akıl erdiremezler. Onlar hayal: | İklği düşünmekle beraber — gayel &(îîî hesaplar yaparlar. Frans da | ikten nefret —eder. O belki de! n' fakir sanıyor. Fakat sen öyle Ülsi ih, i_w_,.:.n olduğunu biliyor- Dm:f’ beni Sunkist; sana — itima- * Var, O kadar ki sana sırrımı k'l'ku im. kKlayfın fikri bana ne %î“"' para kazandırdı biliyor mu: Mr hmf milyon frank! Fena bir değilmiş! Sen de bana böyle Se) l"rıı er humhılır—ın hattâ da- İ h;*!İE ini; çünkü sen Klayftan ze- , dedim ya seni beğfeniyorum. ; ':'î diyordum? Mallarımı ipotek M euretile elde ettiğim paranın #İivesile servetim ne kadar tutur kşh'lluı' musun? Tam on milyon Yüz ve tmiş Üç bin frank! %;İânm.a —_:ı-r— konacaksın, Fakat &]UWWL" Boynuma ne — tuhaf kmr un.. Bıçağımın elimde ol- dünu görmüyör musun? Ucu iğ- tıyğlh' sivri, yüzü ustura gibi kes- A , &in'îmı:ıî; fikri sabitinden kurtu- ' h-._.ı_..[';"tm"' Fakat bu fikri tatbik Sline koymak için henüz — kâfi ıütc“ît irade sahibi değildim. Bir yş karar vetemiyordum. İhtimal i bünu anladı ki alay etti: ; Bir gün bana kaz — demiştin. ! _at görüyorum ki kazın L | Nü henüz tehlikede değil.. Para- D h“lm:ıdıkçıı da tehlikeye — gir .71 | “Ttek ht’:l kalktı: İ %;k_'mmd.un Allaharsmarladık | k İSt. Otele gidip bakayım, — ne- Slüuyor? 9la indi. Ben otobüsün direksi- | | ıl? başında bir müddet — kaldım. d lâr yuvasında geçen hâdise hâr — İk Slerimin önünden gitmemişti: | ;:at Yavaş yavaş sinirlerim sükü- Va İdu, %ğmur yağmağa başlamıştı. Gök İtüleri de azalmıştı. Saat gece- ON Sİhdan sonra ikiyi — bulmuş ol- ) .'yd:. A o stdünmek ” Git DOĞM K gözlüyü öldürmek - fikrinde V Lâdjsrar ediyordum. Bu işi - yap: D İk, © Tahat edemiyeceğimi aklım | —%âü- Hiçbir şey beni bundan | emezdi. Onun ölümü — artık ; at ve hattâ dakika — meselesi | € gelmişti. Ben artık bü cina- î' '“*Emı—. sayılabilirdim bile.. N | e S anlar olur ki insanın dimağı C İk, . bir fikir üzerinde sabitleş- | N&:“ başka fikirlere karşı lâkayt S olur. Bu vaziyette bir dima- | 511 rar tabit şekilde işlemesi i- Ithmıı sabitten kurtulması lâ- %rğ " Ben işte bu halde idim ve Ö Sbitimden — kurtulmak için Közlüyü öldürmek lâzımdı. “ör yerinden kalkarak — araba- Mî'“î’ baktım. O zaman ne oldu? u :Lm olarak — söyleyemiyece- haı( “0n sıranın dayanacak yerine ıltq M ve gayriihtiyar? oraya git- h I'(*ll oraya hangi kuvvet, nasıl ”' Lı bir sevki tabil sevkediyordu? D Ü ç, 5 bir kehanet hissi mi? 3 $€ bunun ehemmiyeti yok! El F d We Siranın dayanacak yerine '* &] B'*'f maruken taklidi bezi yırt- th_ İT tekme ile tahtayı kırdım. Ve düz bir kâğıt paket.. He Slp acarak baktım: Onar bin -Ğece muharririni _ Vurdular | ) 'k;:qş'mfa bir gazete ilarehane- İ Sereyan eden bir cinayetin Sinayet vak'asını çerçevele. İt hâdiselerin heyecanlı 'a. th!