Gek gözlü hez İZ HABER — Akşam Postası N —— ———— — ——————— — PN İn İN f Nakleden: F. K. Bir kadın sebep oldu.. bir tebessü beni süzü- Yordu. O zaman aklıma bir fikir Beli; > Biraz rahatsızım. Bu akşam K yemeden < yatacağım. Sani- iğ bunda bir mahzur görmezsis Kaçmak için en müsaip zamanın Mam Yemeği esnasında olacağını kalmıştı. Çünkü bu esnada Kayı mis Manşertona (hizmet et e meşgul olacaktı. u kararıma canı srkılmış görün — Nasıl isterseniz kont. Yatınız. Beki de yemek zamanından, bana tir muziplik yapmak için istifade niyetindesinizdir; Duvardan İI inmeği çok iyi biliyorsunuz., yanınız isterse bunu tekrarlryabilire Sinizi Cevap vermeme vakit kalmadan Dıy? kapadı ve kilitledi. Ne demek f İlemiştiz Pencerelerden birini açtım. Iğile- baktım. Nedemek istediğinio Man anladım. Tam pencereleri" MİN altında kurda benziyen iki ko- in köpek bağlamıştı. Pencereye ken yaptığım gürültü üzerine Başlarını kaldirip havladılar, Klayt yeni ar teşebbüsünü “öünerek tedbir almıştı Pencereler* den inmek imkânsızdı. Tam köpek rin önüne düşecektim. Bunlar in- Parça parça ederlerdi. Süşündüm. İnmek mümkün de tildi. Fakat çıkmak? Bi iŞımı kaldırarak saçağa baktım. * kat tırmanmak O lâzımdır ve çe iz teşkil eden taşlar gene mükem- Mel bir merdiven basamağı vazife- kı Börecekti. Kaçtığımı öğreninde âYlın ne hale geleceğini düşüne- kendi kendime güldüm. Satımı vermiştim. Vakit geçir Niğe gelmezdi. Fransa verdiğim şive yaklaşıyordu. Çantamı, sir e edilen sonra taşlara tu Değ, ik termanmağa başladım. ii er haviryordu ama Klayf onla 1 “ünden kurtulamıyacağımı bil | yi İçin gelip bakmağa lüzüm | Yecsği cihetle tehlike yoktu. Ağa geldim ve elelrimle tutur| yk kendimi dam . Sonra | , min diğer cephesine giderek © yn taşları basamak yapmak Sü- hi Ye oluklara tutunarak (aşağı m, taç dakika sonra Fransın evi- bahçede yürüyordum. tareyı Jak açtı. Somurtkandı ve «İçeri çağırışında hiç de sevimli hali yoktu. ir kapıyı göstererek Frans orada, dedi * Size söyliyecek.. izi bekli- Beri koridorda bırakarak bahçeye Mi, Pierlen kapıyı açtım. Evet, A. Oradaydı, Şöminenin yanında ie duruyordu. Sağ elinde bir Tüy vardı, Çok ağlamış olacaktı, hg kıpkırmızıydı. Burunla be: ki, ş beni görünce gülümsedi. LE- ii © kadar mahzun bir gülüm” Mag haykırmaktan kendimi 2- “a iz Fanş! ne oluyor? sana ne yap" —i salladı: <1 sey yok con, Ancak.. k.. ne? Seninle beraber gidemiyece - >Ne Söylüyorsun? Ne Na, Evet, Seninle beraber gitme Ya, ân yok. Ben burada kalmalır Con.. sevgilim! * tan hiçkırıklarla ağlamağa baş Na Yavrucağ am, Ye, Sus Con, Bara bir şey söyle mağlirmın arasa aldım. Ktrtul- a b ii Me, ANS beni artık sevmiyorsun. SAK rust! Yazan : Zahir Güvemli (Dünkü nüshadan devam) | slmıyan endişeler ve mülâmaza- Kadın , büzüldüğü (koltuktan, |4fla beklemekteydim. çekik kaşlarının altında acayip ih.) O,, nun hareketleri gittikçe a- tiraslar ve beni titreten pırıltı. | garlaşıyordu. Tazyikinden kurtul larla yanan gözlerini musırrane bir | DAK için yaptığım küçük bir mü- “Mektubu dikkatle okudu.,, Çırpinmaktan vazgeçti veo da be* ni öptü. — Ne oldu Frans. Söyle bana. — Sana bir şey söyliyemem Con. Hiçbir şey