O, öyle güzel ve cazibeli genç kızlardandı ki talihin bir cilvesi olarak esnal sınıfına ait bir aile içinde doğmuştur. Bir beklediği, iyi bir çeyizi, çok zetigin tanınmış bir adam tarfından istenileceği, herhangi bir şekilde meşhur ola- cağı hakkırkla hiçbir ümidi olma. dığı işin, kendisini istiyen genç ve güzel memuru kabul etfi, Zengin olmıyan elbiselerinin içinde sade çehresiyle, yüksek bir mevkiden düşmüş gibi daima me- yus dururdu. Çünkü kadınlar için doğuş itibariyle asalet ve avam! Biye bir şey sevcut değildir. Onların güzelliği, zarefeti, tabii cazibeleri makam ve aileyi doldu” rurlar. Sosyete üzerinde büy tesiri olan tabii incelik, insiyaki şıklık, kuvvetli bir zekâdir ki aşa- ğı tabakalarm kızlarını, yüksek üilelerin çocuklarmdan ayır *t. mez. O da lüks ve zengin bir hayata lâyık olduğu halde onu ilelebet göremiyeceğini düşündükçe son. suz bir ıztırap duyuyordu. Ev nin kirli duvarları, eskimiş itkem- leleri, çirkin perdelerinden oku - nan fakirlik içinde üzülür, üzülür. dü. Onun vaziyetinde olan herhan gi bir kadın, kendisine bu kadar acı ve ıztırap veren şeylerin tar. kında bile olmayabilirdi. Fekat o, hayır, hayır, o bunları şiddetle his sediyor, zavallı evinde mütemadi işleri arasında geçen hayat onu bütün bütün ümitsizliğe düşürü. yordu. Zihninde yaşattığı koyu ipek perdelerle müzeyyen, bronz şam . Hanların aydınlattığı, içinde ses lerin çınlayacağı kadar büyük loş dehlizler gözlerinin önünden hiç gitmezdi. Akşamları kocasiyle karşılıklı pturduğu eski örtülü masasında, kulakları eşinin “nefis bir çorba karıcığım? Ellerine sağlık.. Daha güzelini tasavvur edemiyorum., diyen sesini dinlerken, gözleri u zakta tavanlar; antika şekillerle süslü, içinde acayip kuşların bu Jurfuğu peri diyarlarımı canlan. dıran düvarlariyle, garson! ek İerinde gezdirdikleri gümüş kap- larla dağıtılan nefis yemeklerin verdiği neş'eyle sarhoş bir insan kalabalığın: seyrederdi. Elbiseleri, elmasları, serveti, kıymetli bir şeyi, hiçbir şeyi yok- tu. Sevdiği dahi Mektep zamanınllanberi tanrı. ğı zengin bir arkadaşı vardı. Fa. kat son zamanlarda onu ziyaret ten sarflınazar etmişti. Çünkü e. vine geldikten sonra hiç durma- dan günlerce ağlar, sefalet ve ü. mitsizlik İçinde çırpınır durur - du. # Bir akşam kocası elinde büyü- cek bir zarf, dudaklarında muzaf. fer bir tebessümle eve geldi.. E- indekini uzatarak, “Dak sana ne getirdim,, dedi, Ö, seri hareketlerle zarfı yırta- rak, içinde şu yazıları taşıyan kâ. ğıdı bir nefeste okudu. “18 ikincikânun akşamı, Minist ry Palasta saat 9,45 te başlıyarak sabaha kadar devam edecek olan baloyu Mme ve M. Soiselin şe. reflendirmeleri rica olunur.,, Kocasının tahmin ettiği gibi bü yük bir sevinç duyacağına, dave- tiyeyi masanm üzerine ,,ryduktan sonra istihfafla sordu, “bununla Be yapmamı istiyorsun?.., “Niçin sevgilim? Memnun ola. cağını zannetmiştim... Hiç dışarı çıkmadığından