Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
üüü Si San N_ZLMART — 1930 Üç haydudun hücu- muna uğrayan kız ÂAncak tesadü yardımı ile kurtuldu üo:ı Yedi yaşında bir kız, üç hay- %ı“ hucumuna uğrarsa kendini Müdafaa edebilir? İt dükkânda tek başına bulunan İzin, silâhlı haydutlardan kur- , _l_lnesi için, şüphesiz sadece te- Ün yardım etmesi lâzımdır. Londfadal-.ı bir dükkânda satıcı- k“rtuen Şeylanın — haydutlardan luşu da böyle olmüştür. hlkh bir gün öğle üzeri dükkânda l'ıillgîen içeri üç haydut — giriyor. % nden, korkunç — insanlar ol- & anlaşrlan üç adamdan birinin d”uz,bir _tabanca vardır Diğer biri N ağzını tıkamak üzere men- %hğ_llrılamaktadır. Öteki de cebin- İf ip çıkarıyor. kîma Bünu görünce derhal tehli- t Tanlıyor. Fakat soğuk kanlılığı- nışx.”Lîîîifaza ederek, evvelâ kasanın Hy Beçiyor. İlk müdafaa edeceği Endisinden ziyade dükkândaki % dir. Vezneyi kendisine siper k duran satıcı kız içeri birisi- %uîffneâmı beklemektedir. Hay- etrafı kollayıp tam kızın ü- Atılacakları sırada. içeri bir Biriyor. k, b,,,“mt aksiliğe bakın ki, bu adam w “hu Üîı::!an hiç bir şey anlamadığını lime ingilizce bilmiyen bir ya- dll' Haydutlar da onu görün- )“'lq, Imuşterıx'mvcler gibi yapr- Biri kızdan bir şey istiyor. ı'-eıînnc!ıen para çıkarıp sayıyor. B%gedukkandakı mallardan bazı- bakıyor. NĞDCI adam, bir kelime söyle- » Parayı uzatıyor ve bir paket alrp gidiyor, la, dükkândakilerden korktur .» kendisine yardım — etmesini, & haber vermesini söylüyor, Fa- &derek dükkândan çıkıyor. ( '_ımiîddet zarlında haydutlar da Ş “illerini bozmadan — bekliyor P'katı yabancı müşteri dükkân- %D da haydutlaş tekrar kizin Te hücuma hazırlandıkları sı- dükkâna başka biri geliyor. *İhiz, bu da, kendisini — ayakta ihti;îîükliyebilcn iki — büklüm bir ğ&yıâ buna haydutlar- :::ılla resim yapanlardan sön- ağzıyla tablolar çizen bir da görüyoruz, İki kolu bir kh 'ıl heticesinde felece uğrıyan xf:- ressâmı, resim yapmadan $ ve Tırçayı dişlerile kul, h'lı Küzel bir gül resmi yapma- Affak olmuştur. —. İ dan hiç bahsetmeye lüzum görmü-! yor. “Çünkü, diyor, adamcağız çok ihtiyardı. Bir kere, elinden bir şey gelmiyecekti. Sonra, benden fazla korkacak, belki oracığa düşüp ba- yılacaktı. Onün korktuğunu görür- lerse haydutlara cesaret gelecek ve derhal ikimizin de üzerine hücum edeceklerdi, Halbuki, adamın dük- kânda bulunduğunu görerek, yal- nız müdalfaa eder, bağırıp imdat ça- ğırır diye korkuüyorlar ve dışarı çık- masını bekliyorlardı.,, Kız bu düşünce ile, — ihtiyara da bir şey söylemiyor ve dükkâna baş- ka birinin gelmesini bekliyor. Haydutlar, ihtiyarın dükkândan çıkmasını fırsat bilerek derhal kı- zin üzerine atılmak istiyorlar. Fa- ? tat, arkalarma baktıkları — sırada birinin daha girmek üzere oIdugu- nu görüyorlar. Bu, dükkân sahibinin — oğludur. Şeylâ dahâ kendisine — söylemeden, içerdekilerin haydut olduklarını an- liyor. Haydutlar