4 ZX0B8D Mmaber'in tarihi Romanı 63 Ni URRAHMAN, Iklimim Yazan: Fartıayı yağmar takip etti, Bü” yük ve ağır damlali, dolu gibi bir yağmur. Nansi saçlarını bir mendil Abdürrahman, kendisine verilen evde, Fi: tıs sims ni mütevazi bir harem hayatile yaşıyor — Ne menbus bir düz tabanım, zul olduğu gibi sağ kulağı altında Süleyman yanıbaşımda öldü, hün - !yarklılarm büyük hüsnü addettik- kâr ayağımı saraya basarken öldü. ileri bir Işaret mevcuttu, (Şark şun- rası bu işareti süt üzerinde yü - Pühakika bata etmiyordu, Hün «| zen bir haşhaş tanesine; aşk İle yan makta olan bir kalbin nefsi eseri . Allah benim günahlarımt affetsin! hareket etti, dan boş kalmış gibi daha o gece Bursu sokaklarında feryadlar du « mak Üzere Akarannı gayet mükem. Sanki kedi gitmiş, farelere mey- | mel olan kapısınm iki kanatlarını | Vi masıl olduğunu anlamadan kendi Bağdada naklettirdiğine nazire ola. rak beş yüz sene sonra İmparator | Yağmur suları penöerenin Kefarla- yulmuş, bazı övler basılmış, bazı | Nisefor dahi Mopenita ve kadim Ki|rından akıyordu. Oda, ılıktı. Kuru mak için sokakta kosuyordu. Stan leyin evinin vılasımda idiler. Stam ley kızım elinden tuttu, beraber yü” <üdüler. Ka.....ik koridoru geğtiler. lerini Stanleyin odasında buldular, du. Hattâ iki sahne vaz etmişlerdi. Evet, doğruğaf ya hiçbir asislanın vasıta” ctat etmeden!... Stanley kendinde en hayırlı riyordu, Bunları, akşam dalma tasdik eden Nal yor; o di pek Yeke nazarı dikkati cetb sını elde edeceğini kati yi 7 söylüyordu: ,* kâr Orhan, Abdürrahman saray ka. : pismdan girerken gözlerini ebediy- yen saltanata, Osmanlı milletine kapamıştı. Korldorlarda, öoğularda şaşkına dönmüs, perişan halde Koştşanlar kerm ağlaşıyor, hem haykırışıyor - Jar. Abdürrahmanı gören bile yok. Bu hasin manzara, Kara Abdiürrah - man işini çırılçıplak bir adanım soğuk fırtınaya atılması gibi bir sn içinde daondurmuş, Ürperen Ssâb beynine doğru bir sızı halinde da - Zılmuş, bir kenara çöklip biçkıra « rak oğlamağa başlamıştı, Abdürrahman kendinden geçmiş- ti. Kollarına girenlerin bile farkına varmadı. Odaya girdiğini bile hatır- Jiyamıyor, Nüüfer analığınm göz yaşlarının yüzüne damladığmı bile duymadı, — Baba! Diye hayktrarık ueğluyan Kara Abdürrahman, Muradın solgun yü - zünü büsbütün ölü benzine çevir. miş, bülün taray halkını büsbütün çileden çıkarmış, Nülüferi büsbütün çıldırmış, Teodora ve haremi bir mahşers çevirmişti. Evet, hünkâr Orhan, Ahdilrrah. manm gazi Abâlrrahmandan sonra hemen hemen babasıydı, Onu dağlardan indiren, onu de . Jikten çıkaran yalnız hünkârdı. İşte artık o da gitmişti Oda öl müştü, Bir tek ihtiyar, böoyaz saç- Ir, yorgun analığı Nilüfereiğinden başka dünyada kimi, kimsesi kal - xeimiş Abdürrahman ağlamağa doy| muyordu. “Hiçbir vahşet, hiçbir cinayetle | rum. Jekelenmiyen sultan Orhan, otuz beş sene Ballanat ettikten Sonra | tenleri belki henüz duymamışsındır. | Benden sana izin, Ancak kanunun, Müstakim, cesur bir muharib, ma | ger'in iesb ettirdiğinden