın- belle, muhasririn lüzumsuz tevazu | da bu hana girerken duyduğu kor- kuyu bakım ne kuvvetli ifade edi- sız),, hikâyesini yazan #anatkârm| yor: kudreti ile şöhreti arasındaki nis) “Han kapısım, elinde isli bir fe betsizliğe üzüldüm. nerle, sekiz on yaşlarında kader kü. ” 5 dük bir çocuk açtı. Arabamızı k Kitabım o kapdğinı açar açmaz.) wen içeri sürdük. Ve ayni sani “Tarlaya çevrilen su, | hikâyesile| fe, başımdan itibaren, ia tırnak ve | karşılaşıyoruz. Bu bir toprak * ma |'arıma kadar, ölen bir adamın de'i- kine kavgasının hikâyesidir. Kenar | «ni zerine işim gibi birden! Hulüsi, bize, "Ahlamışlar, köyülre biiredi ssettim.,,, çarıklı erkânı harplerinin, kend * menfaatleri uğruna « koca bir fabei “Dörthanların kulaksızı,, hikâ. kayı müthiş bir âkibete mahküm et | vesirde, iki günlük yoldan kasabı mek bahasına da olsa - şehirliye | 'ahrirat kâtibine bir eşek vül parmak ssırtacak bir zekâ ile çevir | getiren bir Ali çöcuk var ki, iloğlu diği dolabı anlatıyor, Belki Tütkiye | nun aç insanı nasıl kullanacağını haritasmda “Ahlamışlar,. adını ta | pek iyi bilen bir psikoloğdur. şıyan bir köy yok, Fakat orası, yol | Küçi kitabın 26 sayfasmı larında it gözükmez, kervan geç Jalan “Dörthanlarm kulaksızı,, bana mez, bulut gölgesi düşmez, mey'da- bu kitabın dokuz hikâyesi ârasın* nr gübreden geçilmez dekorile; şey- |da en kuvvetlisi göründü. tana külâhını ters giydirebilen muh | Mevzuu kısaca şu: tarile; Hinoğluhin o imâmüle tastd-) Kulaksız Ali, bir eşek yükü odu" imamına bir Türk köyüdür. Anlayol ruz ki, muharrir, Anadolu ki nâ çok yakından tanıyor ve biliy Bugünkü köylünün haleti ruhiyesi ni büyük bir isabetle tahlil edecek| kadar ona nüfuz etmiştir. Kenan, dekora ehemmiyet verdi» ği derecede, kahramanlarının, eşha” sın mahalli lehcesile konuşmalar na da dikkat ediyor. Bir muhtar düğününüz ki, köy civar bir tepede bakır madeni fab rikası kurulurken, Ahlamışlıların başına bir çorap örülmesi endişesi!ki rat kâtibile konuşuyorlar. Ali 18 yaşında bir köy delikanlı. sıdır. “Dörthanlar,, muhtarının gü gibi kızı Fadimeye vurgundur. A- ma, ne çâre, eşek deri pekde mangır getirmemektedir. Binanca- Teyh, Fadime, onun için o erişilmez bir seraptır. Al: Fadimesini anlatırken nin habe. odun) nu kapisini yıktıktan sonra, tâhri“İdurmaktadır. Bu adamlar hanla “Dörthanlara davul değil, lerdir tek yolcu Kuş uçmaz, kervan dikleri yer belki de da ken bun: dece, şı vergi memiclanı da bir tahri- jramasalardı İ at kâtibi, bir arelık onun lafını ke| davulların sebebini kul ir haftadanberi! veriyor: | çekabanın köylerinde davul çalınıp) Hükümet, kesabaya üç sasasamanasasasnn şana ss10n00000000048 9084080208083 8A9AA008A0MAAA NE SAAMMAN KAMAN No | Halkı bardak kardeşliğinden kurtarmak lâzımdır Yazan: M. DALKILIÇ İ STANGULUN su derdi yalnız ayni za.i İ munda susayıp da su İçmek mecburiyetinde kalışıdır da, İ susuzluk