| > Birikarp Halide Denizlere tayyare zırhlı mı hâkim o Asked'k Bu mesele daha 1935 kânunuey- velinde mevzuubahs oluyordu, O zaman İngiliz - İtalyan - Habeşis- tan ihtilâfının buhranlı günlerinde bulunuyorduk. İngilterenin ana va" tan filosu esas limanlarını terket- mişti. Bu mesele günün en mühim bahsini teşkil ediyotdu. Maalesef bu mesele bugün de tek tar ehemmiyet almış bulunuyor, Esasen, dört senedenberi meselenin şekli biraz değişmiş olacak. Bunda bilhassa İspanya harbinde edinilen tecrübeler âmildir. İspan ya, iki buçuk sene hava ve kara mu harebeleri için tecrübe sahası oldu. Motörlü kuvvetler, tanklar, tayya- reye karşı toplar, bombardıman tayyareleri vesaire. Hepsi tecrübe. den geçti ve gerek hava, gerek kara orduları erkâmharpleri bunlardan faydalı neticeler aldılar. Fakat, bah riyeliler için pek fazla tecrübe elde| çinde yapılırsa yapılsın, gene va edilemedi. İspanya harbi esnasında bir iki! Çünkü, bir bombardıman tayyare-İdir. Bir muharebe esnâsında bunun âteş edebilecek |daha güçleştiğine şüphe yok. deniz muharebesile, tüccar gemileri” nin havadan bombardımanı görül“ dü, “Espana,, gemisi tayyareden 2- tılan bir bomba ile battı gannedili- liyor. “Doyçland,, da Rus yapısı bir çift motörlü tayyarenin tepeden hücumu ile hasara uğradı. Fakat hiçbir zaman (tesadüf bir harp gemisi İle omün en son ortaya çıkan düşmanını, yani otayyareyi kafşı karşıya getirmedi ve herne Kadar ince yapılırsa yapılsın, hiçbir tetkikle tamamile cevap verilemiye Gk olan bu meseleyi bilfiil tecrübe! eğemedile- » Rin * enini gemilere hâkim olup olamıyacağı meselesi son senelerde mühim münakaşâi mevzuu teşkil et- müştir. Bu hususta tecrübelere giri- şihhiş ve eski gemiler veya telsizle işletilen hedef gemileri (havadan bombardıman edilmiştir. Bu tecrübelerde atışlar hedefe İ- sabeli bakımından çok tatmin edi- di neticeler vermiştir. Fakat, bu tectübelerin hiçbiri tam bir harbin dorma) şeriti içinde cereyan etme- mis, yani gemilerden hiçbiri tayya" veye ateş açmamığtır: İkisi de ateş açtığı zaman geminin mi bafacağı, yoksa tayyarenin mi düşeceği tecrü” be edilmemiştir. Bir hava ve deniz muharebesin- de gerek geminin, gerek (tayyare rin galip geleceğini iddia edenlerin ikisi de'kendi tezlerini müdafaa « decek hesaplara — girişiyorlar. Biz yalnız umumi neticeleri alalım: Hücum ne kadar müsait şerait i-İtedir. Tayyarecinin bunu Tayyareler tarajından yet müdafaa eden tarafm İehinedi si en iyi şekilde şerait içine girdiği zaman kendisi- ne de en isabetli ateş edilebilir bir vaziyete düşmüş olur, Düşmanının hedefinden uzaklaşmaya — çalıştığı nisbette kendisi de isabet kabiliyeti kaybedecektir. Bügün öğrenildiğine göre, © ağır yüklü tayyarelerin orta (irtiladan (34 bin metreden) yapacakları bombardımanları, açık veya hafif bulutlu havalarda pek tesirli olm yacaktır. Diğer taraftan, tayyarenin o vfki istikamette uçarken yaptığı atışlar