Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
,,.,ınwı POSTASI “ Neşriyat Müdürü * 3 stanbul Ankara cadtesi İstladet 214 Tulgral edrasi : ııııııııuı:ı " lelebnu ğ 24370 —* 20335 ""'xıs"xa.'ı M nSo in ımınnı 1.50 , K00 4 L ı.ou ü ı.ııı -ıı-ıı---ıııb-ı S*!lat ile terbıye BİDE münakaşası hâlâ devam 'lün tdiyor, Devam etmesi de çok nı, Ü sanat hakkında doğru ?1, Manalı manasız birçok sözler İf '“la î“ne vesile olduğundan baş- %lkâîldn cemiyelten ve cemiye- ö eceği an ne gibi fedakârlıklar 8a Meselesini de, müşahhas Tp i ? Orlaya atıyor. Bazı kimse- ıı_ * Dütün iddialarına raâğmen, | “hnh ehemmiyet vermedikleri- _v_ lBy İç olmazsa ikinci derecede iğ : 'Bn. ftncak her şey tamam olduk- 5İ İi "“ düşünülecek bir süs say- , Il'ıe) dana çıkarıyor. “ OBi ? Düra Şüküfe Nihal; *“Şehirleri- F Sızlıklarına rağmen âbide arzusunu gösteriyorlarsa 751: demektir. Sanat heyeca- | Selmeyi, medeniyet kökle- Ne erişmek sayarım, Keş- 'szda her adım — başında Ra büyüklüğün, güzelliğin, Sembolü olan bir heykel, bir ;;k“' demiş. Bayan Sabiha Ü Sertel onu, “pembe bulut- e“ sağı inmeğe,, davet ederek 1 veriyor: “Daha hastanesi, i- Yetim evi, —bunun gibi en €sseseleri olmıyan kasaba- W'. İd î.-ıîl :B vlerin, şehirlerin sokaklari- a Bbâşına ağaç gibi âbide dik- W Nların ve cemiyetin ihti- : aN a Ve tekâmülü ile alay etmek F: hhlrda adım başında bir hey- i âhıde bulunmasına ben de ğ' dq değilim, insanların rahat ra- yif Masima da yer - birakmak h;'î fakat bu nokta İstisna edi- Üabi birkaç cümlenin şeklini | 'm"mek şartile, ben de Bayan dehlhalın fikrindeyim. Ge- j &”izı “Bir şehire evvelâ sokük İ € mi? yoksa tiyalro mu 1â- (p" diye bir münakaşa olmuş- tiyatronun bir ihtiyaç, hem Tem bir ihtiyaç olduğunu ile- Tin bu sefer âbide ve hey- 9 derece mübrem bir ihtiyaç Tinı beklerdik. Her nedense dı, ." Şüküfe Nihal “sanat heye- Yükselmeyi, medeniyet kök- tüne erişmek saydığını,, i 5” daha ileri gitseydi de sa- Şih **canının medeniyetin kökü; ; & Oduğunu söyleseydi. Bir şe- 4 me laneden, yelim evinden ev- — ŞŞ ©İ ve bir bakıma * lüzümsüz "ı j üşünmek, Bayan Sabiha Ze- i €Nlel'in iddia — ettiği gibi, :“erin tekâmülü ile alay et- %'*naz bilâkis o tekâmülü- ka- €k olur. Büyük — milletlerin, *Ü6'lerin tarihine bakın: da- Mya, G eseri, hastaneden, yetim '-'“el gelmiştir. Önce sanat Ni düşünün, şehri güzelleştir- İŞin, insanlara maddi gün- liyaçlarından başka ihtiyaç- Uhnması lüzumunu da öğretin, h;lnm kendi kendini, sade ken- Bı di düşünmekten kurlarıp ©- âhed bir âbide etrafında W“rmağı kabul ettirin... Bu- lmed etrafında toplanılmıyor, 1zin ilikadları dini —değil; zZamanımız — itikadlarında Yerini tutacak müesseseyi : Staneyi, yelim evini, temiz "İl €ti sürerken İnsanı, yani Tük belki sadece kendi nef- ilen hayvanı, kendi nefsi- ıl“îlışelı_—rı: davet etmek niye- â:% İyi; fakat evvelâ onda, Tp aA İhtiyacını uyandırın, Sa> | %nl İnsanlar arasında bir com- Vaşıtasıdır. Sanat cemiyette îâîât İ & vağu "nı İ I Bu$ A v & NO Ü dir; insanın bu dünyada | q.y hayvanlarınkinden başka h':Gdinrı'ıesinü'ı başlangıcıdır. | Thangi bir suretle ebediye- | ı:ı malıdır ki kendisinin de, 4 ll'ue"lniıı de temiz sokaklardan ı'lr. hasln olduğu zaman munta- 'besl L x'fı. üstaneye gilmesi lüzumunu Jr ı ti an ş di at eseri insana, ebediyet “% İŞiliyan şeylerden — biridir; Sin medenhiyelin başında ge- hdisinden sonra birçok ihli- z oğurur, "ı;;ı l Tüktan şonta duşuuuîece p .