değil, Sucularda senmi birkaç bardak vardır. Bazılarmda obunlar otomatik yıkayıcı âletlerle temizlenizler göyle bir musluk altında çalkalenırlar veyahut da satıcının belki sabun yüzüne hasret elleriyle yıkanırlar. Bunun mahzurlarından bah- em lüzum var mu? ve birçoklarında setmeğ, Bir dakika önce hsrhangi bardağı biz veya çocuğumuz ağzma götürür. Ayran, şerbet ve bü. İlin içkilere ait bardaklarda eyni tarzda yıkanırlar. Bu bilhassa yazın daha fazla görülür. Sosayanlar dükkâna» rin önünde birikirler, — Yıkamak İhmal olunur, olunması da pek tabidir. Nihayet üç bardak veya bes bardak vardır, fakat müş- teri çoktur, Şişe suyuna gelince, şişeler | ekseriya el ve tabak “yıkanan muslukların altımda bırakılarık böylece bululanması temin olu, Biraz dn soğutulmuş olur. Mer yerde bux dolabları yok- Birçokları hüylere soğuturlar. Sucuların, şerbetçi leri de pislir. ları elleriyle yıkarlar, Görülüyor ki susuzluk nispelinde sw içmek de Şölrin derdi halindedir, Bütün berken şikiyetçidir. Fakat, könse bu şi kâyetinde kendini hakli bulmaz, Nihayet su veya mayiat bardak- Is içilir ve bittabi bununla içmeğe o da diğerleri gibi mecbur. dar, hastanın dudaklarından ayrıla nur. tur, Ekseriya da bu kab, bir Halbuki hesab edersek suyun bardağı hir maliyeti on parayı geçmez. Ve bu yüzden suculuk, petine göre kazançlı bir istir. Hiçbir riski ve zahmeti yoktur. Bütün sermayesi bir köşe bulmaktan ve bir İd şişe, birkaç bar. dak uydurmaktan ibarettir, Şehirde ve alelümum medeni bir memlekette böyle bir şeye cevaz verilemez, Bunun bir yola vardır. Kâğıt fabrikamız var. Bütün maliyeli nihayet beş parayı geçmiyen kâğıt bardaklar imal ettirebiliriz. Ve belediye de bütün socuları bu kâğıt bardakla İ meşrubat satmuğa meçbur eder, Bir Içön yırtar atar, Belki bun- ların körlarına bir nispet dahilinde kesat arız olar, arsa, şehrin $ ve halkım temizliği temin olunur ve halk © biribiriyle ağız bol gelmek manasmı veren bu bardak kordesliği Ve ilâ daima su içerken tehlikelerle mühat bulunacağız. Söylediğimiz şey bir azim meselesidir. Belki ilk anda sikâ- yetleri mucib olabilir, ama, ne çıkar, birkaç kişinin fazla ihtirası yanında halkın sıhhati üstündür, kuruştur. Bünun cirosuna mis- inden kurtulur, tiksinmek vaziyetinde Kalacağız, Dört | volda fabrika kuracaktır. Fırka mu meri, bir haftâdanberi fabri salışacak i detmekle meş bile uğramamıştı. | çuldür. geçmez, de| Kulaksı: Dörtkonların | xü odun si idi, Amma, köy halkı daj| arasında bir zaman teredi pek keder duymuyordu. Se | ra, onbeş kuruş yevmi iğ. | hemen kararı ve: (A uğramamış mıdır? lardan eşek yi Eşek yük mangırlar bi, dolaşar |* sıza deyi! Nihayet, #alhrirat , itiberile, mul! k âdimesi de onun olacaktır. günlük | (Devams 14 üncüde) OTLAR TAAA İİİ Aİ İYİNİN SALI İNİ LİİR RAIIAİ Operetto della Pa'avra | AZI palavracı İtalyan gazeteleri şu Aravutlukişki kanlı oporetin tem- sili