O e ae o N e): Maber'in tarihi Romanı: 86 Abdurrahman, bu tehlikeyi bili- yordu, Nasıl olsa hünkârm şehre gireceği aşikârdı. Bunu önlemek ne mümkündü ? Ama, hünkâr gi- — Cemile, dedi. Ben Abdurrah- man Gazinin gözbebeği kadar ser- diği evlâdıyım, Babama çok düşkün HABER — Akşam Ni e mM m Yİ AN m Yazan: Sen | Abdürrahman? ikimim “ Hepimizin ve hele benim hayatları- mız hakiki tehlikeye maruzdur. ,, #üler. Fakat hiçbiri senin gibi be- ni kalbimden yakalıyamadı. yakalamadın, vurdun beni orandan, — Yanıma gelebilmek için mi — Evet Cemile, Yanta gelebil - rukta (Fizawm merkezi), topgu ne. feratmdan Nazmi efendiye, diye (elyevm Eskişehir sıhhiye müdürü dotkor Nazmi) yazar ve babam mektubunu o zarfın içine korduk. Esad efendi nefyedildiği zaman Trablusgarb valisi Namık paşa is. minde bir zattı, (Balkan harbinde İşkodra muhafızı olup 'Toptani ta- O vakitler babama yazdığımız pen açılmaması için “Mer- rafından bile ile şehid edilen Riza | Yazan: Asaf Belf” > pi taşına Abdülhamide. bir göndermeğe karar vermiğ, dan padişaha şu menlde bir 7 göndermiştir: . Hayatımız tehiikedeir kında sizi İfna edecekler. burada Afrika hı 5 jıpek üzereyim. Birr ye beni ölmezden evvel oraya, İnura aldırabirirseniz, sizl yy İdecek Mfşaatin bulunacağı” ban her tlrtü tazyik, EM rinos bu defa Abdurrahmanın ya» nma kalmazdı, Halbuki Kara Ab- durrahman, Cemileye sahip olabil mek, onun yanımdan ayrılmamak sin bunu yapmıştı, oHünkürm kılıcı belki #ki sevgilinin arasına 6- bedi bir kara kedi gibi girecekti, Abdurrahman doğruldu, o Cemileyi eileriden tutarak : — Cemile, dedi. Beni dinle. Bu halk daha bir günden fazla dura maz sanırım, şehrin kapılarmı hün- kâra açacaktır. Üç gündenberidir kuvvetlerile ka- pımızm önünde bekliyen düşman, #andığın gibi merhametli değildir. Hepimizin ve hele işin başmda olan benim hayatlarımız hakiki tehlike- ye maruzdur. Cemile netisoyi önceden etmiş i baykırdı : Jem, değil mi Kara ? — Bana Abdurrahman de ! Cemile bu damdan düşer gibi va- ki isteği önce anlamamış, fakat bir az #onra düşünmüş, hayretle dönüp sormuştu * — Sonin adın Kara Abdurrahman mı? — Evet Cemile ! Cemile gözleri büyümüş, yüzüne bir an içinde derin bir yeis ve izti- rap sinmiş bir halde ince bir çığlık Bit, Parmağını Abğürrakmana tahmin doğru çevirerek, yerde emekliyen | bir çecük gibi sürünerek kapıya doğru uzaklaşırken sayıklar gibi söyleniyordu. — Ben demek Kara Abdurrah- mansım, Bütün kadınların şevgili ve fakat insanların düşmanı, şaki ve katl! Kara Abdurrahman! Doğru söle sen Abdurrahman mısın ? — Evet Cemile,, Fakat kaçma gel, Sana her şöyi anlatacağım. E- ğer kalbindeki yuvemt bütün bu maceralarım yıkarsa, bon mütevek- kil bir adamım. Mukadderatıma bo- yun İrukerim, dinle. Cemile bir kenarda iki cli arasina Bikıştırdığı kafasını vahlanarak sal- ya sallıya Abdurrahmana bakiyor ve bu gözlerde biraz önceki derin aşk ve muhabbet yerine korku ve elem görünüyordu, Abiurrakman da, muztaripti. Hem belki binbir hançer yarası bu kadar derin yara, bu kadar sizi ve aci ve- ren hir netleo doğuramazdı. anam, büzen onu kırar, beni himaye ederdi, Ta küçük yaşımdanberi /- çimde kaynıyan kan beni okumak- tan da, adam olmaktan da mernetti