umumiyetle pek orta neticeler verir. Bundan başka, harp gemileri, ilk mi, lacak kovalanan bir harp gemisi dip ona göre kendisine bir-yol çiz. mesi, manevralarda bile güç bir şey* Bu güçlük bilhassa, tepeden inme hareket esnasında pilotun oOmaruz kaldığı başdöndürücü vaziyetten £ İ sardı sıgaya çekecek, A Dİ TA re Sevimli kâtibeyi görmek için can atmakla isede hâdisenin biraz unu- tülüp yatışması için sabretmeği mü sasip görüyordu. Ondan sonra Meh hareketinin valını soracaktı. Parsonun cenaze merasimi, ölü münden tam on İki gün sonra, Tıb baadlide otopsiyi müteakip yapıldı. Artık Hellis için şahsan tahkikata beşlamak zamanı gelmişti. i Mahallenin polis komiterine yap | tığı nezaket ziyaretinde memurun | tahkikat sonuna kadar Paristen ay.| rılmamak tavsiyesi Hellisi endiseye | düşürmüş bulunmaktaydı. Polis | komiserine sormuştur İ -- Tahkikat mı dediniz? Ne mak- atla tahkikat yapılıyor? — Şüpheli her ölümden sonra tah kikat yapmak âdettir, — Kayınbiraderimin ölümü ne noktadan şüpheli görülüyor? — Bütün intihar hüdiselerini, İ intihar olduğu sübut buluncaya İ kadar şüpheli addederiz. “Şüpheli” kelimesi Hellisi endi- gelendirdi, Komiserin bu kelime ü. zerinde fazla odurmadığına dikkat etmiş olmukla beraber vaziyeti teh İ likeli görmüştü. Eve dönünce doğ. ru portmantoya giderek pardösü - sürü yokladı ve ceblerini karıştı. İ leri gelmektedir. O vaziyette pilota âdeta muvakkat bir körlük — gelir, Bununla beraber, tayyareyi idareye muktedirdir, Fakat, o sürat ve baş döndürücü vaziyet içinde daha ince bir manevra yapamaz. Bombasını da, pek tabii olarak, isabetli atamı. yacaktır. Çünkü, saatte beş yüz kırk kilometre gibi bir süratle giden tayyareden, bombanın atılmasında saniyenin üçte biri kadar bir gecil- me dahi olsa, tayyarenin 1500 met: rede bulunduğunu farzederse, bom atışlarındaki sürati büyük toplarla |ba hedeften 80 metre uzağa düşe. (Fransız kruvazör veya zırhlıların.| cektir. İrtifa 2500 metre olursa bu da 130 mm. veya 208 mm. lik top-layrılık 130 metre eder. larla) tayyareye karşı müdafaa « dilmiş bulunuyorlar. Bir hafif bombardıman tayyare. sinin tepeden hücumu, son senelere kadar, gemi için son derece büyük |'U”- bir tehlike teşkil eder sanılıyordu. Gerek müdafaası tam bir o gemiye 250-500 kiloluk bomba (atarken, gerek zirhısz gemilere 50 kiloluk Tayyâre, hedef olarak, tek başına bulunan bir gemiyi aldıysa bu tak- dirde isabet etmek imkânı hiç yok Bundan başka, tayyareden, gemi" ini, ruzgârm istikâmetini da hesap etmek lâzımdır. Pilotların burları hesap için ha. nin $i ve h kadar bomba ile ateş ederken tay“| vada biran vakit kaybetmemesi lâ yare, düşmanına tamamile hâkim. | zımdır. Ancak o zamandır ki, bon dir sayılırdı. Bugün bu kanaat değişmiştir. raiti elde etmiş olacaktır. bardımanında isabet için zaruri şe Fakat, Çünkü, 70 derece bir vaziye ile te-| bombardımanı için en müsajt vazi- peden aşağı inen