esnasında #öyle bir palavra savurmuş, lardı: — Arnavutluk şimdi Eze denizine stla - Rasgele Doktorca çilek yenirse .., İZIM “Maber,, in muhterem doktoru nefis bir yazısında çileği methede Istanbulu çıplaklar memleketi zanneden bir adam DAMIN birisini, İstanbulun ölesin - de berisinde açik ve müstehcen re- simler satarken yakalamışlar, müddelumu- miliğe teslim etmişler, Adam ne dese beğe, mak için bir atlama lahtası olabilir!.. Yalan değil, olabilir. Olabilir ama, böyle taklak da yine kendilerinin tabirile bir (Salto mortello » ölüm atlaması) olurdu!. Şimdi de, İkmekteplerindeki çocuklara adcta milli bir bava gibi günde üç defa şöyle garip bir şarkı söyletiyorlarmış: Yolumuzu uzatıyoruz, Türkiyeyi alacağız! İşler İyi giderse Atinayı alacağız!.. Atinaya gidiyoruz biz eğlenmeye!, Galiba bu da bir çocuk opereti!, Çokça makara yiyen bir çocuğun rüyasında ne- ler göreceğini bestelemiş olacaklar!!.. Fakat dikkat buyuruluyor mu? Şarkısmda bile: — İşler İyi giderse... Kaydi ihtiyatmı koymayı unulmamışlar, Malüm a, bu kayıt, kabadayılığın (9) uncu maddesini teşkil eler!., Şimdi işler şüphesia iyi gitmiyor, O hal, do yakında mekteplerde işin söyle bir şar. kasını düzecekler demektir: İşler Iyi gitmiyor, eyvah ne halt edeceğiz? Atina bile geliyor, bizimle eğlenmiye!.,. Şu bazı İtalyan hükümet adamların ne garip meral bunlari Çocuklara boyuna şarkı söyletip kendi - lerini ağustos böceği, dünyayı karmca gö- rüyorlar! Fakat ağustos böceğile karmca hikâyesi malüm, Bilhassa ömrünü şarkılar, Is geçiren ağustos böceğinin âkibetini o cocukcağızlara sevabına öğretivermeli!... ede bitiremiyor. Çilekte şu madenler bu - Tunduğunu sayıyor: Şeker, kükürt, fosfor, klor, sodyum, po tssyum, kireç, magnezyum, çelik, çinko, bakır, iyod... Muhterem doktor affederler ama, Mer- can yokaşundaki kazanlara yanlıslıkla çilek demiş olmasın?, Böylesine cezalı çi, leği nerede yediklerini bize lütfen söyler- ler mi?,. Zira bizlerin yediğimiz halis çilekte yat niz şu madeni biliyoruz: Şapı, ». * * Vapurun değil, gezin istiab haddi esas !,. AZAR gilni yapılan tefşle, bazı vapurlarn istiap hadlerinden fazla yolcu aldıkları görülmüş, kaymakamlar Könderilen tamimde, müessif kazalara mey dan verebilecek olan bu halin önline geçil- mesi lüzumu bildirilmiş, Hayret, bizler günlerdenberi bağırıyoruz da İnanmamışlar! Ya muhterem müfettiş, ler görmeseymiş ne olacaktı? Maamafih müessif bir kazadan katiyen endişe edil - mesin, Zira, bu vapurlar istiap haddinden fazla olmak şöyle dursun öyle yolcu alıyor lar ki, bir kâza vukuunda yolcular denizde Glele verirlerse en sondakini Mudanya rıht mma çıkarıp tahlisiyeye haber verebilir ler!,. hirsiniz: — Ben bu resimleri herkese satmıyorum, ben bu resimleri kadın, erkek muhtelif poz larda hususü fotoğraflarını çektiren alâka- darlara siparis üzerine veriyorum!., Demiş. Bak herifin şu yediği naneye, Merif