bu sana güzel bir fırsat olacak.. Bunu alabilmek için hayli zorluk çektim. Herkes almâk istediği halde memurların hepsine davetiye vermiyorlar .. E. ğer gidersen sosyete dünyasını yakından göreceksin.,, Tahammlili mümkün olmıyan bu sözlerden doğan hiddet dolu bir nazarla kocasına bakarak, “eğer gidersem ne giyeceğimi tahmin Jediyorsan,, diye sordu. Erkek bu- Bu hiç düşünmemiş olduğu için | biraz durakladı. “Hımmm. ken giydiğ «tiyatroya gider. elbise; bana bu işi bi geliyor,, Dur- du, karısının ağladığını görünce şaşırdı, çılgma dönerek kekeledi, “Ne.. ne.. ne oluyor, . Genç kadı. nın yanaklarından fki iri yaş dam. lası, ağzının çukurlarına doğru & pr ağır kayıyordu, Büyük bir gay retle hislerini saklamağa çalışarak “hiç,, dedi.. “Elbisem olmadığı için tabii bu baloya gidemiyeceğim.. Davetiye. yi karısının benden daha iyi elbi- seleri olan bir arkadaşıma verde bari onlar gitsin.,, Bu sözler zavallı kocayı ümit. sizliğe sürüklemişti.. Fakat tekrar başladı. “Bakalım, Matild, bir kere d Başka bir irsatta. da giyebileceğin basit, temiz bir tüvalet acaba kaça çikar ?.,, Matild, birkaç dakika kerdişini oraya götürebilecek, bir kıyafet masrafını, aynı zamanda kocası . nın memur bütçesini düşünerek, ağır ağır cevap verdi; “Tam, doğrusunu bilmiyorum lama her halde 400 frankla işimi bitirebilirim.,, M, Soisel hafifçe sarardı. Çün |kü kendisinden istenilen bu para yekününü o, gelecek yaz içinde yapılacak ufak bir av seyahatine hazırlanabilmesi, kendisine bir tüfek alabilmesi için biriktirmişti. Fakat bir an, kafasma hücüm €- den bütün bu düşünceleri karısın. dan saklıyarak, “Eh. bu parayı zannedersem sana verebilirim,, de di. “Yalnız dikkat &t te karlcr Zem elbisen güzel olsun.,, : Balo günleri yaklaştıkça elbise- si hazır olduğu halde, Mm. Soise- lin yüzündeki heyecan, sıkıntı, neş'esizlik te mütemadiyen arttı" yordu. Bir akşam kocası “yanıma gel sevgilim, dedi. “Bilhassa bu son üç gündür sende gayri tabii sikınta dolu haller görüyorum... Derdini bana söylemez misin?.,, Genç kadın elbisesinin üzerine takacak kıymetli bir mücevheri » nin, hiçbir şeyinin olmadığını an lattı, M. Soisel biraz düşündükten sonra, “çiçek taksan, dedi, Bu İ mevsimin en son modası.. On fran ! ga 2 hattâ 3 tane güzel gül alabi. lirsin.,, “Oh, bayır. hayır,, o kadar zengin kadının içinde zavallı gö” İrünmek kadar acı şey yoktur. Bir. İdenbire kocasının gözlerinde ışık- lar yandı. "Ne kadar aptalan ka. vıcığım., Niçin Mm. Foresterden © gece takmak Üzere bir şeyİste. miyorsun Bunu yapabilecek ka - dar samimisiniz,, Aynı ışıklar İgenç kadının gürel gözlerine de isirayet etti. “Tabii, bak ben onu hiç düşünmemiştim... Ertesi günü arkadaşıma giderek ihtiyacını söyledi. Mm. Forester, » güzel gardrobuna gitti, zengin |hemen bindiler. Araba “Desmorty | Kadın dikte etirdi doldurulmuş bir İsokağında,, bulunan evlerinin ö- | mücevherlerle “Bir Balo Gecesi Uğruna... Çeviren: LÜTFİYE GÜRLÜK | çekme ile geri geldi; genç kadınm önüne durarak nden isted: al, Matld.,, dedi. Matild, ; İce bir bilezik gördü, sonra ön. bir inçi pantatif, daha sonra gayet gü- #4) alıcı renkli yal la işlenmiş altın bir put, Birden bire gözüne, siyah sa. ten bir mahfazâ içinde elmas bir gerdanlik çarptı. Kalbi hızla çar. parak, sonsuz bir arzuyla içi yan dı.. Hemen aynanın önüne gide. rânlıkla kendisini seyrettikten son. ra heyecandan titriyerek, “bunu, yalmız bunu büna verebilir sisin? diye sotdu.,, “Tabii, memnuniyet. le,, . Matild, büyük bir sevinçle arkadaşınm boynuna atıldı, öptü, öptü, sofra, onu mücevherleriyle başbaşa brakarâk evine döndü , ! Nihâyet balo günü gelmiş; dam Söisel bir harika olmuştu. İnce güzel dudaklarında tatl bir tebessümle, zarif, şık, neş'eyl: sar” boş ve etrafmdakilerle mukayese | edilmiyecek kadar güzeldi. Erkeklerin hayranlık dolu ba. kışları mütemadiyen üzerinde Ho- Taştı. Yüksek rütbeli zabitler onunla bir dans etmek İçin büyük rica. larda bulundular. O, heyecanla karışık bir zevk içinde, saadetiyle sarhoş, güzelliğinin yarattığı bü. yük hayranlıkları unutarak hiç durmadan dansetti, Kocası, gece yarısındanberi kü çük bir odada, baloğa olan karı - İarını bekliyen diğer üç erkek ar- kadaşiyle beraber kendisini bekle. mişti, Matild kocasının bulundu- ğu odaya gekliği vakit M. Soisel,| gelirken evden (getirdiği, sefalet timeali, bu şık balo elbiseleriyle tezat teşkil eden yamalı şah ka” rısının omuzlârma koydu. Genç kadın şalı hızla üzerinden çekerek, dışarı çıkabilmek için kürk kap giyen kadınlara görü meden buralattlan kaçmak iste ie kapıya doğru yürüdü. | M.Sai İrada bekle; bir İyim.. Dışarda soğuktan hasta o.| lursun,, dedi, Matild onu duymadığı için mewjivenlerden uşarcasına in - di ve nihayet kendisini sokakte buldu, Ma. | nünde durdü ve onlar, mahzun, ü- İi apartımanlarına doğru kolkola “ y Eve: Matild için her şey bitmiş- iti. M. Soisel için de.. Saat 10 da vazil n başında bulunmalıydı. Kendi arzusunun yerine gele mesi ancak böyle nice sabahlar saat 10 da vazifesinin başında bu. lunmasıyla olabilecekti. İ Matild, zavatir odasına girdiği vakit, arabada omuzlarını örttü Hafta sonunda ni kaybetmişlerd bütün ümltleri M. Soisel beş sene yaşlanmış kadar omuzları çö. kük karınna “gerdanlığı ödemek çaresinden başka yapılacak şey kalmadı,, dedi, Ertesi günü boş mahfazayı a © larak, kapağın içinde ismi yazılı olan kuyumcuya gittiler. Kuyum cu defterini dikkatle karıştırdık- ten sonra, “Onu ben sztmamış © İlacağım, madam,, dedi. “Her hal de kafesini tezyin etmişimdir. Dükkândan çıktılar keder üzüntüden hasta, kuyumcu, ku yumcu dolaşarak kaybolan ger- danlığın eşini aradılar, Nihayet ve altın kales İzerinde gayet ma gü şalın: çekerek, ş'klık ve güzei- İN 5 ae muazzam bir mücevher mağazâsın İğin aynaya Möğru yörüdü bire dudaklarından