tayyarenin çizdiği| yete girdiği o anda kendisi de ge hat ile gemi toplarının atış (hat tayyare iki bin metre irtifada bulurn| maruz bir hal almış olur. en fazla Bu se miden yapılacak ateşlere duğu zaman, biribiri üzerine gelmek | bebten; tayyare, bombardımanı için hesap €-İne kadar müsait şerait altında bü. başina oturup çalmıştır i gf yer HABER'in Edebi Romanı feden mantoyu giymeden oruzlafgözyaşlarını görmeğe hiç de hacet — Ama erken gel, Saat olur mu? — Peki!.. — Bugünlerde bir at gezintisi de yapalım . — Olur. Kapıya xelmişlerdi. Mantolarmı İnm omuzuna dayamıştı, Otomobi. | anlatmaktan çek dörtte rına attı. Sevim mântosunu tutanİşoktu Atıfa tesskkür etti , ü Kevserin aylardır göster ç Taş merdivenlerden bahçeye çık*İdiği tahammül iflâs elmişti. tılar. Güzelliği paraya mağlüp o Olmuş , Jbulunan genç kadın tıpkı bir çocuk | casında kaybolan ağız kenarlarında ;dayanamamıştı; Bahçe pek kalabalıktı, Bütün hiz| gibi hıçkıra, hıçkıra, tıpkı bir ÇO | okumak imkânsızdı. fi metkârlar bir polis bir de bekçi ora-İcuk gibi içini çeke çeke ağiryordu. ya dolmuşlardı. Şoförlerden (biri dert anlatıyor. Üstünde yıkana, Yı-| yeis tezahürünü Muhsin -Atlısoyur | sinin sarı saçlarını okşıyor. kana kısalmış beyaz bir kostüm Çİ-|nasıl telâkki edeceğini Kendikendi:! Sevim Atıfı düşünüyor. Sevim kenara <büzülmüştü. Bu yen çıplak ayaklarında yırtık kun-ine soruyordu. duralar bulunan bir ihtiyar etrafı- nı saranların hepsine dert anlatma”) biraz daha sıkıyor. Onun Muhsin Atlısoy karısının — belini başını ğa çabalıyordu. Sevim meraklı Söz) okşıyor. Ve tatlı bir sesle: lerle bu adamın kim olduğunu an lamak için dikkatle bakıyordu. Fa.| Gördün mü şampanya nası asabi, — Sen İçki içmezsin o diyordu. kat bu kalabalığı Kevser biç görln mahvetti, medi. Ortalarından geçti, Oolomobiline binerken büyük bir hürmetle elini öpen gencin Atıf ol- duğunu da farketmedi. ... Otomobilin Muhsin bir kolunu onun beline ge- çirmişti. Genç kadın başmi kocası- omuzlarına aldılar. Kevser yeşil tülllin içi karanlıktı. Fakat onun ağ- lerin üstüne daha koyu yeşil kadi.İladığını anlamak İçin yüzünü vejbir buda gibi esrarengizdi. Onun İdem. Ben Osman Fazıl obeyefendi|velendiyi rahat bırak. Kevser inliyordu. — Anlayamıyorsun.. Anlasan. — Ben mi anlamıyorum. Öy anlıyorum ki şekerim. Bilirsin se nin hiçbir şeyine karışmam. Fakat bir daha içtiğin şampanyaların he yi sağına oturmuştu. sahı benim kontrolumdan geçecek. Sahiden anlamıyor muydu? Yoksa, anladığ karısına m Bu sapsar zl şişi Iumursa kendisini de o kadar tehli- keye koymuş olur denebilir. İ Terpil ve tahtelbahir icat edildiği zaman olduğu gibi, harp (gemileri bugün de tayyareye karşı müdafaa tertibatı alıyorlar. Bir taraftan, ge milere mukabil ateş için en müsait toplar konuyor, bir taraftan da ge miler, muhtemel bir isabet takdirin de mümkün olduğu Kadar âz hüsa. ra uğrayacakları bir şekle konuyor. İngilterede halen inşa halinde bur! lunan otuz beş bin tonluk beş ge mide tayyareler ateş için, on altışar tane 132 mm, lik, otuz ikişer tane de 40 mm. ik top konuluyor. Bun lardan başka ayrıca mitralyözler de vardır. Fransız gemilerinden “Dunkerk,. le, “Sirasburg,, da 16 şar tane 130 mm. lik, $ tans de 37 mm. lik top ve 32 mitralvöz bulunuyor. Kara ordusunda bu kadar küçük bir sa.