söyliyemem. Sen git. Ça buk ol. Kardeşim herşeyi hazırladı Otomobil bir kaç dakikaya Okadar burada olacak. — Tabit gideteğim. Ama Seninle beraber, — Mayir, hayır. Ben seninle bera- ber gidemem. Haydi Con sen git, Sonra imkân bulursan bizi de kur tarmağa gel. Yok, hayır. Hiç gel $ me. Beni unut. Böyle daha iyi.. — Frans! — Evet Con, Beni, burada gördük lerinizi hep unutun. Siz çabuk umu” tursunuz zaten.. Serseriyane hayat | size beni. pek çabuk unutturacaktır | ür Frans sana bunları kim öyle“ > Pe va . — Senbir serserisin, haydi git. Bu sözleri İstemiyerek söyler gibi idi. — Frans. Bunları bana sen mi “öylüyorsun. Hani beni seviyordun. Aşkını ne çabuk unuttun! Beni sev miyor musun artık? Hışlurıkları ziyadeleşti ve bağır dı: İ Evet. Sevmiyorum! bitti, aşkı” İl mız bitti. Adiyo Con! (Devamı var) 'urg Con... Sevme” 50 KAHRAMAN HAYDUD rizoyu da takdim etmek istiyor- du. Kızının, Sandrigonun kolun- da, müçevherler içinde parlaya- rak davetlilerin karşısına çıka - cağını düşünen Emperya evvelâ pek büyük bir memnuniyet duy. du, Fakat bü memnuniyetin son ra nasıl şiddetli bir kıskançlığa döndüğünü de gördük. Müsamere bütün parlaklığı meğe başladı. yiniyordu. dikkatle üzerime dikmiş, bir gü- lüşten pek fazla, gergin #inirleri- nin ifadesini taşıyan alerli ağzı mütekalliş, kımıldamadan duru- yordu . Birdenbire adali vücudunu yay zibi geren ve fırlatan bir hareket. le yerinde doğruldu. Bu, sanki ba- na müteveccih bir hareketti. İnsi- yaki bir şekilde yerimi Heğiştir - dim. Yalnız bu işde biraz ani ve süratli hareket etmiştim. Bekleme. diğim kaza işte bu sırada vukua geldi: Başım: çevirirken farkında olmadan O piyanonun kenarına çarptım.. Alnımda keskin bir sızı İle beraber gağ şakağıma doğru dık bir akıntının temasını hisset. tim. Selminin çığlığı, bir anda yariı- mıza gelen annesinin yüzümü ya- kan hârl: nefesi takip etti, Aslın- da hâdise hiç te mühim değildir; fakat, bir hissikablelvuku ile, ka- dınm bunu derhal kendi lehine çe» vireceğini seziyordum. Selmin tentürdiyot vesilesile tczahaneye gönderildi. Oturdu- gum koltuğa çiçimden gelen bir f alarmı mug¥e etmek, şsürahide ıslattığı mendille haddi zatinde çok basit ve alelâde olan yaramı temizlemek bahanesinden iştifyie ediyor, vücudunun <itiraf ederim- biraz dü başımı döndüren Havasm da beni eritmek Ocöhdinden vaz geçmiyordu. Gözleri bulanıktı. Alt dudağı hafifçe titriyordu. Kaşları şakak- Tarıma doğru çekilmiş gibiydi ve.... Aramızdaki sessiz ve kelimesiz mücadelenin farkında olduğunu Yüzümundan fazla mânidar bul- duğum ve beni yıldıran gülüşiyle hissettirdi . Bir kaç dakika geçti. Bir kaç uzun dakika daha geçti. Heran Selminin gelmesini, hakikatte bir tanesinin bile söylenmesine imkân ziyade güzel görünmek arzusu ile tuvaletine dikkat etti. Giy'n- kiralında pervane gibi dönen dört hizmetçinin yardımı ile gi- Bütün mevcudiyeti, dimağının bütün faaliyetin: tuvaletine has- retmiş ve kızın: unutmuştu... Bu mühim iş iki saat rürdü. Emperya yerden tavana kadar keselle, âdeta yapışmıştım.. “O, dafaa hareketi bütün endişemi a- çığa vurdu ve yırtıcı bırsını kam- çıladı. Bir ân yüzüm yandı. Sonra... Bütün kudtetimin