Henüz mahalle çocuğu iken kor- kung bir çapkındım ve bu huyum, bu kusurum büyüdükçe arttı. Haya- min hemen her saati maceralarie geçti. Dağlarda şukilik ettim, adam öldürdüm, harp ettim, köyleri ta- lan ottim, şehirleri haraca kestim, Şöhretim bütün yurdu ve yurddan aşarak kâfir Ülkelerini sardı, Buna rağmen hünkâr Orhan ve analığım Nildfer beni dizleri dibin- den ayırmağa kıyamadılar. Sonra bütün buninrdan vazgeçe- rek yurduma, hünkârma hizmete döndüm, Karaman hâklminin desi- #elorini önlemeğe çalıştım, uğraş- tom, didindim, savaşlarda akd er- Bu şerait altımda Beyşehrine fe- mek için göğm bir keşif yapacakmı. malık edebilir miydim ?Hünkâra gön derdiğim haberin aksine hareket ettim. Beyşehrine hud'a hazırlar- ken, aksine hareket ederek hünkü- za hud'a ettim. Efendime, velinime- time desise eyledim. Onları gafil; avityarak muzaffer oldum. Oldum, ama, vicdanım wağlüp idi. Hiçbirini gözüm görmüyordu Ce-| mile, Senin yanma gelebilmekten | seni tekrar görebilmekten başka bir şey düşünmüyordum. Abdurrahman gözleri yarı örtülü eli omuzuna basılmış, yatağa uzan- meş bir halde mütemadiyen söyle- nirken Cemile, sanki büyülenirmiş giri, sanki bir sairlifilmenam (gibi yerinden kalktı ve yavaş yavaş Ab- mez raferler kazandım, akıl sır er. |durrahmanm yanma sokularak eli- mez hileleri meydana çıkararak | oi saçlarını arasına soktu, Okgıya- mesullerini cezalandırdım, isyanlar | yak ağladı, Ağlarken dinledi, din- bastırdım ve bu bareketlerimle ma» zimin kötü intibalarını unulturarak daha esaslı, daha dürüst bir şöhret edindim. Karaman hüki'ni oAlâed- dinin karim bünkârın kızı Nefise- dir, Onlarla hünkür arasını bulur“ ken Beyşehir isvanmı haber verdi- ler. Hünkâr Murad beni bir baba yadizârı gibi başmın üstünde tuttu vo ba İşin hrllini bana.cmaret etti, Abdurrahman sözlinün burasına geldiği vakit oturduğu yerde dura- mıyarak yatağına doğru yürümüş ve düşer gibi oturmustu. Ellerle omuzundaki yarayı bastıran Abdur- ralımannın gözlerinde, duydğu acı görülüyor, İnler gibi, sayıklar gibi söylüyordu. — Ya Cemile, bütün bunlar, Bey- şehrine gelinceye kadar benim göh retimi hünkür adma katan izlerdi. Ama, şimdi artık öyle değü, Bir hile ile Beyşehrine girdikten sonra yine bir desiso ile asilerin reisi ol- dum. Hünkârı haber #aldon, biz sağdan gideceğiz, sen soldan gel ve bizi muhasara et. Böylece isyan bi- tecektir, dedim, Dedim, ama, Cemi- le, Sen benim bütüm kudretlerimi, bütün emeklerimi, © #öbretlerimi, mevcudiyetimi, her şeyimi tarumar etin. Ben çok kadn tanıdım, belki çok kadınla hayatım beraber geçti. Hangi kadma ©! uzatsam red gör- ierken ağladı. — Söyle Abdurrahman, dedi, Se- ni affetmek istiyorum, senli seviyo- rum. Söyle Abdurrahman sonra, sonra ne oldu ? — Sonra, yeni hir hile hazırladım. şam gibi atıma atlayıp hünkâr mevkiine doğru Yollandım. Kendi karargikımızım gözü önünden uzak» laşmeca emin olduğum bir yerde kendi hançerimi omuzuma sapla - 4 dım, İ Zaten benim ölmem lâzimdı. Ne olursa olsun Cemile, nihayet sen bir kadınsm ve bir kadına vatan vazifesi feda edilemez, Mücrimim, İ günahkârm, Kendi elimie kendi ce zam; vermiş olurum, Yahut, sans kavugurum ve yanında Ölürdüm. Çünkü beni böyle hasta