İleri geç- hir bir vazu kanun olan bu padişah | me, yetmiş beğ yaşında vefat etti. Osmanlıların nomas: unvanınt ikra, a müstahaktır. Haricen pederi sultan Osmandan medeni görünürdü. Poderi gibi eğ. Tİ burunluydu. Fakat sarı saçları, mavi gözleri, yüktek alnt ve vakur sndamı, geniş göğsü, kuvvetli kol- ları, beyaz teni bir gark hüklimda- Yade nadiren ittihad eyliyen kuv- ne, ve melâhatir beyaz denizindeki bir bürkân: adaya teşbih ederler) Salâtini Osmaniyenin gemailin - den bahseden müverrihini milliye sultan OÖrhandan bahsederlerkez “her kalbi ve hattâ dünyayı teshir ve Hindistanm kara şahini bile muti bir esir edecek işareti vardı, deyu #enada bulunmuşlardır. (1), Halk ağlaşırken bir taraftan da haykırıyorlardı: — Muradı isteriz! N Zaten #stemeğe İlizem yoktu. Doğduğu giindenberi babasının uzun #sltanatı esnasında küçük evlât s7- fatiyle naz naim içinde büyüyen ve bilhassa Osmanlı merasimine göre yetiştirilen Murad, birdenbire mütevazı bir hünkâr evlâdı, yerin- den, büyük Osmanlı (saltanstma hünkâr oluverdi, Murad, birinci Murad adıyla hün, kâr Orhandan saltanatmı devralmış oldu. (1) Hammer tarihi: Cild 1, sayfa 228 - 220. Murada biat olundu. Kara Ab - dürrahmanla sarmaşarak müsafa - ha eden yeni hünkâr, Abdürrah manı bir kenara çekerek: — Ben de babama ağlamağı se- nin kadar bilirim... Fakat vaziyet mühimdir Kara Abdürrahman, * Biraz önce haber aldiğıma göre Karaman hükimi, Ahilerle hücum ederek Ansisayı zaptetmiş (2). Vaktimiz o azdır, Hemeân düş man Üzerine sefer etmek gerektir. Ben oraya gitmeğe ve Karaman hâkimine bir ders vermeğe meebu Sen şehirde kal, Burada olan bi- Şehir azgın haldedir. Balâhiyeti benden almış olma, her türlü teh. likeleri önlerim. Sen tensib ettik lerini yanma al ve derhal şehir i- şindeki haraççılara haddini bildir! Kara Abdürrahman omüslerihti, Hünkâr Murad ona mühim bir iş tevdi etmiş bulunuyordu; Zateh kendisi de bu maksatla gelmiş de, yerler soyulmuş, bazı biçareler kat- dolunmuştu. Fakat hökümet erkânâ, uzun a mandasberi ortalığı kasıp kavuran bu şehir şâkileriyle uğraşmaklar âziz haldeydi. Hale şimdi de ordu Ankaraya mütevcccihen şehirden ayrılmiş bulunuyordu. Ne yapabilirlerdi? Hünkâr Murad Ankaraya çok e. hemmiyet veriyor. Her isten öh- ce Karamallarm bu küstablıkları balladilmek Hâzmıdı. “İskender Yunaninin Anadoluda. ki fütühatınnı haddi şimalinini teş. kil Ye Ogüst mabedini Yhtiva eyli- yen kadim Galasi payitahtr olan Ankara şehri hilâfeti Abbasiye ve Bizans hükümetlerinin devri ikbal, lerinde civarmdald Amosiyorm fle Kostantmıye ve İslâmiyet sramnda dalma münaziünfih olduğundan de. Javı meşhurdur. Şehri merkür Harunurreşid ile Memun tarafından fetholunmuştu. Harururreşiğ şark imparatorluğu- na İhraz ettiği galebehin hatırası ol Wkya (Karaman) şehirlerinden Tar | bir yerde bulunduklarından mem nundular. Nansinin robu ıslaklıktan bacaklarına şap çay yapmak için yaktı ve kıza soğuk almaması için çoraplarını çıkarmasını tavsiye etti. Yatak yapılmamıştı. Stanley