acı bir feryat koptu. Soyutmasiyle meşgul olan kocası sordu: “Ne oldu?,, Matild İtditriyen sesiyle cevap verdi. “Mme, Föresterin gerdanlığı boynumda yok.,, Genç adam sarararak ye- rinden doğruldu. “Ne.. nasıl.. imkânı var mı?.,, Elbisesinin kıvrımlarına, ceple- rine, kuşağının fiyangosuna, ara. nacak her yerine baktılar. En w- tak bir eser dahi bulamadılar, “Matild, balodan onunla çıktı. İğından emin misin .. “Evet, sarayın holündeki ayna- da, boynumdaki gerdanlığa son İbir defa bakmıştım. “Fakat s0. İkakta da düşmüş olsaydı, sesini duyardık. Öyleyse arabanın için- de olacak., Matild bu sözden Üümitlenerek, “evet öyle olmuş olması kuvvetle muhtemeldir.,, “Numarasını almış Jmaydm?., “Hayır, sen, sen de dikkat et memiş miydin ?.,, “Oh, hayır... M. Soisel tekrar giyinirken, “Ben şimdi geldiğimiz yoldan &- | & bile kendinde bulamadığı için ka. fası bir boşluk halinde üzerindeki açık tuvaletiyle buz gibi odanın kıldı... Kocası on bire doğru elleri beş lolarak geri dü, Hiçbir şey bu. ç Günün geri kalan namına da polis müdürü aba Marehanesine hülâ. İsa ü sürüklediği her'ye se baş vurd Mame. Soisel evde, bütün gür aynı boş kafayla derin bir perişan. hk içinde soğuk ve korkudan tit- |disinin çamaşırlarını yıkayıp t€| ödendi, Şimdi artık rahatsız. irane yerleştirilmiş “elmas su,- (aun arkadaşları ğunu gördüler, Kıymeti kırk bin franktı, Fa. İkat onlar 38 bin franga alabile * İceklerii. Kuyumcuya üç gün için Jomtamasını rica ettiler, şeyin aynı oldu- Aynı zamanda şubatın sonuna kadar kaybolanı bulacak olurlar. sa kuyumcu 34 bin franga kendisi ninkini geri alacaktı. M. Soisel, babasından kalan 16 bin frang: ödünç pâra İle tamam- layıp gerdanlığı satın alacaktır. M. Soisel,şgest etactaetacetace Hakikaten de öyle oldu. 8 bin famgını birinden, 5 bin frangı &büründen, 7 bin irangını bir baş- kasından temin ederek yeni ger danlığı aldılar, Mme. Soisel gerdanlığı geri gö | türdüğr vakit Mme, Forester sesi- nin en soğuk tonuyla, “Daha €v- vel getirebilmeliydin., dedi. “Ba. na İzem olabilirdi.,, Matild, hiçbir şey söylemedi.. Hakikati sanki kerklinden bile saklıyordu. Eğer İşimdi (omahfazanın < içindekinin dım adım gideceğim. Belki bulu-|kendisininki olmadığını bilseydi. | bir feryat fırladı. “Benim #81) rum,, diyordu. Hemen evden çık.|onun. hakkında neler düşünecek | Matildim ne kadar değişmişti” İne diyecekti. Acaba bunu, arkada edermiydi ? l . Mme. Soisel asıl şimkli sefaletin tek odadan çıkarak bir viran ta. vanarâsı kiraladılar, Genç kadın | yorucu evişlerini, sıkıcı o mutfi İmeşguliyetlerini artık tam manasi Höğrenmişti. Tabakları yıkar, zarif pembe tırnaklı güzel parmakları. nı, yağlı kapların diplerini evmak- la barap ederdi, Küçük eski bir Tunan az miktar parasıyla alış riş yapıyordu. Fakat buna mi bil her ay borçlarınm bir ku ödüyorlardı. Kocası da ayni retle çalişiyor vazifesinden baş geceleri, üzerinde