"R '*ı a: e ea v K T. (Orta oyunu ve- oyuncularımız Palk sanatkârlarına bir mektep| olan Galatadaki tiyatro im baba, yarım asırlık sahne hayatını anlatıyor: amazan geceleri, temsilin bitmesini bekliyen I<ona|< ağaları bizi adeia kapışırlardı . G D Asim baba hakkın> © Te '—ı:!“htmııın, tüyat- bizzat matbaamı- %N:.* bize teşekkür zah- q% söyledi. * büyük ihtiyaç için. h.%n ve tam yarım 1 nııdıkhlınbu S kendi meslektaşları a- ne gibi yardımlar :._f""" lâzımgeldiğini bi- ı“:"“ etmemize İlüzum Bıı "üımn bu süretle te- h:mtm vnrlığıınmn ıı._khhzmn bir delil; O baba, 307 yılr hazi. 8 inde liman dairesi N_ kalemi memurlu - Tn ç MEtifa etmiş, babası: Tn olmamasına — rağ- 9 zamanın meşhur İ "kn'":' Boğos kumpan . . "î'ıü ÖOkundam —ARadiile ile lne;hur Mv'uklu ::—ı—— biricik pişekâr rolü- '"'Wllı zamanında H'-lln devrinde de N.fız' etmiştir. : 'â.î' l('hı Naşidle de oy- T * F fîğ Mmî-:uehıcı Horhor), L..,__ Uyanıyor), (Ci )ı "ıhnlıul sokak. - Z - hl.lkum komik Hasan de- San'atkârlarına iti- çi Ü. Ramazanlarda '“'k yemek nasip ğ&lar' sahnelerin erin — bitmesini - PP # F ti hu götürürlerdi. İş hedir sahnedeyim .. w ç&' ye görerek ya- üıe“"'de sabahlara ka a. Ç, soğuk ve sıcak ç $tığımızı müahhar t, olan Naşid de ' ıâ':;*adı Satraki adın. ) qı.b“tıdı yatroıu vardı, Tam İli Üyü devamlı oyun öy- * tro mektebi he NŞ'%"'H Orta oyunları A f! â'! re T çoktu, bulunan san'atkâr 4 i ihtiyar san'at- birleşmiş ve orta 'o- amdi, meşhur Abdi | — İ taksim ederler ve dür. - Bütün san'at de burada yetiştim. Venköyünde Mama S vardı. Orada oy. Ma Piıekı: rolünü - Gibi sara . !ım.n]a ya götürül. Asım babanıin gençliğine ait bir resim Bir gün Mamada oynarken bir emir geldi. Zaptiye nazırı Şefaki orta oyununu -menetti. Sebebini sorduk. Mükallidtlerden biri ken- disine benziyormuş. Uzun zaman bu yasak devam etti. Sonra irade çıkarak gene bize izin verdiler. Bir gün gene Boz- tanciıda oynuyorduk, dili tutuldu Genç yıldızın hastalığını hiç bir doktor teşhis edemiyor Merl Oberon Meşhur sinema artisti Merl Obe- ron Holivudda hasta olarak yat- maktadır. Ve hastalığı için “esraren giz,, denilmektedir. Artistin muztarip olduğu hastalı -| &n esrarenegizliği doktorların teş> his ve tedaviye muvaffak olamama- larından geliyor. Hakikatte Merl O- beron boğazından rahatsızdır, Fakat şimdiye kadar, Amerikanın en meş- hur ağız, boğaz ve burun mütehas- sısları artisti muayene etmişler, has- | talığının ne olduğunu anlayamamış: lardır. Bunun üzerine, İngiltereden doktor çağrılmıştır. Azırtistin hastalığı film çevirmesi- ne de manidir. Çünkü Meri Oberon bu hastalık neticesinde âdeta hiç ko- nuşamaz olmuştur. — Doktorlar da esasen fazla konuşmasını ve — şarkı söylemesini menetmişlerdir. Merl Oberon İngilizdir ve hasta- lığını tedavi ettirmek üzere, Holi- vuddan İngiltereye gitmek niyetin- dedir, ireş Udi Vedi- * Bi | cak derekeye düşeceğimizi bilsey. /| matbr #sare Hizrat İ'ılln hnıvnlt Oü. Raşit Rı- | ,-'iî lerde orta oyunu oyna.rdık Şimdi | artık.. —— — Recep paşa öldü yasak! de diler. Bu san'atın ezeldenberi mükad- deratı şöyle izah olunabilir: Yağ- mur yağar bize dökunur, mevlüt okunur bize dokunur, adam ölür, bize dokunur. . Ben bu işin komikliğine