sir susun İstanbula naklettirdiği kapı - larını şehri mezkür surlarına çak. tretmuştı. Anadolu merkezi ticaret olup Su- riya ve Ermeniztandan Trakya ve Küikya sevahiline gelen yollarm nokai telâkisinde kâin Ankara şeb. rinin zabti bali ehemmiyetti, rinden biri olan Ankaranın ezminel |düşündü. Ony kadimede büyük kuyruklu koyun » İ ğı zaman, Nansi Stanleyin kendisini ler, uzun tüylü keçileri ile maruf | kolları arasına alacağını zannetti olduğu gibi zamannrızda dahi safla- | ve kollarını delikanlının o boymuna rı, otuz altı elns leziz armudu, eski | dojadı. Hakikatte, Stanleyin maksa- Adoros dağına Elma dağı ismini! dı da buydu. Nansiyi kucaklamak.. Fakat nasıl hareket edeceğini bile miyordu. Nansinin jesti, basiileştirdi. Stanley kızı doğru çekti, dudaklarını üçlük çekmeden buldu. Çok güzel bir gön oldü, Bu istiklâl bayramı günü! Bayramı kendileri: ne göre, büyük bir hararet ve inanış verdirmeğe sebeb olan olmaları, ©. zümler! ve diğer meyvaları İle meş. hürdür, Kaysı bahçeleri bereketlerile A , sadoluğa salim oldukları gibi, A- yaş kaplıcalarınnı da İstihmam ve igilen suları havassı şifabahşayı ha izdirler, (Devamı ver) (2) Ankara, sordu. Stanley küçük sobasını Nansl, tahta evlerini terkedetken, « — Sonra meşhur olacaktÜ unutacaksın!.. olduğunu söylüyor ve 8 Tarımın arasına alıyordu. Nansi onun çamaşırlı! > Fakat bunlar StanleYir vakit yetrrab çektirtmede” muyordu. Bu pek tabilyd” diğer bir başkasından feR değildi. Fakat ne de 6S ti, Ve delikanlılar oi lar; bilhassa yakışıkir diklerini bilirlerse, sir yakışıklıydı. Nansi d€ çal yardu. p Al Niçin kavga ediyorlar” ak rin kavgalarının asla â yoktur, Bunlar sudafk her şeyi kendine aradı ve Amerikanvari bir nümayiş! Kolombiyada halk (gösterilen filmi. beğenmezse * ne” yapar ? ihtiyar babasına ciddi hareket ede- ceğine ve 'münasebetsizlik,, yapmı" yacağına dair söz vermişti, Sekiz u- Jar e küyelezdir. Fakat mtr3f mani olmaz. Nansi Stanley gözyaşlarını? < İNEMALARDA filim Bâğla. masi göciktiği zaman ço - cukların ve delikanlıların ayaklarını yere vurarak protesto makamında hareketlerde bulunduğunu görmek bizde de kabildir. Fakat, bunun bir de Amerikanva- ri tatbikat: var ki hakiketen güzel bir şey: Kolombiyahın merkezi olan Bo . go'uda sinemaya girdiği raman İs . tediği vakıt çıkmayı ahali âdet edin miştir, Onun için sinemacılar, müş terilerini azami derecede tatmin et İmeyi düşürüyorlar ve film seyret, mek zevkine doysrak müşterilerinin sinewağan çıkmak nezaketini göste melerini istiyorlar. Onun için sine, malarda daima İki fim gösteriliyor. Fakat bundan başka, hçüncü ve dör diincü bir yedök flim bulundusulu- yor, Halk, eğer programda İlin e termiye başliyor. İşte, bulkin bulduğu güzel itiraz usmlü buraaa görülüyor: Pimi beğenmedmiz mi, ceMiri> . den derhal kibrit kutunuzu çıkarı -| yorsunuz. Birer birer çakıp on par. mağmızın tırnakları arasına yanan kibritleri yerleştiriyorsunuz ve par, mallarınızı açarak ellerinizi perdö, ye doğru