ıh.ı LA Bd | » Öh ğ " Siz - Sen ENGİLİZ dilinde “thou” (1) diye bir kelime vardır ve bu I “gen” demektir. Fakat bu İngiliz mükâleme dilinde ter- kedilmiştir. Umumiyetle “you” (2) yani “siz” “kullanılır. Ça- cuk, kadın, erkek, fakir, zengin, alelitlâk suçlu kim olursa olsun Ingillz “siz” der. Bilmesek bile işitmişizdir ki İngilizler, en klâsik muaşeret sahibi bir millettir ve muaşerete bağlılıkları, belki vledandan üstündür. | Dünyanm belki hiçbir topluluğunda, İngilterede olduğu ka- dar sınıf farkları görülemez. Böyle olmasma mukabil dünyanın hiçbir milletinde de İngiliz kadar, seyyanen ve hiçbir fark gö, zetmeksizin muaşeret âdâb ve usullerine riayet eden bir millet Ölte şeylere iman, onlara | | l%îîl' zinet değildir, medeniye- | bulunamaz, çirmez. zarında halk, kayıtsız ve şartsız doğruya milletindir. lamamışızdır. derken, tesellimizi: şünülmez bir sahiblik bulunur. savat kurmak lâzımdır. etmesine ihtiyacımız vardır. lâzımdır. tezahürüdür, (2) Telâffuzu: yu, Hâkimi suçluya, polisi hırsıza, memuru halka, çüğe, küçüğü büyüğe “sen” diye hitab etmeği aklından bile ge, Hemen hemen bütün milletlerde vaziyet buna yakındır. Halbuki, Türk cemiyeti sımıf farklarımnı kaldırmıştır. Kanun na- Bu kadar smıfsız, tam demokrat bir yuürd içinde maalesef dilimizde sınıf farklarında muhafazakâr olmaktan henüz kurtu- Kim olursa olsun memur, halka sen diye hitab eder, hâkim suçluya seviyesi ne olursa olsun sen diye süyler, Polis sen der, jandarma sen der, esnaf sen der, velhasıl herkes biribirine karşı biraz seviyesinde, içlimai mevkliinde bir dercce fark görünce sen demek hakkmı bulur. Bu bir mübalâtsızlığı doğurabilir. — Allaha bile “sen” deriz., Acaba, bu “sen” hitabile diğer milletlerden daha mı samimi oluyoruz? Velevki böyle dahi olsa halk arasında tesanüt, birlik ayrı, lâubali samimiyet büsbütün ayrı şeydir. Bu hitab, lâubali bir samimiyet ifade eder ve bir cemiyetin ciddiyetini bozabilir, Türk cmyeti içinde hiç kimse, hiç kimseyi kendinden aşağı görmek hakkma sahib değildir. Ancak, baba, ana veya bir kütle- nin bu mukaddes varlıklarınm seviyesine yükselmiş bir büyük, efradma böyle hitab edebilir. Onun bu hitabında, şüphe götür- miyen bir şefkat, şek aranılmaz bir samimiyet, lâubalilik dü- Yoksa, bir nezafet memuruna, bir kunduracı ayakkabı boyacısma dahi Türk vatandaşı sıfatile hürmet ctmek vazifemizdir. Biz bu “sen"” tabirini, “siz” seviyesinden aşağı bu. larak söyleriz. Bu hükmü biz vermek vaziyetinde değiliz. t Vatandaşlar arasında, dilimizde dahi tam ve hakiki bir mü- “Yere tükürme, toplu yürü.,, gibi tavsiyelerde de bu neza, ket ve smıfsızlık vazifesinin ihmale uğramaması İcab eder. Hükümetin, bütün devlet teşkilâtma halka etmesi lüzüumunu bir muaşeret vazife ve vecibesi halinde teb! Ve tedrisatımızda, mekteblerde tedrisine başlamak üzere bu- lunduğumuz muaşeret usul ve âdâbında, konuşma dilinde “sen” olmadığını söylemek, hattâ bunu bir mevzua haline getirmek ve yavaş yavaş konuşma dilinden bu “sen” lâubaliliğini kaldırmak “Sen”, samimiyet hitabı değil, lâubalilik ve küçük görme (1) Telâffuzu: sonunda hafif biı; (v') ğesile (tuv) dur. Maa. haza (u) da (a) ile (u) arasında okunur. büyüğü kü- müsavidir. Hâkimiyet doğrudan