toplandığı parmaklarımla yakaladığım omuz- larını o kadar kuvvetle sıkıyor- dum ki, bu canlı slev parçası ko. laylıkla karşıya fırladı. İhtimal bu | hareketim onun için yeni bir haz | teşkil etmişti. Hakkmdaki duy- gumu en sadık bir şekilde anlata- bilecek kelime ise tiksinti idi , | Fırlatıldığı yerde ayakta ve yorgun, bana bakışını aslâ unuta- mıyacağım. O anda, Selmin küçük bir en- dişenin gölgelendirdiği omasum yüzliyle salonun kapısında görün- dü, . * * Felâket, işte o salondaki hâdi- seden sonra meydana geldi. Erte- si günüydü galiba. Selmine, saba- hın erken bir şastirde, dökülmüş yaprakların kapladığı bir yolda rastladım. Yüzü biraz solgundu. Anladım ki, ertesi gün İzmire ha- reket etmeleri icap ediyormuş. Bunu anlamâk biraz güç oldu. Fakat nihayet kafama girebildi. O zaman, ona, çılgmca teessü- rüm içinde anneşine itaat etme- mesini söyledim Fakat kabul et- tremedim, evet, bunu kabul etti. remedim; ama, kma bir zamanda İzmire geleceğimi, ânnesinin, ken disini evlendirmek yolunda yapa- bilmesi ihtimali olan ber teşebbü- se karşı koyması lüzumuna inan- dırdım . Sonra ne oldu? Tam iki sene bocaladıktan (sonra, hayatımm seyrini değiştirmeğe © azmetmiş hâdiselere hiçbir suretle tesir im, kânını bulamadım. Biraz dâ tama, nın müdahalesiyle, o masum kü. çük kızcağızı külliyen unutmuş. tum., , Muhatabım sustu . Ben de susuyordum.. Hayatı- nin bir devresine ait hatıralarını dinlediğim arkadaşımın maddeci görüşlerine inandığım için, bu ma- ceranın sonunu meraklı kurcala- maktan kendimi alamadım.. Buna rağmen kendisine bir şey söylet- mek imkânı olmadı, O sirada, arkadaşım dışarı çağ- cilde. Odada yalnız kalmıştım. A- râamızdaki imazi iştirakinin ve ya - kınlığının verdiği cesaret ve lâü- balilikle, demindenberi, masanın üzerinde dikkatimi çeken zevkle cildlenmiş bir defteri okarıştır« mağa başladım. Tesadüf bana yardım etti. İşte bir sayfadan not ettiğim satırlar$ Pe “Bugün, bilmem niçin içimde bir sıkıntı var.. Şu anda, o kadar hissediyorum ki bu sıkıntıyı... Ne yanımdaki kadın, ne son senenin miras olarak getirdiği servet içimdeki müz'iç hissi gideremez.. İşte on beş gündenberi İzmir. deyim., İşlerim düzelir düzelmez buradan uzaklaşacağım.. Bu yer- ler, hep bara, zavalir babamı ha- tırlatıyor. Gençliğime rağmen o a“ damı unutamıyorum. Giy İrili, çe ia Niçin yaşıyorum, hölâ?... Veya neye çüdirmadım?, Meri buhranlarımı gideremiyor. Bugün öyle bir vak'a oldu ki?, Vapurla Karşıyakaya geçiyor- duk.. Bilinmez nasıl biz teselli ih- tiyaciyle yannndaki kadına sokul- müş, bu güzel yaz akşamından istifade için, güvertede, buruna doğru yürüyorduk , Birdenbire oradan, vapurun burnundan gelen ince bir hayalle, hâyır, bir hayaletle karşılaştım .. Bu süzgün benizli, gözlerinde has. tabir melâlin izlerini taşıyan genç kızı tanıyorum. Fakat o bana bakmıyordu.. Ya» nımdaki kadının belki de fazla mahremâne sokuluşunu hayretle (Lütfen seyfay çeviriniz). ——————————————————————--- KAHRAMAN HAYDUD 5T mayesi altına almış. Dikkat et. Sen Markın gazabına uğramıya. uni. Esmer adam daha ziyade hid- detlenmiş: — Sen de, Sen Markta ce- hennemin tâ dibine gidiniz. Ben kafama koyduğum şeyi