| hada bu miktarda topun bir araya toplandığı görülmez. | Bp Tarihi “İĞNE CİNÂYET. dikkatini çeken şapka iğnesini ara, | sözlerinin ösima ayni oluş, İ kârın, bir fikri, bir hissi ifadedeki zenginliğine misal olarak ya 4 La Lüle elek zl. İN ape rarak, ölüm hâdisesinin ertesi günü|ferrlata o müteallik zok' 24 İ garda kına ifadesindeki ELİE İğne kaybolmuştu, Jakı Kabuk etmez mehiyetie BİR bir. terid Göşkül etmekteydi. o deliller bulmağa çalışarak © yi” kadar Monzarda izarsı YAKAYİ Sv ranmak en muvafık terzi olacaktı. Şimdilik tabanca topundan, şapkı dösünün el yazıyla buldüğü a rarçasından bahsetmek (— dı. vu Hellisin ondişesi (yalnız bundan baret değildi. Mongard, belki de; onlar: teskin edebilirdi, fakat OHellis için onn müracaat, endişelerinin asıl seba - bini söylemeksizin kabil olamazdı. | değildi. Hellisin Mongardan şüpheleri, ilk | Pardösünün < ölümünden ifadesinde dalma ısrar eden Adeli. yaptığı en son iş bu yidle birkaç defa “daha görüştü. | kamlar yazmak olmuştu ten sonra kuvvet bulmuştu. Adela- ) yidin ifadeşindeki samimiyet ve te. Devamı za A aç rl ği Mep Kğ ŞAN ilk çalınışında fiyasko veren bir sentoni E. 6 (Baştarafı yi > Bu Ya kuvvetli çalınan, heyecanlı bir parçadır ki senofni canlı bir hale koymaktadır. Brahma'ın bugüzel senfonisi dün akşam (çarşamba) Br” yö yosu ile neşredildi. Şüphesiz bugün artık onu dinleyenler bestekâra yakıştıramıyacak kadar “hafif,, bulanlar yoktur. i Donızetti'nin opereti Berlin (Orta dalga 356.7 metre) istasyonunun yarın o akşamki programında (Türkiye saati ile 9,5 de) Denizettinif e” Pasgvale) opereti bulunuyor. Operet, radyonun stüdyosunu. ye i sil edilecektir. Temsilde meşhur opsret artiştlerinden Ersa yeri? eserdeki dul kadın, yani Norina rolünü, Eduard Kandil 9l ip” baş kahramanı olan Pasguale rolünü, Gine Sinimberghi dg yani Ernesto rolünü alacaktır, Gaetano Donizetti 1797 * 1848 avasmda yaşamış, mesi İtalyan bestekâridır ve bilhassa öperetlerİyle tanınmıştır. Er arasında “gözde,, “alayın kızı, ve yukarıda bahsettiğimiz. © Pasguale,, en iieşhütlaridır. r - Schubert, Kuintef'ini nasıl ! hazırlamıştı ? Sehubert"i sevenler arasında belki bu gece sabaha yali kusuz kalmayı göze alacaklar var'lır. Zira, Holandarın Hi gi 1 (uzun dalga * 1875) radyosu bizim saatimizle 4.55 e veyada ye uygunsuz bir vakitte “Bitmemiş senloni,, san'atkârının 14 teti'ni çalacaktır. * Bildiğimiz gibi, musikide “Kuintet,, diye beş parçadif x gi cekkep eserlere derler. (Bu kelimeyi Fransızca telâifuzu il€ ” yi şeklinde söyleyenlerimiz