Büyüklerimize de “sen” gibi garib bir mütalecadan alı- çınğıha, bir y AA C| siz” diye hitab .. iğ Dal. Mekteplerde muâşeret kaideleri Komisyon hazırlanan raporu Vekâlete gönderiyor Maarif Vekâletinin emri üze . rine mekteplerde talebelere öğre- tilecek âdabı muaşeret kaideleri üzerinde görüşmek üzere dün Iîse Müdürü Tevfik Kutun reisliğinde akşam kız sanâat mektebinde bir toplantı yapmışlardır. Toplantıda bu işle meşgul olan komisyonun hazırladığı rapor gözden geçiril- miş ve Vekâlete gönderilmesi ka- rarlaşmıştır. bir şey değildir; bir cemiyette me- deniyetin, terakkinin âmilidir. İn- san,oğlunun ilk terbiyecisidir. Nurullah ATAÇ edilmiştir, Yere tükürmeyiniz, çöpleri Dir cemiyetin her şöyi tnî Ka a L x 4a 54 A S M Belediyenin bu işte biraz daha mas. rafa girmesi icab eder kanaatindeyiz: atmız, diyor, ama, bir de kutuları çalma- yınız diye afişler bastırması ve yatlarıma da ayrıca birer afiş daha asarak şunu da — yazmağı unutmaması lâzımdır: — SW ir l*" — Bu afişleri de yırtmaymız! —— | Nİ yi ?nymlmhmhyorkiherıokıkh&“ 3ir Sabıkalı İş Üzerinde Yakalandı Radyolin Diş macunu fabrika- sında çalışan Hafize adındaki genç | kız, Balıkpazarından kahve alır. ken, sabıkalı Hüseyin Avni cebin. de bulunan 410 küruşunu çalmış, kaçarken yakalanmıştır. Hüseyin Avni Sultanahmet bi- rinci'sulh ceza mahkemesinde 7 ay hapse mahküm edilmiştir. Şen e Df Yardım sevenler cemiyeti kongresi Ankara, 28 (AA.) — Bayan Mev- hibe İsmet İnönü'nün yüksek hima- yelerindeki yardım sevenler cemiye- ti, 29 Mart çarşamba günü sant 15 de Çocuk Esirgeme Kurumu salonunda senelik koöngresini aktedeçektir. Yardım sevenler cemiyeti, bu top- lantıya âzaları ile birlikte hayırsever bayanları da çağırmaktadır. ERAARIAREA TP LA ĞAY ASA Çöp kutuları çalınıyormuş ELEDİYENİN sokaklara ve tram- vay durak yerlerine koyduğu çöp kutularından bir kısmmın çalındığı tesbit asmak gerek. x4 Zehirleyici gıdalar kutulara ON günlerde MA , AA ia dd Rasgele sgma hüxük çivilere birer muaşeret kitabı Dün matbaamıza bir kariimiz geldi ve bizi çok müteessir eden dert ve şikâyetini anlattı. Bu vadide dinlediğimiz şikâ . yetlerin hemen dördüncü defa te- kerrürü mahiyetinde bulunan bu hâdiseyi, kariimizin ifadesine at- Zen ve âynen yazıyoruz.-Diyor ki: “Benim çok yakinimden bir genç kız geçen gün bir kriz ge - çirdi. Doktor çağırdık. Muayene etti. Bu krizin bir apandisit arazmı olması ihtimalini söyledi. Hasta. vı müşahede altına aldı. Birkar gün sonra röntgen yaptırdık. Müs bet çıktı, tetkik edildi ve nihayet apandisitin müzmin olduğuna ve amaliyat yapılması lüzumuna ka - rar verildi. Kalktık ve kendi has . tanelerimizden birine gittik. — Yatak yokl1, Dediler. Diğerine gittik yine: — Yatak yok, dediler. Ve ilâ- ve ettiler, Âpandisit hastaların - dan önte sıra bekliyen hastalar var. Apandisite yatak tahsis ede- cek vaziyette değiliz, Ve hastane içinden öğrendim ki, apandisit a .