da onun işi far- kettiğini seziyorlar ve derhal soldan geri edip kaçıyorlar, Dükkân sahibinin oğlu ile satıcı kız da haydutların arkasından - fır- Iryorlar. Fakat üç haydut — çoktan gözden kaybolmuştur.. Şeylâ, bu korkulu, maceradan ucuz kurtuldu- gu için memnun olarak dükkândan dönüyor, mağaza sahibinin oğlu da hâdiseyi polise haber vermeye gidi- yor. Fakat haydutlar henüz buluna- mamıştır. HABER — Akşam Postası cuğu kılıçtan geçiriyorlar çı” KÜZÜ ınşanlanını .ğı S RAR YAZAN: L.Buseh 35Yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyah: Gelin damadın köyüne gitmek üzere hazırlanmış SOn çığlıklarla veda ediliyor ! Yeni Meklenburg adasında gizli bir cemiyetin azaları korkunç maskelerile yalnız kendi ölülerine mahsus olarak yapacakları âyine hazırlan mışlardır.. Nihayet birkaç gün sonra da yeni* gelinle güvey birlikte, olarak kızın köyünü ziyarete giderler. Güveye orada da hediyeler sunulur. Yani Melânezyada evlenmelerde, her ne süretle evlenilmiş olursa olsun, esa- | sen bol olan hediye — teatisile yiyip içmekten ibarettir! Holanda yeni Ginesinde böyle bir izdivaç merasimini vakından seyret- meğe muvaffak oldum: Gelinin tam güveyin köyüne gön- derileceği günden bir evvelki akşam köyde birdenbire kadınların bir va- yeylasıdır kopuyor!.. İnsan düğün olduğunu bilmezse birdenbire bütün köy kadınlarının hep bir. ağızdan böyle feryat ve figana başlamaları karşısında şaşırıp kalır. Zira kadıri- ların bu çığırtkan vaveylâları bir ölü başında feryat ve figanın aynı- dır.! Benim bulunduğum bu düğünde böyle birdenbire kadınların acı fer- yatları koptuğu zaman evvelâ köyü düşman bir kabile bastı, çoluğu ço- zannet- tim!.. Fakat sonra ertesi günü gelin gideceği için köy kadınlarının ağ- SEŞ ” , Şied laştıkları söylenince bilhassa kadar öoldum. Fakat bu vaveylâ gittikçe çoğal dı. Arttı. Gittikçe tizleşti, Bütün gece böyle gittikçe hızını arttırarak devam etti: Geceyarısından sonrası saat üçe kadar!.. Tam fecir vakti, ortalık ağarırken bu vaveylâ birdenbire en — yüksek perdesine çıktı. Oderece ki ben tek- rar gelin öldü zannettim. Ne oldu- ğgunu tekrar sormaya — mecbur of dum, alâ- — Gelin damadın köyüne gitmek üzere hazırlanmış, onun — için son çığlıklarla veda ediliyor! dediler. Hakiakten henüz güneş — ufukta doğmak üzereyken gelinin evi önün- de toplanan gelin alayı müthiş çığ- lıklarla yavaş yavaş yola revan ol maya bâşladı. Alayın önnüde saçları envai çi: çekler ve ziynetlerle şüslenmiş, bem- beyaz bir gömlek giymiş olan ge lin gidiyordu. Yani onlar da geline beyaz elbise giydiriyor ve saçlarına çiçekler ta Kızıl Gölge HABER'İN RESİMLİ ZABITA ROMANI: 128 YIZ WE DERSin ŞEYTAN URSA ŞYUÜPNELİ WEŞKE DPE- İ ŞiwDEN GiTSEY- DIYANAYI. BIR DANA GÖRECEAMİ. BANA KA FAKAT ORMAN SAKINLERİNEN BİRBİRLERİNİ BOĞAZLAMA, TARINA LANAYD KA LtAMAZDIM — WEMİ ŞarA Di İIMİ.E GER| DÖNECEĞİMİ ZANİ TMwokpum NORTON WERDE O2 