ı bir kaç güne kadar neş-  “Gece Mu- % Vi Vurdular!.,, — tefrikamız- “Mafa başlayacaksımz. K 5 şbly'ıcn""ımız ' Kadm'.nr. erkeklerin ince hesapla- 'ı İranklık bir çok banknot.. Tek göz: |bunu içeri — girer girmez anladım lünün parasını, Klayfın meydana çıkaramadığı defineyi bulmuştum Paketi elime alarak otobüsten çık tım, Heyecanlı değildim. Şimdi be- ni pâara alâkadar — etmiyordu. Ben sabit fikrimle meşguldüm: Tek göz lüyü öldürmek.. Yağmur yüzümü kamçılıyordu. Bu bâana gayet iyi geldi ve sinirleri- mi biraz daha yatıştırdı. Fransın evine gittim. Kapı kilitli olmadığı tcin çalmadan açarak içeri girdim. Doğru salona geçtim. Ötel — direktörile Süzan — Darreş orada eski bir kanapenin üzerinde yatıyorlardı. Erkek uyumuştu. Ka dın ise gülümsiyerek onu süzüyor- du. Yanlarına geldiğim zaman be- ni gördü ve bir çığlık — kopararak gitmeğe davrandı. Başımı salladım. — Zahmet etmeyin. — Kalacak değilim . Rober de uyandı ve canı sıkıldığı nı belli etti. — Ne sitiyorsunuz? — Hiç... işte para; isterseniz alır nız. Uzattığım pakete hayretle ba- kiyordu. Ne olduğunu anlamamıştı. — Paramı? — Evet. Tek gözlünün — milyon: ları.. On milyon franktan fazla.. Paketi elimden kaptı: — Muvaflfak oldun demek? Sesi sevinçten titriyor, — gözleri parlıyordu. Paketi açtı. Banknot- ları görünce sevinci çılgınlık dere- cesini buldu. — Zengin olduk. Artık zenginiz. Artık korkumuz kalmadı. Ah sev: gilim! Sevinçten çıldıracağım. Zen- gin olduk! Kahkahalarla gülüyor, çocuk gibi ellerini çırpıyor, karısını — öpüyoör- duü. — Zenginiz. Zengin olduk artık! İstikrahla; — Evet zengin oldunuz, İstediğiniz — oldu. Bonsuvar. vatmağa gidiyorum. Müthiş yorgundum. Sarhoş gibi sendelediğim için merdiyenleri tu- tuna tutuna çıktım. Odam hangisiydi? Frans hazırla: dığı odayı bana göstermemişti. İlk kapıyı açıp girdim. Pencere önünde bembeyaz bir ya- tak, mukabil tarafta bir dıvan gö" züme çarptı. Yatakta biri yalıyor- du, muntazam neles — alışlarından dedim. Ben | Yatağfa yaklaştım. Bu, Franstı. Yavaşça elektriği yaktım. Frans bir eli başının altında çocuk — gibi masum uyuüyordu. Uyumadan ev- vel çok ağlamış olacaktı. Yüzünde xözyaşı izleri hâlâ belliydi ve elin: de sımsıkı tuttuğu bir mendil var- ZL Bir kaç saniye yataâğın — yanında onun uyumasını seyrettim, — Evet, bu kızı seviyordum. İğilip onu öp: memek için kendimi zorlamak mec- buriyetinde kaldım. Uyandırmak is- temiyordum. Hem sabit fikrimden 'elân kurtulamamıştım. Tek gözlüyü öldürmek fikri bir çekiç gibi kafam da vurup duruyordu. Divana kadar geriledim ve uzan- dım. Yağmur pencereye — vuruyor" du. Odada boğucu bir hava vardı. Uyumağa çalıştımsa da muvalfak olamadım, Ancak bir nevi uyuşuk' luk vücudumu sardı. Uzun müd- det hiçbir şey düşünmeksizin, ayni zamanda uyumadan — sırtüstü kal' dim. Tuhaf! Evde gürültüler — oluyor- du. Yağmur da dinmiş, hava açmış tı. Fakat bu gürültü de ne acaba? Sesler geliyor. Dinledim. Ne oldu: ğunu kati surette anlamamakla be- raber mühim bir hâdise cereyan et* tizi kanasline vardım, Frans bembeyaz yatağında -hâlâ uvyuyordu. Fakat artık — sakinleş mişti. —Teneffüs muntazamlaşmış. elinden mendili bırakmıştı. Merdiven başına giderek iğilip dinledim. — Yemin ederim ki doğru değil- Yalan söylüyorlar. Ben bu kadını görmedim bile... Rober beni müdaa et. Bu, qüran Darreşin sesiydi, yal: var -i — Aman 3arabbı' Ben ne yapaca ğım şimdi? Bana — inanmıyorlar.. Burada bana neler yaptıklarını on lara nasıl anlatayım? — Bunları istintak hâkimine an: latırsınız. Biz sizi teykif emrini al- dık. Buü emri yerine getireceğiz, Bu sert sesi tanımıyordum. Fa: kat aşağıda neler geçtiğini — derhal