- meliyesi artık pek basit bir hale gelmiş, talebeye tedris için mevzu dedilmiyormuüş, bu itibarla hasta - nelere kabul olunmuyormuş, Ve bütün asrarlarıma Trağmen hastamr kabul ettiremedim, Bir bed tali neticesi - hastama tekrar bir kriz geldi. Bu sefer bü. yük bir ihtiyaçla hastanelere köş- tum, tekrar baş vurdum. Fakat yi- ne kabul olunmadı. Hususi hastaneler tavsiye olun- du. Zaruret karşısında oralara git tik, 100 liraya ameliyat pazarlık ettik, sattık, savduk, ve ameliyat ettirdik. Bir o kadar da bütçemi. ze borç suretiyle rahne açtık. Sorarım size, hastaneler talebe ye ders için mi açılmıştır, yoksa halkın sıhhatları için midir? Ben, bizim Teddolunduğumuz hastarielere yüzlerle beniden t&on * ra gelip hastalarını yatıranları tesbit ettim, Hastalık ve hasta i . | çin de tavsiyeye lüzum görüleceği aklıma gelmezdi. Sonra apandisit, basit bir ame- liye olabilir.' Fakat ehemmiyetini bir dakika kaybetmemiş mühim | bir hastalık olduğunu, bu yüzden ölenlerle görüyoruz. Nihayet diş çıkartmak işi bile olsa, ehemmiyet verilmemek doğ- ru olamaz. Kaslı ki, narkoz altın- da ameliyata iİhtiyaç gösteren ve en az bir hafta hastanede kontrol altında bulundurulmağı icap etti. ren apandisit muztaripleri nasıl o- lur ida hastanelere kabul edilmez? Sorunuz, tahkik ediniz, göreceksi. Günün niz ki, apandisit hastaları, makbul değildir ve hastaneler mümkün ol- duğu kadar böyle hastaları refüze ederler. Neden? Sonra benim bildiğim talebe has tanelerde staj yapar, ama, arzu et- tiği hastayı alarak değil., Misafir gibi umduğunu değil, bulduğunu tetkik ederek. Hastaların iders için enteresan olmaması, kabul edilmemelerine bir sebep tekil edebilir mi?,, Hastanelerimizin yatak adetle- ri hiç şüphesiz ki bütün ihtiyaçla. rt önliyecek nisbette değildir. Fa- kat nihayet krizli apandisit sürat. le operatör müdahalesini icap et - tirecek vekayidendir. Fıtkı muhtenik, insidadı em'a gibi vekayi karşısında süratle mü- dahaleye lüzum gören tıp, belki muhtenik fıtıktan mühim oaln krizli apandisite lâkayt — kalması nasıl izah olunabilir? Bu münasebetle operatörleri - mizden biriyle konuştuk, diyor ki: “Apandisit, ihmal olunacak bir |hastalık değildir. Krizli vukuatta müdahale olunmadığı takdirde bir veritonit vakası vukua gelebilir. Bugün müzmin apancisitlerin nor mal şekilde, klışardan tedayvisi için çalışılryor. Fakat bizce en kestir - me usul bıçak müdahalesidir. Apandisit ameliyesi filhakika ştrürjinin en basit işlerinden ad - dolunabilir ama, ihtilâtatı nokta . sından çok mühimdir. Öyle veka- yi görüyoruz ki, kitapların tesbit edemedikleri çok enteresan obse- ruaşiyon mevzuü oluyor. Nihayet vücudun bir tarafını Mlese Apandisit hastaları, hastahanelerimize " kabul edilmiyorlar mı? Hastahaneler ders için değil, halkın hayat ve sıhhatini lesi emniyet altına almak için kurulmuştur. Bu gyaye herne bahasına olursa olsun ihmal edilmemek gerektir keserek bir uzuv çıkarmak lâf de. ğildir. Hastanelerimizin kabul edip et. medikleri cihetine gelince; elbette kabüle mecburdurlar. Fakat bazı vakayi olur ki, he * men müdahaleyi cerrahiyeyi müs. telzim olmayabilir, bunlar sıraya konabilir. Fakat müstacelen mü « idahale icap edenleri reddedemez- ler.,, Hastanelerimizde, apandisit teşhisiye müracaatlar pek çoktur. Her nedense son yıllar zarfında apandisit vukuatı fazladır. Fakat ne olursa olsun bu iş, bir diş çı « karmak gibi bir liralık, birkaç li , ralık bir mesele değildir. Bi> apandisit ameliyesini hariçte ve hususi bir:- şekilde yaptırmak için en asgari 80 - 90 lira vermek lâzımdır. Bunu halk veremez. . Apandisit de, sanıldığı gibi basit bir şey İdeğildir. İcabında en müh. lik hastalık demektir. Hastanele- rimizin, herhangi bir tedris ente- resesi görmemek