kaldırıyorsunuz. Sizi görenler de ayoı şekilde nü msyişe başlıyorlar, O saman sine - 1da, OR partseğına on mum yaka rak güzel bir film arayan müşteri. istiyor. Derhal gösterilmekte ulan filmi keserek yerine Me başkasmı koyuyor. Eğer veni filmleri de beğenmez seniz, cebinizdeki Kibritler bitin - ceye kadar nlmayişe devam ede . dir. Stanley o kadar kibar ve incey- di ki, yaptığı güzel o münssebetsiz- Tikten vicdan azabı duymadı bile!, O günden itibaren hayat Nansi i i. Bilhassa Stanley daha güzel görünmiye başladı. Aşklarını ilân etmiyorlardı. Fakat âlem onlar haklanda ne söyleneceğini biliyor” du, Herkes kendilerini haklı bulmak ta hemfikirdi. Hayat kısadır. İnsan yirmi yaşında olursa ve biribirinin hoşuna giderse bundan istifade et- memek çok budalaca olur . Nansi ve Stanley yirmi yaşlarında oluşlarından İstifade ediyorlardı. Fa kat Stanley projelerini, ihtirasları: nı unutmuyordu. Herkesin hoşuna giden Nansinin sayesinde eskisinden daha ziyade filim çevirmek fırsatları elde ediyordu. Rejisörler İlimasları Söylüyor ve kapıyı va diyordu. Sokakta yav9$ net buluyor ve nihayfi yi bir kızcağız etmemek lâzımgeldiğini Fakat dine itiraf ediyordu. F lik vakarı, haksız yeri” meğe ve geçen şeyleri” amm di inden, ya eksikliğini iin » * almak suretile kaps! sl bir hareket Ve Ne m vet ve hilmiyet gibi evsafı iraç c.İğil miydi? Hünkâr Murad hemen © gece An- Büny yesl kari bıyık ve sakalı meb. | karaya doğru kuvvetli bir ordeylâ derlerdi, dilerek gösterilmekte olan filmleri beğemnezse itiraz ediyor ve sinema derhal yedek filmlerden birini göş, |ha eğlencelidir... bilirsiniz! Her haldö #inemadak! bu lerinin arsasunu yerine getirmek | fereralayı herhangi bir filmden : Stanleye (o devrediyordu. Böylece 8 MC NE EC) 9 2 GG GE EGG EE EDE irkaç dakika içerisinde sırmalı cepken ve men türlü sarmasını beceremediğim ku şâğım ile zeybek oyunu oynamak için sah meye çıkmış amatöre benzemiştim . Odasından çıkan Melike, beni bu kılık ta görür görmez gülmeğe başladı: — Bilseniz bu kiyafet size ne kadar çok yakıştı! Sizi karşımda gördükçe şu uzaktan görünen dağlarda silâhının kuvvetine güve merek başı boş dolaşan, Pınar kenarlarında kuzu çevirmeleri yiyerek, kaynakların par makları donduran soğuk sularını avuçlarile içerek yaşıyan dedelerimden birisini görür gibi oldum. Genç kız bu cümleleri söylerken çok ne şeliydi, Biraz daha güldü. Ve sonra üzerine kar gibi beyaz bir sofra örtüsü serilmiş mar sanın bir kenarındaki Koltuğu göstererek: — Şuraya oturunuz bakayım, dedi, sizi bu kıyafette görmek iştihamı açtı. Dedele rimden birisile karşı karşıya yemek yemek gok tatlı bir şey olacak. Vakia onlar köye indikleri vakit böyle masa başına oturmaz” Jar, ocağın yanına çökerlerdi, ama ne de olr sa zaman değişti. Bugünün efeleri koltuk” ta oturup çatal bıçakla yemek yiyebilirler, İşte size ekmek... Şu tabakta da taze tere yağı var.. Zeynep hala biraz da söğüş ge tirir, olur biter, Yemeğimizi bitirdikten son ra karşı karşıya iki köpüklü kahye