ve Yaralı kürargühta bırakmazlar ve şehre getirirlerdi. Eibette sen de beni sokakta bırıkmazdın, yahut bir baş kasına göndermezdin. Ve netekim tahminlerimde aldanmadım. Atın üzerine kapandım, Çok kanlı bir a. damım. Çok kan kaybettim. Ken- dimden hakiksten geçmişim. Gözle. rimi açtığım ve biraz kendime gel- dlğim zaman seni gördüm, Bu bü- tün teessürümlü, kederimi, Ümitsiz. Viklerimi unutturdu, Vatanıma iha- net hicabınr bile unuluyorum #enin karşında. Hayatımda hiçbir geyi se. bin kadar sevmediğimi görüyorsun. (Devamı var) Soldan sağa: 1 — Avucumuzun içi * ekmek, 2 — İnhisarlar vekilimiz * geri verme, 3 — Sıfat (ransizca) - bir türk a dı » bayrağımızda olan, 4 — Etrafı su ile çevrilmiş toprak - askerlikte hareket emri, 5 — İşaretle anlatma (zimnen) , 6 — İçki - fare yakalıyan 7— Birden çok, 8 — Bir muharri- rimizin baş adı - birdenbire, 9 — i Zaman - köprü - yatak (fransızca), medim ? Görmedim, Hünkâr kızla-! 10 — Şişelerin üstüne tıkanır - ke rı, cariyeler, saraylılar peşime düg- | mik içi, 11 — Padişah Orhan dev. «afnl « fe im. iel iv İNTA) rinin meşhur kumandanlarından bi- ri - kör, Yukardan aşağı! 1 — İki şeyin ortası - Ebedi Şefi- mizin bir adr, 2 — Vücutta hasıl olan ve acı veren nesne * olgun (öz türkçe) 3 — Zaman - ağzın tavanı - Ayak, 6 — Babanm eşi * dervişle- rin sopasr, 5 — Güzel, 6 — Tlâve - kış habercisi, 7 — Caka, 8 — İş retle anlatma (zimnen) - gelecek, 9 — Arsız (yokluk) - esas - bir no ta, 10 — Isimleri bir olan * bilgi 1! — Sazdan mamul üfleyerek çalan Sosusuruna «fel dg ösonn GS paşanın babasıdır. Mithat ve Harm- | nezareften azade olması çar di pağalerm Suriye valiliği zems-İlökaydü şart afla cejbeder V w nmda Şamdn defterdardı ve Şamds meşhur Defterdar bahçesini tesis €tmişti.) Şamda babamın dostu İ- di. Fakat Trablusgarbda bü dost . luğu hatıriıyamadı, Bir müddet son ra Receb paşa merhum Bağdaddan kumandan olarak Trablusgarba geldi, Menfiler pek çok yardımı dokunduysa da yardımı Fizandaki- lere kadar uzanamadı. Esad efendi Fizandaki zindanda bile rahat durmamış, muhafazaya memur olan “kapu kulu” arab fan- darmalar (2) vasıtasiyle sünusi şeyhleriyla tomaza geçmiş, sünusi- lerin tarikatine girmiş, onlara da bürriyet fikrini, İttihad ve terakki temiyelinin wmdelerini telkin et miştir, İkinci bir firar teşebbüsü im kânlarmı da bunlar yasıtasile araş, tırmıştır, Sünusilerin Trablusgarb, Tunus ve bütün şimali Afrikada Sünusi (a- rikatiyle şeyhlerinin nüfuzu fevka- lâde olduğu için bi temaslar pek mühimdi, O siralarda, yani 1313 tarihlerin. | de damad Mahmut paşanm da oğul- ları prens Sabahaddin ve saireyle Avrupaya kaçması üzerine ittihad veterakkinin kuvvet bulmuş olan Abrupadaki, merkezleri Abdliha midi kuşkulandırtyordu. “Mizan”cı Murad bey do kaçmış ve Ahmet Ri- sa beye Utihak etmişti, Abdullah Cevdet, doktor Nâzım ve Akil Muh tar da İsviçredeydiler. Bu zevatın Ermeni ve Makedonya ihti ko. miteleriyle Abdülhamid aleyhine birleşmek yolunda giriştikleri mü. zakereler kesilince Ahmet Riza bey Türklük namına müstakillen hare- ket kârarını vermişti, Gene o aralık Murad beyin ken. disini yebine olarak bazı şartlar ve İttihatçıların İsviçre kongresindeki kararı veçhile