anladım. Zavallı kadını tevkif edi- yorlardı. (Arkası var) Yattığım | | yerden kalkarak kapıya gittim. Onu sana bır;ıkıyorum! SUAT DERVİŞ aylarda, yavaş yavaş benden uzak- iaştığını hissediyorum. Edmondü, o bu hayata lâyık değildir. Bu sefa- lete alışamaz, Ben onun için elimde ne varsa hesapsız harcettim, Bu o. — Ah, sen misin Edmond? Gel, seni bekliyorum, Paltonu çıkarma, Odam çok soğuk. Son odun parça. sı sobada yanıyor. Daha bir parça ateş var. Gel, yanıma gel... Lisette şimdi her gün sekiz: olmadan, eve dönmüyor.., Konuşacak bol bol vak- timiz var!... Ne o7,. Şaşırdın mı?... Evet, hemen hemen her gün çıkı- | yor ve sekizde eve geliyor. İtiraz et meden beni dinle: karıma karşı bü. yük dostluk ve sevgin olduğunu hi- lirim. O da seni çok beğeniyor. Sa- na adetâ hayrandır. Tabil sen her zaman güzel giyinirsin, enles bir o. tömobilin vardır ve güzel bir evi ©- lan harikulâde bir adamsınm!... Gel Edmond, koltuğu sobaya yaklaştır! Oda soğuk değil mi? Biraz sonra sıcak sobanın içinde ateş de kalmı- yacak!.. Bana neden böyle bakıyor. sun?.. Nasıl? Çok mu sinirliyim?.. Yok canım, Ben şimdiye kadar ken- dimi bugünkü olduğum gibi sakin hissetmemiştim, Sefalete artık o kadar çok alıştım ki, gülünç hulyalarım, bu halden kurtulabilmek Ümitlerim bile kal - madı. PBak Lisette'in son yaptığım por. tresine... Güzel mi? Çok benziyor değil mi?... Fakat bitiremedim ki! Boyam bitti. Alacak param da yok. Bana bir sigara versene,.. Geldi- ğine övle sevindim ki!... Seni çağı- rir çağırmaz geldin... Senin gibi dost öyle az ki... Hayatta yanlış bir yola sapınca bütün dost görünen in. sanlar sirden uzaklaşır... Fakat sen de onlardan değilsin... Ben ressam olmakla yanlış bir şey yaptığıma e- minim. Ben sanatın bir İnsanı yaşa- tabileceğini zannetmiştim. Halbuki bu şehirde de tüccar olmak lâzım. İşte ben, bunu yapamadığım İçin müvaffak olamadım. Herke& gibi, | sen de benim bu işte beceriksir ol. duğuma hükmediyorsun, Fakat bu doğru değil, ben bece - riksiz değildim. Sadece bir sanat - kârdım, o kadar. Malüm ya bu a. sırda sanatkâr olmanın modası gec. miştir. Neye bakıvorsun? Şu inek 'ıırcııına değil mi?,.. O Lisette'in rob dö gambrıdır. Küsüra bakma!,, Çeviren : Odamız karmakarışık. Ne olacak, bir tek oda içinde yaşıyoruz... Bu- rası benim hem atölyem, hem de e. vim, Ah!,. Hâlâ geçen sene, köşkünde verdiğin ziyafeti unutmuyorum. Se- nin evinde ne güzel bir gece geçir- miştik ! Birçok dostların, ahbabların var. dı. Enfes bir müzik vardı. Ben bir pencere önünde oturuyordum, Pen- cereden balkonu gördüm., Karım ü- zerinde açık renk bir tuvaletle bal. konda oturuyordu. OÖnün yanma gğitmek için balkon kapısına koş - tum, Balkon kapısına çıkımca karı- mın yanında bir erkek ölduğunu gördüm. Karım bir erkekle konuşu. yordu. Ve bu erkek sendin Edmond! Görüyorsun ben nekadar saki - nim... Hem sakinim, hem ciddiyim, Sözlerim sade ve samimi olacak. Ba na inan; fakat muztarib ve mütees- sir olmadığımı zannetme, Istırabı. mın derecesini bir bilmiş olsan!,, Beni dinle. Sen karımı seviyor - Bun, al, götür... Önü sana veriyorum, ©- nunla evlen, Ben her şeyi kolaylık. la halledeceğim. Çok çabuk boşana- bileceğimizi zannediyorum. Bana böyle hayret