içeriz... —-67— O vakit ıslandığınız, üşüdüğünüz tatlı bir hatıradan İbaret kalır, Zeynep hala Melikenin arzularını derhal yerine getirmiş, masanın üzerine çatal, bi- çak, kaşık ve bir tâBak içerisinde bolca sö- ğüş koymuştu. O vakit kendisine çok zah- “met verdiğimi söylemek ve bu yaptıkların: dan dolayı teşekkür etmek istedim, Fakat Zeynep hala çok garip bir surette sözleti- mi ağzıma tıkadı: — Yavrum, bu evde yalnız yeğenime te sekkür edilir? sar Melike hakkındaki düşüncelerimi alt üst edecek bir vaka daha... O bugüne kadar hana tıpkı bir menşur arkasından görünü” yormuş gibi bin bir renkte, binbir şekilde göründü: Düğün günü beyazlar giyinmiş normal bir genç kız halinde karşıma çıktı: gururunun yüksek tahtında oturaraken masum iltifatlarımı bile bir çelik bakışla karşıladığı anlar oldu. Harabenin dıvarları Üzerine tırmanır, patika yollar (oüzerinde köşarken Melike de yaramaz ve ihtiyatsız bir çocuk hali var, Elimde örgüsü yamacın üzerinde oturduğu dakikalarda bu çocuk öteki köylü kızlardan tamsmen farksız © Yuyor. Arasıra, harikulâde zevki — olan ve sanki yıllardanberi modellik yapıyormuş bir ressam karşısında durabilen iyi bir mör del olarak ufkumda parlıyor.. Ve nihayet onu, evinde balasıma karşı emreden sesile bir harımelendi halinde de gördüm, Bütün bu görüşler bu genç kızda canlanan bir çok şahsiyetlerin birer tozahürürür. Bu- yüne kâdar “Melikenin ruhunu anlamak temayüllerini keşfetmek zordur, fakat mümkündür... kanaatindeydim. Şimdi bu ruh apirentinde yolumu tamamile şaşır” dım, İki gündür sık ve ince yağmur yağıyor; karabelerde çalışmak, tablomu tamamla” mak imközsiz” Güllü Ninenin evinde bitip tükenmiyen tatsız saatler geçirdim. Bugün e De yağndut biraz kesilir gibi oldu, Bu fırsattan istifade ederek ülelâcele yemeğimi yedim we Zeynep halanın evine doğru yollandım. Oraya gitmek için iyi bir vesile buldu: Zumu sanıyorum. yağmur günü bizi gayet — Kadıncağız iyi karşıladı. Şimdi ona bir teşekkür bor cum var. Evlerine gittiğim vakit Melike sofraya oturmak üzereydi. Onların sofraya oturuşunu görmek be nim için yeni bir hayretin başlangıcı oldu. Melikenin halasına iarşı bir hayli müte- hakkim davrandığını, Zeynep halanm ye genine adeta hürmet ettiğini, evlerine ilk gittiğim günde farketmiştim. Fakat buna rağmen bugün gördüğüm manzara beni şa- şırttı.; Melike tereddütsüz bir tavırla ma- saya oturdu ve şehirli bir küçük hanım gibi bağdaş kurdu ve toprak bir çanak içerisin deki çorbasını tahta bir kaşık ile içmeğe koyuldu, Eğer içeriye girdiğim vakit bem- beyaz masa örtüsünün üzerindeki - gümüş © takımları konmuş bulmasaydım, - Melike beni şaşırtmak hayatının ihtişamile gözle” rimi kamaştırmak için bu şiyneti mahsus yaptırdı diyecektim. (Devamı var) 'Nansiye yapıyorlar o da bunları Stanley muntazam, yani haftada 4 de li v büyü g* mal ir Mİ birdenbire Stanley a e itme İY bir film çevriliyor” le İri m Yalar yy enn 1 ması, düşmesi VE am İ m Bu güç bir ç eden ve iyi bir bik er tör tam film k ) tu.