yüzünden hasta. larr kabul etmemeleri asla doğru değildir. Hastaneler, tedrisaş için birer vasıtadır, fakat dershaneler demek değildir ve hasta teliris mal zemesi de olamaz. Önce halkın hayatı ve sıhati meyzubahstır, Hastane önce halk içindir. Talebenin ondan istifadesi ikinci derecede ehemmiyet alır. Yukarıda da söylediğimiz gibi bu şikâyet çoğalmıştır. Bu iş üzerinde hastanelerizimin hassas olmasını istemekte, halkın yerden göğe kadar hakkı vardır, Valilerin değişeceği tekzip ediliyor Ankara, 28 (A.LA.) — Son günler- de bir kısım gazetelerde bazı valiler arasında İstanbul Vülisi Kırdarın sıhhi vazi- yelti dolayısiyle istila edeceğine dair neşriyala tesadüf edilmekledir. Anadolu Ajansı, bu haberleri tek- zibe memurdür. ı—ı——o——- Mendires taştı İzmir, 28 (A.A.) — Bayındıra tabi Hasköy ile Tokatbaşı mevkilerini cöş. kun yağmurlar tesirile taşan Mende, resin suları istilâ etmiştir. Derhal aç tırılan kanalm yardımiyle sular çe kilmiş ve tehlike zail olmuş, vâdi nor. mal vaziyete dönmüştür. Nüfusça za, yiat olmamıştır. — Posta umum müdürlüğü Kars mebusluğuna intihap edilen posta, telgraf ve telefron umum mü, dürü B. Şerafettin Karacan'ın yerine Nafra Vekâleti muhabere ve mürase. le müşaviri B. Nâzım Turuncun vekâ, leten tayini haber almmıştır. FARARÜLÇ LND PF OUUT gida maddelerine bir ' hal ârız oldu. Balık yiyen zehirle- /— hiyor, peynir yiyen zehirleniyor, süt zehir- Allyor, yoğurt zehirliyor, et zehirliyor. “Evveiki gün Güzel Sanatlar Akademi« sl profesorlcrlndcn Zeki İzer ve ailesi bir sücuk yemişler-ve ıehlrlmme nrîm goah- PN ila BEN) ;__._'h—ınıı rerek tedavi altma alınmışlar. Dünya ne acalbleşti yahu! Artık şöyle ağız tadıyla bir sucuklu yumurta, peynirli börek, balık tavası, ne bilelim, meselâ bir süt tatlısı, kebab yemeden önce çoluk çocuğu topla- yıp, sarmaş dolaş olup hellallaşmak ve ve- dalaşmak gerek oldu. yoğurtlu Ka T ızmirin imarı ZMİR belediyesi, şehri imar için bir plân hazırlamağa karar vermiş, Alalh âcil şifa versin, ne diyelim? tebeddüller yapılacağına, | Demiryolları idaresi İnşaatın süslenmesinde kullanılan taşları ücuz tarife ile nakledecek Devlet Demiryolları idaresi mem- leketin imarında büyük bir âmil olacak çok mühim bir karar yver- miştir. Bu kararile, memleketin birçok yerlerinde bulunup inşaat- ta büyük bir kıymet ve ziynet teş- kil ettikleri halde nakil — ücretinin yüksekliğinden dolayı istilade edi- lemiyen taşlar şehir ve kasabaların imarı için ucuz bir tarife ile Dev- let demiryollarında taşınabilecektir. 1 nisan tarihinden itibaren Dev- let Demiryollarınca maden cevheri nakliyatında tatbik olunan fevkalâ- de tenzilâtla maden cevheri tarifesi alelüâmum taşlara da teşmil edile- cektir. Yalnız bu tarifeden istifade edecek taşların blok halinde olma- sı ve nakledildikleri mahalde ayrr- ca işlenmeden Mimarı tezyinatta, mobilyede, ve suir eşya — imalinde ve diğer herhangi bir mahalde kul- lanılmıyacak şekilde ve nakil esna- sında ambalâj ihtiyacı hissettirilmi- yecek derecede satıhları kaba tarz: da yontularak düzelbilmiş olmaktan daha fazla tasfiye-etlmemin Ölma- sı şart olarak komdinsüştür. Bu tarifeden Eskişehir taşları gi- bi zarif eşya imalinde kullanılahilen bir takım tasar da istilade edebile- cektir. Yeni tarifenin, inşaat kıymetlerin- de muhım bir düşüklük vücüde ge- anlaşılmaktadm