ve nefretle bakma. Bu hale karşı nasıl isyan duymadığıma gaştyorsun, Halbuki kalbimi bir görmüş olsan Edmond, ben senin zannettiğin adam deği - lim, Sana Lisette'i al dediğimin sehe. bi başka. Çünkü, Lisette de seni se- viyor. Bunu görmek, bunu anlamak bana ıstırab veriyor ama, ne ya - payım, hakikati kabul etmem lâ . zim!... Ah Edmond ben zavallı bir mah- Jüktan başka bir şey değilim. Mah- volmusz, bitmiş bir adam, Düşün bir kere, hiçbir şeyim — yok, Dünyanın en sefil, en biçare adamı benim, Hic bir şeye malik değilim, Yalnız sev, diğim bir kadınım vardı, Edmond, sana yalvyarırım, Al Li- sette'i, Onu bu sefil hayattan kur- tar. Acele et ki iş işten geçmiz ol. masın, Çok geç kalmış olmıyalım. Borç ve ianeyle yaşadığımız bu soön Ve mademki seviyorsun, onü | ya, na lâzımdı. Yine kabahatli benim. Onu ayni tarzda yaşatabilmeliydim, Beceremedim. Bir erkek sevdiği ka diının karşısında âciz olmamalıdır, Benim bu sefaletim aciz değil de nedir ? Kadım ÂâÂciz erkekleri sevmerz... Önceleri Lisette beni çok sevdi. Delicesine sevdi. Bundan eminim, Gençti, güzeldi. Dünyanın en cazi - beli, en neşeli kadmı benim karmı- dı. Bu kadar mükemmel olduğu için ben önu sevdim. —onunla evlendim. Onun mes'üt olması lâzımdı, O bu sefalette, bu yoksullukta — mes'ut olamaz. Ben önün yavaş yavaş & . limden gitmesine, benden uzaklaş - masına, mahvomasına razı değilim. Fakat benim yanımda kalırsa bu fe lâket olacaktır. Sana söylüyorum , Ne zamandanberi her gün a- ma, her gün sokağa çıkiyor, Seki. ze kadar eve dönmüyor: nereye gi- diyor, nerede kalıyor?... Bilmiyo - rum!., Aramızda bilmedifim şey . ler var. Aramızda meçhul var. Ara- mızda artık yalan var. Gözlerine — baktığım zaman artlık — kalbini okuyamıyorum, Yalvarırım sana Edmond, eğer bu teklifimin korkunçluğu karşısın- da hissettiğin nefret bana karşı o- lan eski ve samimi dostluğu öldür. mediyse, Benden istediğim bu şeyi reddetme,., Ben eminim, o seni se- viyor, seni takip edecektir. Onu yal nız sen kurtarabilirsin... Gel senin- le bir mukavele yapalım. Ben onu veriyorum. Fakat buna mukabil sen den İstiyeceğim sey onun Sandeti . dir. Nasıl, saşıyorsun değil mi, Sen beni şimdiye kadar mütehakkim, kıskanc ve huvsuz bir koca olarak tanımıştın. Halbuki sgimdi karşın - da bambaşka bir insan görüyorsun, Mütevekkil, fakat cesaretli!.. (Lütlen saylayı çeviriniz) 120 miş, ebedi istirahat uykusuna dalmıştı. Kardinal bu feci dehşet içinde seyrediyordu. KAHRAMAN HAYDUD den doğru bir gürültü yükseldi. Bu gürültüyü duydu.. Kaybo- manzarayı lan şuurunu vaziyetin vahame- ti karşısında tekrar topladı. Ge- — Öldü? Bu kabil mi? Elim- den bu suüretle kürtülmüş olması mümkün mü? Hayır, hayır, bu kabil değil, bunun imkânı yok. Ölmedi, ölmedi. .Sadece uyuyor. ÂAdeta çıldırmıştı.. Biyanka- , tun ölmediğini, derin bir uyku - ya yattığını farzetti. Bu faraziye mecnun dimağın- da yerleşmiş gibiydi. Bambonün dudaklarından mâ- nasız, mânasız sözler" çıkmağa başladı. “ — Artık benim olacak, evet. Bu sefer tamamen benim olacak.. Aman yavaş olalım, uyandırmı- yalım.. Diye mırıldandı. .Cesede doğ- ru sürünerek yaklaştı.. Hayvani nefesi biçare kıziın soğumuş, buz gibi olmuş — simasına temas et- ti. Elini