sabaha kağ” çalıştığı bir takım işler aıyordfğ 4 On sene sonra borçlarını öĞÜğ “ imişlerdi. Şimdi Mme. Soisel oldöğ “nk ça yaşlı görünüyordu. Fakir eği “en; hin kaba ve dinç kadını olmuştüğ MP Artık saçlarına ehemmiyet veri a yor, Üzerindeki buruş, buruş, tekliği, kırmızı ve sert elleri, sırlanmış ayaklarıyla tahta yordu. Fakat bazen kocası fedeyken penceresinin önünde! turur, şimdi kendini çok uzak A bit baloda, pereştiş edilerek güzelliğiyle çılgınlar gibi sal kadar dans eden genç kadını şünürdü, Acaba o gerdanlığı betmeseydi ne olacaktı? kim, lir? Hayat ne tuhafu, en ufak şeyle kazanılıyor sonra âyni şeyle kaybediliyor. Bir Pazar günü bütün bir tanın yorgunluğunu çıkartmak çin gezmiye gidiyordu. Birden re gözlerine karşı kaldırımda den bir kadınla ufak bir çarptı. Bu Mme. Foresterdi. i genç, gine cazibeli ...... Mme. İisel bir an,onuşla konuşup mamak için düşündü. Fakat konuşmasın ? Madem ki bütü borçlarını ödemişti, Ona her İ söylemekte bir mahzur yoktu. İnna yaklaşarak “Sabahlar ha! un, Jeanne”, dedi. Diğer ki İböyle birisi tarafından bu ki samimi bitap edilmenin yarâ' şaşkınlıkla, “Pardon Madam”, di. Ben sizi tarımıyorum. Her İde yanlışlık olacak”. “Hayır ben Matild Soil “Mme. Foresterin dudakla; çi “Evet seni son gördüğümden “Genç kadın yatmak kuvvetini|şe için bir hırsızlık olarak kabul” epi sıkıntı çektim. Fakat h sebebi sensin”, “Ben mi “Bana, baloya giderken ğin ödünç elmas gerdanlığı bir köşesinde duran koltuğa yr| manasını öğrenmişti. Oturdukları Uyormusun” ? İ “vet. : “İşte ben ons kaybettim”. sıl olur sen onu bana geti 'Sana getirdiğim ona çok yen başka bir gerdanlıktı, B“ sene zarfinân onu ödemek İçi” hale geldik, Biliyormusun bu ip üzerinde kuruttuğu sofra ÖrtÜ-| eyi param olmıyanlar lerini, peçeteleri, kocasının ve ken içia ie dağ. Am mzafclemn SEZ nay Bir zaman soğuktan titriyerek | reyerek kocasını bekledi. Akşam mizleyebilmek için bir haylı ZOP-| yerine başka elmas bir gerdan lığında biçareliklerini göstermek- | bir mektup yaz, gerdanlığın kon.'evin suyunu, her merdivende du- ten utanıyorlarmış gibi ortal k ka. rardıktan sonra meydana çıkân a rabalardan ' birine tesadüf ederek casımı (o bozduğunu, binacnaleyh yaptırmağa gönderdiğini söyle. Böylelikle belki vakit kazanırız... ği gibi yazdı, . İrup dinlenerek kendi taşıyordu. İSabahları koluna bir sepet takar İrak yemişçiden zerravatçıya, zer. zavatçıdan kasaba, kasaptan fıri- İna giderek, o gün için elinde bu- etrafta araba aradılar, sdrira, Pa Soisel yanakları çökük ve solgür|luk çeketdi. Her sabah ta kargı aldmız”? Matild o muzaffersn” ris sokaklarında sanki gün aydın. | eve döndü. Karma “arkadaşına! meydanlığa çöpü kendi döküyor,! gülüşle, “Evet”, dedi “Demek na varmadın”? Zaten gök bensiyorlardı. “Tenrne yürüyerek arkadaşma yaklaş” nun iki elini tutarak, “Ne yapti Berim gerdanlığım, 5 yiz frank metinde yalancı gerdanlıkti.