varsa a yanlıştır). Ayni zamanğie | wusiki âletinden mürckep gruplara da Küintet deni gi 5 Sehubert'in Lâ ses üzerine tertip edilmiş rilen bir parçasıdır ve 1819 de İlk defa çalmması musiki n ii Tefrikamız Fararengiz imparaloriçe lefrika miz bugün kontlamamığlır; özür dileri: ruhunu yüzünün dalma terli hissini İveren balmumu rengindeki şişman yanaklarının hututunda bu şişman yanaklara gömülen gözlerde ve bu şişman - yanakların yağları O» Kevser aşkının bütün isyanı için- de hıçkırıyor, Muhsin Atlısoy karı. İ Ve otomobil en kısa o yollardan İapartımanlarına gidiyordu. İ Çünkü şoförün ayazda ( bekliye, İbekliye sol ayağının < romatizması | İmüthiş tutmuştu. —15— Baheçnin içerisine getirilmiş olan | İbeyaz dar ceketli ve çıplak ayakla" Jrına kocaman kunduralar geçirmiş olan bir ihtiyar adam etrafını saran ların hepsine dert anlatmağa uğra şıyordu. — Vallahi, billâhi, ben bir şey almadım! Üstümü başımı arayınız. — Akşamdanberi (o buralarda ne gezinin duruyorsun? — Fena bir maksatla dolaşma” âdeta bir bayram teşkil etmiştir. sy O tarihte Sshubert, Linz civarında güzel bir köy olan İ idi ve h'sım akrabası ile, eşi dostu ile güzel bir yaz g€S Sanatkâra da bu eserini ilham eden o muhit olmuştur. ye” Kuinteti hemen hemen irticalen bestelemiş ve birinci Pa piyano kısmını kendisi evvelâ notasın; yazıp hazırlamada r| hazretlerini görmeğe geldim. — Beyim, Ozman Fazıl bei i —'Niçin? denizi tanır... 2 Hasan bir işim varda orun | — Kılılndan beni, mubah sin? Bekçi güldü. Bu cevaba polis ei ni şirketle heyeti idare ği Polisin sesi birdenbire © — Hem şaka falan yeti” Beyin ortağı mısın? serseri!..| Haydi düş önüme. «- Benim ne kusurum V — Otomobillerin hepsi “e Ben soymadım, Ri - Bu tivarda seriden e) zünleşüpüeli bir tek ins” Senin gibi bir adamla Osman Fazıl beyin hususi bir işi olur mu hiç? sx Onun benimle değil, fakat be- nim onunla hususi bir işim vardı. — Söyle bari bize biz de anlıya- kim, lam, mâği, Sectlerdenberi Du — Söyliyemem. Ancak kendisine İşıyorsun? söytiyebilirim. bik veznedar Vasıf © O bü # - Beyim dedi era &a ederim, Ben buraya O“! beyi görmeğe geldim. Ak$ö gif ri kaç kere bu kapıya geldi disini görmek istedim. Bir “gö niyeti olan insan gelir aki b mamak, nazarı dikkati ei çin kendisini seksen kere — Gel de şimdi sen bunu benim gecelik kavuğuma anlat. Otomobil- lerin içinden aşırdığın o şeyler ne rede?, -« Beğim İşte görüyorsunuz kar. şmızdayım. Akşamdanberi buradan ayrılmadım, eğer üstümde bir şey bulur sanız... o zaman hursız deyiniz. — Üstünde bir şey bulunmıyaca” Yanı biliyoruz. , — Beğim yemin ederim. Ben bu- -a'a kötü maksatlarla dolaşmadım. Osman Fazıl beyelendiyi.. — Sen bir kere Osman Fazl be mi? — Bunlar numara. — Haşa böyle numara olur Bekçi söze atıldı. — Seni akşamdanberi gö rem, (Devam! 7 EE - Y Y e ve'ee) #S SE #EEPFSE SE HE po 3 Tim EZ SEE ŞEESEFSESU LEZ TT ELELE EŞSES, FSEK AL EĞİ # e »