kadar yaptım.. Avukat işsiz kalırsa dava- da şaşırır, derler. Eğer halkın iti- barı olmasaydı bizim memleketi- mizin tiyatroculuğu belki bugüne kadar da ermeni san'atkârların e. linde kalırdı . Bugün Şehir Tiyatromuz hima- ye görmese dağılır.. Bu san'at hi- maye edilmeğe muhtaçtır. Biz san atkâr diye geçinenler, ömrümü- zün sonlarına doğru böyle el aça:- dik, sahneye mi çıkardık?. Filhakika eskiden keyfemayeşa hareket olunurdu. Olunurdu ama, sanatımızda altınlarla ödenirdi Bu hareket komik Hasanandan sonra birdenbire düştü. Meşhur Kayseri mukallidi Ter- ların çektiği sefaletten müteessir olarak her üçümüze mahsus ol- rak bir gün,, d:m_. Zâ,- Şehır 'fiyntroııu i;tîrık Yüzer lira taksim ettik . ettiler. Bu sana'ttan, kendi elimle ha- zırladığım böyle bir geceden baş- ka lütuf görmedim, göremedik . Dört yıldır sahneden çekildim . Aya 20 lira kazanan evlâdım da olmasaydı, sokaklarda yersiz yürt. suz sürünerek ölecektim, Bazan Kavuklu Ali ile düğün- bu iş de bitti, Bir cemiyet teşkil edildi. Bu cemiyet bizi himaye edecekti. Fa- | kat kendi muhtacı himaye idi. Ne pârası, ne yeri, ne bir şeyi vardı.. Bir iki ay içinde dağıldilar. Malla- rı satıldı. Ev sahibi, bazı eşyayı zaptetti. Böylece, ne derdimizi an. latacak bir yerimiz var, ne de bir zemiyetimiz, Benim gibi niceleri sürünüyor.. Bu san'at, halk sanatkârlığı göçtü Biz bütün memleketi dola- şarak halkım kültürünün nüması- na yardım eden İnsanlarız. San'atın, hizmetimizin mükâfa- tını işte görüyoruz . Bana bakıp ibret alınız. Türki- yeye halis Türk malı olan tiyatro. culuğu Hamdiler, Abdiler, Hasan- lar, Naşidler ve âcizane bizler ge- tirdik, Tam 20 yaşında bu işe baş ladım,, 71 yaşındayım, bu hesapla yarı masırdır bu :neıleğe sadık kal dim « Bugün ancak bir kaç “insanlık severin,, merhametiyle yaşıyorum. Bizde sanatkâr yetişmez.. Çünkü henüz halk nazarında aktör keli mesi bir istihza ve isihfaf sözü ha- lindedir, Daha doğrusu küfür sa. yılır .. ” Henüz sahne sanatı nedir bilmi- yoruz ve bilmiyeceğiz. İstikbalsiz olan, himayesiz olan bu san'at yü- rüyemez . i Nitekim halk san ıtkarlınmn yeri öylece doldurulmaksızın kal- zi Salih ve Ali Rıza sağ iken bun-| Büyük Vals filminin yıldızı Holivuda nasıl çağırıldı ve nasıl muvaflak oldu ? Miliza Korjus “Jüliyen Duviviye “Büyük Vals” filminde baş kadım rolünün Miliza Korjus tarafından — oynanacağını söylediği vakit sinema ile alâka - dar muhitler bu havadis karşısında şaşırıp kaldılar. Çünkü Miliza Kor. jus güzel sesli yüksek bir mugan- niye olarak tanmmıştı. Sinema yıl- dızı olarak tamamiyle meçhuldü. Miliza Korjüsün Holivutta mesle- |ğe başlayışı ve hızla ilerleyişi tıpkı Nİ #i millf operasının primadonnası olarak birçok zamanlar Berlinliler tara - fından alkışlanmıştır. Üç sene evvel, yani 1935 senesi Noel akşamı primadonnayı telefon başma çağırdılar. Telefon Londra - dan geliyordu, Ve kendisine Holi- vut için bir mukavele imzalaması teklif ediliyordu. Miliza bunu bir muziplik sandı ve telefonu kapattı. Fakat telefonla — pdimadonna İ- le konuşan meçhul adam makina- nin bu suretle kapanışma kızmadı. Araya Berlinde bulunan Metro . Galdvin müessesesinin mümessilini koyarak Estonyalı genç kadından Holivuda