4(454 ,,ı Bu ESNADA SANMHİELDE... FRASERTAVW' DA FÂAKAT YALNIZ &. DERSENİZ TENHLIK| LİDİR. VERLiLER HARBEDİYOR - ORTALIK xaemıkq t BiliYÖRUM MMA TAHNAMMULUM YÖK ONU Gafr'ndf DEN RANAT ET. Mi YECEĞİM Si BULANEDİD Yölü Çıkaca. SAKSINIZ||GımM — YERLLER Ki. ZiLl GöLGEY HA. BERDAR EDERLER YWEM Ö ÇA&uıı' SİMLEYİ GBüla, MADIK YÜURÜ. ÖNUÜ NE BAHASI- #WA OLURSA Bul- MAK GİZİIM . .5i GENE ARAŞDIR. BİR V| PEKi. .FAKAT Siz S;'M- D3İİLEY DEĞİLMİSİNİ2? #2 DANA TANIYAMIYACILL DIM DoSsTum BURADI VE İŞİN VAR Kj _. HARBOLDU OTAMAN SEN NERDE iDİN, | || SEYYANATTE SiZE BiR PENBER LAZIM,ÇAvUuŞ BİR Kılş AVUZ LAZIM. B ADIMI BuUL ı GETİR BıR RENBERMi 7 ŞU K ŞKi MASŞADA ÖTÜÇŞ ADAM ORMANLARIN” RDUDU :ıMLFY —!HBF—İ . kıyorlar!.. Yalnız biz Avrupalılara mahsus zan'azdilen bu âdetin ne ka- dar eski bir şey olduğunu orada hayretlerle gördüm.!, Gelinin bizlerdekinden farkı yü züne biraz fazlaca siyah pudra sü- rünmüş olmasile bir de bayan geli- nin alayın önünde gözleri — kapalı ve kolları havada, biraz öne doğrü iğilmiş bir halde yürümesiydi!. Bu garip yürüyüşün sebebini Aanlayar madım. Fakat herhalde köyünü terk etmesine karşı bir hareket olduğunu zannederim . Gelinin iki yanında da birer ihti- yar adam yür'iyor ve gelini bazula- rından tutarak gözü kapalı bir hal- de yürümesine rehberlik ediyorlar- dı. Onun arkasından bağrışıp ağlaş makta olan gelinin köyündeki kar dınlar, onların da arkasından güve- yin köyünün kadınları geliyordu. Garibi nerede: Köyden gelin alayı çıkarken er- kekler hiç umurlamıyorlar gibi et- rafta oturmuş, lâkayt bir halde yal- nız kadınlardan mürekkep olan bü gelin alayını seyrediyorlardı!.. İşte alay böylece ah ve fizan a- rasında güveyin köyüne kadar gidi- yor. Damadım - evinin önünde dağır İrveriyorlar. Doğrusu istenirse bu götürüş bir selin alayından ziyade bir — cenaze alayına daha çok benziyor! Melânezya kabileleri — arasında hemen umumiyetle (escogami) de- nilen dışarıdan kız alma âdeti oldu- &u için kız tarafından olan — sülâle arasında birçok evlenme: memnui- yetleri vardır. Bir defa gerek kadın ve gerek on- dan doğan çocuklar kendi mensup olduğu (klan)a yani kabileye ait- tirler. Baba tarafının, klana men- sup olan çocuklar ana tarafının ak- rabasile akraba olmazlar. Ananın mensup olduğu — klanın çocukları biribirlerile asla evlene- mezler! Fakat bu akrabalık zihniyetinin rayet garip cilveleri var: Meselâ ayni adamın karısının bir (klan)dan oğlu, diğer (klan)a men- sup olan kıziyle evlenebilirler! Yani (escoganie) denilen ve mut- laka başka bir (klan)dan kız alma usulünün hâkim olduğu kabilelerde kan akrabalığı yoktur!. (Klan) ak- rabalığı vardır!.. Melânezyada, ay* ni zamanda (Levirat) denilen usul pek yayılmıştır. Bu âdet de bir er- kek öldüğü zaman onun dul karısı: nı kardeşinin, kardeşi olmadığı tak- dirde en yakım akrabasınmım almağa hakkı olmasından ibarettir. (Devamı var) n AAR c - — llaamız