İstanbula teslimö muvafakat etmesi dahilde epey de dikoduya sebeb olmuş, Murad bey İyuk #leyhindeki şüpheler kuvvet bul - muştu. Murad bey hakikatte sür. günlerin peyderpey affı, tedricen meşrutiyete benzer wlahatın padi- şah tarafmdan tatbik: gibi bazı şartlarla gelmişti, Lâkin Ahdülhs- mid sözünde durmadı. İşte bu sıralarda Esad efendi di. ğer menfi arkadaşlariyle düşüne BY A (EE X GAL EK EE ETE VEE EE * Güllü Nine, beni sevinerek karşıladı. Fa- kat onun da bana verecek bir haberi yok, Yalnız köyde herkesin ağzında dolaşan bu heyecanlı bir hâdiseyi anlattı. Yangın za manırda kaybolan bazı şeyleri aramak mak sadile Vezir köşkü harabelerinde araştırma" jar yapılıyormuş. Bu araştırmalara nezaret «den mimar bu köşkün yeniden yapılaca” ğını da ilâve etmiş imiz. Fakat asıl ağızlarda dolaşan büyük dedi” kodu bu değil. Araştırmalar yapılırken bir hendekte bir insan cesedi bulmuşlar. Bu cesedin birkaç gün evvel harabeler civarın- da dolasan hiçbir köylünün tanımadığı bir yabancıya ait olduğu tahakkuk etmiş. Bu yabancı, harabedeki araştırmalar başlıvalı- danberi buradan ayrılamıyor, uzktan uzağa araştırmları takip ediyormuş. Köyde türlü türlü rivayetler dolaşıyor muş: Bu yabancının yangın günündenteri ortadan kaybolan Vezir zade ailesinden bi risi olduğunu söylyenler varmış: Dijerleri bu adamın Vezir zadelerin bir uşağı oldu ğunu iddia ediyorlarmış. Yabancı Yeşilpınar mezarlığına gömük müştü; beni hiç alâkadar elmiyecek (gibi görünen bu hâdise başımın içerisini altüst etti, Harabeler civarında dolaşan, günün bi- ünde bir çukurda ölüsü bulunan ve sonra Yeşilpınar mezarlığına gömülmüş bu adam lâ Melike arasında bir münasebet herhande... Melike de tıpkı bu adam gibi harabeleri çok severdi, Şimdi o da burada olsa mr hakkak yamaçlarda dolaşır ve harabede ça” İssan amelelerin ne yaptıklarını yavaş ya" vaş takip ederdi. İhtimal ki Jandarma karakolunda ölünün fotoğrafını almışlardır diye düşündüm. O» raya gidip bu fotoğrafa obakmağa karar verdim. Belki tanıdığım birisinin resmidir. Jandarma karakolunda yeni hiçbir şey öğrenemedim. Jandarma tahkikatı da Güllü Ninenin söylediği gibi bu ölümün dikaktsizlikten ileri gelen bir kazadan doğduğu neticesine varmıştı. Ölünün üzerinde düşerken hasıl olan berelerden başka hiçbir yara izi yok- tu. Adamın kim olduğu anlaşılamarıış, cep” lerinden hüviyetini gösterecek hiçbir köğit çıkmamıştı. Sonra, köyde Ge bu adamı ta- ruyan hiç kimse bulunmumuştı, vardı Fotoğrafuara baktım. o Tanıdığım biri değil, Bu elli yaşlarında kadar, yüzü çok sert bir adam... Melike ile bu ölü arasında bir münasebet olması imkânsız. Yeşilptnarı terketmeden Melikeye bir ha” ber göndenmek istedim. Bir kâğıt parçası üterine birkaç satır yazdım. Kâğıdı üstüste iki zarfa yerleştirdim. İçte kalan zarfta Me fikenin İsmi yazılı. Üst zarfa Zeynep ha lanın adını yazdım ve üszrine o “Melikeye gönderilmesi ricasile,, kelimelerini ilâve et- tim, Zarfı Güllü Nineye verdim. Zeynep hala gelir gelmez kendisine vertcek.. Mektupta şunlar yazilir: “Melike, “Demek beni tamaiile unuttunuz. Hal buki, birçok defa, beni halırhyacağının söylemiştiniz. “Sizden ayrı, yaşadığım müddet içerisin de korkunç istiradlar