gelmek için ne istediğini sordu. Hayat inanılmıyacak şeylerle do- iudur: yıldızım tesbit ettiği şartlar ve para Holivutça pek az bulundu: “Büyük bir yıldıza bu kadar cüz'i bir gey vermeğe utanırız!,, dediler. Bü suretle Berlin milli operası pri. madonnası, İstediği paranın iki mis- Hi ile Holivuta çağırıldı. Epeyce bir zaman sonra kumral Estonyalı, bu ümid etmediği tali yıldızımın ne suretle doğduğunu öğ- rendi: Rejisör İrving Talberg, karısı Norma Şererle Avrupada seyahat ederken Milija Korjusun bir plâğı- nı dinlemiş, ve bu plâğı dinledikten sonra Berline uğradığı vakit prima- donnanm kendisini görmek istemiş- ti. Bu suretle bu yeni yıldızı ilk de- fa bulmak şerefi zavallı İrving Tal- berge nasib oldu. O, keşfettiği yıl- dızın muvaffakıyetini göremeden öl dü, Fakat kanaatinde yanılmamış. ti Miliza bir Alman profesörü ile evlidir. Bu kadınnı sinema hayatı- na girişi kolay olmadı. Çünkü tek kelime bile ingilizce - bilmiyordu. alâkadar oldu ve ona “Büyük Vala,, etti. blk anamalı andırar. wmg,._ızbuecck bir kibar yankesicidir.. Estonyalrihir albayin kizidır Berlin | Onu Stokholmun en büyük; bar- Fakat Norma Şerer yıldızla daima filmindeki muvaffakıyetini temin Geçen gün, bütün — Londralılar şehrin Üzerinde iki saat —dolaşan bir tayyare görerek telâşa düşü . yorlar. Bu, bir düşman tayyaresi değil- dir. Büyük bir yolcu tayyaresi, Fa- kat tayyare meydanma ineceği yer de şehrin Üzerinde mütemadiyen dolaşmaktadır. Tayyare gittikçe alçalryor ve bir “İaz sonra tayyare meydanmın Üze- rinde dönmeye başlıyor. Fakat, yi. ne yere İnemiyor ve dolaşmasıma devam ediyor. Tayyare meydarnımda bunu gö « renler, tayyarede bir arıza oldu - ğunu, binaenaleyh, ergeç düşece« ğini düşünerek, tertibat alıyorlar. Geniş sahanm — mühtelif ,yerlerine sıhhi imdad otomobilleri konuyor. Tayyarenin ateş alma ihtimaline karşı da itfaiye geliyor ve hepsi tetikte bekliyorlar. Bu sırada tayyare telsizle vazi, yetini bildiriyor: tayyarenin teker- leklerinden biri bozulmuştur. Bu vaziyette yere inecek olsa, birden- bire toprağa gömülecektir ki, par- çalanmak ve makinesinin ateş al . mak ihtimali vardır. Mavi maskeli ankesici İsveçin bütün kadınları ona soyu'mayı şeref - sayıyor ! Bütün İsveç bugün bir mavi maskeli adam peşindedir. Fakat, polisler onu yakalamağa çalışır- larken kadınlar onun tarafından yakalanmak için koguyorlar Mavi maskeli adam, şimdiye ka” dar düşünülmemiş derecede ga. rip bir polig romanı kahramanı o- larında görmüşler, şehrin en kibar ve zengin kadınları onun tarafın. dan soyulmuştur. Fakat, kadınlar, mavi maskeli adam tarafından soyulmayı âdeta büyük bir şeref saymakta ve mavi maskeli adamın kendilerini de “çarptığını,, mıünerek anlatmak- tadırlar . Bu garip yan'.'l:eııcı veya yan. kesiciler, çünkü ayni zamanda İs. Stokholmun bir çok. barlarında birden mavi maskeli adam görül. mektedir - birdenbire, bir bara gi- riyor, Derhal bütün kadınlar ken- disine hayranlıkla bakıyorlar ve: — Geldi! diye âdeta sevini> yorlar, Çünkü, mavi maskeli adam, ka. dınları teshir edecek bir* kuvvete sahiptir. Yankesici, maskesinin altından bakarak, gözüne kestirdiği masaya yaklaşıyor. Orada, bir veya bir kaç kadın, erkeksiz olarak — otur- Şüphesiz, kadınlar, paralarını veya mücevherlerini kaptırmamak için, azami gayret sarfediyorlar.. Çünkü, böyle bir yankesiciye so- yulmak “şeref,, (!) sayıldığı gibi onu mâğlüp ettiği zaman da bir kadın büyük bir muvaffakıyet ka- zanmış olacaktır. Fakat, bu işde kadının fendi er- keği yenemiyor ve mavi maskeli adamın kimin yanına sokulduysa muhak'kak parasını, ya mücevher. lerini birini çarpmıştır. Kadınlar için hemen her yerde hazır ve nazır bulanan bu mavi maskeli adamla polis henüz mü- şerref olamamıştır. Şehrin muhte- lif barlarında ayni zamanda bir “mavi maskeli adam hâdisesi,, vu- ku bulduğuna bakılırsa esrarengiz hakikt roman kahramanı bir değil, bir çoktur ve bunlar belki bir şe- beke halinde çalışan yankesiciler. | dir, yahut ta bundan görüp bütün yankesiciler ayni usulü tatbika baş lamışlardır. dı, İhtiyarlığımız maskaralık olu. yor.,, : veçin bir çok şehirlerinde veya| Londralıları heyecana ve endişeye düşüren tayyare ! Fakat, başka çare olmadığına göre, tayyare bu şekilde inmeye mecburdur. Yalnız, kaza vukuunda m&kinelerin ateş almaması İçin tayyaredeki benzinin boşaltılması muvafık bulunuyor ve bu, telsizle, istasyondan tayyareye bildiriliyor. Bunun üzerine tayyare, —benzinini boşaltmak için Teymis nehri Üzeri« ne iniyor. Ondan sonra tekrar is « tasyona gelerek, alçalmaya başlı- yor. Şimdi tayyare meydanmdaki « ler helecanla kazayı bekliyorlar, Tayyarenin parçalanması muhak w kak sayılıyor ve sıhhf imdad oatos mobilleri derhal koşmak üzere ha« zır. bulunuyorlar. Tayyare yavaş yavaş alçalryor, bir iki kere daha dönüyor ve ni. hayet yere inmeyi göze alıyor. Bu anda, tayyaredekiler, şüphe« siz, meydandakilerden daha büyük bir helecan içindedir ve her an Ö« lümlerini beklemektedir. Tayyara çok alçakta olduğu içif paraşütle atlamak imkânı da yoktur. Fakat, bir mucize kabilinden, tayyare, hiçbir kazaya uğrama w dan tek tekerleği üzerine iniyor ve tabif bir şekilde duruyor. Sıhhi im, dad otomobilleri ve itfaiyeciler ye« rine, istasyon memurları ve yolcus ları bekliyenler tayyareye koşü » yorlar, Tayyaredekiler de derhal dışarı fıriryorlar ve kendilerini karşılı m yanların kolları arasma atılryorlar, Yolcular arasmda balayı seya w hatine çıkan bir çift de vardır, Bunları karşılıyan kimseleri olma, dığı için, kazadan kurtuldukların a dan dolayı biribirleriyle kucaklaşı- yorlar ve öpüşüyorlar. 'Yolcuların, sevincine payan yok- tur. Kendilerini evvelâ büyük bir endişeye düşüren, sonra mahir bir hareketle oları kazadan — kurtaran pilotu tebrik ediyorlar, teşekkür.. de bulunuyorlar. O gün yolcular için büyük bir S« vinç günü olmuş ve akşama da piİs lot şerefine bir ziyafet vermişler- dir. Üç silâhşörler Kitabı hazırlandı Okuyucularımız matbaamıza uğrayıp alabilirler Üç Silâhşörler eserini de resimli olarak — neşretmiştik. Bu sırada verdiğimiz kuponları birikti- ren okuyucularımıza bu eseri kitap halinde bastırıp birer tane vermeği de vaadetmiştik. Bizden numara almış olan okuyu" cülarımızdan bu numaralarla mat* baamıza müracaat edip kitaplarını almalarını rica ederiz. veçin diğer bazı büyük şehirleri mavi maskeli adamı aramakla meşguldür. Şimdiki halde Stokholm ve İs- | : dala lkk 9 l uI y