yavaşça uzattı, dimdik olmağa başlayan cesedi kucak- ladı. Kardinal artık tamamen ma- süum ölünün yanıma boylu boyu- na uzanmıştı. Ne yapacaktı.. Dudaklarını, ölüm tebessü- mü ile yarı açık duran Biyanka- nın dudaklarına yakalştırdı . Bu sırada sarayın derinlerin- ri çekildi. Dizleri üzerinde otu- rarak dinledi. — Ne 07 Ne oluyor? Buraya doğru gelen ayak sesleri var. Kopşuyorlar, koşarak geliyorlar.. Ah bu ses. Eyvah, mahvoldum. Bittim. Kapının önünde bir ses bağ - tıyordu: — Biyanka! Biyanka!.. Bir kadın &esi cevap vermiş- ti — Burada, bu odadadır.. I Bambo yerinden sıçradı, kapı şiddetli — darbeler, tekmelerle sarsılmağa başlamıştı.. Çılgın bir kahkaha kopar- di. doğru açık olan pencereye koş tu. t Kapı, vidalarından koparak devrilirken Bambo pencereden atladı.. Nasıl oldu da ölmedi? Hattâ yaralanmadı? Kimbilir.. Gayri tabii hâdise ve vak'alar esnasım- da belki insanın vücudu da gay- ri tabii ve harikulâde bir elâsti- kiyet, bir hafiflik elde ediyor. Bambo dört metre yerden ke- di gibi ayakları üzerine atlamış /ve hiç bir şey olmamıştı. Vakit kaybetmeden koşmağa KAHRAMAN — Size çok acıyorum sinyo- rina. Bu kadar genç ve güzel o- lasınız da Bambo gibi vahşi, murdar bir herifin eline düşesi- niz! Ne yazık. Fakat ben sizi kurtaracağım.. Ben ve bütün ar- kadaşlarım sizi müdafaa edece- ğiz.. Bu iğrenç adamın size hiç bir fenalik edememesine çalı- şacağız. Emin olunuz.. Araten de sizi müdafaa eder. Farzı mu- hal o da Bambo ile bitleşerek a- leyhinize çalışırsa o zaman bu- radan sizi kaçırtırız. Müsterih olunuz., Biraz bir şey yedikten sonra — uyuyunuz, vücudunuz yorgundur. Küuvvetlenmeniz lâ- zımdır. — Buradan çıkmak, beni ka- çırtmak mrı dediniz.. Bilseniz bu ne kadar imkânsızdır. — Neden?. — Çünkü ben burada Bam- bonun feci bir tehdidi altında kalmağa mahkümum. Eğer gi- decek, kaçacak olursam, annem zavallı annem.. — Eh, anneniz? . — Mahvolur, bu sefil herif beni tamamen emrini dinlemeğe mecbur bulunuyor. — Annem hakında müthiş sırlar biliyor .. Bu sırların ifşası annemi öldür- mektir , — ©O halde buradan gitmezsi- niz. Yemin ederim ki müdafaa- HAYDUD 117 nız için hepimiz çalışacağız Bi- ze itimat ediniz.. Hem madem- ki sizi buraya getiren Araten değil, Bambodur, kurtulmanız için her halde bir çaresini, bir kolayını buluruz. Perinanın israrı ve uyurken, başı ucundan — ayrılmıyacağına dair verdiği vaad üzerine zaval- lr Biyanka soyunmadan, elbise- si ile karyolaya uzandı. Yorgunluğunun tesiri ile tit- riyordu. Akşama doğru uyandı, başı ucunda gülümsiyerek bekli- yen Perinayı gördü. Yatağından kalktr.. Üzerinde hazırlanmış ye- mek duran masaya kadar geldi. Büyük bir iştaha ile yemeği- ni yedi. Perina genç kız ile sa- bahki gibi konuşmak üzere idi ki kendisini çağıran Aratenin sesini duytdu. — Araten beni çağrıyor, şüp- hesiz size dair yeni emirler ve- recektir. Biraz yalnız kalacak- sınız.. Fakat çok değil, hemen gelirim. Şairin sesi ikinci defa olarak Perinayı çağrıyordu. Perina koşarak odadan dışa- rı Çıktı. Bir kaç dakika sonra odanın kapısı açıldı, Biyanka Bambonun içeri girdiğini gör- dü. Hemen ayağa kalkarak mücadeleye hazırlandı. g.sirmiş, kapıyı Bambo içeri mızda bilmediğim şeyler var, Ara -