çektim. Sizi görmi- yelidenberi yaşamıyorum diyebilirim. “Beraber yaşadığımız dakikaları hatırla* müz MESA, “Bülent, Bay Osmanı aramak üzere İzmirde bir hayli dolaştım. Tek bir isimle adam bulu- nabilir mi? Bütün müesseselere girdim; yü- 7e yakın Osmanla konuştum. Hiçbiri ne beni, ne de tablomu biliyordu, Hattâ içle- rinden birisi, iki boyalı bez parçasına 6000 lira verecek kadar deli olmadığını yüzüme karşı söyledi.. Artık İstanbula dönmeliyim. Bir ba'tadır İstanbuldayım. Bu akşam © ve girince annem bana bir mektup uzattı. Kalbim kopacak gibi vurdu. Bir mektup... Melikeden bir o mektup. Melikeden olduğunu zarfı elime almadan biliyordum. Mektubu açmadan dudaklarıma götür- düm. Sonra zarfı açtım. Satırları süzdüm. İmzaya baktım. Rüya görmüyorum: Mek* tup Melikeden... Heyecandan boğulüyo- rum ve satırları okumak, ne yazdığını an- lamak için heyecanımı boğmağa çabalıyo- rum, Mektubun her kelimesi düşüncemi tatlı bir sarhoşluk içerisinde uyuşturuyor; nefis bir içki gibi, kelimeleri eme eme okuyorum. lersetiz hakkı hümsyunosw yırlı olacaktır.,, Bu mektub vehham adil, ik rinde bir bomba tesiri yep” sad efendinin derhal ve İ£ ile İstanbula gönderilmesi emredilmiştir. Vali Namık paşanm se Receb paşanın delâletiyle * tarafından elde edildiği Kİ a» rada haberi olmaksızın rü sahte bir emre basini ie zandaki bütün menfiler 70” mişlardır. Esad efenâl hecin karitesilt reket etmişti. Diğerleri mu! lelerie gidiyorlardı. Bunlar «lvarmda alikomulduymla daha Fizan inde olunmağ” a Esad efendi Trablusta #© rakılmış, evvelâ Receb PAS a Namık paşaya görüşerek * urlığına başlamıştır. İrade mucibince ilk vap ki İâzimgeldiğinden Jimars ai İyan k İtalyan vapurunda j föndi bindirilmiş, fakst 9 sivil polis verilmiştir. # Esad efendi, rezaret a mamak şartiyle İstanbula wi kabul ettiğini, esasen bu di öenebi vapurunda hiçbir içi İlamıyacağını anlatmağı çal da Namık paşa: ye? yi v — Hizmetinizde bulunur yarar. i Diye ısrar edince #6 çıkar” miştir, # Bsad efendi vapur Malta? radığı zaman sivil memur ber şehri gezmeğe çık, çıkınca adamı kovinuş v8: — Efendine (o (Namık benden selâm söyle? Diyerek serbest kalımcâ bir telgrafhaneye ii #a bir telgraf çekmiş, bun Siz ve şartsız affı km mik paşanm in polis katılmasından enğis€ Maltada kaldığını, çektiği vey lâketten sonra hasta di tunduğunu, kaçmağa tenezzül etmemiş ni ad hayet “siyaseti padi: Me E e da sebebiyet, verdiğini Csaslı tedaviye muhtaç oldi il Mısra gideceğini ilâve ates, ea grafmı şu menlde birka | Je bitirmiştir: e “İfşant sayılabilecek bİr Ki liyecek vaziyette de d yi. #adım, kanunu esasinin munu bir kere de bururü de söylemekten ibarettir Bu telgrat vesveseli VE ib Ml ii din telâşmı arttırmış, stasiyle gu mealde bif “Bilikaydü şart affetti sekin. İstediği yerde, e Malta ymm V reket etsin. Selim ederin Esad efendi, Bİ ami dere edilen bu irade Tü r bine koyarak üstadı yin 9 mabeyne “iradei gahaneyi sözü diye seneğ ittb3$ ai diye bir telgraf çekmiğ, İtalyan vapuru ile v9 tanbula hareket eliştir. (Devam sad efendiye yim torlara kendkini rak iki yüz lira alıp m ken diğer evrakı me bi aldanıp firardan ve lemi koltuğuma yi e 1315 senesi sonlar'nA (2) Yeniçeri devrinde”. Ki