utanması neredeyse: — Efendim, ben bu fotoğrafları sıhhati umumiye için çekiyorum. Zührevi hastalık” lar röntgen mütehassısıyım da!,. Diyecekmiş!,., : s.. 0 yakında bildiğimiz yakında değil ! İZ çoruktuk. Kurbağalıderenin kıyı- sında oynardık, Tü o vakrttanberi gramafon üstünde unutulmuş bir. plâk gibi Kurbağalıderenin — temizlenmesine karar verildiğini hateften bir sada tekrar eder, durur, Yine dünkü gazetelerde söyle bir haber var: — Kurbağahderenin köprüye kadar o . lan kısmının temizlenmesi kararlaşmıstır. Yakmda işe haşlanacaktır!,. (Kısası Enbiya) dan bir parça yanlışlık. Ha dizilmiş olacak. Zira buradaki (yakmda) tabiri kitabı mukağdesteki yakında tabiri” dir. Nuhun sakah Haley kuyruldu. dek uzaymcaya kadar demektir!.. yıldızma Mim i duyune | Ü br il Ve DE | be ın gibi | çi İ korumakla kalmayıp İ i > lo Düşündüğüm gibi sanığın hasretini çektiği erkek ve kahraman ses ! Yazan: SUAD DERVIŞ Helk Parti tayı münase yle urrelsimiz İsmet İ Beşinci Kurul. Büyük Cu ğu kadar bütün dünş di. Çünkü kurultay kürsüründen yayı bir kaç ir sarmakta olan bir tegallüp ve tahakküm cdasına mukabele e den ilk erkek ve kahraman sesti, elerdenberi “önüne sed çe. iç küvvetim,, vehmiyle ta. bütün dünyada lâyek bütün bir bir süngünün, ne bir başka izzetinefsin i tanımamış olan bir le bir sesin yüksel miş olması ve bu sese İsmet Inğu nü gibi bu mi evlâdının, en şerefli bir askerinin, en unutulmaz milli kahramanların dân birinin ifade vermiş bulup. masıdır. . mum harp fes rezaletinden ifadeli vatandaşinın ağziyle insanlık ve mülletinin hakların: müdafaa eder” ken sade milli değil, milli olduğu kadar da insani bir davanın lior. liğini ediyordu. Ve gene bu millet arslan yeleli sonra bu yüksek vakur başını kaldırarak, gene ayni © temkinli ağısdan, gene ayni yük. sek kuvvetle konuşuyorsa bu © nün milli olduğu kadan İnsani var müdrik ojur”- m milletlerin vicdanırda iki ağzından göylemeğe va “gü kio, le könuşabilmeki için senelerdenberi en büyük Bi enerjiyle. hazırlanmış, dünyanış askeri vetleri arasma nodern ve mükemmel big Bu milletin bugüne Kün yapmığ tutmuş bus savaştan, m yılımamış By girmiş, i günde diği lunmas: İse dü, inkâr ci iliğine ve şuurun r olan her milletin, dok taki devlet olarak ması hanaı, insanlığın, Sarsılmaz müşterek bir akidesi olarak, tes- bit edilmesinin lâzım ge çikça ve mertçe söylemesi ve Türk milletinin “şuurlu ve kuv. vetli vat yalnız bir “insanlk al. esine ve sulh mefküresine bir hizmet ettiğine de,, Kani olması ve Türk milletin “bu yüksek ideali ve hayati menfaati kend raber olan milletlerle birlikte ko. ru ni kahramanlık râtmak için tama mi tüm n &abul esi yle be tü Kk için göz kamaştıracak ye. | in en üstün big: | büyük © kendini. | kat'i olarak karar vermiş bir hal. de,, bulunduğunu ilân etmesi. bü. ; ada yalnız takdirle değil, tün dün minnetle karşılanacak, ve dünya” (Dünkü nüshadan devem)