mutlaka yaparım . Diyerek şeytanı koğmuş ve ertesi sabah güneş doğarken hücuma başlarmış.. içinde devam ediyordu. Bambo ve Sandrigo geleli çok olmuştu, Maskeli erkekler, #ev- kalâde güzel kadınlar sarayın nurlarla çalkanan salonlarında Kolşryordu. Fakat Emperya daha gözükmerişti « Ne olmuştu? Fahişe neden geç kalrıştı?.. Okuyucularımıza an- İatalım: Kızı ile arasında geçen bara- retli münakaşadan sonrâ Emper- ya heyecan ve hiddet içinde dai- reşine çekildi. Kalbi iki taraflı bir kıskançlığın azabı ile eziliyor- du. Kıskanıyordu, çünkü Sandri- go Biyankayı seviyordu. Gene kıskanıyordu. Çünkü Biyanka, Rolan Kandiyanoya Âşıktı.. 7 i Kınnın giyinmekte ve süs- lenmekte olduğunu sanan ha- fifmeşrep kadın, müsamerede on. dan aşağı kalmamak, hattâ daha yükselen büyük endam ayns- sında kendini süzdü. Vücudu. nun her tarafını ciddi bir kont- roldan geçirdi. Davetlilerin top- landrkları salona girerken alaca- ğı vaziyeti tecrübe etti, Dudaklarına mânidar bir te- bessüm şekli vermeğe çalıştı. Bütün muharipler, silâhlar, süngüler, mızrâklarla OVenedik adaların: altüst etmişler, taş üs. tüne taş bırakmamışlar ve mu- zafferen eskisi gibi bir çok ka- dırlarla beraber kalsye dön. müşler. Katonasyo memnun ve Nihayet: ke mütebessim şatonun meydanı- RAN fevkalâde o güzel ? ne tpİ yağ ii biz kınca aklına şeytanm tavsiyesi Diye mırıldandı, gelmiş... Kahkahalarla gülmüş.. Zavalkı kadınları birer birer muayene etmiş, dört güzeli al. mış, bir tanesinin elinden tuta- rak âdetini yerine getirmek Üze- re döğrü şark kulesine götür. müş. Bu kulede bermutad bo- ğazlanmak sırasını bekliyen bi- çare bir kız köşeye çekilmiş, elinde sivri bir hançer bekliyor. Bu bir hakikatti, Emperya, başında dikkatle topladığı saç- Tarı, çıplak kolları, dolgun ve mütenasip vücudu, ici gözleri ile mermerden bir heykel, tabiatın bir şaheseri gibiydi. Gören, ancak yirmi yaşında bir peri zannederdi. Artık kendi üstünlüğünden €- vin olarak kızının dairesine doğ“ Kuş... ru yürüdü.. Koridor üzerindeki Esmer ağım bu kıza hita- kapının açık olduğunu görün- ben: <e hayret etti, Odaya girdi. Ge- — Ciyovana! demiş. Sen şim- ie aki m lir iki diye kadar bana teslim olmamak- ta inat ettin. Elindeki o mel'un hançerle beni tehdit ettin. Pek. âlâ artık son saatin geldi.. Şim- di şenin boğazın; keseceğim.. Ne yapsan fayda yok... Sonra beraber get". diği kadına dönmüş: — Bana bak, Venceik!i kadın! Senin ismin ne? diye sormuş... O zaman bu kaldın başmı aza- metle kaldırmış. Üzerindeki el biseleri çıkarmış.. Altından zırh- k elbise ile bir delikanlı çıkmış. Top gibi gürleyen bir sesi — Benim ismim Marktır. Bu. rada binbir işkence altında in- lettiğin şu zavalk kızm âşıkı- yım, Cenabıhak beni, senin zu- lüm ve vahşetinin cezasın: ver- mek için gönderdi . Demiş ve Katonasyo dai hayretinden kendisine geleme diği bir sırada kılıcını boğazmiı saplamış. Esmer adam kanla! içinde yere yuvarlanmış, Ciyovana da sevgilisinin kok ları arasına atılnış. Bu esnada Katonasyonun yanma şeytav gelmiş, Başmı üzerine eğere bağırmış: z — Ben sana söylemedim mi?, Katonasyo yalvarmağa baş — Hakkın var. . Fakat ma demki bir hatadır oldu. Arâmız-